Muhammet Taşçılar Urfa’da web tasarımı ve hosting hizmeti veren bir şirkete sahip. Bugüne kadar da önemli bir sorunu olmamış.
Ancak Taşçılar’ın başı bir süre önce servis verdiği ve editörü Fransa’da yaşayan bir sitedeki içerikle ilgili olarak derde girdi. Sitede, Afyon Valisi hakkında bazı sözler yayınlanıyor. Vali bu sözlerle ilgili olarak Taşçılar’ı mahkemeye veriliyor ve Taşçılar ceza alıyor. Olayı Taşçılar’ın kendi mailinden aktaralım;
Bugün bile çoğu hakim ve savcılarımız henüz bilgisayarla tanışmamış. Çünkü Daktilo tıkırtıları arasında çalışmaktan zaman bulamıyorlar.
İşte korktuğum şey benim başıma geldi. URFANET Şanlıurfa’da bulunan sitelerin %95ine hosting veya tasarım hizmeti vermektedir. Bu sayı yaklaşık 180-200 domain yapıyor. Bunlardan biri de www.sanliurfa.com olup domain sahibi çeşitli Register sitelerinden kontrol edilebilir. Örneğin: www.WhoIs.sc/sanliurfa.com.
Bu Site Muhammet TAŞÇILAR’a veya URFANET’e ait değildir.
WWW.SANLIURFA.COM sitesinde Eski Şanlıurfa Valisi, yani Yeni Afyon Valisi
Sayın Muzaffer Dilek hakkında haber yapıldığı için Afyon Mahkemelerine
benim aleyhimde dava açmış, açılan dava jet hızıyla karara bağlandı. Zira zaman zaman haberlerde yüzyıl süren davaları görüyoruz okuyoruz.
Bu Dava 3 ay gibi kısa sürede sonuçlandı ….[burası turk-internet.com tarafından kesildi]
Mahkeme devam ederken Yetki itirazına (Çünkü dava Şanlıurfa’da açılmamış), Bilirkişi itirazına (Çünkü Bilirkişi Ziraat Mühendisi Sadece bilgisayar kullanım sertifikası var. Valilik Bünyesinde çalıştığı ve Vali konağında bu raporu hazırladığı ayrıca bilirkişi raporunda “Zannederim” kelimesini kullanarak tespitte bilirkişinin zanla varsayımlarla rapor düzenlediği … [ turk-internet.com tarafından kesildi]), Daha önce Superonline da buna benzer davanın sonuçlarını mahkemeye sunduğumuz halde Çoşkun Ak Dosyasının Tüm detayları Mahkeme karar
verirken bu konulara dikkat etmemiş hiç değinmemiş, [burası turk-internet.com tarafından kesildi].
WWW.SANLIURFA.COM sitesi PHP portal programı ile hazırlanmış interaktif bir sitedir. Sitenin Sahibi Ahmet Bilgin olup Muhammet TAŞÇILAR ile veya URFANET ile hiç bir bağlantısı yoktur. Siteye Hosting hizmeti vermemiz ve Tasarımını hazırlamamız mahkemenin beni suçlu olarak görmesine yetiyor. Kullanıcılar kendi şifrelerini kullanarak istediği yerde istediği zaman siteye haber ekleyebilir buna hiç kimse teknik olarak engel olamaz. Bu gibi internet sitelerini bir gazete gibi düşünmek doğru değildir.
Gazetelerin Yazıişleri Müdürü haberi kontrol ederken Sitelerde böyle bir
kontrol mekanizması yoktur. Kaldı ki biz Bu Sitenin Yazı işleri Müdürü veya
sahibi değiliz.
Biz bunları mahkemeye beyan ettiğimiz halde mahkeme bu beyanımızı dikkate almamış hukukçuların yorumu ile “7 sayfalık bir karar metni yazarak Mahkeme adeta kendi kendini savunma yoluna gitmiştir.”
Eğer istenilirse Davanın Dökümanlarını gönderebilirim.
