TK Kurul Üyesi Ayhan Beydoğan’ınITU Genel Sekreter Yardımcılığı konusundaki haberimizle ilgili olarak düşüncelerini bildiren kişiler oldu. Bu düşüncelerin bir kısmı Beydoğan’ın adaylığı ile ilgili olurken, bir yandan da ITU’nun Genel Sekreterliği’ni elde etmek gibi tarihi bir fırsatın kaçırılmakta olduğuna işaret edenler var. Bu yazımızda bu düşünceleri aktaracağız.
ITU (Dünya Telekomünikasyon Birliği), 190 ülkenin üyesi bulunduğu ve bütün Dünya telekomünikasyonu’nun koordine edildiği bir kuruluş. Bir Genel Sekreter, bir Genel Sekreter Yardımcısı ve 3 Büro (Radyokomünikasyon Bürosu, Telekomünikasyon Standardizasyon Bürosu ve Telekomünikasyon Geliştirme Bürosu) Direktöründen oluşan ”seçilmiş yöneticiler” tarafından yönetilir. Bu yöneticiler, her 4 yılda bir toplanan ”Tam Yetkili Temsilciler Konferansı”nda seçilirler ve 4 yıl süre ile görev yaparlar.
Son Tam Yetkili Temsilciler Konferansı 2002 yılında Fas’ta yapılmış olup; bir sonraki konferans bu yıl Türkiye’de Antalya’da yapılacak.
Ve bu yıl (kasım ayında, Antalya’da) Türkiye’de yapılacak Konferans’da yapılacak seçim için, Türkiye bu 5 yönetim kadrosundan birisine aday gösterdi. Telekomünikasyon Kurumu Kurul üyesi Ayhan Beydoğan’ın Genel Sekreter Yardımcılığı için adaylığı resmen açıklanmış durumda.
Bu adaylığı değerlendirmek gerekirse, Türkiye açısından tartışılması gereken 2 husus var. Şimdi bunlara gözatalım;
Genel Sekreter Yardımcılığı kadrosunun önemi nedir, neden bu kadro için aday olundu?
ITU’nun bel kemiği (aynen Birleşmiş Milletler’de olduğu gibi) Genel Sekreterdir. Genel Sekreter Yardımcısı ancak Genel Sekreter görevde olmadığı zamanlarda Genel Sekreter yerine hareket eder. Bu nedenle de Genel Sekreter Yardımcısının ITU yönetim kademesindeki rolü oldukça kısıtlıdır. Buna karşılık, her 3 Büro Direktörü kendi sektörlerinde yönetim açısından bağımsızdırlar ve bu açıdan Büro Direktörlerinin fonksiyonu Genel Sekreter Yardımcısından çok daha fazladır.
Genel Sekreter Yardımcılığına nasıl aday olundu buna bakalım; Türkiye’nin bu konudaki serüveni şöyle gelişti:
- Önce, 2006 yılında yapılacak olan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı (PP-06) 2004 yılında Türkiye’ye davet edildi.Bunun üzerine, ITU’da uzun yıllar çeşitli çalışmalar yaparak belirli bir birikime sahip olmuş bulunan, ITU tarihinde ilk defa iki konferansa başkanlık yaparak altın madalya ile ödüllendirilmiş ve şu anda Avrupa Posta ve Telekomünikasyon Birliği CEPT’in Kopenhag’daki daimi Ofisi’nde (ERO) görev yapan Telekomünikasyon Kurumu’nun ilk ve kurucu başkanı Fatih Mehmet Yurdal’ın ITU Genel Sekreterliğine aday gösterilmesi hem Türkiye içinde hem de Türkiye dışında yoğun olarak gündeme getirildi. Ancak bu yoğun temayül Ulaştırma Bakanlığı tarafından uygun görülmedi.
- Binali Yıldırım, Fatih Mehmet Yurdal’ın ITU Genel Sekreter adaylığını reddettikten sonra AKP’nin getirdiği bürokratlar arasından onun yerine bir Genel Sekreter adayı bulmaya çalıştı.Ulaştırma Bakanlığından AKP’nin getirdiği bir Müsteşar Yardımcısını Genel Sekreter aday adayı(!) olarak, havayı koklamak üzere Cenevre’ye gönderdi. Bu kişinin adaylık için uygun düşünülmesinin tek nedeninin İngilizce biliyor olması olduğu not ediliyor.İlgili kişinin, Cenevre’de ITU’yu ve konunun ağırlığını görünce bu görevi yapamayacağını Binali Yıldırım’a bildirdiği de görülüyor.
- Bunun üzerine, Binali Yıldırım ve ekibince başka isimler üzerinde de araştırmalar yapıldığı biliniyor. Ancak bu tür bir aday bulanamayınca, sonunda Genel Sekreter adaylığı sevdasından vazgeçiliyor.
- İşte bu aşamada başka bir kadro için aday olunması üzerinde duruluyor ve sonuçta ITU Geliştirme Bürosunun (BDT) Direktörlüğüne aday olunması konusunda mutabık kalınıyor.
- Bu mutabakattan sonra da aday aranmaya başlanıyor. Ayhan Beydoğan’ın BDT Direktörlüğüne aday olması da böylece gündeme geliyor.
Kulislerde bu kararın tamamen siyasi bir karar olduğu ifade ediliyor. Zaten Ayhan Beydoğan’ın ITU kapsamında fuar ve seminerlere katılmak dışında herhangi bir faaliyete katılmadığı biliniyor.
Bu açından özellikle de Direktörlüğüne aday olduğu Geliştirme Sektörünün (ITU-D) faaliyetine şimdiye kadar “bildiri sunmak”, “Türkiye adına konuşma yapmak” ya da “bir alt grup veya proje grubunu yönetmek” gibi bir faaliyette bulunmamış olmasının, Türkiye’nin şansını azalttığı ve bu şansın sadece kulis yaparak arttırılamayacağı ifade ediliyor.
Bir sonraki bölümde ITU Genel Sekreter Yardımcılığı Adaylığı Üzerine-2.