Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki; “kişisel mahremiyetimiz önemli” ama “bu kullandığımız alet ve yazılımlarla, kişisel mahremiyet ne kadar sağlanabilir?” Ya da başka bir soru “bu firmalar kişisel mahremiyete dikkat edecekleri garantisi verse bile, orada bir yerlerde, şirket çalışanlarını ve hele yöneticilerini, bu verilere bakmaktan kim alıkoyabilir, kim kontrol edebilir?” İşte böyle bir rezalet konuşuluyor; Cep telefonundan şehiriçi ulaşım –taksi, ekonomik ya da lüks– aracı bulma olanağı sağlayan Uber isimli Amerikan firmasının üst düzey yöneticisinin, bir gazetecinin verilerine bakması bu konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Uber’in New York Genel Müdürü olan Josh Mohrer (sağ taraftaki resimde), Uber çalışanları tarafından kullanılabilen bir özellik olan “Tanrı Gözü (God View)” isimli özelliği kullanarak, gazeteci Johana Bhuiyan’a, son 2 ayda yaptığı 2 hareketi gösterdiği bildiriliyor.
Olay şöyle meydana geliyor; Bhuiyan bu kasım başında, Mohrer ile bir söyleşi yapmak için ofisine yine bir Uber araç kullanarak gidiyor. Vardığında Mohrer, kendisine “sizi takip ediyordum” diyor ve arkasından da, o –bazıları tatsız– sorularını sorarken, hareketlerine dair logları email ile gönderiyor. Tabi Bhuiyan kişisel mahremiyetinin ihlal edildiğini düşünüyor. Çünkü bu konuda bir izin vermediğini belirtiyor.
Genel müdürün tarzı bir yandan küstahça düşünülebilirse de, aslında fazlasıyla naif. Yani yaptığı hareketin, özellikle de bir gazeteciye anlatmasının nelere yolaçabileceğini, ya da şirketine nasıl zarar verebileceğini farketmemiş gözüküyor.
Olayın salı günü duyulmasının ve tartışılmaya başlanmasının arkasından, Uber acilen “kişisel mahremiyet kuralları”nı yayınladı. Şirket bunun hep var olduğunu iddia ediyor ama ilk defa yayınladığı belirtiliyor. Bu kurallar arasında, “Hangi seviyede olursa olsun çalışanların, sürücü ya da müşteri verilerine ulaşması kesinlikle yasaktır. Bu kuralın tek istisnası, iş nedeniyle sınırlı bir talep olabilir. Kurallarımız hem çalışanlarımız, hem de anlaşmalı olduğumuz taraflarca bilinmektedir” gibi bir bölüm var. Ama batı basınında, Uber’in mahremiyet ihlalleri konusunda, 3 yıl önceye kadar giden bazı başka olaylar olduğu belirtiliyor. Ayrıca eski çalışanları da, bu verilere çalışanların hepsinin kolaylıkla bakabildiğini iddia ediyorlar.
Yani sonuç olarak; kullanılan her bir araç, yazılım ya da cihaz bir yandan da bizim için veri ve takip olanağı yaratıyor. Bunu aklımızda tutmamız lazım. Çünkü “big brother” döneminde yaşıyoruz. Üstelik bu big brother’lar sadece devlet ya da şu ya da bu değil. Kullandığımız cep telefonu, internet hattı, Google, Facebook vs herşey arkamızda izlerimizi taşıyor.
Medyadaki Eleştirilerin Kirlerini Kazımak
Uber’in bu skandalı aslında başka bir olayın üstüne geldi. O da, Uber’in Başkan Yardımcısı Emil Michael’in geçen hafta bir akşam yemeği sırasında, şirket hakkında medyada yer alan eleştirilerin arkasını (kendi cümlesi kirlerini) araştıracağına yani milyon TL harcayarak gazetecileri araştıracak kişiler görevlendireceklerine dair sözleri. Gerçi Michael daha sonra bu sözleri için özür diledi ama Uber CEO Travis Kalanick kendisini Twitter üzerinde ağır sözlerle eleştirdi ;
Michael’in sözleri liderlik eksikliğini, insanlık eksikliğini ve bizim ideal ve değerlerimizden uzaklaştığını gösteriyor.
Ama bu kadar ağır eleştiri yapan Kalanick daha sonra şunu ekliyor;
Arkadaşlarımızın hatalarından ders alacaklarına inanıyorum.
Yani Michael’in kovulmayacağını ifade ediyor. Muhtemelen dışarıya karşı bir gösteri, bir algı operasyonu yaratmaya çalışıyorlar. Ama tabi tartışmalar burada bitmedi. Gazeteciler bu konuda şöyle ifadeler kullanıyorlar;
Başkan Yardımcısı Michael gazetecileri araştıracaklarını söylemiş. Biz düşüncelerimizi zaten ifade ediyoruz. Ama yanısıra, eğer bir firma gazetecileri araştırıyorsa, bu onun problemi olur. Hiç durmasınlar, devam etsinler.
Olayın bir başka tarafında da, şirketin aynı zamanda yatırımcısı olan Ashton Kutcher var. Kutcher, Twitter üzerinden Uber’i savunan;
“Kirli olan gazetecileri araştırmakta ne var?”
şeklinde bir soruyla başlayan bir seri tweet attı. Tweetlerinden bazıları şu şekilde;
- Birisinin kendisini savunmasına zaman kalmadan rivayetler dünyanın çevresini dönüveriyor.
- Herkes suçlu ilan ediliyor ve kendisini kamuya karşı savunma zorunda bırakılıyor.
- Kaynağı sormanız için olması gerekir. Her zaman..
- Çok uzun bir süredir gazeteciler, yarım gerçekleri sanki olmuş gibi ilgileniyor ve sunuyor. Evet kaynağı sorgulamalıyız.
- Bu arada Uber adına konuşmuyorum. Kendi adıma konuşuyorum.
Anlaşılan Kutcher da çağımızın meşhur “gündem değiştirme” hastalığına yakalanmış. Dikkatleri kendi üzerine toplayarak, Uber olayını kapatmaya çalışıyor.
Diğer yandan Mohrer’in Twitter hesabına bakarsanız şirketi savunan bazı çalışan mesajlarıyla, haberi yayınlayan gazete aleyhine bazı ifadelerin devam ettiği görülüyor. Bakalım Uber cami duvarı hikayesine dönecek mi? Kullanıcılar kişisel bilgilerinin ihlal edilmesine kızıp, Uber’i bırakacaklar mı? Önümüzdeki günlerde göreceğiz.
turk-internet.com Güncelleme : Bu konudaki haber bazı kişilerin ilgisini çekti. İlginç örnekler aldık Türkiye’den bazı firmaların kişisel verileri nasıl kullanabildiğine dair. Önümüzdeki günlerde bazı haberler yayınlayacağız.