Gördüğünüz gibi hassas bir konu. Özellikle de Anadolu’da benzer şekilde “kısıtlı imkanlarla uğraş vererek hosting yapan pek çok irili-ufaklı şirket olduğu düşünülürse”..
Konuyla ilgili olarak genel kanı; bu olayın “müteselsil suç” kavramı ile değerlendirilmesi gerekliliği. Yani suçluyu bulamadığınız zaman bir üstteki kişiye/firmaya gidiliyor. Yani kimi yakalarlarsa, ona ceza veriyorlar. Özetle, bir hosting firması tarafından internet’e açılan bir sitede işlenen suç için, site sahibi bulunamaz ise, o siteyi host eden firma yetkilisi suçlanıyor.
Ama bu davada anlaşılan o ki –Taşçılar böyle olduğunu söylüyor–, doğrudan hosting yapan firmaya gidilmiş. Çünkü internet üzerinden yayıncılık henüz tam kavranamadı. Hatırlarsanız daha henüz 3 yıl önce, TBMM’ye giden RTÜK tasarısının ilk halinde, internet yayıncılarının her sabah valiliğe sitenin 2 kopyasını göndermesi maddesi konulmuştu. Çünkü birileri online yayıncılığı, internet üzerinden yapılan gazetecilik şeklinde tarif etmiş, tasarıyı hazırlayanlar da, gazetelerin her sabah valiliğe gönderilen 2 kopyasını örnek alarak, benzer bir ifadeyi tasarıya yerleştirmekte sakınca görmemişlerdi. Komik olduğuna dair duyumlar üzerine tasarı içindeki bu satırlar acilen değiştirilmişti.
Taşçılar’ın yaşamakta olduğu olay enteresan bir boyutu bize gösteriyor. Biz de konuyu Avukat Ali Osman Özdilek’e danıştık. Kendisi olaya farklı yönden bakıyor..
Bu konu internet hukukunun en çok tartışılan konusu belki de.Yani ceza sorumluluğu kime ait olacak?
Burada ikili bir ayrıma gitmek gerekiyor. İçeriği hazırlayan ve servis sağlayan.
Yaygın olarak kabul edilen görüşe gore içeriği hazırlayanlar içerikten dolayı hukuki ve cezai sorumluluğa sahiptir.
Buna karşılık servis sağlayan hosting firmaları gibi kişiler ancak durumdan haberdar oldukları ve içeriği engelleme ortadan kaldırma imkanına sahip oldukları takdirde hukuki ve cezai sorumluluğa sahip olmalıdır.
Bu görüşteki hassas nokta ise servis sağlayıcıların herhangi bir şekilde haberdar olmaları mı yoksa bir mahkeme veya en azından savcılık kararıyla mı haberdar edilmelerinin,uyarılmalarının gerektiğidir.
Yaygın görüşe gore her uyarı karşısında içeriğe müdahale etmek zorunda bırakmak hem servis sağlayıcıların varoluş sebeplerini hem de internetin özgürlükçü karakterini zedeler.
Bu sebeple hakim kararı veya en azından savcılık kararı ile suç teşkil eden içeriğin kaldırılması servis sağlayıcıdan istenmelidir. Böyle bir uyarıya rağmen içeriği kaldırmayan servis sağlayıcı bunun sonuçlarına da katlanmalıdır.
ABD’deki örnek davaların büyük bir çoğunluğunda servis sağlayıcılar, hosting firmaları suçsuz bulunmuştur. Ülkemizde bu konuda yasal bir rejimin bulunmaması çözümü zorlaştırmaktadır. Bilindiği gibi ceza hukukunda kıyas yasağı vardır. Yani hosting firmasının durumu aslında yayıncının durumuna benziyor bu sebeple yayıncının sorumluluğunu uygulayalım demek mümkün değildir. Kanunilik prensibi gereği mutlaka o suçun yasada tüm unsurları ile açık olarak düzenlenmesi gerekir. Olaydaki gibi hosting firması sahibini cezalandırmak bu ilkelerle bağdaşmaz.
Bu sebeple hosting firması sahibi cezai sorumluluğa sahip olmamalıdır, bu davanın sanığı olmamalıdır.
