Çin, nadir madenler konusunda kendisine yöneltilen eleştirileri azaltmak ve sektörde regülasyon sağlayabilmek için sektörel bir birlik kurduğunu duyurdu. Nadir Madenler Birliği adıyla kurulan sektörel birlikte 155 firmanın yer aldığı açıklanmakta. Çin’in nadir madenlerin ihracatına koyduğu kotalardan şikayetçi olan ABD yönetimi, bu konuyu kısa bir süre önce Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) taşımıştı.
Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı tarafından dün yapılan duyuruda, yeni kurulan sektörel birliğin nadir madenlerin çıkartılması, eritilmesi ve işlenmesinden sorumlu olacağı açıklanıyor. Kurulan sektörel birliğin, özellikle yüksek teknolojili ürün alanında sıkça kullanılan nadir madenler için ortak ve kabul edilebilir bir fiyat politikası geliştirmek üzerinde de çalışacağı açıklanıyor. Aralarında Aluminum Corp ve China Minmetals Corp gibi devlete ait işletmelerin de yer aldığı 155 üyeli sektörel birlik ABD, AB ve Japonya’nın sıklıkla dile getirdiği anlaşmazlıkların çözümü ile ilgili çalışmaların yapılmasından da sorumlu olacak.
Nadir madenler, hibrit arabalardan silah sanayine, LCD televizyonlardan kamera lenslerine dek yüksek teknoloji gerektiren pek çok alanda kullanılıyor ve bu nadir madenlerin yaklaşık %95’i Çin’de bulunuyor. Çin’in nadir madenlerin ihracatına koyduğu kotalar ise son dönemde büyük bir sıkıntı yaratmakta. Örneğin Washington yönetimi, Çin’in tekelindeki metal fiyatlarını yükselterek ülkesindeki yerel üreticilere avantaj kazandırmaya çalıştığını, bunun da uluslararası ticaret kanunlarına aykırı olduğunu savunuyor.
Pekin yönetimi ise tamamen serbest bir piyasa olması durumunda fiyatları uluslar arası şirketlerin tamamen kendi çıkarları doğrultusunda manipüle edeceklerinden şikayetçi. Çin hükümeti ayrıca nadir madenlerin ihracatına koyduğu kotalar aracılığıyla daha çevreci yaklaşımların benimsenmesini sağladıkları görüşünde. Çin yönetimi, ülkede nadir maden işletmeciliği yapan 350’den fazla firma olduğunu ancak bunlardan sadece 50 kadarının çevre standartlarına uyduğunu ileri sürmekte.
Bu konuda ortaya atılan bir başka iddia ise, nadir madenler olarak nitelenen elementlerin sadece Çin değil dünyanın pek çok bölgesinde bulunduğu ancak firmaların işletme maliyetleri nedeniyle Çin’e yöneldikleri şeklinde. Bu iddiaya göre söz konusu elementleri Çin’den temin etmek, dünyanın farklı bölgelerine yatırım yapmaktan çok daha ucuz ve şirketler Çin’den başka büyük rezerv kaynağı olmadığını ileri sürerek ABD ve AB’ye baskı yapmaktalar.