• Günlük Haberler
  • *İNSAN KAYNAKLARI
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • Giriş
  • Kayıt
26 °c
Istanbul
26 ° Sal
26 ° Çar
26 ° Per
26 ° Cum
Türk İnternet
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda
No Result
View All Result
Türk İnternet
No Result
View All Result

Sezer RTÜK’ü Anayasa Mahkemesine Götürdü

Beklenen Gelişme Cumhurbaşkanı Sezer RTÜK Kanununu önce kanuni mecburiyet yüzünden kabul etti. Ertesi günüde çeşitli maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Ancak iptali istenen maddeler arasında interneti ilgilendiren 14 ve 26 yok. Ancak aldığımız bilgiye göre, kanunun maddeleri birbirleri ile ilişkili olduğu için, yapılacak iptaller sonrası tamamen işlemez hale gelmesi mümkün.

Türk-İnternet Haber Merkezi-Türk-İnternet Haber Merkezi
21 Mayıs 2002
-Genel
0
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de Paylaş

Anayasa Mahkemesinin ilk olarak yasanın yürürlülüğünü durdurması daha sonra iptalleri ele alması bekleniyor. Konuyla ilgili olarak Çankaya web sitesinde aşağıda göreceğiniz açıklama yer alıyor. .

Daha geniş açıklamayı hukukçularla yapacağımız görüşmeler sonrası size aktaracağız. Ama ilk aldığımız bilgilere göre, Yasanın yürürlülüğünün durdurulması bekleniyor. Daha sonra iptal istemi yapılan maddeler görüşülecek. Bu maddelerin iptali durumunda ise, yasanın maddeleri birbirini etkilediği için, örneğin yayın ilkeleri konusunda yapılacak bir işlem, cevap hakkını etkileyeceğinden yasanın tamamı işlemez hale gelebilir.

Cumhurbaşkanı Sezer’in konuyla ilgili olarak yaptığı açıklama Cankaya Açıklamalar – 21 Mayıs 2002 başlığı altında şu şekilde verildi.

Tarih : 21.05.2002
Konu : 4756 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değisiklik Yapilmasina Dair Kanun”un kimi maddelerinin iptali ve yürürlügünün durdurulmasi istemi

Cumhurbaskani Ahmet Necdet SEZER; bugünkü Resmi Gazete’de yayimlanarak yürürlüge giren 4756 sayili “Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Kanun, Basin Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun”un kimi maddelerinin iptali ve yürürlügünün durdurulmasi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne basvurmuslardir.
Basvuru dilekçesi ilisikte sunulmaktadir:

T.C. CUMHURBASKANLIGI

SAYI : B.01.0.KKB.01-18/B-1-2002-339 21 Mayis 2002

YÜRÜRLÜGÜN DURDURULMASI İSTEMI VARDIR

ANAYASA MAHKEMESI BASKANLIGINA

I- İPTAL DAVASINI AÇAN : Ahmet Necdet SEZER, Cumhurbaşkanı.

II- IPTAL DAVASININ KONUSU : Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca 15.05.2002 gününde kabul edilen ve 21.05.2002 günlü, 24761 sayili Resmi Gazete’de yayimlanan 4756 sayili “Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Kanun, Basin Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun”un kimi madde, fikra, bent ve kurallarinin Anayasa’ya aykiriligi nedeniyle iptali ve yürürlüklerinin durdurulmasi istemi.

III- IPTAL ISTEMININ GEREKÇESI :

1- 4756 sayili Yasa’nin 2. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Yasa’nin 4. maddesinde, radyo, televizyon ve veri yayinlarinda uyulmasi gereken yayin ilkelerine yer verilmistir.
Anilan maddenin ikinci fikrasinin,
– (k) bendinde, “….. korku salacak yayin yapilmamasi”,
– (v) bendinde de “Yayinlarin karamsarlik, umutsuzluk, …….egilimlerini körükleyici ……. nitelikte olmamasi”,
yayin ilkeleri arasinda sayilmistir.
a- Anayasa’nin 38. maddesinin birinci fikrasinda, hiç kimsenin yasanin suç saymadigi bir eylemden dolayi cezalandirilamayacagi; üçüncü fikrasinda da, ceza ve ceza yerine geçecek güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulabilecegi kurala baglanarak, ceza hukukunun temeli olan “kanunsuz suç ve ceza olamayacagi” ilkesi benimsenmistir.
Bu ilkenin geregi olarak, yasaklanan ve yaptirim öngörülen eylemlerin ögelerinin yasada açik biçimde belirtilmesi ve bu eylemlerin, kuskuya yer birakmayacak belirginlikte düzenlenmesi zorunludur.
Oysa, yukarida belirtilen bentlerde düzenlenen yayin ilkeleri, baska bir anlatimla yasaklar açikça tanimlanmamis, içerigi tartismali genel kavramlarla anlatilmistir.

Gerçekten, bir yayinin korku salacak ya da karamsarlik ve umutsuzluk egilimlerini körükleyici nitelikte olmasi kisilere göre degistiginden bu ilkeler, belirgin ve açik olmayan, nesnel içerikten yoksun ve soyut ilkelerdir.

Üstelik, 3984 sayili Yasa’nin 4756 sayili Yasa ile degisik 33. maddesinde, yukarida belirtilen ilkelere aykiri olarak yapilan yayinlar için uyaridan, programin yayindan kaldirilmasina, yayin ilkesi ihlalinin yinelenmesi durumunda yüksek tutarlarda idari para cezasina ve son asamada yayinin durdurulmasina kadar varan agir yaptirimlar öngörülmüstür. Bu tür agir yaptirimlarin yargi organlarinca hükmolunan cezalarla benzer etki ve sonuç yaratacagi kuskusuzdur.

Bu nedenle, söz konusu bentlerdeki anilan kurallar, Anayasa’nin 38. maddesindeki “kanunsuz suç ve ceza olamayacagi” ilkesine aykiri düsmektedir.
b- Anayasa’nin 12. maddesinde, herkesin, kisiligine bagli dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip oldugu belirtilmis; 26. maddesinde düzenlenen düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügü ile 28. maddesinde düzenlenen basin özgürlügüne temel hak ve özgürlükler arasinda yer verilmistir.

Anayasa’nin 26. maddesinde, herkesin, düsünce ve kanaatlarini söz, yazi, resim ya da baska yollarla tek basina ya da toplu olarak açiklama ve yayma hakkina sahip oldugu; bu özgürlügün, resmi makamlarin müdahalesi olmaksizin haber ya da görüs almak ya da vermek serbestligini de kapsadigi vurgulanmistir.

Yine, Anayasa’nin 28. maddesinde, basinin özgür oldugu belirtilmis; Devlet’e basin ve haber alma özgürlügünü saglayacak önlemleri alma görevi verilmistir.