Burada iştirak, müteselsil suç gibi kavramların yeri olmamak gerekir. Çünkü bu gibi hallerde şeriklerin sanıkla birlikte suçu işlemeye yönelik bir iradeleri bir kastları vardır. Bu olayda hosting sahibinin böyle bir iradesi saptanmış mıdır?
Bütün bu sebeplerle internet üzerinde işlenen suçlarda hukukumuz açısından bugün asıl fiili işleyenlerden başkasını sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu ancak yasa ile getirilecek bir sorumluluk rejimi ile sağlanabilir. Bunun örnekleri dünya üzerinde mevcuttur. Örneğin ABD’de DMCA (Digital Millenium Copyright Act)’da servis sağlayıcıların hangi hallerde telif hakları ihlallerinden sorumlu olacağı açıkça düzenlenmiştir. Yine Alman Tele Servisler Yasası’nda içeriği hazırlayanlar, servis sağlayıcılar ve erişim sağlayıcılar şeklinde üçlü bir ayrıma gdilmiş ve bu ayrıma gore kişilerin cezai sorumlulukları belirlenmiştir.
Aynı soruyu bir de emekli İstanbul Basın Savcısı Cevat Özel’e sorduk. Yorumu şöyle oldu;
Bir web sayfasında konusu suç teşkil eden bazı bilgilerin verilmesi, bazı değerlendirmelerin yapılması durumunda ceza hukuku açısından içerik sağlayıcıların mes’ul tutulmaları gerektiği konusunda herhangi bir yeni yasal düzenlemeye ihtiyaç dahi olmaksızın uygulama yapılabileceği tüm hukukçular tarafından kabul edilmektedir.
Çünkü içerik sağlayıcılar konusu suç teşkil eden söz ve değerlendirmeleri bizzat kendileri meydana getirdikleri için fiili (suçu) bizzat işleyen kişi durumundadırlar.
Herkesin kendi fiilinden sorumlu olması genel kuraldır.
İnternet yayınının diğer süjeleri olan servis sağlayıcılar ile hosting hizmeti verenlerin durumları şüphesiz içerik sağlayıcılardan farklıdır. Bunların, iletimini sağladıkları yayınların çokluğu ve büyük bir hızla akışı karşısında içeriklerini bilme ve önleme imkanları yoktur.
Diğer bir deyişle kıstasımız şu olmalıdır: Yayınların içeriklerini bilme ve önleme imkanları varsa, bu husus bir şekilde ispat edilebiliyorsa sorumlu tutulmalı, aksi halde sorumlu tutulmamalıdırlarlar.
En iyisi özellikle bu iki grup internet süjesinin cezai ve hukuki manadaki sorumluluklarını tespit eden yasal düzenleme yapılmasıdır. Bence bu konudaki en iyi ve mantıklı düzenleme Alman Teleservisler Yasasıdır. Bu yasa ile Siber Suç Sözleşmesi hükümlerinden de istifade edilerek kısa süre içerisinde yeni bir düzenleme yapılabilir.
Bu yasal düzenleme yapılırken mutlaka internetle ilgilenen tüm kesimlerin temsilcilerinin bir araya gelmesi (hukukçu- servis sağlayıcı-erişim sağlayıcı-hosting hizmeti veren-internet kullanıcısı vb), tüm karşılaşılabilecek sorunları masaya yatırıp tartışmaları ve bir kanun tasarısı taslağı oluşturmaları gerekli diye düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda Hükümeti teşkil eden Partiye mensup milletvekillerinin sayısal çoğunluğunun da etkisi ile yasa tasarılarının Meclis’te pek fazta derinliğine inilip tartışılmadan yasalaştığına şahit olduğumuz için bunu elzem görüyorum.
Kötü niyetli servis sağlayıcı ve hosting hizmeti verenlerle mücadele bakımından şu anda dahi elimizin o kadar zayıf olduğunu zannetmiyorum.Aşağıda tam metni verilen TCK.nun 162 nci maddesi bu konuda bize yardımcı olabilir.
