Bu röportajın ilk bölümünü okumak için Prof. Dr. Selim Şeker; Bilgi Toplumu Kendini yok etmeye Doğru Gidiyor – 1 başlığını tıklayınız.
turk-internet.com; Fransa’da, Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde velilere çocuklarına cep telefonunu olabildiğince az kullandırmalarını salık veren bir duyuru yayınladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prof. Dr. Selim Şeker; Gayet normal. Biz bunu yıllardır söylüyoruz. Bazı uyanıklar çocuklar için cep telefonları geliştiriyorlar. Çocuklara cazip hale getirmeye çalışıyorlar. Time dergisinde yayınlanan bir yazıya göre İskandinav ülkelerinde yapılan araştırmalar standardın çok üzerindeki radyasyon seviyelerine maruz kalınması beynin yapı taşını oluşturan nöronları öldürdüğü ve bunun sonucunda da Alzheimer hastalığının ortaya çıkabildiği belirtiliyor. Sigara içenin yanındakiler nasıl pasif içici olarak zarar görüyorlarsa, cep telefonu kullananların yanındaki kişiler de aynı şekilde bunun radyasyonundan zarar görüyorlar.
Kapalı yerlerde cep telefonu kullanımının yasaklanması lazım. Neden? Bir otobüste 30 kişi aynı anda sigara içse nefes dahi alamazsınız. Aynı anda 30 kişi aynı anda cep telefonu kullansa çok vahim bir durum ortaya çıkar. Çünkü, elektromanyetik radyasyon araç metal olduğu için dışarı çıkamıyor ve olduğu gibi etraftaki insanlara geçiyor. Ve burada daha önemli bir nokta var; eğer sinyal dışarı doğru yayılamazsa o zaman telefonlar en yüksek güce geçerler. Bu durumu daha da vahim hale getiriyor. Bütün cep telefonlarının maksimum güce geçtiğini düşünürseniz, bir yerde insanların mikrodalga fırın misalinde olduğu gibi piştiklerini söyleyebiliriz.
turk-internet.com; Sizin daha önce de bahsettiğiniz bir kumaş var. O nedir?
Prof. Dr. Selim Şeker; Bu bezin, özel bir materyalden yapılmış elektromanyetik radyasyonu önleyici bir özelliği var. Cep telefonuna sinyalin gelmesini önlüyor. Böylece iletişimi engellemiş oluyor. Bu materyal insanların elektromanyetik radyasyondan korunmada kullanılabilir.
Günlük hayatımızda kullandığımız cihazların hemen hepsinde bu tür elektromanyetik radyasyonlar yayıyor. Elektromanyetik Uyumluluk, bu tür radyasyon ışınımlarından etkilenmeyi en aza indirmek için araştırma ve çalışmaları ihtiva eden bir bilim dalıdır. Türkiye’de de bu konuda bazı çalışmalar var. Türkiye’nin, AB ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye’de üretilen, alınan, satılan bütün cihazların üzerinde “CE” damgası olmasını zorunlu kılmaktadır. CE, bu ürünlerin Avrupa’nın geliştirdiği standartlara uygun olduğuna delalet eder. Ben bu vesileyle vatandaşları uyarmak istiyorum. Türkiye’de, CE uyumluluğu olmayan ürünlerin alım ve satımı suçtur. Aksi taktirde korsan oluyor.
Nükleer radyasyonla, elektromanyetik radyasyon aynı değil. Hepsi radyasyondur, ama nükleer santrallerin yaydığı enerji çok yüksek olduğu için bu radyasyona maruz kalan insanlar çok daha çabuk ölümcül hastalıklara yakalanabiliyorlar.
Bir başka örnek vermek gerekirse yazın güneş ışınları daha güçlü radyasyon yaydıklarından insan vücudunda daha büyük yıkımlara neden olabiliyorlar. Onun içindir ki doktorlar yazın saat 11:00 ile 16:00 arasında dışarıya çıkılmamasını salık verirler. Elektromanyetik radyasyona geri dönersek enerji seviyesi düşük olduğu için kansere birden sebep olmuyor. Elektromanyetik radyasyonun sebep olduğu fiziksel etkiler arasında başağrısı, göz yanmaları, yorgunluk, halsizlik, gece uykusuzluğu, dikkat kaybı sayılabilir. Bunların hepsi ispatlanmıştır. Dikkati dağıttığı için dünyanın bir çok ülkesinde araba kullanırken cep telefonuyla konuşulması yasaktır. Türkiye’de de yasaktır.