Öte yandan, düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügü ile basin özgürlügünün sinirlari Anayasa’nin 26. ve 28. maddelerinde gösterilmistir. 26. maddenin degisik ikinci fikrasina göre, düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügünün kullanilmasi, ulusal güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenligi, Cumhuriyet’in temel nitelikleri ve Devlet’in ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlügünün korunmasi, suçlarin önlenmesi, suçlularin cezalandirilmasi, Devlet sirri olarak yöntemince belirtilmis bilgilerin açiklanmamasi, baskalarinin söhret ve haklarinin, özel ve aile yasamlarinin ya da yasanin öngördügü meslek sirlarinin korunmasi ya da yargilama görevinin geregine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlariyla sinirlandirilabilecektir. 28. maddesinde de, basin özgürlügünün sinirlandirilmasinda 26. madde kurallarinin uygulanacagi belirtilmistir.
Bu anayasal kurallar, basin ve yayin kuruluslarinin, yukaridaki sinirlamalar disinda, halkin haber alma özgürlügüne uygun çalisma kosullarinda hizmet vermelerini gerektirmektedir.

Oysa, yukarida da belirtildigi gibi açik, belirgin ve nesnel olmayan ilkelere uyulmasi zorunlulugu, yayin kuruluslarinda tedirginlik yaratacagindan, radyo ve televizyonlarin dogru ve yansiz yayin yapmalarina, yurt ve dünya gerçeklerinin halka duyurulmasina engel olusturacaktir. Böylece, toplumun dogru ve yansiz haber alma hakki zedelenmis olacaktir.
Bu nedenle, anilan bentlerdeki düzenlemeler Anayasa’nin 26. maddesindeki “haber alma” ve 28. maddesindeki “basin” özgürlüklerine iliskin kurallarla da bagdasmamaktadir.
2- 4756 sayili Yasa’nin 3. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Yasa’nin 6. maddesinin birinci fikrasinda;
“Üst Kurul, en az dört yillik yüksek ögrenim görmüs, meslekleriyle ilgili konularda kamu veya özel kuruluslarda en az on yil görev yapmis, mesleki açidan yeterli bilgiye, deneyime ve Devlet memuru olma niteligine sahip, otuz yasini doldurmus kisiler arasindan;
a- Siyasi parti gruplarinca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanlik Divani olusum formülüne göre belirlenecek kontenjan dogrultusunda gösterilecek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca seçilecek bes,
……….
Kisiden olmak üzere 9 üyeden olusur.”;
4756 sayili Yasa’nin geçici 4. maddesinde de,
“Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Türkiye Büyük Millet Meclisince seçilecek bes üyesi, siyasi parti gruplarinca Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanlik Divani olusum formülüne göre belirlenecek kontenjan dogrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanligina, ……. bu Kanunun yayimi tarihinden itibaren bir ay içinde bildirilir. Siyasi parti gruplarinca gösterilen adaylarin; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca isaret oyuyla ayri ayri oylanmalari suretiyle seçimleri yapilir. Seçilemeyen adaylar yerine ilgili siyasi parti gruplarinca yeni adaylar bildirilir.”
denilmektedir.
Görüldügü gibi, 3984 sayili Yasa’nin 4756 sayili Yasa ile degistirilen 6. maddesinin birinci fikrasinda, dokuz üyeden olusan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun bes üyesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce seçilmesi öngörülmekte; 4756 sayili Yasa’nin geçici 4. maddesinde de, yapilacak ilk seçimin yöntemi belirtilmektedir.
Anayasa’nin degisik 87. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkilerinin, yasa koymak, degistirmek ve kaldirmak; Bakanlar Kurulu’nu ve bakanlari denetlemek; Bakanlar Kurulu’na belli konularda yasa gücünde kararname çikarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap yasa tasarilarini görüsmek ve kabul etmek; para basilmasina ve savas ilanina karar vermek; uluslararasi andlasmalarin onaylanmasini uygun bulmak; Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayisinin beste üç çogunlugunun karari ile genel ve özel af ilanina, mahkemelerce verilip kesinlesen ölüm cezalarinin yerine getirilmesine karar vermek ve Anayasa’nin diger maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek oldugu belirtilmistir.
Görüldügü gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri 87. maddede tek tek sayilmistir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu görev ve yetkilerin disina çikmasi olanakli görülmemektedir. Nitekim, 87. maddenin gerekçesinde,
“Anayasa’nin diger maddelerinde öngörülen yetkileri kullanma ve görevleri yerine getirme seklindeki hükümlerin genel nitelikteki görevleri düzenleyen bu maddeye alinmasi uygun görülmüstür. Zira bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Anayasa’da gerek bu maddede gerek diger maddelerinde düzenlenmis olan bütün görev ve yetkilerini kapsayacak sekilde düsünülmüstür.”
denilerek, tüm görev ve yetkilerin bu maddede belirtildigi vurgulanmistir.
Anayasa’nin bu maddesinde ve diger maddelerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kamu görevlilerini seçme ya da atama görev ve yetkisi veren açik bir kural bulunmamaktadir.
Bu durumda, Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri arasinda sayilmayan kamu görevlisini seçme ya da atama konusunun yasa ile verilmesinin uygun olup olmadiginin tartisilmasi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 01.11.1990 günlü, 3677 sayili “21.02.1967 tarih ve 832 sayili Sayistay Kanununun Bazi Maddelerinin Degistirilmesine ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun”un kimi maddelerinin iptali istemiyle açilan dava sonunda verdigi 11.07.1991 günlü, E.1990/39, K.1991/21 sayili karari bu konuya isik tutacak niteliktedir.
Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararinda, Sayistay Yasasi’nin Baskan ve üyelerin seçimine iliskin 5. ve 6. maddeleri Anayasa’nin 87. maddesi yönünden incelenirken;
” …..Anayasa’nin T.B.M.M.’nin görev ve yetkilerini belirleyen 87. maddesi ile Sayistay’in görev ve yetkilerini düzenleyen 160. maddesinde Sayistay Baskan ve üyelerinin seçimleri ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemistir. Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevleri arasinda sayilmayan bir konunun bir yasa ile Meclis’e verilmesinin Anayasa’ya uygun olup olmayacagi öncelikle belirlenmelidir.
aa) Anayasa’nin 160. maddesinde, Sayistay’in Türkiye Büyük Millet Meclisi adina denetleme yapacagi öngörülmüstür. T.B.M.M. ile Sayistay arasindaki bu iliski, Sayistay’in kurulusunu, üyelerinin seçimini, denetiminin kapsamini ve böylece hukuksal yapisini belirler.
