ABD Temyiz Mahkemesi 9. Dairesi, telekulak davalarıyla ilgili oldukça önemli 2 karar açıkladı. Söz konusu kararların ilkinde ABD Hükümeti ve NSA adına iletişim takibi yapan özel telekomünikasyon firmalarının, haklarındaki suçlamalardan aklanmaları onanıyor. Direkt olarak NSA aleyhinde açılan diğer davada ise takipsizlik kararı reddedilmekte ve davanın yeniden görüşülmesi istenmekte.
ABD yönetimi, 11 Eylül saldırılarının ardından sıra dışı pek çok karar aldı. Bu kararlardan birisi de ülkenin en büyük ve aynı zamanda en gizli güvenlik teşkilatı olan NSA’e (Ulusal Güvenlik Ajansı) olağanüstü yetkiler verilmesiydi. 1952 tarihinde resmi olarak kurulmuş olan NSA, yabancı ülkelerin iletişimlerini dinleyerek bilgi toplayan ve gerekli kanallara ileten bir kurum olarak tanınıyor. Ancak 11 Eylül saldırılarındaki istihbarat zafiyeti iddiaları üzerine, NSA çok ciddi bir yapılanma ile kendi vatandaşlarının iletişimini de son derece ciddi bir biçimde takip etmeye başladı.
2005 yılına gelindiğinde NSA, ABD’deki tüm telekomünikasyon firmalarıyla anlaşmış ve mahkeme emrine gerek duymadan iletişim takibine başlamıştı. NSA’in yeryüzündeki en büyük telefon görüşmeleri arşivine sahip olduğu ve illegal olarak teknik takip yaptığı sık sık gündeme gelen bir iddiaydı. Sonunda 2005 yılı sonlarında AT&T firması teknisyenlerinden birisi öne çıkarak NSA’in kurduğu teknik takip sistemini basına sızdırdı. Mark Klein, AT&T gibi pek çok telekom firmasının müşterilerine ait görüşme kayıtlarını mahkeme emrine gerek duymadan NSA’e teslim ettiğini açıklıyordu.
Klein’ın yaptığı açıklamalar, ABD’de mahremiyet konusunda çok ciddi bir tartışmanın patlak vermesine yol açtı. ABD vatandaşları, hem NSA aleyhinde hem de NSA’e bilgi veren telekomünikasyon şirketleri aleyhinde davalar açmaya başladılar. Ancak, Bush yönetimi söz konusu teknik takip çalışmasının “ulusal güvenlik” gerekçesiyle yapıldığını söyleyerek NSA’e sahip çıktı. Üstelik yine Bush yönetimi, FISA (Yabancı İstihbarat Takibi Yasası) yasasına yapılan eklemeler ile birlikte telekomünikasyon firmalarına geriye dönük olarak dokunulmazlık veren bir kanunun yasalaşmasını sağladı. Bu kanun sayesinde NSA’e bilgi aktaran özel şirketler, dokunulmazlıktan yararlanacaktı.
ABD’de patlak veren NSA- telekulak skandalının neticesinde, özel şirketler aleyhine açılan davalar düşürüldü. Geçtiğimiz günlerde bu konudaki kararını açıklayan ABD Temyiz Mahkemesi 9. Dairesi özel şirketler lehine alınan kararı onadı. Temyiz Mahkemesi kararında, ulusal güvenlik söz konusu olduğunda kamu ile özel sektör arasındaki işbirliğinin son derece önemli olduğuna vurgu yapılıyor. İlgili kararda, özel şirketlere tanınan dokunulmazlık kalkanının da ulusal güvenlik meselelerinde bilgi akışını kolaylaştırdığına dikkat çekiliyor.
Buna karşın ABD Temyiz Mahkemesi, NSA aleyhinde açılan davada bölge mahkemesi tarafından verilen takipsizlik kararını bozdu. Bölge mahkemesi, davalı tarafın NSA’in aktiviteleri yüzünden herhangi bir zarara uğramadığına dolayısıyla da hükümet aleyhinde dava açamayacağına hükmetmişti. Temyiz Mahkemesi ise davalı tarafın böyle bir hakkı olduğuna hükmederek davanın yeniden görülmesine karar verdi. Bu durum mahremiyet savunucuları için pozitif bir karar olsa da çok büyük bir önem taşımıyor. Zira açılan benzer bir davada (Al-Haramain davası olarak geçiyor) hükümet suçlu bulunmuş ve davalı tarafa sadece 40.000 Dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
Son bir not olarak, NSA – telekulak skandalı patlak verdiğinde Obama’nın senatör olduğunu ve telekom firmalarına dokunulmazlık veren yasaya karşı çıktığını not etmeliyiz. O dönemde ilgili yasaya muhalefet eden Obama, Başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte taraf değiştirmiş ve ilgili yasanın en sıkı savunucularından birisi haline gelmiş durumda.