Kablosuz Veri Araştırma Grubu tarafından yapılan ve pazartesi günü açıklanan bir pazar araştırma raporuna göre, dünya çapındaki algılayıcıların, PDA’lerin ve RFID etiketlerinin de içinde bulunduğu makinadan-makinaya iletişim pazarı 2008 yılında 31 milyar dolara kadar büyüyecek.
Bu rapora göre “Kablosuz Makinadan-Makinaya iletişimler: anahtar dikeylerdeki M2M aktivitesinin uyuşmazlığı satıcıları çözüm getirmeye teşvik etmektedir.” Geçtiğimiz yıl, M2M aktivitelerinde özellikle Wal-Mart’ın ve Amerika Savunma Bakanlığının RFID emirleriyle ateşlenen logistic ve tedarikçi zincir operasyonlarında önemli ölçüde bir artış kaydedildi.
Makinadan-makinaya iletişim diğer adıyla M2M, her tarafa yayılmış olan hesaplama veya nesnelerin Interneti olarak da adlandırabiliriz, insan müdahelesi olmadan mekanik nesneler arasındaki otomatik iletişime verilen addır. WDR çağrılarınn baş analisti Ian McPherson’nun da belirttiği gibi “bağlanılabilirlik sağlama amacı için başlatılan endüstriyel devrimi harekete geçiren birkaç etken vardır,” Mc Pherson’nun söylediğine göre bunlar sırasıyla: araçlarda, iletişim portlarında ve kablosuz şebekelerin yeni çeşitlerinde gömülü olan zeka kapasitesidir.
McPherson’nun belirttiğine göre, işletmelere yeni zeka cinsleri sağlama potansiyeli olan RFID teknolojisi, M2M akımının başlıca itici gücüdür. Algılayıcı ve etiketlerden oluşan karışım, bir şirketin dayanıksız veya çok değerli parçalarını denetlemesini sağlar. Mesela dondurma çubuğunun paketi üzerine yerleştirilen bir etiket ona bir kişilik kazandırır.
Bu etiket depodaki, kamyondaki ve mağazanın dondurucu dolabında olan algılayıclarla iletişim sağlarsa, üretici dondurmanın yükleme ve depolama esnasında uygun sıcaklıkta tutulduğuna emin olur. Eğer değerler erişim dışı ise o zaman sistem dondurucuyu çalıştırması için otomatik olarak bir teknisyene haber verir veya otomatik olarak termostatı ayarlar.
McPherson “İnce bir şekilde birbirine bağlanmış parametlerin arasında çevreyi yönetmeye çalışmak, malların imalatı ve teslimi esnasında verimlilik ve kalite vaat eder,” diyor.
Çeşitli bağlanılabirlik cinsleri ile donatılmış bir ağ kritik bir unsur teşkil eder. McPherson, ”Önceleri kablo çekme maliyeti çok değildi,” diye sözlerine devam etti. ”Kablosuz teknoloji bu potansiyelin büyük bir bölümünü çözüyor ve çok yakında yeni kapasitelerle bu girişimin daha zengin bir görünümüne kavuşacaksınız.”
McPherson’nun belirttiğine göre bağlanılabirlik olanakları sunan bir menü sayesinde şirketler artık onlara en uygun gelen hammadde miktarını kendileri seçebilecek. En kısa menzilde, RFID birkaç metreden 90 feet’e kadar giden küçük miktarlarda veri değişim olanağı sunuyor. Kişisel alan ağları veya PAN’lar, birden 30 feet’e kadar iletim için Bluetooth, ZigBee ve çok geniş band kullanıyor; bunlar uzaktan algılayıcılar, denetleme ve kontrol için uygundur.
Kablosuz LAN’lar veya Wi-Fi, bilgisayarlardan, PDA’lardan ve diğer makinalardan yüksek hızda veri transferinde kullanabilen geniş band bağlantılarını sağlar. En uzun menzilde, 2.5 ve 3G hücresel ağları ses ve veri iletişimini birleştirir.
McPherson, ağ servisleri ve profesyonel servislerin kazanılabilecek 31,210 doların yarısına yakın bir kısmını değiştireceğini tahmin ediyor; bu değişimin sebebi o zamanda yapılmış olan büyük kurma bazlı cihazlardır. McPherson’ına göre, RFID etiketleri ve uzaktan algılayıcılar gibi cihazlar bir kere yerleştirildikten sonra, nispeten makul bir fiyat olan ayda 5 ile 7 dolar değerinde bir bağlanma fiyatıyla 20 yıl kadar bir süre yerlerinde durabilirler. “Bu, genç bir insanın cep telefonu ile karşılaştırıldığında hiçbirşey değildir,” diye devam etti. “Ama toplu halde bakıldığında çok önemlidir.” McPherson “Bütün bunlar şirketlerin zaten bildikleri şeylerdir,” diye devam etti. “Ve bu onları çekici kılan bir sebeblerden biridir. Birine yepyeni bir dünya kurması için ricada bulunmuyorsunuz.”