Anayasa Sayistay Baskan ve üyelerinin seçimi konusunda açik bir kural koymamistir. Ancak, bu konuda yasa ile yapilacak düzenlemenin de Sayistay’a iliskin Anayasa’nin 160. maddesi ile T.B.M.M.’nin görev ve yetkilerini sayan 87. maddesinin özüne ve sözüne uygun olmasi gerekir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adina denetim yapan anayasal bir organin Baskan ve üyelerinin seçimi Anayasa’da gösterilmemis ise de, bu seçimlerin T.B.M.M. Genel Kurulu’nca yapilmasi anayasal sistemin, diger bir anlatimla, T.B.M.M. ile Sayistay arasindaki dogal iliskinin sonucudur…..”
yargisina varilmistir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararinda; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve yetkilerinin Anayasa’nin 87. maddesinde tek tek sayildigi, bu görev ve yetkiler arasinda yasama disindaki organlara üye seçme görev ve yetkisinin bulunmadigi, böyle bir görev ve yetkinin yasa ile verilmesinin de ancak, o organla Türkiye Büyük Millet Meclisi arasinda anayasal sistemden kaynaklanan bir iliskinin olmasi durumunda Anayasa’ya uygun görülebilecegi kabul edilmis olmaktadir.
3984 sayili Yasa ile, izin sisteminin geregi olarak, radyo ve televizyon yayinciligi ve bu yayinlarin iletiminde düzenleyici ve denetleyici olmak üzere bagimsiz ve yansiz bir Radyo Televizyon Üst Kurulu olusturulmustur. Bu Üst Kurul’un yürütme erki içinde yer aldigi kuskusuzdur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile adi geçen Üst Kurul arasinda, Anayasa Mahkemesi’nin yukarida deginilen kararinda söz edildigi gibi, anayasal sistemden kaynaklanan, dogal ve zorunlu bir iliski bulunmamaktadir.
Bu nedenle, 4756 sayili Yasa’nin 3. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendindeki, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyelerinden besinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanlik Divaninin olusum formülüne göre belirlenecek kontenjan dogrultusunda siyasi parti gruplarinca önerilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca seçilmesini öngören kural ile 4756 sayili Yasa’nin geçici 4. maddesindeki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapilacak ilk seçimin yöntemini gösteren kuralin Anayasa’nin 87. maddesine aykiri oldugu düsünülmektedir.
3- 3984 sayili Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Yasa’nin 28. maddesinin, 4756 sayili Yasa’nin 12. maddesiyle degistirilen sekizinci fikrasinda;
“Gerçek ve tüzel kisilerin ayrica genel hükümlere göre ilgili yayin kurulusuna karsi tazminat davasi açma hakki saklidir. Yayin kurulusu ile birlikte sirketin yönetim kurulu baskani da müstereken ve müteselsilen sorumludur. Zarar dogurucu fiilin islenmesinden sonra yayin kurulusunun devredilmesi, baska bir kurulusla birlesmesi veya sahibi olan sirketin herhangi bir surette degismesi halinde yayin kurulusunu devralan, birlesen ve her ne suretle olursa olsun yayin kurulusunun sahibi veya hissedari olan sirket ve sirketin yönetim kurulu baskani da bu fiil nedeniyle hükmedilen tazminattan yayin kurulusu ile birlikte müstereken ve müteselsilen sorumludur. Tazminat talebinin hakli görülmesi halinde tazminat miktari, on milyar liradan az olmamak üzere fiilin agirlik derecesine göre belirlenir. On milyar liralik alt sinir her yil Maliye Bakanliginca ilan edilen yeniden degerleme oraninda artirilir. Bu maddeye göre açilacak manevi tazminat davalarinda hakim tensip karari ile birlikte bilirkisiyi de tayin eder ve davayi en geç alti ay içinde karara baglar.”
denilmektedir.
Görüldügü gibi anilan fikrada, tazminat talebinin hakli görülmesi durumunda tazminat tutarinin, on milyar liradan az olmamak kosuluyla fiilin agirlik derecesine göre belirlenecegi; bu maddeye göre açilacak manevi tazminat davalarinda yargicin uygunluk (tensip) karari ile birlikte bilirkisiyi de atayacagi belirtilmistir.
Yapilan degisiklikte, hüküm altina alinacak tazminatin alt siniri yasa ile belirlenmis; böylece, yargicin takdir hakki sinirlandirilmis, hatta tümüyle ortadan kaldirilmistir.
Kisinin, kisilik degerlerine saldiriyla olusacak zarar tutarinin yasa ile belirlenmesi, sorumluluk konusunu düzenleyen hukukun temel kurallariyla bagdasmamaktadir. Manevi tazminat tutari, her somut olayin özelligi ve istem gözetilerek yargiç tarafindan takdir edilmektedir. Manevi tazminat davasina yol açan yayinin gerçek olmasina karsin, kullanilan sözlerle sinir asilmis olabilir ve bu asma derecesi her olayda farklilik gösterebilir. Yine, böyle bir yayina, zarar görenin davranisi da neden olabilir. Bütün bu olgular, istenecek ve hüküm altina alinacak tazminat tutarinin belirlenmesinde önemli etkenlerdir. Bu nedenle, hükmedilecek tazminat tutarinin alt sinirinin yasayla belirlenmesi hukuk devleti ilkesine uygun düsmemektedir.
Ayrica, kisilik haklarina saldiriya iliskin tazminat davalari Borçlar Yasasi’nin 49. maddesinde düzenlenmistir. Dava, özel hukuk alaninda açilmis bir tazminat davasi niteligindedir. Türk Hukuku’nda, özel hukuk alanindaki tazminat davalarina yasakoyucunun karismasi ve alt siniri belirlemesi yolunda bir uygulama yerlesmemistir. Bu tür alt sinir tutarini belirlemek ceza hukukuna özgü bir uygulamadir ve Devletin cezalandirma hakkindan kaynaklanmaktadir. Özel hukuk alanindaki bu düzenleme, tazminat yaptirimini, gerçek zarari ve kimi durumlarda zarar gören kisinin istemini de asan ve haksiz zenginlesmeye neden olan bir tür ceza yaptirimi niteligine büründürecektir.
Öte yandan, yapilan degisiklikler, tazminat davalarinda yargica bilirkisi atama zorunlulugu getirmektedir.
Oysa, teknik bir konuda da olsa, bilirkisilerin görüsü yargici baglamamaktadir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasi’nin 275. maddesine göre, yargiçlik mesleginin gerektirdigi genel ve hukuksal bilgi ile çözümlenmesi olanakli konularda bilirkisi incelemesi yaptirilamaz.
Bu nedenle, hükmedilecek tazminatin alt sinirini belirleyen ve tazminat davalarinda bilirkisiye basvurulmasini zorunlu kilan fikra kurali Anayasa’nin 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesiyle bagdasmamaktadir.
Ayrica, gerekli olmamasina karsin zorunlu bilirkisi atamasina iliskin kural, Anayasa’nin 141. maddesinin son fikrasindaki, “davalarin en az giderle sonuçlandirilacagi” yolundaki ilkeye de uygun düsmemektedir.
4- 4756 sayili Yasa’nin 13. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Yasa’nin, radyo ve televizyon yayin izni verilen ya da verilecek anonim sirketlerin pay oranlari ve sirket yapisiyla ilgili uyulmasi gereken diger konulari düzenleyen 29. maddesinin (d) ve (e) bentlerinde;
