Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusundaki tartışmalar yeni değil. Hep söylüyoruz; ‘kadına yönelik ayrımcılık istemiyoruz’, ’herkese fırsat eşitliği sağlansın’, ‘yönetim kurullarında daha fazla kadın yer alsın’ diyoruz ama elimizdeki veriler hala yeterince başarılı olamadığımızı söylüyor. Bu sadece bize özgü bir sorun da değil aslında. Tüm dünyada benzer bir eşitsizlik tartışılıyor ve herkes dünyanın yarısını oluşturan kadınların hayata daha fazla katılması için neler yapılması gerektiğini tartışarak çözümler üretmeye uğraşıyor.
7 Kasım’da ISACA İstanbul tarafından, BİZNET sponsorluğunda yapılan SheLeadsTech çalışma grubu etkinliği bu konuda yapılan önemli toplantılardan biriydi. Kadınların teknoloji ve siber güvenlik alanında çalışmayı seçmelerini özendirmek amacıyla rol model olan teknolojide lider kadınlar ile gençleri buluşturmak ve toplumsal olarak bu konudaki farkındalığı artırmak hedeflenmişti. Etkinlikte buluşan bilişim sektörü uzmanları ve öğrencilerden oluşan katılımcı kitlesi, sorunları ve çözüm önerilerini tartıştılar.
Yeni Meslekler ve STEM
Kadınların teknoloji alanında bir meslek sahibi olup, bu alanda lider olabilmeleri için öncelikle iyi bir eğitim almaları gerekiyor. Teknolojik eğitimlerden söz edildiğinde şüphesiz ilk akla gelen, etkinlik sırasında da dile getirilen STEM (Science-Bilim, Technology-Teknoloji, Engineering-Mühendislik, Mathematics-Matematik) eğitimleri. STEM, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarının birbirleriyle entegre olduğu disiplinler arası bir öğrenim yaklaşımı. Endüstri 4.0 ile birlikte gelen yeni teknolojiler ve bu teknolojik devrimin hayatın akışını temelden değişime zorlamasıyla birlikte STEM eğitimleri öncelikli hale geldi.
Teknolojik gelişmelerin dijital dönüşüme zorlayacağı tüm iş kollarında birçok meslek yok olurken daha da fazlasıyla yeni mesleklere ihtiyaç oluşacak. Bu dönüşümü aslında ilk kez yaşamıyoruz. 1900’lerde insanların 2/3’ü tarımda çalışırken bugün oran 1/10’a gerilemiş görünüyor. Ama o günlerde hayal bile edilemeyen dijital pazarlama, veri mühendisliği gibi pek çok yeni meslek oluştu ve bu mesleklerin neredeyse hepsi STEM bilgisi ve dolayısıyla da STEM eğitimi gerektiren meslekler.
Dünyada STEM adı 1990’lardan itibaren daha belirgin olarak kullanılmaya ve eğitimde yer almaya başlıyor. Türkiye’de ise 10 yılı aşkın süredir STEM yaklaşımı konuşuluyor, uygulanıyor ve eğitimler yapılıyor. Okul öncesinden yükseköğretime kadar her dönemde verilebilen STEM eğitimleri, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikten yaralanarak bugünün ve geleceğin dünyasına, sorun çözebilen, hayal gücünü verimli kullanabilen nitelikli bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. STEM, doğuştan sahip olduğumuz yaratıcılığı öne çıkarıp kullanarak, destekleyerek, problem odaklı çalışmaya, merak duygusundan yola çıkarak çözümler bulmaya teşvik ediyor.
Türkiye’de STEM ve kadınlar
PwC’nin yaptığı araştırmaya göre 2023 yılı itibariyle STEM alanında 1 milyon istihdam artışı oluşacağı ve bunun yaklaşık 300.000’inin açık kalacağı öngörülmüş. Bu alanda açılacak yeni işler için STEM mezunlarının sayısını artırmak önemli bir hedef olmalı.
Teknolojiyle ilgili meslekler üzerinde uzmanlaşmış bir kurum olan Honeypot’un yaptığı araştırmaya göre (1) ülkemizdeki 30,5 milyon iş gücü içinde kadınların oranı %31,5. Bu araştırmada incelenen 41 OECD ve EU ülkesi içinde 12. sırada görünüyoruz. STEM eğitimi almış kız öğrenci sayısında ise %37 ile birinci sıradayız. Ama bu mezunların sadece %9,9’u teknoloji alanında çalışıyor. Kadınların eğitim almalarına rağmen neden iş gücüne katılamadıkları kültürel bir sorun gibi görünüyor. Teknoloji alanında ücret eşitsizliğinin en az olduğu ülke ise Türkiye. Bu açıdan da bakıldığında kadınların özellikle tercih etmesi gereken bir alan olduğu vurgusunu da yapalım.
STEM-A veya STEAM (STEM + A-Arts/Sanat)
İnovasyon, yaratıcılık, üretkenlik hedeflerine ulaşabilmek için bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ile birlikte beşinci bir disiplin olarak sanatın (Art) da eklenmesi gerekiyor. Sanatın STEM’e eklenmesiyle birlikte beyinin her iki bölgesinin de kullanılarak en üst düzeyde yaratıcılığa ulaşılabileceği öngörülmüş. Burada bahsedilen sanat ise güzel sanatlar, dil, tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat, sosyal bilimler, fantastik sanatlar gibi konuları kapsıyor.
Teknolojideki gelişmeler ahlaki konuları da gündeme getiriyor. Örneğin yapay zekâ ve robotların hayatımıza girmesiyle birlikte sürücüsüz araçların sebep olabileceği kazalarda, suç, ceza, sorumluluk gibi konuların yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Böyle bir problemi çözebilmek için STEM’in yeterli olmadığı ve STEM-A’ya ihtiyaç olduğu görülüyor.
Herhangi bir konuda farkındalığı artırmak, iyileştirmek, yeniden yapılandırmak, kökten değişimi tetiklemek gibi önemli hedefler söz konusu olduğunda eğitim öncelikli hale geliyor. Kadınların teknoloji alanında etkin olmaları ve bu alanlarda çalışmalarını istiyorsak önce iyi bir eğitim almalarını sağlamalıyız. STEM eğitiminin okul öncesinden yükseköğrenime kadar her alanda okullarımızda ana müfredata girmesi öncelikle kadınlar olmak üzere herkese yeni dünyada önemli fırsatlar sunacak.