Dijital dönüşümün önemli etkilerinden biri de eğitimde hibritleşme oldu. Pek Türkçe gibi görünmese de “melez” kelimesi tam olarak ne kastettiğimizi çağrıştırmadığından “hibrit” ve “hibritleşme” sözcüklerini kullanacağız. Teknolojide “hibrit” dediğimizde iki farklı teknolojinin bir arada kullanılmasını kastediyoruz. Örneğin arabalarda hibrit denince akla hem benzinle hem de elektrikle çalışan araçlar geliyor. Bilişim dünyasında (IT- Information Technology) hibrit sözcüğü kullanıldığında ise hem bulut hem de kendi lokasyonunda bilişim servisleri veren yapıyı kastediyoruz. Hibrit yapılar genellikle geçiş dönemlerinde ortaya çıkıyorlar. İleride tüm araçlar elektrikle çalıştığında “hibrit” kavramı da unutulacaktır şüphesiz. IT’de de her şey buluta gider mi, onu tam öngöremiyoruz ama mümkün olsa bakım ve işletmesi çok kolay olurdu.
Eğitimde “hibrit” dediğimizde ise hem yüz yüze yani geleneksel okul binalarında öğrenci ve eğitmenin buluştuğu bir yapıyı hem de online(çevrimiçi) sistemler üzerinden uzaktan verilen eğitimin bir arada kullanıldığı bir modelden bahsediyoruz. Şu sıralar pandemi yüzünden ikisini bir arada yapamadığımızdan sadece uzaktan eğitim yapabiliyoruz. Avantaj ve dezavantajlarını sayabileceğimiz bu yöntemin sosyal bir varlık olan insan için sonsuza dek sürdürülebilir bir yapı olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü birbirimizi görmek, hissetmek, gülmek, şakalaşmak paylaşmak istiyoruz. Amaç eğitim olsa da bunu hem keyifli hem de verimli yapabilmenin bir ucu muhakkak sosyalleşmekten, paylaşmaktan geçiyor.
Pandemi dönemindeki zorunlu uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimi tam olarak karşılayıp karşılamadığı sorulduğunda %80 oranında karşılamadığı şeklinde cevaplar alınmış. Bu memnuniyetsizlik için altyapıdan kültüre, teknolojiden alışkanlıklara kadar pek çok sebep sayabiliriz. Acaba gerçekten hakkını vererek, altyapısı düzgün, içerikleri uzaktan eğitime uygun olarak düzenlenmiş, eğitmenlerin bu eğitimi uygulamaya yatkın ve eğitimli, öğrencilerin ise bu yöntemle de aynı verimlilikte öğrenebileceklerini bildikleri şartları sağlayabildik mi? Online eğitimi pandemi öncesinde de kullanan ve nasıl kullanılacağına daha hakim olan üniversitelerde geçiş çok daha kolay olmuş. Ancak eğitimin pandemi sonrası nasıl devam etmesi gerektiği konusunda tereddütlerin devam ettiği de bir gerçek.
24 Ocak’ta Deloitte tarafından “ The Hybrid Campus” başlıklı bir rapor yayınlandı. Raporu hazırlayan ekibin lideri Deloitte’ta Yüksek Öğrenim’den sorumlu Genel Müdür Cole Clark ile Oracle’da çalıştığı dönemde “Oracle EMEA Yüksek Öğrenim Strateji Konseyi” grubunda birlikte çalışma fırsatım olmuştu. Yaptığımız çalışmalarda Oracle’ın Yüksek Öğrenime dair ürettiği ürün ve servislerin yol haritaları ve üniversite’lerin güncel ihtiyaçlarının bu ürün ve servislerle ne derece uyumlu olduğu ve gelişim alanları üzerinde çalışmıştık. Bu raporda COVID-19 salgını sonrası üniversitelerde hibrit modele doğru geçiş tartışılmış.
Hibrit Modelin Avantajları
Hibrit modelin geleneksel yüz yüze eğitime göre olan bazı avantajları pandemi sırasında yaşanarak görüldü. Bu avantajlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
- Afetlere ve salgınlara karşı daha dayanıklı olması
Bu yıl yaşadığımız COVID-19 örneğinde olduğu gibi bir salgın hastalık durumunda mümkün olan yerlerde yüz yüze eğitim yapılamayan durumlarda ise uzaktan eğitim yaparak eğitim döneminin duraksamaması ve eğitimin aksamaması sağlanabilir. Örneğin bir deprem sonrasında okul binaları kullanılamaz hale gelmiş ya da ulaşım için yollar uygunsuz şartlarda ise bu bir çözüm olabilir.