“d) Üst Kurul tarafindan düzenlenecek yönetmelige uygun olarak her yil yapilacak yillik ortalama izlenme orani ölçümlerine göre yillik ortalama izlenme veya dinlenme orani % 20’yi geçen bir televizyon veya radyo kurulusunda bir gerçek veya tüzel kisinin veya bir sermaye grubunun sermaye payi % 50’yi geçemez. Gerçek kisinin hisselerinin hesaplanmasinda üçüncü derece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hisimlara ait hisseler de ayni kisiye aitmis gibi hesaplanir.
e) Bir gerçek veya tüzel kisi veya bir sermaye grubu % 50’den fazla hissesine sahip oldugu bir televizyon veya radyonun yillik ortalama izlenme veya dinlenme payi % 20’yi geçerse Üst Kurul tarafindan yapilan bildirimden itibaren doksan gün içinde, ortagi bulundugu televizyon veya radyodaki hisselerinin bir bölümünü halka arz ederek veya bir kisim hisselerini satarak, sermaye payini % 50’nin altina indirir. Yillik izlenme veya dinlenme oraninin asimi birden fazla televizyon ve radyodaki hisselerin toplami nedeniyle meydana gelmisse, bu orani % 50’nin altina indirecek biçimde yeterli sayida sirketi satar. Bu yükümlülügün ihlali durumunda kurulusun yayin izni iptal edilir.”
denilmektedir.
Maddenin degistirilmeden önceki metninde;
– Ayni özel radyo ve televizyon kurulusunda bir ile üçüncü dereceye kadar (dahil) kan ve sihri hisimlarin ayni zamanda pay sahibi olamayacaklari,
– Bir hissedarin,bir kurulustaki pay tutarinin, ödenmis sermayenin % 20’sinden ve birden fazla kurulusta pay sahibi olanlarin bu kuruluslardaki tüm paylarinin toplaminin da % 20’den fazla olamayacagi; bu kuralin, hissedarin bir ile üçüncü dereceye kadar (dahil) kan ve sihri hisimlari için de uygulanacagi,
– Belirli bir özel radyo ve televizyon kurulusunda % 10’dan fazla payi olanlarin Devletten, diger kamu tüzel kisilerinden ve bunlarin dogrudan ya da dolayli olarak katildiklari tesebbüs ve ortakliklardan herhangi bir taahhüt isini dogrudan dogruya ya da dolayli olarak kabul edemeyecekleri ve menkul kiymetler borsalarinda islem yapamayacaklari,
kurala baglanmisti.
Metinden çikarilan kurallar ve yapilan yeni düzenlemeler ile,
– Sahip olduklari televizyon kanallari ya da radyolarin yillik ortalama izlenme ve dinlenme orani % 20’yi geçmemek kosuluyla bir gerçek ya da tüzel kisi ya da sermaye grubuna, bir ya da birden fazla televizyon ya da radyo kurulusunun tümüne ya da bir kismina sahip olabilme,
– Televizyon ya da radyo kurulusu sahiplerine kamu ihalelerine girebilme ve menkul kiymetler borsalarinda islem yapabilme,
olanagi saglanmaktadir.
4756 sayili Yasa’nin 13. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 29. maddesinin anilan bentlerindeki kurallar, özellikle büyük sermaye gruplarinin radyo ve televizyon alaninda tekellesmelerine yol açacak içeriktedir.
Sermayenin belli kisi ya da gruplarin elinde toplanmis oldugu gerçegi, bu kisi ya da grubun, çok sayida televizyon ve radyo kurulusunu sahiplenebilme olanagi ve ölçüsüz para cezalari uygulamasi ile görsel ve isitsel medya alaninda tekellerin olusmasi kaçinilmaz olacaktir.
Anayasa’nin 167. maddesinde, Devletin, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarinin saglikli ve düzenli islemelerini saglayici ve gelistirici önlemleri alacagi, piyasalarda eylemli ya da anlasma sonucu dogacak tekellesme ve kartellesmeyi önleyecegi belirtilmistir.
Anayasa’nin anilan kurali ile tekellesme ve kartellesme yasaklanmakla kalmamis, Devlete de bunu engelleyici önlemleri alma görevi verilmistir. 4756 sayili Yasa ile yapilan ve yukarida belirtilen düzenlemelerle görsel ve isitsel medya alaninda tekellesme ve kartellesmenin önlenmesi olanaksizdir. Düzenlemeler, tekellesme ve kartellesmeyi önlemek bir yana, dolayli olarak olanakli kilacak niteliktedir.
Gerçi, televizyon ya da radyo kurulusunun yillik ortalama izlenme oraninin % 20’yi geçmesi durumuna bagli olarak bir sinirlama getirilmistir. Ancak, bir televizyon kanali ya da radyo yayini için getirilen % 20 yillik ortalama izlenme ya da dinlenme orani, kuramsal olarak olanakli bulunsa da uygulamada ulasilmasi çok güç bir orandir. Yapilan arastirmalar, Türkiye’de en yüksek izlenme oraninin % 14-16 dolayinda oldugunu ve bu orana da yalnizca bir yayin kurulusunun ulastigini ortaya koymaktadir. Ölçümleme güçlükleri de gözönünde bulunduruldugunda, getirilen sinirin uygulanabilir olmadigi açikça anlasilacaktir.
Bu nedenledir ki, Bati’li ülkelerde, yayinin ulastigi kisi sayisi ölçü olarak alinmis ya da bir kisinin sahip olacagi kanal sayisi sinirlandirilmistir. Yayin izleme oranini ölçü alan ülkelerde ise bu oran çok düsük tutulmustur.
Söz konusu oranin yüksek tutulmasi ve hiçbir televizyon ya da radyo kanalinin bu izlenme oranina ulasamayacagi gerçegi karsisinda, bu sinirlamanin tekellesme ve kartellesmeyi önlemesi olanakli görülmemektedir.
Tekellesen ya da kartellesen görsel ve isitsel medya, bir yandan ekonomik alanda haksizlik yaratabilecek bir güce ulasirken, öte yandan da haber alma özgürlügünü kisitlayabilecektir.
Yukarida (1/b) ve (3/a) bölümlerinde de belirtildigi gibi, Anayasa’nin 26. maddesinde, düsünceyi açiklama ve yayma özgürlügünün haber almak ve vermek özgürlügünü de kapsadigi; 28. maddesinde de, basinin özgür oldugu, Devlet’in, basin ve haber alma özgürlügünü saglayacak önlemleri alacagi vurgulanmistir.
Basin özgürlügü, düsünce ve kanaat özgürlügünü tamamlayan ve onun kullanilmasini saglayan bir özgürlüktür. Düsünce özgürlügü, düsüncelerin özgürce açiklanmasi yaninda bunlarin yayilmasi ve ögrenilmesi özgürlügünü de içermektedir. Bu nedenle, basin özgürlügünün, okuyucularin, izleyicilerin ya da dinleyicilerin haber alma ve görüsleri ögrenme olanagindan yoksun kalmalari yönünden de degerlendirilmesi gerekir.
Haber alma ve verme hakki ya da haberlere ulasma özgürlügü, izleyici ya da dinleyicinin bireysel hakki olarak düsünülemez ve düzenlenemez. Bunlar, izleyicilerin ve dinleyicilerin kollektif hak ve özgürlükleridir.
Basin özgürlügü, kamu güçleri karsisinda oldugu kadar özel güçlere karsi da korunmalidir. Bu baglamda, medya tekelinin olusmasina karsi gerçek sinirlamalar koymak, medyanin çogulculugunu koruyucu önlemler almak Devlet’e düsen bir ödevdir. Bagimsiz ve yansiz yayinciligin sürdürülebilmesi için alinacak önlemler de bu ödev kapsamindadir.
Sosyal görevini yerine getirebilmesi için basin özgürlügü ile donatilan medyanin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gereklidir. Tekelleserek, sorumluluk bilincinden uzaklasacak bir medya, her sorumsuz güç gibi er geç amacindan sapabilecek ve toplum yasamini, ulusal güvenligi tehlikeye sokan bir güç durumuna gelebilecektir. Bunu önlemek de Devlet’in görevidir.
