Bilişim ve Telekom sektöründeki 19 dernek başkan ve üyeleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile 7 şubat 2013 akşamı, ITO Cemile Sultan korusunda “Diyalog Toplantıları” adı verilen bir akşam yemeğinde buluştular. Toplantıya katılan bilişim ve telekom sivil toplum örgütleri, taleplerini ilettiler ve bakanla sohbet ettiler.
Yemek öncesi İstanbul programı yoğun olduğu için akşam yemeğine geç katılan Bakan Yıldırım, açılıştaki konuşmasında bilişim ve telekom sektörüne “herşeyi devletten beklemeyin, marka çıkarmaya çalışın” dedi. Yıldırım şunları söyledi :
Ülkemizi bilişim çağına adapte etmek için 10 yıldır birlikte çalışıyor, çabalıyoruz. Yaptığınız araştırma, geliştirme faaliyetleriyle olsun, sosyal sorumluluk projeleriyle olsun, verdiğiniz vergilerle olsun, bu ülkeye önemli katkılarınız olduğu gerçek.
Tabi herşeyi bilen, ancak vergi dairesinin yolunu bulamayan, para kazandığı ülkenin vatandaşları için elini taşın altına koymayan, sadece bu ülkenin üzerinden para kazanma derdi olanları, sizden ayrı tutuyorum. Bu ülkeden para kazanan mutlaka bu ülkenin payını vermeli.
Neyin yanındayız. Neyin karşısındayız. Nerede durmamız gerektiğini çok iyi düşünmemiz lazım. Benim kimsenin ticareti ile işi ile derdim yok. Bu ülkeden para kazanan, bu ülkeyi pazar olarak gören mutlaka bu ülkenin hakkı olan payı vermesi lazım. Derdim bu. Burası küçük bir pazar değil. Bu ülkeye 4 milyar liralık mal giriyorsa, bu ülkeden 4 milyar lira para çıkıyorsa, toplam elektronik için bu ülkeden 15 milyar lira para çıkıyorsa, en az başlangıç için 1,5 milyar liranın kalması lazım. Vergiyi konuşmuyorum. Bunu istemeye hakkımız var.”
Konuşmasında Bakan Yıldırım, Türkiye’de toplam 48 milyon internet kullanıcısı olduğunu, 12 milyon mobil internet kullanıcısının 19 terabayt internet kullandığını, 67,7 milyon cep telefon abonesi olduğunu ve geçen yılın ilk 9 ayında cep telefonları ile 44,08 milyar dakika görüşme yapıldığını, 46,2 milyar SMS atıldığını söyleyerek şöyle devam etti :
Yani vatandaşımız konuşuyor, internete giriyor, bilişim teknolojilerini kullanıyor. Yani bilişim ürünlerini güzelce tüketiyor, bilişim altyapısını olanca gücüyle kullanıyor. Ancak bilgi toplumu sadece interneti kullanmakla, akıllı telefon almakla olmuyor.
Bakan Yıldırım, sadece geçen yıl Türkiye’ye yurtdışından gelen cep telefonu sayısının 14,3 milyon ve satın alınan bilgisayar sayısının 5 milyon olduğuna işaret ettikten sonra;
“Biz ülkemizin bilişim dünyasında daha etkin rol almasını istiyoruz. Ancak ülkemizin bu alanda daha etkin olabilmesinin yolunun, ülkemizde yerli üretim oranını arttırmak ve araştırma, geliştirmeye özel önem vermekten geçtiğini biliyoruz. Bilişim ürünleri ihracatımız yeterli değil.
En kıymetli ürün olan yazılım ihracatımız toplam ihracatımızın % 3’ünü bile bulmuyor. Bunun artması, yükte hafif, pahada ağır ihracatın dikey bir yükseliş göstermesi gerekiyor.
Bakanlık olarak, bizim bu ülkede yerli yatırımcıya, yerli yazılımcıya ve yerli içerik üretenlere desteğimiz var ve bundan sonra da artarak devam edecek.”
diyerek devam etti. Ancak bakanlığın gelirleri ile yaratılan 300 milyon TL’lik ARGE fonuna sadece 205 proje başvurusunda kalmasını az bulduğunu ifade etti :
“Bildiğiniz gibi genel ARGE kanununa ilaveten, Elektronik Haberleşme Kanununa sektöre yönelik özel ARGE maddeleri koyduk ve sektöre yönelik ARGE faaliyetleri için kaynak aktarmaya başladık.
