TBMM’de Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat yasası görüşmeleri aralıksız devam ediyor. Geçen haftadan bu yana devam eden görüşmelerde söz alan CHP Kocaeli Milletvekili ve PM üyesi Haydar Akar Fatih projesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
5 YILDA BİTECEKTİ 15 YILA UZADI
Akar, Fatih projesinin bir seçim yatırımı olduğunu belirterek dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ ın elinde tabletle gezdiğini bu projenin 5 yıl içerisinde biteceğini belirttiğini ancak projenin çıkmaza ve yolsuzluğa battığını söyledi.
8 milyar bütçe ile başlanan proje de bir saadet zincirinin kurulduğunun altını çizen Akar, bu zincirin sorumluları hakkında bir işlem yapılmadığını, diğer Bakanlıklara atanarak kurtarıldıklarını söyledi.
2010 yılında 5 yılda bitecek denen proje de son olarak 2,3 milyar TL harcandığına dikkat çeken Akar, işin tüm alt yapısı ile birlikte 20 milyara mal olacağını bunun da yandaşa para kazandırmaktan başka bir şey olmadığını söyledi.
AKAR’DAN BAKANA “Birlikte Okula Gidelim, Bakalım Çalışıyorlar mı?” DAVETİ
Alt yapı, donanım ve yazılım da birçok eksikliğin olduğunu belirten Akar, Bakanlık sırasına dönerek Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a seslenerek şunları söyledi; ‘Etkileşimli tahta var. Başardınız, etkileşimli tahtanın yüzde 60’lık kısmı tamamlanmış vaziyette. “Yerli teknoloji kullanacağız.” dediler, aslında bunun yerlisi falan yok, yüzde 70’ine yakını da yabancı menşeli bunların. Bu tahtalar çalışıyor mu okullarda? Sayın Bakanım, sizi davet ediyorum, söylemeyin kimseye, bir gün “Haydar Akar, gel, diyoruz.” deyin, benim seçtiğim bir okula benimle birlikte gidelim, tahtaların çalışmadığını göreceğiz, tabletlerin çalışmadığını göreceğiz.’’dedi. Bakan İsmet Yılmaz’ın tamam olur sözleri sonrasında projenin heba edildiğini ifade eden Akar, 2,3 milyar TL parayı harcamış bulunuyorsunuz. Yazıktır, günahtır bu milletin parasına diyerek konuşmasını tamamladı.
Akar’ın konuyla ilgili TBMM tam konuşma metni aşağıda;
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, 59’uncu madde üzerinde konuşacağım. 59’uncu maddede verdiğimiz önerge neyle ilgili? FATİH Projesi’yle ilgili. Şöyle baktığımızda FATİH Projesi’ni iki yönüyle değerlendirebiliriz: Bir yönüyle, çıkmaza girmiş bir proje, diğer yönüyle de yolsuzluklarla batağa sürüklenmiş bir proje olarak bakabiliriz bu FATİH Projesi’ne.Yani burada bir saadet zinciri kurulmuş -Sayın Bakanım, bunu özellikle belirtiyorum- bu saadet zincirinin içerisinde olan vatandaşlar sorgulanmamış, haklarında bir soruşturma açılmamış, başka bakanlıklara, başka kurumlara atanmış, başlangıçta 8 milyar bütçeyle başlanan bu projeye ilk önce saadet zinciri oluşturulmuş bu kurumda ve böyle devam etmiş. Şimdi, bu projeyi kurtarmaya çalışıyorlar.
Proje neydi? 2010 yılının kasım ayında açıklandı. Projenin teknik altyapısı var mıydı? Projenin kesinlikle teknik altyapısı yoktu. Eline bir tablet aldı. Kim aldı? O dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan eline bir tablet aldı ve dünya projesi olarak hem Türkiye’ye hem de dünyaya lanse etmeye çalıştı.
Bir dünya projesi falan değildi; ellerinde bir tablet vardı, bu tabletleri öğrencilere dağıtacaklardı, öğrenciler bu tabletlerle, akıllı tahtalarla, işte, iletişim kurarak bu projeyi yürüteceklerdi. Ama ne zaman açıklanıyordu? Hemen 2011 seçiminden önce açıklanıyordu. Neydi? Yine bir rüşvetti bu. Kime verilen? Vatandaşa verilen bir rüşvetti bu ve proje böyle hayata geçirildi hiçbir teknik altyapısı olmadan.