- Madde 162 – Kanunun cürüm saydığı neşriyatı nakil etmek başlı başına bir cürüm olup, faili aynı cezaya tabidir. Nakil olunan bu gibi neşriyatın muhteviyatı tasdik olunmadığına veya ihtiyatla nakil edildiğine yahut mesuliyeti başka bir kimsenin tamamiyle deruhte eylediğine dair bir kayıt ilavesi naklini mesuliyetten vareste kılamaz.
Bence bu maddenin interneti suç işleme alanı olarak gören servis sağlayıcı ve hosting hizmeti verenlere karşı işletilebilmesi için bir web sitesinde kendisine veya kamuya karşı suç işlendiğini gören herhangi bir kimsenin noter veya başka bir kanalla bunları ikaz ederek hizmet verdikleri alanda suç işlendiğini bunlara duyurması, bir süre bekleyerek şikayete konu yazı ya da değerlendirmenin kaldırılıp kaldırılmadığını takip etmesi, kaldırılmamışsa ilgili Savcılığa şikayet etmesi yeterlidir. Bu durumda artık servis sağlayıcı ya da hosting hizmeti veren kişi konudan haberdar olmadığını söyleyemeyecek ve ortada suç varsa neticesine katlanacaktır. Böyle bir ihtara muhatap olan kişinin hizmet verdiği alanda yer alan yazı ya da değerlendirmeyi güvendiği bir hukukçuya inceletmesi, suç olmadığına inanıyorsa hizmet vermeye devam etmesi ama suç varsa artık yazıyı yayından kaldırması gerekmektedir. Bu ihtarın Ceza Hukuku bakımından illa Savcılık veya mahkeme tarafından yapılması gerekmez. Çünkü yapılan yayında suç unsuru varsa artık suç işlenmiş durumdadır ve sıra sorumlu ya da sorumluların tespitine gelmiştir. İlk etapta şüphesiz birinci derecede sorumlu kişi içerik sağlayıcıdır, bunu tespit etsek de etmesek de şayet içerik sağlayıcı veya hosting hizmeti veren kişi, konusu suç teşkil eden yazıyı bilerek, içeriğine vakıf olarak yayınlamış, engel olma, silme imkanı varken bunları yapmamışsa bunlar da içerik sağlayıcı ile birlikte sorumlu tutulmalıdırlar.
Şüphesiz bunlar benim şahsi yorumlarım. Katılanlar olabileceği gibi katılmayanlar da olacaktır. Yukarıda da ifade ettiğim gibi en iyisi hemen yasal düzenleme yapılması ve böylesine önemli bir konuda bu gibi tartışmalara ve ihtilaflara sebebiyet verilmemesidir.
Gördüğünüz gibi sayın okuyucularımız, İnternet haftasının bilmemkaçıncı yılını kutladığımız bugünlerde –bilmemkaçıncı yılı dememin nedeni, bu haftanın interneti ileriye götürmek yerine sadece bir gösteriye dönmüş olması. Bu nedenle de bilmemkaçıncı yılı olması beni doğrusu pek ilgilendirmiyor– gördüğünüz gibi daha bir arpa boyu yol gidememiş durumdayız. İnternet hatlarımızın bant genişliği ya da geniş bant internete sahip kişi sayısı filanı boşverin. bakın, bu işi yapmaya çalışanların başına neler geliyor.. Üzücü ama gerçek..
Biz ise turk-internet.com olarak bu olayları yayınlamaya devam edeceğiz. Çünkü yukardaki olayda da gördüğünüz gibi, yayınladıklarımız mahkeme salonlarında bir nevi hukuksal delil olarak kullanılabiliyor. Biz de buna fırsat sağlamaya çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi sayfalarımızda hukuksal her türlü sorunu işlemeye çalışıyoruz. Buna da devam edeceğiz.
Bu arada bu konudaki düşünce ve yorumlarınızı iletmek isterseniz, aşağıdaki linki tıklayınız.
Not : RTÜK tasarısı’nı hatırlamak için
başlıklı yazılara bakabilirsiniz.