- Eğitimin her yaştan ve kültürden insana erişiminin kolaylığı
Çeşitli sebeplerden eğitim alamamış ya da ileri yaşlarda yeniden eğitim almak isteyen erişkinlerin de eğitime ulaşmasını sağlayabilir. Uluslararası öğrenciye ve farklı kültürlere eğitim imkânı sağlayabilir. Örneğin Azerbeycan’daki bir öğrenci kendi ülkesinden internet üzerinden Türkiye’de bir okuldan eğitim alabilir.
- Herkesin her yerden konunun uzmanlarından eğitim alabilmesi
Çok az uzman kişinin olduğu durumlarda bu uzmana herkesin her yerden ulaşabilmesi sağlanır. Örneğin belirli bir konunun uzmanının Hindistan’da olduğunu farz edelim. Bu kişiyle uzaktan eğitim yoluyla bağlantı kurmak ve ilk ağızdan onun deneyim ve bilgisinden yararlanılabilir.
Hibrit Eğitim için Dönüşüm Alanları
- Eğitim içeriğinin yeniden düzenlenmesi
Bugünkü kullandığımız müfredatın yüz yüze eğitim amacıyla düzenlendiğini düşünürsek hibrit eğitimde kimi derslerin yüz yüze kimilerinin online verilmesi nedeniyle içeriğin yeniden düzenlenmesi ve eğitim formatına uygun hale getirilmesi gerekecektir. Bu planlamalar yapılırken tümüyle online yapılan pandemi dönemindeki eğitimin performans çıktıları da göz önünde bulundurulmalıdır.
- Öğrenci deneyimini yaşam boyu öğrenme ve başarı için yeniden tanımlama
Geleneksel Üniversite modelinde öğrencinin müfredatı tamamlaması ve başarıyla mezun olmasına odaklanan bir sistem vardı. Oysa günümüz dünyasının durmaksızın değişen ortamında sürekli yeni yetkinlikler geliştirebilen ve öğrenen bir öğrenci deneyimi gerekiyor. Üniversiteyle ilişkisini kaybetmeyen, yerel veya online eğitimleri sürekli takip edip öğrenen bir öğrenci var karşımızda. Üniversite ise sürekli kendini yenileyerek yeni dersler açarak dönüşen dünyaya ayak uyduran ve hatta yönlendiren lider bir kurum.
- Kampüs ortamının ve verilen servislerin yeniden yapılandırılması
COVID-19 pandemisi döneminde hem çalışanların hem de akademisyenlerin evden çalışma modeline zorlanmalarıyla birlikte hibrit üniversitelerde de buna benzer bir iş yapış şeklinin benimseneceğini söylemek yanlış olmaz. Hibrit üniversitelerdeki iş süreçlerinin yeniden tanımlanmasını, dijital araç ve ekipmanların zenginleştirilmesini, kampüslerin bilişim altyapısının güçlendirilmesini gerektirecek bu koşullara çalışanların da eğitilerek hazırlanması gerekecektir.
Hibrit Üniversite kavramını benimseyen ve uygulayabilen kurumlar hem yurt dışında hem de ülkemizde varlar. Yurt dışından bir örnek olarak Georgia State Üniversitesini verebiliriz. 2003 yılından bu yana başarılı çıktılar elde eden Üniversite öğrencilerinin başarısını dijital ortamda da ölçerek çıktıları ölçümlemiş. Yapay zeka ve otomasyon uygulayıp dijital altyapılarını güçlendirmiş.
Ülkemizden bir örnek olarak Bahçeşehir Üniversitesi bu konuda bir yol haritası hazırlamış ve yayınlamış. BAU Hibrit Üniversitesi kalite standartlarını 5 kategoride toplamış. Bu sınıflamaları yapılırken de sadece eğitim-öğretim süreçlerini değil, bu süreçlere doğrudan ve dolaylı etkisi olan tüm hizmet süreçlerindeki paydaşların katkılarını en üst düzeye çıkarmayı da hedeflemiş:
- Yönetsel Kalite standartları
- Ders tasarım standartları
- BAU Kültürü Olarak Öğrenme ve Öğretme
- Dijitalleşme ve öğrenme deneyimi
- Hibrit öğrenci desteği
Dijital dönüşümün her alanda hızla ilerlediği ve hele de dijital yerli gençlerin bu konuda hiç de sorun yaşamayacağını ve hatta beklentilerinin bu yönde olacağını görerek Üniversitelerde de dönüşümü başlatmak ve önce “Hibrit Üniversite” sonra belki komple “Dijital Üniversiteleri” de planlamalıyız.