Birkaç gün önce yayımladığımız bir haberde, ABD’de Twitter’ın terörist organizasyonlar için iletişim ortamı sağlayıp sağlamadığının tartışıldığını paylaşmıştık. (1) Benzer bir konu Kongre’de gündem maddeleri arasında yer alıyor. Demokrat ve Cumhuriyetçi kongre üyeleri, Facebook, Twitter gibi sosyal medya kanallarının olası tehditlere karşı monitör edilemelerini öneriyor.
Kongre’nin, kontr-terör alt komisyonu tarafından ülkenin güvenliğinden sorumlu birimine (Department of Homeland Security-DHS) gönderilen mektupta sosyal medya trafiğinin gözetim altına alınması isteniyor. DHS başkan yardımcısı Caryn Wagner’e yazılan mektupta, sosyal medya kanalları üzerinde “yığın” şeklinde akan verilerin tasnif edilmesi ve böylelikle olası tehditlerin önünün alınması öneriliyor.
Sosyal medyanın monitör kapsamına alınmasının sivil hakların ortadan kaldırıldığı endişelerine neden olabileceğini belirten bazı kongre üyeleriyse, tehditlerin neler olduğunun belirlenmesi ve buna göre bir analiz tekniğinin geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde DHS’in Ulusal Operasyonlar Merkezi tarafından yayımlanan uzunca bir listede takip edilmesi gereken web sitelerinin adları paylaşılmıştı.
Kamuoyuna yansıyan bilgiler, Amerikalı senatörlerin, teröristlerin sosyal medyayı ne şekilde kullandıklarını ve güvenlik yetkililerinin bunlara karşı nasıl bir hazırlık yaptıklarını yakından takip ettiklerini gösteriyor. Diğer yandan DHS sözcüsü Matthew Chandler, yaptığı açıklamada halihazırda kurumunun, kendisine belirtilen sınırlar içerisinde kalarak sosyal medyayı takip ettiğini ifade etti. Monitör edilen sosyal ağlar arasında Facebook, Twitter, MySpace, Hulu, YouTube, Flickr, Huffington Post, Drudge Report, Cryptome, Wikileaks yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde online mahremiyet haklarını savunan EFF Vakfı tarafından yayımlanan, Twitter üzerindeki baskıları irdeleyen bir yazıda, sansürünü savunan grupların en temel argümanlarının terörist organizasyonların mikroblogu bir iletişim aracı olarak kullandıkları iddiası olduğu belirtilmişti. EFF yetkililerinin, bu baskıların arkasında özellikle ABD’li bazı senatörler ile İsrailli hukuk firmalarının yer aldığını belirtmeleri dikkati çekiyor.
(1) ABD Yönetimi Twitter’a Sansür Çağrısı Yaparak İfade Özgürlüğünü Hiçe Sayıyor