İnternet Kafeler ilk defa tüm yönleriyle masaya yatırılarak o gün tartışıldı. 2002 yılına kadar birbirinden bağımsız parçalar halinde illerde birliktelikler sağlanmaya çalışılmış fakat ses getirememişti. İnternet Kurulununda etkisi ile bu çalışmalara hız verilerek tek merkeze alındı.
2002 yılında önemli diyebileceğimiz bir gelişmede TT’de yaşandı. TT’nin ADSL ihalesini Şubat ortalarında bitireceğini açıklaması, yıl sonunda 2 milyon kişiye ulaşılacağını duyurması internet kafelerde heyacanla karşılandı. 2002 sonuna gelindiğinde ihalenin iptal edildiğinin duyurulması umutları başka baharlara bırakarak internet kafeleri yeni arayışlara yöneltti.
2000 yılında görüşmelerine başlanan “Oyun, Oyun Yeri, Oyun Alet ve Makinaları ile İnternet Kafeler” hakkında kanun tasarısı, 2002’de büyük tartışmalar yaratmasına rağmen İçişleri Komisyonunda kabul edildi. Tasarı hazırlandığında İnternet Kafelerle Atari Salonları aynı statüde tutulmuş fakat İnternet Kurulunun görüş bildirmesi sonucu büyük bir hatadan dönülerek bu iki sektör birbirinden ayrılmıştı. Olumlu bazı gelişmeler yaşansa da yasanın bu şekilde kabul edilmemesi gerekiyor. Zira tasarı bu haliyle, ülkemizde internet Kafe sektörünün yok olmasını sağlayabilir. Peki bu tasarıda bizleri neler bekliyor;
TBMM İçişleri Komisyonu’nun kabul ettiği oyun, oyun yeri, oyun alet ve makineleri ile İnternet Kafeler hakkındaki kanun tasarısında belirlenen tanımlar bölümündeki “İnternet” tanımı:
Uluslararası bilgisayar iletişim ağı
Komisyonun ilettiği İnternet tanımı sözlük anlamıyla belirtilmiş. Fakat İnternet günümüzde kullanılması gereken müspet alanlar ve istismar edildiği konular bakımından pek çok ayrıntıyı da içermektedir.
Örneğin; İnternet, eğitim ve öğretime yönelik bilgilerin paylaşımını, hızlı iletişimin sağlanmasını, farklı kültürlerin kaynaşmasını ve sanatsal faaliyetlerin yaygınlaştırılmasını amaçlayan uluslararası bilgisayar iletişim ağıdır.
Fakat İnternet; kontrolsüz büyümesinin bir neticesi olarak esas amaçlarının dışına çıkarak, etik ve toplumsal değerler açısından bunalım yaratabilecek faaliyetlere zemin hazırlamıştır.
Örneğin; İnternet; akademik çalışmalar, kültürel ve sanatsal faaliyetler gibi olumlu amaçlar için kullanıldığı gibi, pornografi, kumar, uyuşturucu ve silah ticareti, sapık inançlar vb. gibi toplum düzeninin olumsuz yönde etkileyecek faaliyetleri destekleyen organizasyonlar tarafından halen aktif olarak kullanılmaktadır.
Telefon hattı ve bilgisayarı olan her kullanıcının veri alış-verişi yapabildiğini ve web sayfası yayınlayabildiğini düşünürsek, internetin ne kadar serbest bir platform olduğunu daha iyi anlarız. Bu bakımdan kişisel bilgisayarlarından bağlantı kuran internet kullanıcılarının denetlenmesi veya yönlendirilmesi her bakımdan imkansızdır. Bu sebeple, bu serbest platformu kullanarak iletişim kuranlar, doğru biçimde yönlendirilmedikleri taktirde mutlaka zarar göreceklerdir. Doğru yerlere kanalize edilmemiş internet kullanıcısı, kültür asimilasyonu ile beraber ahlaki çöküntüye de uğrayacaktır.
İnternet kullanıcılarının bu zararlardan korunmaları için eğitilmeleri, bilinçlenmeleri gerekmektedir. Bireysel olarak İnternet kullanıcılarına ulaşmak şu anda büyük külfet oluşturacağından, kitle eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları hedeflenmelidir. İnternet Kafeler, çok büyük bir kullanıcı kitlesine hitap ettiğinden dolayı, bu tip kitlesel eğitim ve bilinçlendirme çalışması ancak İnternet Kafeler vasıtasıyla yapılabilir.
Kanun tasarısında belirlenen, yasak oyun alet ve makineleri ile İnternet Kafeler hakkındaki bölümün “İnternet Kafelerde yasaklar” maddesinin “f” bendinde belirtilen İnternet kafelerde oyun oynatılmasına dair açıklama:
“İnternet erişimi dışında sabit disk; disket, kaset vb. oyunlar içeren araçların kullanılarak bilgisayarda oyun oynatılmasına imkan verilmesi yasaktır.”
Mevcut İnternet kafelerinin büyük bir kısmının oyun oynattığı biliniyor. Esasında oynatılan bu oyunlar İnternet Kafelerin gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Oyun oynatma hadisesinin tamamı ile kaldırılması, İnternet Kafelerin %80’inin kapatılması anlamına geliyor. İşte bu yüzden bilgisayar oyunlarını da birbirlerinden ayırmak gerekir.
Bilgisayar oyunları, hedeflenen kitle ve nitelik bakımlarımdan pek çok kategoriye ayrılmıştır. Bu kategorilerin bazıları;
- Her yaştan kullanıcıya hitap eden, zeka ve yetenek geliştirmeyi hedefleyen faydalı oyunlar. (Satranç, Dama vb.)
