ODTÜ Mezunları Derneği Bilgi ve İletişim Teknolojileri Komisyonu (BİLTEK) tarafından düzenlenen “İnternet ve Yaşam” ana temasıyla geçtiğimiz yıl 19 Mart 2011 tarihinde “E-demokrasi ve Yaşam” Paneli’nin ardından, ikinci etkinlik 07 Ocak 2012 Cumartesi günü ODTÜ Mezunları Derneği Vişnelik Salonu’nda gerçekleştirildi.
“İnternet ve Hayat, Yaşamda Yeni Yönelimler” adıyla gerçekleşen ve 13.30’da başlayan panelde Aile ve Ev (Aile ve Yaşam, Akıllı Yaşam / Ev Yönetimi, Çocuk Yetiştirmede Aile İçi İlişkiler), İş Dünyası (İş Hayatı, Medya, Kuşaklar, Eğitim, İnternet ve Çocuk), Kamu (Doğal Afetler, Kamu/Devlet Bakışı, Akıllı Kentler, e-devlet, Asayiş), Sanal Alem (Sanal Kahve, Yeni Yeşil Alanlar, Yeşil Bilişim, Etik/Disiplin, Hafızalar) konuları ele alındı.
ODTÜ Mezunları Derneği BİLTEK Başkanı Senai İstanbulluoğlu’nun açış konuşmasıyla başlayan panele Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünde CHP Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Ankara Temsilcisi Aydın Kolat, ODTÜ Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Öğretim Üyesi Kürşat Çağıltay, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Atilla Özgit konuşmacı olarak katıldı.
ODTÜ Mezunları Derneği BİLTEK Başkanı Senai İstanbulluoğlu geçtiğimiz yıl yapılan panelin sonuçlarını paylaştığı açış konuşmasında şunları söyledi:
“İnternet ve uygulamalarını gerçekten amacımıza ulaşmak için bir araç olarak görmeli ve onun bizi yönetmesine izin vermeden biz onu yönetebilmeliyiz. İnternet ile yaşamayı öğrenebilmeliyiz. İnternet ve uygulamalarını yadsımakla hiçbir yere varılamayacağı bir gerçektir. Hele ki yasakla hiçbir şeyin engellenemediğini bugünün teknolojik imkanları ile gayet iyi biliyoruz. Günlük yaşamımızı şöyle bir gözden geçirdiğimizde gerek iş hayatımız, gerek sosyal hayatımız, gerekse entelektüel hayatımıza tümüyle giren ve vazgeçilmez olan iki olgu internet ve mobil iletişimdir.”
İstanbulluoğlu’nun ardından söz alan Emrehan Halıcı konuşmasında şunları söyledi :
“Dünya hızla değişiyor deniyor, bana göre dünyada yaşama biçimimiz değişiyor. Teknolojinin dünyayı değiştirmesinden bahsediyoruz ama teknoloji bu alanları etkiliyor sadece. Örneğin savaşlar daha etkileyici oluyor. İnterneti kullanan ve internetin yaygınlaşmasını savunan biriyim, ama olmasaydı insanlık yine olacaktı. Bütün bu gelişmelerde hep kendi dışımızda bir varlıktan söz ediyoruz ve bireysel sorumluluklarımızı unutuyoruz. İnsanın başkalarıyla olan ilişkisinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Teknolojinin bir araç olduğunun bilinmesi gerekiyor. İnternet de öyle tabii. Çok yararlı bir araçtır. İyi ve kötü mesajların iletilebilmesi, yararlı işler yapılabilmesi için çok önemlidir. Teknoloji çok gelişse de ileride de insanla ilgili durum değişmeyecek. İnternet ve insan ilişkisi nasıl olmalı? Bu kaba sınırlarla çizilecek bir durum değildir. Bir reçete yazılamaz. İnsan faktörü ön planda olmalı. Madem bu yaşama biçimini etkileyen bir kanaldır. Yaşama biçimini etkileyen en büyük faktör yönetimlerdir. Uluslar arası etkileşimden, devlet mekanizmasından, eğitim kurumlarından, aileden ve bireyden bahsetmeliyiz.”
TBV Ankara Temsilcisi Aydın Kolat, “internet ve hayat” derken ana konu başlığının iş dünyası olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Üretici – tüketici ilişkisi üreticinin tüketicinin isteklerine göre ürün üretmesi yönünde değişti. Bu değişimi kabul edip buna ayak uydurmayanlar silinmeye mahkum. O halde burada üzerinde durmamız gereken insan faktörü. Çalışanların eğitimi doğru planlanmalı. Sadece diploma değil, sertifika programları da önemsenmeli.