Öte yandan, yapilan düzenlemeyle, bir gerçek ya da tüzel kisiye ya da sermaye grubuna bir radyo-televizyon kurulusunun tümüne ya da birden çok radyo-televizyon kurulusuna sahip olabilme olanaginin yaratilmasinin yani sira, bu kisi ya da sermaye grubuna kamu ihalelerine girme ve menkul kiymetler borsalarinda islem yapma yasaginin getirilmemesi, medya gücünün kullanilarak ihalelerde haksiz rekabete, borsada çesitli islem oyunlari yapilmasina neden olabilecektir.
Her ne kadar, 4756 sayili Yasa’nin 2. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 4. maddesinin, yayin ilkelerine yer verilen ikinci fikrasinda;
“c) Yayinciligin, gerek yayin organi, gerekse hisse sahipleri ve üçüncü derece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hisimlari veya bir baska gerçek ve tüzel kisinin haksiz çikarlari dogrultusunda kullanilmamasi,
……….
j) Yayinciligin haksiz bir amaç ve çikara alet edilmemesi ve haksiz rekabete yol açilmamasi,…..”
denilerek, medyanin haksiz rekabete neden olabilecek gücü engellenmeye çalisilmis ise de, bu soyut anlatimli ilkelerin, kamu ihalelerinde yaratilabilecek haksiz rekabeti ve borsa islemlerinde oynanacak oyunlari engellemesi olanaksizdir.
Ayrica, düzenlemelerin karsit kavramindan, yayin kuruluslarinin “hakli çikarlari” destekleyici içerikte yayin yapabilecegi sonucuna varilmaktadir. Konuya yayin kuruluslarinin kamu ihalelerine giren sahipleri yönünden bakildiginda, bu tür destekleyici yayinlarin “hakli çikari” savundugu kolaylikla öne sürülebilecektir.
Böylece, kamu hizmetleri sözkonusu oldugunda kamu çikarini ön planda tutmasi gereken medyanin bireysel çikarlara hizmet edecek ticari nitelik kazanmasinin önündeki tüm engeller kaldirilmistir.
Oysa, günümüzde medya-serbest piyasa iliskilerinin demokrasiler için yozlastirici tehlike ve tehditlerinden sözedilmektedir. Ülkemizde oldugu gibi henüz demokrasisi yeterince gelismemis, saglam temellere oturmamis, özellestirmesini tamamlayamamis ülkelerde medya sahiplerinin Devlete karsi yüklenmeye girememesi yasamsal önem tasiyan bir ilke olarak görülmektedir.
Devletle ticari iliskilere giren medya sahiplerinin, siyasal iktidar lehine yayin yaparak ya da tam tersine baski olusturarak kamu ihalelerini alma avantajini saglayabilecegi kuskusu, yukarida sözü edilen ilkenin korunmasinin ne kadar önemli oldugunu ortaya koymaktadir.
Serbest piyasa ekonomisinin en büyük özelligi rekabet ortaminin yaratilmasidir. Bir çok radyo ve televizyon kurulusuna sahip olan kisi ya da sermaye grubuna kamu ihalelerine girebilme hakkinin taninmasi bu özellikle de bagdasmamaktadir.
Görsel ve isitsel medyanin kamuoyunu etkileme gücü, dolayisiyla bu gücün kötüye kullanilmasi olasiliginin yüksekligi, Bati’li ülkelerde medya sahipliginin diger is alanlarindan ayrilmasina, bu ayrimi saglayacak önlemler alinmasina neden olmustur.
Medya gücünü kötüye kullanma olasiligi kamu yarari ve kamu düzeni ile dogrudan ilgilidir. Devletin bu gücü dengeleyecek önlemleri almasi, kamu yarari ve düzenini saglamanin geregidir.
3984 sayili Yasa’nin 29. maddesinin degisiklikten önceki onuncu fikrasinda yer verilen özel radyo ya da televizyon kuruluslarinda belli oranin üzerinde pay sahibi olanlarin kamu ihalelerine girebilme ve menkul kiymetler borsalarinda islem yapabilmesine iliskin yasagin, korunmasi gerekirken tümüyle kaldirilmis olmasi, yasalarin kamu yarari amaciyla çikarilmasi gerektigi ilkesiyle bagdasmamaktadir.
Bu nedenlerle, 4756 sayili Yasa ile degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 29. maddesinin (d) ve (e) bentleri, Anayasa’nin 2. maddesindeki “demokratik hukuk devleti” ilkesine, 26. maddesindeki “haber alma” ve 28. maddesindeki “basin” özgürlüklerine iliskin kurallara, tekellesmeyi ve kartellesmeyi yasaklayan 167. maddesine aykiri düsmektedir.
5- 4756 sayili Yasa’nin 16. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Yasa’nin 33. maddesinin birinci ve ikinci fikralarinda;
“Üst Kurul, öngördügü yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin sartlarini ihlal eden, yayin ilkelerine ve bu Kanunda belirtilen diger esaslara aykiri yayin yapan özel radyo ve televizyon kuruluslarini uyarir veya ayni yayin kusaginda açik sekilde özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmamasi veya aykiriligin tekrari halinde ihlale konu olan programin yayini, bir ila oniki kez arasinda durdurulur. Bu süre içinde programin yapimcisi ve varsa sunucusu hiçbir ad altinda baska bir program yapamaz. Yayini durdurulan programlarin yerine, ayni yayin kusaginda ve reklamsiz olarak, ilgili kamu kurum ve kuruluslarina Üst Kurulca hazirlattirilacak egitim, kültür, trafik, kadin ve çocuk haklari, gençlerin fiziksel ve ahlaki gelisimi, uyusturucu ve zararli aliskanliklarla mücadele, Türk dilinin güzel kullanimi ve çevre egitimi konularinda programlar yayinlanir.
Aykiriligin tekrari halinde;
a) Ulusal düzeyde yayin yapan kuruluslara ihlalin agirligina göre, yüzyirmibes milyar liradan az olmamak kaydiyla ikiyüzelli milyar liraya kadar,
b) Yerel, bölgesel ve kablo ortamindan yayin yapan kuruluslara;
1. Kapsadigi yayin alani itibariyle, bir milyondan fazla nüfusa ulasan il ve ilçelere yayin yapanlara, ihlalin agirligina göre, altmis milyar liradan az olmamak kaydiyla yüz milyar liraya kadar,
2. Kapsadigi yayin alani itibariyle, besyüz bin ila bir milyon arasinda nüfusa ulasan il ve ilçelere yayin yapanlara ihlalin agirligina göre, otuz milyar liradan az olmamak kaydiyla altmis milyar liraya kadar,
3. Kapsadigi yayin alani itibariyle, ikiyüzelli bin ila besyüz bin arasinda nüfusa ulasan il ve ilçelere yayin yapanlara, ihlalin agirligina göre, yirmi milyar liradan az olmamak kaydiyla kirk milyar liraya kadar,
4. Kapsadigi yayin alani itibariyle, ikiyüzellibinden az nüfusa ulasan il ve ilçelere yayin yapanlara, ihlalin agirligina göre, bes milyar liradan az olmamak kaydiyla on milyar liraya kadar,
c) Radyo yayinlari için yukaridaki miktarlarin yarisi kadar,
Idari para cezasi uygulanir.”
denilmektedir.
a- Maddenin birinci fikrasinda, Üst Kurul’un, öngördügü yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin kosullarina uymayan, yayin ilkelerine ve bu Yasa’da belirtilen diger esaslara aykiri yayin yapan özel radyo ve televizyon kuruluslarini uyaracagi ya da ayni yayin kusaginda açik biçimde özür dilemesini isteyecegi; bu isteme uyulmamasi ya da aykiriligin yinelenmesi durumunda ilgili programin yayininin bir ile oniki kez arasinda durdurulacagi; bu süre içinde programin yapimcisi ve varsa sunucusunun hiçbir ad altinda baska program yapamayacagi kurala baglanmistir.
Bu düzenlemede, uyarinin içerigi konusunda bir açikliga, özür dileme konusunun ayrintilarina yer verilmemistir. Bu belirsizlik, uygulanan yaptirimin onur kirici ve teshir edici bir özellik tasimasina neden olabilecektir.