Uzun vadedeki etkilerine gelirsek; insanın moleküler yapısında zayıflıklara neden olur. Bu, bağışıklık sisteminin bozulmasına kadar uzanmaktadır. Enerji çağının bu problemini halletmek için pek çok araştırma yapılmaktadır. Türkiye’de bu konuda batıya paralel gitmektedir. Ben de bu çerçevede toplumumuzu bilinçlendirmeye çalışıyorum. Bu konuda ülkemizde çok fazla ilgilenen kişi yok. Sadece bir kaç tane tüketici derneği var. Bazı basın ve yayın kuruluşları da konuya ilgi gösteriyor, ancak bu yeterli değil. Bu bilgilerin kamuoyuna daha geniş bir biçimde yansıtılması büyük önem arz ediyor.
Uzun yıllar önce, sigaranın zararlarına karşı uyarı vazifesini yapan bilimadamları ciddiye alınmamıştı. Ancak, nice sonra bu bilimadamlarının söyledikleri birer birer kabul edilmiş ve hatta sigara ile savaş dernekleri kurulmuş, sigarayı yasaklayan kanunlar çıkarılmıştı. Şimdi ben soruyorum; bugün sigaranın zararından dem vuranlar 60’larda, 50’lerde neredeydiler? Sigara dolayısıyla ölen kişilerin ailelerine karşı hiç mi vicdan borcu yok bu kişilerin? Aynı hata asbestte de yapıldı. Bir çok kişi bu madde dolayısıyla zengin olurken, bir kısmı da toprağın altına gitmiştir. Bu maddenin de kanser yaptığı ortaya çıkmasına rağmen kimse kimseden özür dilememiştir. Benzer hatayı yapmamak için elektromanyetik radyasyona karşı toplumu bilinçlendirmeye çalışıyoruz.
turk-internet.com; İnsanlar, cep telefonunun olası zararlarından korunmak için ne yapmalılar?
Prof. Dr. Selim Şeker; Mümkün olduğu kadar az kullanacağız. Kullandığımızda da kulaklıkla konuşmak zararlarını azaltıyor. Bunu akıldan çıkartmamak lazım.
Devletin de yapabileceği şeyler var. Mesela TV kanal sayısına bir düzenleme getirmesi lazım. İnsanların sağlığı açısından Çamlıca tepesi ve Kınalı Ada’yı yeniden düzenlenmesi ve sinyal kirliliğinden kurtarılması lazım. Buralarda Avrupa’ya benzer düzenlemeler yapılması şart. Her kesin yayın yapamaması lazım. Piyasadaki bütün ürünlerin kanunda da belirtildiği gibi CE standardını taşıması lazım. Burada akılda tutulması gereken çok önemli bir nokta var; cep telefonunun kullanıldığı süre arttıkça hastalığa yakalanma riski de aynı nisbette artıyor. Onun için olabildiğince kısa süreli kullanım şart. Çocukların yanında kullanmamak lazım.
Ayrıca, cep telefonlarının uzun vadede tümör oluşturdukları belirtiliyor. Beyin cerrahı Haluk Deda’nın da dediği gibi günde 1 dakikanın da altında kullanmak lazım. Baş ağrısı, anti-sosyal eğilim, ayrıca erkeklerde sperm sayısında azalma gibi sonuçlarla karşılaşılabiliyor. Medyada kameramanlar gibi elektromanyetik alanlarda bulunmak durumunda olan kişilerde de benzer oluşumlar, etkilenmeler görülebiliyor. Çocuklarda öğrenme zorlukları, dikkat kaybı gibi etkiler görülüyor. Cep telefonlarıyla ayrıca, baş ağrıları, göz yanmaları, yorgunluk, baş dönmeleri, halsizlik gibi yan etkiler de görülebiliyor. Ve burada belirtmem gereken çok önemli bir husus daha var. İnsanların, yatak odalarında elektromanyetik alan oluşturan cihazlardan arındırmaları gerekiyor. Çünkü bu vücudun dinlenmesini sağlayan melatonin salgısının oluşumunu engelleyerek vücudun biyoritmik yapısını bozuyor. Bu da kanser oluşumuna zemin hazırlıyor.