Ayrıca BTK tarafından yapılan düzenleme ve yetkilendirmelerde, ARGE’yi ve yerli üretimi teşvik eden yükümlülükler getirdik. İlaveten bu yıl içinde sadece bilişim ile sınırlı olmak üzere ARGE fonu oluşturduk.
Bu desteklerle elektronik haberleşme alanında 10 milyon TL’ye kadar projeler % 100’e ulaşabilecek destekler ile yerli ürünler geliştirilecek ve küresel pazara sunulacak.”
Bakan Binali Yıldırım, 2012’de kamu kuruluşlarının bilişim projelerine 2,6 milyar lira bütçe ayırdığını not eden Binali Yıldırım çok şikayet edilen bir konu olan, kamu ihalelerinde yerli firmaların pay alamaması konusunda şunları söyledi :
“Bu bütçe bu yıl 3 milyar lirayı geçiyor. Seneye bu 4’ü de geçecek. Yıllar geçtikçe bilişime ayrılması gereken kaynak gittikçe artıyor. Peki bu kaynağı etkin kullanabiliyor muyuz? Bu kaynaktan Türk insanının akıl teri ne kadar payını alıyor? Bu soru önemli.”
Binali Yıldırım, Fatih projesi, gören göz gibi projeler başlattıklarına da değinirken, sektörün marka yaratması gerektiğine işaret etti :
“Sadece bizim atacağımız adımlarla olmaz. Devlete iş yaparak zengin olunmaz. ARGE fonu oluşturduk. 31 ocakta başvurular tamamlandı. Peki ne oldu? Koskoca Türkiye’de elektronik haberleşme alanında başvuru sayısı sadece 205’de kaldı. Bu yeterli değil. Mayıs ayında alacağımız başvurularda bu sayının artmasını bekliyoruz. Bu fonun sadece araştırma fonu olarak düşünülmemesi gerekiyor. Ürün geliştirilmesi ve Türkiye’den dünyaya ürünlerinizin ihracatının arttırılmasına destek olarak düşünün.
Bu fon ile yeni ürünler geliştirin ve dünyaya “Made in Türkiye” damgası ile satın istiyoruz. Çünkü biz bu ülkeye yatırım yapan kim olursa, her zaman yanında oluruz.
Biz bu mutlaka fark oluşturacak bir iş yapmamız lazım. Aklımıza güvenelim. Bilgimize güvenelim. Marka yapalım. Marka yapamazsak, marka geliştiremezsek hamallığa devam ederiz. Başka yolu yok.
Devlet gölge etmesin en büyük ihsandır. Biz de onu sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda karşılaşacağınız sorunları elimizden geldiğince gidermeye, önünüzü açmaya çalışıyoruz. İmkanlar nispetinde. Bazılarında başarılı oluyoruz. Bazılarında gecikiyoruz. Ama biz bir şey geliştiremiyorsak fark ortaya koyamıyorsak yüksek teknolojili bir ürün dünyaya teklif edemiyorsak. Kimsede kabahat aranmasın. İnadına çalışacağız. Gece gündüz çalışacağız. İşi sonuçlandırmak için uğraşacağız. Çok imkan var. Çok alan var. Yapacak çok iş var.
5 milyar dolar yatırım yapıyoruz bilişim alt yapısına. 15 milyar dolarlık mal alıyoruz dışarıdan. Cari açık nereden geliyor. Sadece petrolden mi? Buradan da geliyor. Bunları ne kadar aşağıya çekersek. Oradan tasarruflarımız sektöre gelecek. Bu iş olacak, aş olacak, ülkemize katma değer olacak. Ülkemiz daha güzel hala gelecek. Her yönden faydası olacak.”
dedi. Ancak Bakan Yıldırım çok uluslu firmalar için de bazı sözler ifade etti :
“Dijital dünyanın uluslararası şirketleri, başka ülkelerde gösterdikleri hassasiyeti Türkiye’de de göstermeli. En azından ARGE faaliyetlerinin bir kısmını Türkiye’de yapabilmeli. Türkiye’de içerik üretiminin de bir parçası olmalı”.
Bakan Yıldırım konuşmasının arkasından, bilişim ve telekom sektörü sivil toplum örgütü yetkililerinin kendisine sorduğu soruları cevapladı ve talepleri not aldı. Bu talep ve soruları başka bir haberimizde okuyacaksınız[1].
[1] Bilişim ve Telekom STK’larının Hangi Konularda Talepleri Var?