Fikraya göre, Üst Kurul’un özür istemine uyulmamasi durumunda programin yayini bir ile oniki kez arasinda durdurulabilecegi gibi, bu süre içinde programin yapimci ve sunucusu hiçbir ad altinda baska program yapamayacaktir. Katkisi, baskalarinca hazirlanmis bir programi sunmaktan ibaret olan sunucu hakkinda böyle bir yaptirim öngörülmesi haksiz uygulamalara yol açacak niteliktedir.
Bu düzenlemelerle, idari nitelikteki Üst Kurul’a basin ve haber alma özgürlügünü sinirlayici yetkiler verilmekte, yargi alanina giren konularda yönetim yetkili kilinmaktadir.
Yönetimin, düzenleme ve denetleme alanindaki konularda, kamu düzeni, genel güvenlik, kamu yarari, genel ahlak, genel saglik, ekonomik ve sosyal iliskilerin düzenli yürütülmesini saglama gibi amaçlarla idari para cezasi uygulama ya da kisi özgürlügünü kisitlayici yaptirimlar disinda çesitli yasaklar koyma yetkisine sahip olmasinda hukuka aykirilik bulunmamaktadir.
Ancak, düsünceyi açiklama ve yayma, basin ve haber alma gibi temel hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasi söz konusu oldugunda, yönetime taninacak yetkinin, Anayasa’da bu kavramlara verilen degerler çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir.
Anayasa’nin 26. maddesinin üçüncü fikrasinda, “Haber ve düsünceleri yayma araçlarinin kullanilmasina iliskin düzenleyici hükümler, bunlarin yayimini engellememek kaydiyla, düsünceyi açiklama ve yayma hürriyetinin sinirlanmasi sayilmaz”; 28. maddesinin ikinci fikrasinda da, “Devlet, basin ve haber alma hürriyetlerini saglayacak tedbirleri alir” denilmektedir.
Ayni dogrultudaki kural, tüm özgürlükler için Anayasa’nin 5. maddesinde yer almaktadir. Maddede, Devlet’in temel amaç ve görevinin, kisinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bagdasmayacak biçimde sinirlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldirmaya, insanin maddi ve manevi varliginin gelismesi için gerekli kosullari hazirlamaya çalismak oldugu belirtilmistir.
Ayrica, Anayasa’nin 29. maddesinin üçüncü fikrasinda, yasada, haber, düsünce ve kanaatlerin özgürce yayimlanmasini engelleyici ya da zorlastirici kosullar konulamayacagi; 30. maddesinde de, basin isletmelerinin, Devlet bütünlügüne yönelik kimi suçlar disinda isletilmekten alikonulamayacagi öngörülmektedir.
Bu kurallar, genelde yazili basina yönelik olmakla birlikte, amaç düsünceyi yayma ve haber alma özgürlüklerinin güvence altina alinmasi olduguna göre, ayni ilkelerin görsel ve isitsel medya yönünden de geçerli olmasi ve yönetime, bu araçlarin kullanilmasini engellemeye varan nitelikte önlemler alma yetkisi verilmesinden olabildigince kaçinilmasi gerekmektedir.
Bu nedenle, Yasa’nin 16. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 33. maddesinin birinci fikrasi, bu Anayasal kurallarla bagdasmayan düzenlemeler içermektedir.
Ayrica, anilan fikra düzenlemesinde öngörülen yaptirimlarla eylemle önlem arasinda bulunmasi gereken adil denge bozulmus, yaptirim bir baski ögesi durumuna getirilmistir. Üstelik, bu yaptirimlar yönetsel bir Üst Kurul’un takdirine birakilmistir ki, bu sonuca yol açan düzenlemeleri Anayasa’nin 2. maddesindeki “hukuk devleti”, 13. maddesindeki “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük” ilkeleriyle bagdastirmak da olanaksizdir.
b- Maddenin ikinci fikrasinda, aykiriligin yinelenmesi durumunda uygulanmak üzere idari para cezalari öngörülmüstür.
Fikraya göre, ulusal düzeyde yayin yapan kuruluslara 125-250 milyar lira arasinda, bölgesel, yerel ya da kablo ortamindan yayin yapan kuruluslara, kapsadigi yayin alanindaki il ve ilçe nüfusuna göre 60-100, 30-60, 20-40 ve 5-10 milyar lira arasinda idari para cezasi uygulanabilecektir. Radyo yayinlari için uygulanacak para cezalari, bu tutarlarin yarisi kadar olacaktir.
Bu fikrada öngörülen idari para cezalarinin tutarlarinin çok yüksek oldugu açiktir. Para cezalari, basin ve yayin disinda bir gelir destegine sahip olmayan ulusal ve özellikle yerel ve bölgesel televizyon, radyo ve basin kuruluslari için amaç-araç orantisini gözetmeyen boyuttadir. Cezalarin caydirici nitelikte olmasi; ancak, basin ve yayin kuruluslarinin yasam sansini ellerinden almamasi gerekmektedir.
Söz konusu fikra ile getirilen para cezalarinin, Anayasa’nin 26. maddesinde yer verilen haber alma özgürlügü ve 28. maddesinde sözü edilen basin özgürlügü yönünden son derece agir nitelik tasidigi ve bu maddelerle bagdasmadigi kuskusuzdur.
Anayasa’nin 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerle ilgili sinirlamalarin “demokratik toplum düzeninin gerekleri”ne ve “ölçülülük ilkesi”ne aykiri olamayacagi belirtilmistir.
Buna göre, hak ve özgürlükler, ancak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak sinirlandirilabilir. Demokratik hukuk devletinde, güdülen amaç ne olursa olsun, sinirlamalar özgürlügün kullanilmasini ölçüsüz biçimde ortadan kaldiracak düzeyde olamaz.
Anayasa Mahkemesi’nin çesitli kararlarinda da belirtildigi gibi, bir sinirlama kuralinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olabilmesi için “ölçülülük” ilkesinin gözetilmesi, amaç ve sinirlama “orantisinin” korunmasi gerekmektedir.
Ölçülülük ilkesi, yasal düzenlemede sinirlama aracinin, sinirlama amacina ulasmaya elverisli olmasini, sinirlama araciyla amaci arasindaki oranin ölçüsüz olmamasini anlatmaktadir.
Anilan fikra ile getirilen, ulusal, bölgesel ve yerel çerçevede hizmet veren bir çok görsel, isitsel ya da yazili medya kurulusunun kapanmasina neden olacak tutarlardaki para cezalarini, hakli bir nedene dayandirmak, Anayasa’nin 13. maddesindeki “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük” ilkesiyle bagdastirmak olanakli degildir.
Bu nedenlerle, maddenin ikinci fikrasi, Anayasa’nin 26., 28. ve 13. maddelerine aykirilik olusturmaktadir.
6- 4756 sayili Yasa’nin 20. maddesiyle degistirilen 5680 sayili Basin Yasasi’nin 17. maddesinin birinci fikrasinin ikinci ve dördüncü tümcelerinde;
“Tazminat talebinin hakli görülmesi halinde tazminat miktari on milyar liradan az olmamak üzere fiilin agirlik derecesine göre belirlenir.”,
“Bu maddeye göre açilacak manevi tazminat davalarinda hakim tensip karari ile birlikte bilirkisiyi de tayin eder ve davayi en geç alti ay içinde karara baglar.”
denilmektedir.
a- Fikranin ikinci tümcesi, tazminatin alt sinirinin yasada belirlenmis olmasi nedeniyle ve yukarida (1/b), (3/a), (3/b), ve (5/b) bölümlerinde açiklanan gerekçelerle, Anayasa’nin 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesine, 26. maddesindeki “haber alma” ve 28. maddesindeki “basin” özgürlüklerine iliskin kurallara, 13. maddesindeki “demokratik toplum düzeninin gerekleri”ne ve “ölçülülük ilkesi”ne,
