ABD’de ekonomik bir durgunluk olduğu söylense de Silikon Vadisi’nde aynı durum söz konusu değil. Risk sermayesi (venture capital) firması Andreessen Horowitz, yeni kurulan teknoloji firmalarına yatırım yapmak üzere 1,5 milyar Dolarlık bir fon topladıklarını açıkladı. Ünlü risk sermayesi firması, daha önceden Facebook’a yapmış olduğu yatırım ile tanınıyor.
Marc Andreessen, Silikon Vadisi’nde ve teknoloji dünyasında oldukça tanınmış bir isim. Yaygın kullanıma sahip dünyanın ilk web tarayıcısı Mosaic’i yazan ve bir başka popüler web tarayıcısı Netscape’in kurucuları arasında olan Andreessen, ayrıca 2009’da kurduğu risk sermayesi firmasıyla da tanınıyor. Andreessen Horowitz adındaki risk sermayesi firması, şu ana dek yeni kurulan 90’ın üzerinde firmaya yatırım yapmış. Bu firmalar arasında Facebook da yer alıyor.
Andreessen Horowitz’in Facebook’a ne kadar yatırım yaptığı, dolayısıyla sosyal network devinde ne kadar hisse sahibi olduğu net olarak bilinmiyor. Bu bilgi, Facebook’un beklenen IPO başvurusunu yapması ile netlik kazanabilir. Ancak hisse Andreessen Horowitz’in elindeki hisse miktarının çok büyük bir miktar olmadığı zira firmanın bugüne dek toplam 1,2 milyar Dolarlık fon topladığı konuşuluyor. Andreessen Hororwitz’in yaptığı son açıklama ile birlikteise, firmanın kuruluşundan bu yana toplanan toplam fon miktarı 2,7 milyar Dolar seviyesine ulaşmış durumda.
Risk sermayesi, Türkiye’de henüz tam olarak anlaşılabilmiş bir konu değil. Teknoloji firmaları, hem kuruluş aşamasındaki ihtiyaçları hem de daha sonraki tohum aşamalarındaki ihtiyaçları açısından klasik şirketlerden ciddi bir biçimde ayrışıyor. Girişim sermayesinde temel süreç, piyasa içinde boşluğu ve ihtiyacı hissedilen parlak bir fikir ya da buluşun Ar-Ge aşamasından, pazarlama ve satışına kadar geçen dönemdeki sermaye ihtiyacının karşılanmasını içeriyor. Dolayısıyla geniş kapsamlı ancak kısa dönemli bir fonlama söz konusu oluyor.
Teknoloji dünyası; melek yatırımcılar, risk sermayesi firmaları ve özel sermaye firmalarının (private equity) sağladığı fonlar ile gelişiyor. Türkiye’de de içi boş bir “girişimciliği destekleme” söylemi yerine bu yeni kavramların hızla benimsenmesi, teknoloji firmalarımızın rekabetçi hale gelebilmesi ve dünyaya teknoloji ihraç edebilmesi açısından son derece önemli.