“Beş yılda bitireceğiz.” dediler yani 31 Aralık 2015 itibarıyla bu projenin bitmiş olması gerekiyordu. Bu projeye peki, şu ana kadar -2015 ve 2016- bu aya kadar Bakanın ifadesiyle ne kadar para harcanmış? 2,3 milyar lira para harcanmış. Bütçe neydi? 8 milyarlık bir projeydi. Aslında işin içine TELEKOM’u soktuğunuzda, işin içine başka şirketleri soktuğunuzda -çünkü birçok ayağı var bu projenin- 20 milyarı bulan bir proje bu proje ve inanın, yandaşlara kaynak aktarma dışında bir işe yaramayan proje hâline dönüştü bugün. Niye dönüştü bugün bu proje? Çünkü bu proje 3 ana başlık altında oluşuyordu: Bir tanesi altyapı, ikincisi donanım, üçüncüsü de yazılımdı.
Altyapıya baktığınızda hem okullara İnternet ağının ulaştırılması hem de konutların yani öğrencilerin evlerinin İnternet’le buluşturulması gerekiyordu. O TÜRK TELEKOM burada 10 milyon 500 bin aileden bugün adam başı minimum 28 TL para alıyor, birçoğuna da İnternet henüz gitmiş değil bakır tellerle ki dünya fiber ağlarla sarılmış vaziyette, bugün hâlen bakır tellerle bu işi yapmaya çalışıyor. Peki, okul için altyapı var mı, hazır mı bu iş için? Yani İnternet’i okulun kapısına getirmek yetmiyor, okul içerisinde modeminden “switch”ine, Legrand kanalından sınıflardaki Wi-Fi dediğimiz o “access point”lerine kadar bunların hazır edilmesi gerekiyordu. Var mı bugün bunlar? Bunların varlığından… Sayısal rakamlar verecek biraz sonra Sayın Bakan ama ben bunların doğru olmadığını ifade edeceğim.
Peki, donanımda var? Etkileşimli tahta var. Başardınız, etkileşimli tahtanın yüzde 60’lık kısmı tamamlanmış vaziyette. “Yerli teknoloji kullanacağız.” dediler, aslında bunun yerlisi falan yok, yüzde 70’ine yakını da yabancı menşeli bunların. Bu tahtalar çalışıyor mu okullarda?
Sayın Bakanım, sizi davet ediyorum, söylemeyin kimseye, bir gün “Haydar Akar, gel, diyoruz.” deyin, benim seçtiğim bir okula benimle birlikte gidelim…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Tamam, olur.
HAYDAR AKAR (Devamla) – …tahtaların çalışmadığını göreceğiz, tabletlerin çalışmadığını göreceğiz.
Hele yazılım boyutu var bu işin. Yazılım boyutu çok daha ilginç, bakın arkadaşlar, yazılım boyutu. Bir şirketin satış müdürü yazılım danışmanı olarak alınıyor, 34 milyonluk bir yazılım alınıyor. Yazılım alındıktan sonra da o şirketin satış müdürünün danışmanlık görevi sona eriyor. 34 milyonluk yazılım şirketinin danışmanlık görevi sona eriyor. Danışmanlık için de şirkete ödenen para 5,5 milyon lira arkadaşlar. İnanılacak gibi değil bu FATİH Projesi.
Şimdi, o kadar çok detayı var ki bunu bir saat buradan size anlatabilirim teknik olarak, sayıları da verebilirim ama bu mantıkla bu teknolojinin hızla ilerlemesiyle yapılan işin doğru olmadığını anlatmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Evet, üç sene önce, dört sene önce verdiğiniz tabletler, Sayın Bakanım, bugün kullanılmıyor, kullanılamazlar. Bir yıl sonra diğerlerini de kullanamayacak çocuklar. Demek ki bu proje başlangıçta ölü doğmuş bir proje. Aynı sınıfta otuz tabletin, aynı sınıfta iletişimli tahtanın, aynı sınıfta tek bir “Wi-Fi”den gitmenin anlamı şudur veya bir okulda bir İnternet çıkışındaki anlamı şudur: Üç şeritli otobana yüz şeritlik arabayı sokmak gibidir bu, mümkün değil. O tabletin enerjisi bitecek, o çocukların tabletleri arıza yapacak ama bununla ilgili hiçbir tedbir alınmadan…
2,3 milyar TL parayı harcamış bulunuyorsunuz. Yazıktır, günahtır bu milletin parasına.
Saygılar sunuyorum.