b- Fikranin, tazminat davalarinda bilirkisiye basvurulmasini zorunlu kilan dördüncü tümcesi de, yukarida (3/b) bölümünde açiklanan gerekçelerle Anayasa’nin 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesine ve 141. maddesindeki “davalarin en az giderle sonuçlandirilacagi” yolundaki ilkeye,
aykirilik olusturmaktadir.
7- 4756 sayili Yasa’nin 22. maddesiyle degistirilen 5680 sayili Basin Yasasi’nin 20. maddesinde;
“4 üncü maddenin birinci ve ikinci fikralarinda yazili hususlari göstermeyen sorumlular on milyar liradan elli milyar liraya kadar agir para cezasi ile cezalandirilir.
Bu hususlari gerçege aykiri sekilde gösterenler ile sorumlularin belirlenmesini veya mahkeme kararlarinin uygulanmasini güçlestirecek sekilde degistirenler, otuz milyar liradan doksan milyar liraya kadar agir para cezasina mahkum edilirler. Verilen para cezasi ertelenemez.”
denilmektedir.
Söz konusu kural, içerdigi para cezalari tutarlarinin çok yüksek olmasi nedeniyle ve yukarida (1/b), (3/a) ve (5/b) bölümlerinde açiklanan gerekçelerle, Anayasa’nin 26. maddesindeki “haber alma” ve 28. maddesindeki “basin” özgürlüklerine iliskin kurallar, 13. maddesindeki “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük ilkesi” ile bagdasmamaktadir.
8- 4756 sayili Yasa’nin 25. maddesinde;
“5680 sayili Kanunun 21 inci maddesinin birinci fikrasindaki ‘onbin liradan otuzbin liraya’ ibaresi, ‘on milyar liradan otuz milyar liraya’, ikinci fikrasindaki ‘yirmibin liradan altmisbin liraya’ ibaresi ‘yirmi milyar liradan altmis milyar liraya’; 22 nci maddesinde geçen ‘yirmibin liradan ellibin liraya’ ibaresi, ‘yirmi milyar liradan yüz milyar liraya’; 23 üncü maddesindeki ‘100 liradan 500 liraya’ ibaresi ‘on milyar liradan elli milyar liraya’; 24 üncü maddesindeki ‘yirmibin liradan ellibin liraya’ ibaresi ‘otuz milyar liradan yüz milyar liraya’; 25 inci maddesindeki ‘yüzellibin liradan’ ibaresi ‘onbes milyar liradan’; 26 nci maddesindeki ‘yirmibin liradan ellibin liraya’ ibaresi ‘elli milyar liradan yüz milyar liraya’; 28 inci maddesindeki ‘yirmibin liradan ellibin liraya’ ibaresi ‘yirmi milyar liradan yüz milyar liraya’; 30 uncu maddesindeki ‘1 000 liradan 10 000 liraya’ ibaresi ‘yirmi milyar liradan yüz milyar liraya’; 31 inci maddesindeki ‘ellibin liradan yüzbin liraya’ ibaresi ‘elli milyar liradan yüz milyar liraya’; 32 nci maddesindeki ‘100 liradan 1 000 liraya’ ibaresi ‘bes milyar liradan yirmi milyar liraya’; 33 üncü maddesindeki ‘on milyon liradan otuz milyon liraya’ ibaresi ‘on milyar liradan otuz milyar liraya’; 34 üncü maddesindeki ‘1 000 liradan 10 000 liraya’ ibaresi ‘bir milyar liradan on milyar liraya’ seklinde degistirilmistir.”
denilerek, Basin Yasasi’na aykiri davranislar nedeniyle bu Yasa’nin degisik maddelerinde öngörülen para cezalari çok yüksek oranlarda artirilmis ve ödenemez duruma getirilmistir.
4756 sayili Yasa degisikliginden önce, Basin Yasasi’ndaki para cezalarinin hiçbir yaptirim gücünün kalmadigi bir gerçektir. Ancak, yapilan degisiklikle cezalarin çok büyük oranlarda yükseltilerek ödenemez duruma getirilmesi de hukuken savunulamaz. Örnegin, iki gazeteyi gününde cumhuriyet savciligina ve/veya mülki amirlige teslim etmeyen “tabi”ye yüz milyar liraya kadar agir para cezasi öngörülmüstür.
647 sayili Yasa’nin 5. maddesine göre, para cezalarinin tutari suçlunun mali durumu, aile sorumlulugu, ugrasisi ve meslegi, yas ve saglik durumu, cezanin sosyal etkisi ve uyarma amaci gibi hususlar gözönünde tutularak saptanmaktadir. Para cezasinin belirlenmesi konusunda bu kuralla yasakoyucunun yargidan bekledigi duyarliligi, cezalarin alt ve üst sinirlarini belirlerken kendisinin de göstermesi gerekmektedir.
Hukukumuzda, hiçbir dönemde bu tür suçlar için böylesine agir para cezalari öngörülmemistir. Demokratik bir toplumda, basina iliskin kimi biçimsel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ya da yerine getirilmekte gecikilmesi basin kurulusunun yayindan çekilmesi sonucunu doguracak yaptirimlarla karsilanmamalidir.
Basin Yasasi’nda yapilan bu degisiklikler, öngörülen para cezalari nedeniyle haber, düsünce ve kanaatlerin özgürce yayimlanmasini ve basin isletmelerinin yasamini sürdürmesini engelleyecektir. Bu cezalarla, basin sektörünün krize sürüklenmesi ve sermaye birikimleri sinirli gazetelerin yayin yasamindan çekilmesi, böylece basinda tekellesmenin gerçeklesmesi kaçinilmaz olacaktir.
Bu nedenlerle ve yukarida (1/b), (3/a) ve (5/b) bölümlerinde açiklanan gerekçelerle, 4756 sayili Yasa’nin 25. maddesi, Anayasa’nin 26. maddesindeki “haber alma” ve 28. maddesindeki “basin” özgürlüklerine iliskin kurallara, 13. maddesindeki “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük ilkesi”ne aykiri düsmektedir.
IV- SONUÇ : Yukarida açiklanan gerekçelerle, 15.05.2002 günlü, 4756 sayili “Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Kanun, Basin Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun”un;
1- 2. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 4. maddesinin ikinci fikrasinin,
¥ (k) bendindeki “…..veya korku salacak….”,
¥ (v) bendindeki “…..karamsarlik, umutsuzluk…..”,
sözcüklerinin, Anayasa’nin 26., 28. ve 38. maddelerine,
2- 3. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 6. maddesinin birinci fikrasinin (a) bendi ile geçici 4. maddesinin yukarida belirtilen bölümünün, Anayasa’nin 87. maddesine,
3- 12. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 28. maddesinin sekizinci fikrasinin, Anayasa’nin 2. ve 141. maddelerine,
4- 13. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 29. maddesinin (d) ve (e) bentlerinin, Anayasa’nin 2., 26., 28. ve 167. maddelerine,
5- 16. maddesiyle degistirilen 3984 sayili Yasa’nin 33. maddesinin,
¥ Birinci fikrasinin, Anayasa’nin 2., 5., 26., 28., 13., 29. ve 30. maddelerine,
¥ Ikinci fikrasinin, Anayasa’nin 26., 28. ve 13. maddelerine,
6- 20. maddesiyle degistirilen 5680 sayili Yasa’nin 17. maddesinin birinci fikrasinin,
¥ Ikinci tümcesinin, Anayasa’nin 26., 28. ve 13. maddelerine,
¥ Dördüncü tümcesinin, Anayasa’nin 2. ve 141. maddelerine,
7- 22. maddesiyle degistirilen 5680 sayili Yasa’nin 20. maddesinin, Anayasa’nin 26., 28. ve 13. maddelerine,
8- 25. maddesinin, Anayasa’nin 26., 28. ve 13. maddelerine,
aykiri olmalari nedeniyle iptal edilmelerine,
Uygulanmalari durumunda dogacak giderilmesi güç ya da olanaksiz hukuksal sonuçlar ve kamusal zararlar gözönünde bulundurularak söz konusu kurallarin yürürlüklerinin durdurulmasina,
Karar verilmesini arzederim.

