30 Nisan 2004 tarihinde İstanbul Hyatt Regency’de TESİD (Türk Elektronik Sanayicileri Derneği) ve Dünya GSM Birliği (GSM Association – GSMA) işbirliği ile Turkcell’in sponsorluğunda düzenlenen “Avrupa Birliği Yolunda Türk Telekomünikasyon Sektörü” konferansında, sektördeki gelişmeler Türkiye ve Avrupa Birliği ekseninde, Türk ve yabancı uzmanlar tarafından değerlendirildi.
Konferansta bir konuşma yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde 2004 yılı ile birlikte ses tekelini ortadan kaldıran Türkiye’nin tam serbestleşme sürecini başlattığını, bunun kullanıcılara ucuz ve kaliteli hizmet olarak yansıyacağını söyledi. Yıldırım, iki aşamalı süreçle gerçekleştirilecek Türk Telekom özelleştirmesi ile ilgili bilgilendirme sürecinin 22 Nisan’da başladığını, 20 Mayıs’ta sona ereceğini belirtti. Bu tarihten 15 Temmuz’a kadar ise potansiyel firmalarla ikili görüşmeler yapılacağını ve sonrasında teklif toplama ve değerlendirme aşamasına geçileceğini hatırlattı. Dünyada sabit telefon abone sayıları ile cep telefonu aboneleri arasında yarış yaşandığını, 1,1 milyar sabit telefon abone sayısına karşılık, 1 milyar 170 milyon cep telefonu abonesi bulunduğunu kaydeden Yıldırım, “Son yıllarda cep telefonu pazarı Türkiye’de en çok büyüyen pazar olmuştur. Bugün sabit telefon kullananların sayısı 19 milyon, cep telefonu kullananların sayısı ise 27 milyonu aşmış bulunmaktadır” dedi.
192 ülkeden 690 üyesi ile uluslararası GSM pazarının yaklaşık yüzde 77’sini temsil eden ve sektörün küresel hedeflerinin belirlenmesinde öncü rol oynayan Dünya GSM Birliği’nin Başkanı Robert Conway ise yaptığı konuşmada, Türkiye’de telekomünikasyon sektöründe yüzde 60’lara varan vergi oranlarını eleştirdi. Dünya genelinde en yüksek vergileri Türkiye’nin uyguladığına dikkat çeken Conway, “Türkiye’deki cep telefonu operatörleri müşterilerinden aldıkları paraların yüzde 60’dan fazlasını vergi olarak ödüyor. Afrika ülkelerinin de yer aldığı birçok ülke vergileri düşürüp, cep telefonu kullanımını yaygınlaştırmak için bizden yardım istiyor. Ancak sizden başka bu kadar yüksek vergi uygulayan yok” dedi. Conway, vergi ve harçların düşürülmesiyle Türkiye’deki pazar penetrasyonunun mevcut yüzde 40 düzeyinden, Avrupa Birliği üyesi adayı olan 10 ülkedeki yüzde 63 düzeyine çıkarılmasının mümkün olduğunun altını çizdi. Conway, AB üyesi ülkelerdeki cep telefonu aboneleri tarafından aylık ortalama 25.7 Euro harcama yapılmasına karşılık Türkiye’de bu rakamın 9 Euro ile sınırlı kaldığına da dikkat çekti.
Turkcell Genel Müdürü Muzaffer Akpınar ise, serbestleşmenin çerçevesini oluşturacak yeni mevzuatın hazırlanması çalışmalarının iyi planlanarak uygulamaya konulmasının öneminden bahsederek konuşmasına başladı. Konuşmasında Türkiye’deki vergi uygulamasına da değinen Akpınar, yüksek vergilendirmenin pazar penetrasyonunu sınırlandırıcı etkilerine ve vergi düzeninin göreceli rekabette önemli bir yük oluşuna da değindi. Akpınar 3G konusunda ise, Türkiye’de bu alanda Avrupa’dakinden farklı bir süreç izlenmiş olmasının şans sayılabileceğini söyledi. Internet sektörünün tetiklediği küresel 2000 krizinin telekomünikasyon sektörünü de etkilemesiyle Avrupa’da 3G yatırımları ile bağlantılı 150 milyar euro tutarında kayıp yaşandığını hatırlatan Akpınar, şu anda ise 3G’nin dünyada hızla yaygınlaştığına dikkat çekti. Akpınar halen günde ortalama 22 bin yeni 3G abonesi kaydedildiğini ve dünyada faaliyet gösteren 3G operatörü sayısının yıl sonuna kadar 14’den 50’ye çıkacağını belirtti.
Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Ömer Arasıl ise, 10 gün içinde Uzak Mesafe Telekomünikasyon Hizmetleri (UMTH) lisanslarının verileceğini, serbestleşmenin en önemli adımları arasında yer alan bu sürecin başlamasıyla Türk Telekom’la birlikte 1 milyar Euroluk bir pazarın özel sektörce paylaşılacağını söyledi. Pazarın birkaç yıl içinde 4-5 milyar Euro’ya ulaşacağını, bunun da ekonomik büyümeye yansıyacağını vurgulayan Arasıl, tüketicilerin tüm dünyada olduğu gibi uluslararası aramalarda yüzde 50’ye varan tarife indirimleriyle konuşacağına değindi. Arasıl, Telekomünikasyon Kurumu’na başvuranlar arasında 9 şirketin Türk Telekom gibi ana operatör olmak için lisans talep ettiğini, geri kalan taleplerin ise B tipi lisanslarda yoğunlaştığını belirtti.
Avrupa’da 11 ülkede faaliyet gösteren uluslararası GSM operatörü Vodafone’un Genel Politikalar Yöneticisi Robert Mourik, 2002’de oluşturulan AB çerçevesi sonrasındaki deneyimlerini aktarırken, “Yeni düzenleyici çerçeve mükemmel olmayabilir, ama en azından 21. yüzyılın gereksinimlerine uygun” dedi. Kanuni düzenlemelerde esnek ve piyasa temelli yaklaşımların önemini vurgulayan Mourik, bir ülkede yapılan analizlerin başka ülkeler tarafından kopyalanmasının sakıncalarına da değindi ve ülke koşullarının göz önünde bulundurulmasının öneminin altını çizdi. Mourik, Ulusal Düzenleyici Kurumlar’ın (“National Regulatory Authority”) rekabet ortamını korumaya yönelik düzenlemeleri oluştururken bağlı kalmaları gereken ilkelere de değindi ve “Oluşturulan çerçeveler, düzenlemede tarafsızlık gerektiriyor” dedi.
AB Komisyonu Enformasyon Topluluğu Genel Müdürlüğü, Uluslararası Konular Uzmanı Richard Harris ise konuşmasında “AB mevzuatlarını alıp birebir uygulamak yeterli değil, bu mevzuatların uygulandığını görmek gerekir” dedi. Harris sözlerine, Türkiye’nin AB direktiflerini ‘henüz’ uygulamakla yükümlü olmadığını belirterek devam etti. Richard Harris konuşmasında serbestleşmenin hızlanmasının önemine de değindi.