Ülkemizde ARGE eksikliği uzun zamandır tartıştığımız bir konu. Ancak özel sektör temsilcilerinden, devlet yetkililerine ulaşan bir yelpazede tartışılmasına karşın, bu konuda inisiyatif ortaya koyan yönetici sayısı çok az. Bunlardan birisi TK Başkanı Dr.Tayfun Acarer. Göreve geldiği günden bu yana Telekom/elektronik alanlardaki ARGE’ye verdiği önemi gösteren Dr.Acarer, ülkemiz açısından önemli bir proje için özel sektör firmalarına destek verdi ve geçtiğimiz günlerde yapılan bir test çalışmasında Türk firmalarının fırsat verildiğinde ne türlü projelere imza atabileceğini gördük. Ancak üzücü olan bu firmaların şimdi yarattıkları projeleri Türk hükümetine doğrudan satamıyor oluşları.
Geçtiğimiz hafta İstinye’de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer’in katıldıkları bir toplantı ile 2 firmanın AIS (Gemi tanımlama) sistemi konusundaki çalışmaları test edildi ama Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın konuşması içine sıkıştırdığı ADSL indirimi arasında bu konu gözden kayboldu sanki.
Ancak olayın önemini bilenler turk-internet.com’u bu konuyu daha ayrıntılı incelemek ve haber yapmak konusunda uyardılar. Biz de bu denemeyi gerçekleştiren 2 firmadan birisinin yetkilileri ile görüştük.
iDeal Teknoloji firması AIS (Automatic Identification System) geliştiren 2 firmadan birisi. Konuyla ilgili olarak firma ve proje yetkililerinden Dr.Ejder Varol ve sektörün yakından tanıdığı ARGE üstadlarından Ali Akurgal ile görüştük. Sorularımız şu şekildeydi;
turk-internet.com : AIS nedir?
Dr.Ejder Varol : AIS (Automatic Identification System) yani otomatik tanımlama sistemi, deniz araçlarının takibi açısından önemli bir sistem. Özellikle de ticari gemilerin.
Uluslarası sularda gemilerin seyir güvenliğini sağlayacak olan kuralların tanımı IMO tarafından belirleniyor.
IMO, Uluslararası SOLAS (Safety of Life at Sea) konvansiyonunda, deniz taşıtlarına ait hangi bilgilerin ne sıklıkla yayınlanacağını çok net bir şekilde standardize etmiş. Bu işi yapan cihaz da AIS Transponder. Transponder’ın yayınlanan mesajlar, pozisyon, yön, hız, boyut, kargo gibi önemli bilgiler içeriyorlar. Bu mesajları alan, diğer taşıt veya sabit istasyonlardaki transponder’lar da ekranlarında, grafik veya listelenmiş olarak bu detayları görüntülüyorlar. Kısacası can, mal ve çevre güvenliği sağlanıyor, seyir daha güvenli hale geliyor.
IMO (International Maritime Organisation), Uluslararası SOLAS (Safety of Life at Sea – Denizde Hayat Güvenliği) 1974 Konvansiyonunda, AIS‘i, “deniz taşıtlarının tanımlanmasına yönelik kimlik bilgilerin türü, pozisyonu, yönü, hızı, navigasyon özellikleri ve güvenlik amaçlı diğer bilgilerin, uygun ekipmanlarla donatılmış diğer gemiler ve kıyı istasyonlarıarasında otomatik olarak üretilmesi,
karşılıklı iletilmesi yoluyla deniz taşıtlarının izlenmesi ve trafik yönetiminin yürütülmesini sağlayan sistem” olarak tanımlamış ve Aralık 2000 yılında 300 GRT’un üzerindeki tüm gemilerde AIS Sistemi bulundurmayı zorunlu kılmıştr.
IMO, 2002 yılından başlayan “genişleme programları ile”, 2004 yılına kadar ulusal ve Uluslararası sularda seyir yapan tüm ticari gemilerin bu sistemi bulundurması zorunlu tutulmaktadır.
Ülkemizde de uymak zorunda olduğumuz, EU ve uluslar arası regülasyonlarda paralelinde AIS cihazı bulundurma zorunluluğu uygulanmaktadır. 2007 yılı itibari ile yeni AIS Kıyı İstasyonlarının da devreye girmesi ile bu uygulama yaygınlaştırılacaktır.
Ulusal sularda seyir yapan tüm turistik, hobi amaçlı tekneler ve balıkçı tekneleri ile ilgili bulundurma zorunluluğu yerel otoritelere bırakılmakla birlikte beklentiler, yakın gelecekte deniz üzerindeki taşıtların tamamına yakın kısmının bu sistemi bulundurmasının isteneceği yönündedir.
AIS, bazı özel düzenlemeler ile Askeri Gemilerde ve Havacılıkta da aynen kullanılmaktadır.
Röportajın devamını Türk Malı AIS Başarıyla Denendi ama İhalede Şansı Yok-2 başlığı altında okuyabilirsiniz.