Teknolojik açıdan x,y,z kuşakları denen kuşaklar ortaya çıktı. ’80 öncesi, teknolojinin gelişim sürecini gören ve hayatının belli bir noktasında teknolojiyle tanışan x kuşağının ardından gelen y kuşağı, teknolojinin kullanıldığı bir dünyaya geldi. Y ve Z kuşağını birlikte değerlendiriyorum. Bugün çocuklar, bizim sokakta oynadığımız çelik çomak oyununu internet üzerinden oynuyor. 3 yaşında bir çocuk bilgisayarı açabiliyor. Çevresindeki insanlarla, üst kat komşusuyla bile sanal görüşmeyi benimsiyor, mesajlaşıyor örneğin. Çünkü sabırsızlar, her şeyi çabuk sonuçlandırmak istiyorlar.
Bireysel zor beğenen küresel dünya vatandaşları diye bir kavram ortaya çıkmış oluyor. Bu kuşaklar, özgürlüğüne düşkün ve kendini çok iyi ifade ediyor. Çok hızlı adapte olabiliyorlar, birden fazla konu üzerinde çalışabiliyorlar. Dikkatlerini toplamakta zorluk çekerler. Sanal sosyal alanlar dolayısıyla arkadaş çevreleri çok geniş. Önemli bir özellikleri de teknolojik ürünleri kullanım kılavuzu olmadan kullanmaya başlayabiliyorlar.
Biz eskiden çok daha basit teknolojik araçları kılavuzuna bakarak kullanmaya başlıyorduk. Eskiden hoca merkezli eğitim vardı. Hoca sınıfta dersini anlatır, çocuklar anladığı kadarını alır, evde de ödevini yapardı. Şimdi hoca çocuğu bilgiye ulaşacağı kaynağa yönlendiriyor. Çocuk gidip internet araştırması yapıp performans ödevi hazırlıyor. Görüldüğü gibi teknolojik gelişmeler günlük yaşamı, toplumu, eğitim metodolojisini etkiliyor.”
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Atilla Özgit, internetin Türkiye’de kullanılmaya başlandığı dönemi değerlendirdi:
“Türkiye’de internet yaygınlaşmaya başladığında, “hareketli insanın yerini hareketli bilgi alacak” diyorduk, aynen öyle oldu. Eskiden taşra üniversitelerinden öğretim üyeleri bir araştırma için bulunduğu ilden otobüse biner, ODTÜ Kütüphanesine gelir, birkaç gün araştırmasını yapar, notlarını alır ve üniversitesine dönerdi. Bir araştırma bir hafta sürüyordu. Bugün biz kendi alanımızda verdiğimiz klasik bir dersin içeriğini yüzde 20 civarında değiştirmek gereği duyuyoruz. Kendi alanımızda son üç ay içinde ne olup bittiğini takip edemiyoruz. İnternet, gençleri çok etkiliyor ama günün sonunda bu bir araç. Bu aracın mülkiyeti, aracın neye yarayacağını değiştiriyor. Bu nedenle siyasi iktidarlar internet üzerinde bir yaptırım gücüne sahip olma eğilimindeler. Mesela Mısır’da kritik üç günlük bir sürede operatör hükümetin talimatıyla iletişimi kesti. Türkiye’de Ulaştırma Bakanlığı 5809 sayılı bir yasa çıkardı. 35. Madde: Türkiye’de internet alan adlarını Ulaştırma Bakanlığı düzenler. Alan adlarını Türkiye’de başından beri biz düzenliyoruz. Bizle hiç konuşulmadı. Böyle bir kararın maddi bir boyutu yok. Güç gösterisi için.”
ODTÜ Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Öğretim Üyesi Kürşat Çağıltay, içinde bulunduğu Avrupa Çevirimiçi Çocuklar Projesi’nin sonuçlarına değinerek şunları belirtti :
“Çocukların karşı karşıya kalacağı riskleri kullanarak internet kullanımını kısıtlamaya çalışıyorlar. 1018 çocukla yüz yüze yaptığımız görüşmelerin sonucuna göre, internet kullanma yaşı 10, çocuklar günde ortalama 74 dakika internet kullanıyorlar. Türkiye’de ebeveynlerin internet kullanma oranı yüzde 29, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 57, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 84.4. Araştırma sonucuna göre ebeveynler çocuklarına internet kullanımı konusunda yol gösterebileceklerini düşünüyorlar ancak ayrıntılı sorularda yönlendirme konusunda yetersiz oldukları ortaya çıkıyor. Bu konuda öneriler, özellikle annelerin eğitim alması, okullarda okul aile birlikleri ile işbirliği içinde internet kullanım eğitimi verilmesi olabilir”.