Etiketler: Haber

Türk İnternet'ten buna benzer yazılar için bildirim almak ister misiniz?

ABONELİKTEN ÇIK
Lütfen yorum yapmak için giriş yapın.

GÜNLÜK BÜLTEN ABONELİĞİ

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

DEPREMDE HABERLEŞME SIKINTISI

6 Şubat 2023 - Kahramanmaraş Merkezli Deprem Sırasında Yaşanan Haberleşme Sıkıntısına Dair Bilgiler

YAZARLARIMIZ

blank
Ernur Öktem
  • Tarhan : Kullanıcılara İstediğini Değil İhtiyacı Olanı Vermek Gerekir
blank
Fusun S.Nebil
  • TikTok’u Yasaklarlarsa, Biden ve Demokratlar, Z Neslinin Tokadını Yerler mi?
blank
Innocenzo Genna* / EU telecom regulation expert
  • GDPR Kararı, Meta’nın Kişiselleştirilmiş Reklam İşini Zora Sokuyor
blank
Mehmet Taşnikli
  • Çip Dünyasının Devi ARM, Halka Arz Öncesi Fiyatları Yükseltmeye Uğraşıyor
blank
turk-internet.com / Bilgi
  • Stalkerware; Sadece Hackerlar Değil, Yakınlarınız da Cihazlarınıza Sızıyor

HAFTANIN ÖNE ÇIKANLARI

  • Operatöre Ceza Verdik, Gelecek Depreme Kadar Kötü Haberleşmeyi Unutun
  • Meta’nın Güvenlik Yöneticisi, Yunanlılar Tarafından Hacklendi ve 1 Yıl Takip Edildi
  • Numarası Bilinen Android Telefonlar Hacklenebiliyor
  • Baz İstasyonları Cinneti ve Enkaz Altında Kalmak
  • Bilişim Uzmanlarının Büyüyen Sorunu Tükenmişlik Sendromu

HAFTANIN KELİMESİ

3GPP

3. Nesil Ortaklık Projesi (3GPP), dünya çapında çeşitli mobil (hücresel) ve telekomünikasyon standartlarını geliştiren ve sürdüren bir grup standart kuruluşudur.

3G ile birlikte kurulmuş ve telekom endüstrisinin Birleşmiş Milletleri diye tanımlanabilir. Sonraki nesiller için de standartları belirlemiştir.

Detayı için Wiki-Turk'e bakınız
blank

Bildirimler

Turk-internet.com masaüstü bildirimlerini almak için lütfen buraya tıklayın

Son Yorumlar

  • İngiliz Düzenleyici Ofcom, Bulut Servislerini ve Akıllı Cihaz Pazarını Soruşturuyor için Tolga Kaprol
  • Seçim Yaklaşırken, Kişisel Veriler Kötüye Nasıl Kullanılır? için [email protected]
  • Video Sunan Platformları En İyi Nasıl İzleriz? için Tolga Kaprol
  • Rusya, Meta’ya (Facebook) Erişimi Engelledi için Tolga Kaprol
  • Metaverse, Bir Can Simididir için tkaprol

Haber bültenimize abone olun

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

  • Haber İndeksi
  • Hakkımızda
  • Gizlilik Bildirimi
  • Firmaların turk-internet.com ile Çalışabilirlik Yöntemleri
  • Destek
  • Bize Yazın

© 2021 Turk-Internet.com

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda

© 2021 Turk-Internet.com

Tekrar Hoşgeldiniz!

Aşağıdan hesabınıza giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluştur

Kayıt olmak için aşağıdaki formu doldurunuz

Tüm alanların doldurulması gerekiyor. Giriş yap

Şifrenizi geri alın

Lütfen şifrenizi resetlemek için kullanıcı adı veya email adresinizi girin.

Giriş yap
Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Gizlilik Bildirimi.