Geçen yaz büyük orman yangınları ile kavrulan Avustralya, bu sene de 2 gün önce başlayan Facebook savaşı ile kavrulmaya başladı. Facebook bir süredir “tehdit” ettiği Avustralya’da aniden “haberlere erişimi engellemeye” başladı. Yani, artık Avustralyalı basın kuruluşları yayınlarını Facebook üzerinden kullanılacara gönderemedikleri gibi, Avustralyalılar da beğendikleri haberleri postalayamıyorlar. Her 2 yaklaşım da bloklanıyor[1].
Yani, Whatsapp kullanıcılarına, “verilerini ya Facebook’a aktarmaya izin verirsin, ya da gidersin” diyen Zuckerberg bu sefer de Avustralya’ya haber yayınını pat diye kesti.
Çünkü Avustralya hükümeti, Facebook’un ülkenin yayınlarına (gazetelerine) para ödemesi gerektiğini gösteren bir kanun hazırlığında.
Ancak bazı Avustralyalı gazeteciler yazdıkları yorumlarda, olayın bir karmaşaya döndüğünü söylüyor. Öyle ki, bazı haber kaynakları bloklanmamış durumda, buna karşılık acil servisler ve Corona konusunda bilgi yayınlayan hastane yayınları engellenmiş durumda. Ayrıca bildiğiniz gibi bugünlerde Mynmar’da bir darbe var. O darbe nedeniyle göç hareketleri söz konusu. Bu hareketlerin detaylarını yayınlayan İnsan Hakları Örgütü, Avustralya şubesi de engellenenler arasındaydı.
Şimdi.. Bu savaşı kim kazanır?
En büyük ülke ekonomilerine meydan okuyacak düzeyde büyüyen internet devleri, artık kendi kurallarını dünyaya ve ülkelere zorla kabul ettirmeye mi başlıyor? Facebook’un değeri bu sene 20ci büyük ekonomi olmaya gerileyen ülkemizin toplam GSMH’sının da üstünde yer alıyor[2].
Facebook buna güveniyor. Ama bu sadece Avustralya’nın sorunu değil. Avrupalı gazeteciler için savaşan Avrupalı hükümetler (başta Fransa) çok uzun zamandır aynı konuda savaş veriyor[3]. Yani Avustralya yalnız değil.
Aynı kapsamda Avustralya halkına “bakın böyle giderse, ARAMA MOTORUNU paralı kullanırsınız” mesajları gönderen Google, Facebook’un aksine son anda anlaşmayı tercih etti [4].
Peki facebook neden anlaşma yapmadı?
Muhtemelen Facebook nereye kadar gideceğine dair bir gösteri yapıyor. Pazarlıkta kullanmak için.
Whatsapp konusunda da aynısını yaptığını düşünüyorum. Yani dişlerini gösterip, koparabileceği kadar koparmak ya da pazarlık yapmak peşinde olduğuna inanıyorum.
Hükümetleri Kendi Halkı İle Vurmak
Facebook’un yaptığı Avustralya halkını, kendi ülkesinin kanunlarına karşu kullanmak şeklinde bir taktik — ki bir çok başka internet devinde aynısını gördük. Mesela RTÜK yönetmeliği sırasında, lisans başvurusunu 10 yıllık yaptığı halde, açıklamayı hemen yapmayarak Twitter üzerinden insanları “acaba gidecek mi?” korkusuna salan Netflix de aynısını yaptı. Rekabet Kurumu’nun –yerli telefon üreticilerine getirdiği bazı zorunluluklarla tekel olmaya çalışmayı bırakma– kararına uymadığı için ceza yediğinde Android ile Google da aynısını yaptı. Ülkemizde bunlar muhalefetin nefes aldığı yerler olduğu için insanlar bunlara sempati duyuyor ama getirdikleri büyük tehditi de artık farkına varmamız lazım.
Bu tehdit, tekel olduklarında –aynen Whatsapp olayında gördüğümüz gibi– “ya şunu yaparsın, ya da kullandırtmam” şekline dönüşebilir. Bu “ya şunu yaparsın” belki “aylık kullanım için 100 TL ödersin” de olabilir, başka bir şeyler de olabilir.
Ya da Cambridge Analytica olayında görüldüğü gibi, bir yönlendirme (manipulation) görmemiz de ihtimal dahilinde.
Dolayısıyla bunları kullanırken, dikkatli olmamız lazım.
Derenin Taşı ile Derenin Kuşunu Vurma
Facebook neden bunu yaptı konusu da açalım.
Facebook üzerinde insanlar birbirlerinin resimlerini gördükleri ve mesajlarını paylaştıkları kadar, haberleri de paylaşmayı seviyorlar. Bu haberler üzerinde tartışma yapabiliyorlar.
Ama her 2si de ; yani hem birbirleri ile resim / mesaj paylaşmak, hem de haber paylaşmak aslında “derenin taşı” oluyor. Facebook’un yaptığı şey sadece bu paylaşıma yer sağlamak ve yönetmek. Karşılığında ise bu derenin taşından para kazanıyor. Başka deyişle bu sayfada yerel reklam göstererek para kazanıyor. Yani derenin kuşunu vuruyor.
Avustralya hükümeti ise şunu diyor; bu sayfada haber paylaştığı isen, o haberin yaratılması için emek/para/zaman harcanmıştır. Bu senin sayfanın gösterimini arttıran bir içeriktir. Bu nedenle aldığın gelirin bir kısmını paylaş.
Aynısı Google için geçerli. Yani Google arama motorunda diyelim ki, birisi hakkında bilgi arıyorsunuz. O bilginin geldiği “indeks” sayfasında çok sayıda haber var. Bu haberler dediğimiz gibi emek/para/zaman harcanarak üretilmiş durumda. Bunlar olmasa, Google arama motorunda bu sayfalar olmaz. O da para kazanamaz. Yine “Derenin taşı ile Derenin Kuşu” hesabı. Bu sayfadan kazandığın parayı yayıncı ile paylaş deniliyor. Google bu konuda 2013’de Fransız hükümeti ile anlaşma yaptı. Şimdi ise Avustralyadaki yayıncılarla anlaşma yapmış durumda. Ama bu anlaşma sadece büyük yayıncılarla. Küçükleri için durum aydınlık değil.
Ülkemizde ise, hükümetler ya da yayıncılar bu konuda henüz farkındalık geliştirmiş değil. Biz bu konuyu 8 yıldır yazıyor ve İnternet üst Kurulu, TOBB Telekom Meclisi gibi yerlerde devamlı dile getiriyoruz.