- 12 yaşından büyük kullanıcılara yönelik eğlendirici ve refleks geliştirici oyunlar (Otomobil Yarışları, Spor, Strateji Oyunları vb.)
- 18 yaşından büyüklere hitap eden, ruh sağlığını olumsuz yönden etkileyebilecek oyunlar. (Savaş Oyunları, Pornografik Oyunlar vb.)
- İşletim sistemlerinin kurulumu sırasında otomatik olarak yüklenen, her yaştaki kullanıcıya hitap eden oyunlar.(Solitaire, Hearts, Freecell vb.)
Yukarıda da görüldüğü gibi bilgisayar oyunları değişik kategorilere ayrılmıştır. Bunlar nitelik, nicelik ve hedeflenen kitle bakımından yararlı veya zararlı oyunlar olarak çeşitlenebilir. Bu sebeplerden dolayı İnternet, Ağ, Server vb. kullanılarak oynanan oyunların tümüne zararlı veya faydalı dememiz imkansızdır. Örneğin, 13 yaşındaki bir kullanıcının internet vasıtası ile Amerika’da ki bir kullanıcı ile satranç maçı yapması her iki taraf içinde zeka ve yetenek gelişimi bakımından fevkalade faydalıdır. Yahut diğer bir kullanıcının Ağ vasıtasıyla Futbol, Basketbol ve benzeri oyunları oynamasının ruh ve beden sağlığı açısından herhangi bir sakıncası yoktur. Fakat Savaş, Ölüm, Pornografi vb. gibi içeriğe sahip oyunlarında her yaştaki insan için fevkalade sakıncaları vardır. Bu tür oyunların bir an önce tespit edilmesi ve kanunen yasaklanması taraftarıyız.
Fakat yukarıda da bahsettiğimiz gibi bazı yararlı oyunların oynanabilmesi için İnternet Kafelerde bulunan Ağ ve İnternet bağlantısı gerekmektedir. Bu bakımdan bu tür oyunların İnternet Kafelerde oynanmasına izin verilmesi hatta teşvik edilmesi de gerekmektedir.
Avrupa’ya baktığımızda bu problem, oluşturulan ESRB adında bir kuruluşla çözülmüş. ESRB, yeni çıkan tüm oyunları inceleyerek yaş sınırlaması getiriyor. Bu işlemden sonra oyunlar satışa çıkıyor. Bizde de internet Kuruluna bu şekilde bir yetki verilebilir.
2002’de yaşanan diğer bir gelişmede, Amerikan Koleji öğrencisi Lara Falay’ın, Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etmesi oldu. Yaşanan bu üzücü olayın faturası İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey tarafından İnternet Kafelere kesildi. Balıbey yaptığı açıklamada;
“Lara Falay’ın genç yaşta canına kıyması, bir bakıma bize bilgisayar olayının zararlı kısmını gündeme getirdi. Bu açıdan anne ve babaları göreve davet ediyorum. Biz okul boyutunu değerlendiriyoruz. Olayda yükü bir tarafa atmak yanlış. Çocukların gittiği cafeler var. Bu da ayrı bir tarikat. Eroin, morfin kadar tehlikeli bir iş. İnternet cafeler çocukların fiziğini, kimyasını bozuyor. Müziği, düşüncesi, sistemi ile çocuğu kültür erozyonuna uğratıyor. Bu sistem mutlaka masaya yatırılmalı.”
Bu açıklama Devletimizin İnternet Kafelere bakış açısınıda zedeledi. Küçükte olsa var olan basın desteğide yön değiştirdi. Bu durumu, acil olaylarda hedef yanıltırak paçasını kurtarmaya çalışanlara benzetiyorum. İnternet kafeler, en ufak yerleşim birimlerinde bile onlarla ifade edilen rakamlara ulaşana kadar ‘devlet büyükleri’nden ses çıkmadı. Elbette bu durum hiç çıkmayacağı anlamına da gelmiyordu. Öyle de oldu. Devletimiz hemen her zaman olduğu gibi bir konuştu, pir konuştu; vur deyince öldürdü, birşeyler yapılmalı İnternet Kafeler ölüyor…
Geçtiğimiz yıl ülke genelinde bir ilk yaşandı. 8-21 Nisan 2002’de düzenlenen internet Haftasına internet Kafelerde katıldı. Yapılan etkinlikler şöyle;
- 1-) Türkiyedeki tüm internet kafelerde (üyelerimiz) 08:00-11:00 ve 22:00-23:00 arası internete erişimi ücretsiz oldu,
2-) Belirlenen saatlerde oyun oynamak yasaklandı ve ücretsiz internet eğitimi verildi.
3-) Hafta süresince internet kullanım ücreti saatlik 500.000TL oldu.
4-) Hafta süresince 50 yaş üzerindekiler ve Velisi ile gelen çocuklar için internet kullanımı saatlik 250.000TL oldu.
5-) 9 Nisan 2002 saat 14:00’de Kocaeli Süleyman Demirel Kültür Merkezinde “Türkiyede internet ve internet Kafeler” başlıklı konferans duzenlendi.
Bu yılda İnternet Haftasında, TieV çatısı altında daha büyük organizeler yapılarak, internet yaşadığı yerde kutlanacaktır.
2002 bu gelişmelerle tarihteki yerini aldı. Bu satırlara sığmayan ulusal ve uluslar arası bir çok gelişme web sitemizde yayınlandı. El-Kaide örgütünün internet kafeleri kullanmasından, kumar sitelerinin artmasına kadar bir çok olumsuzluğun günah keçisi, 2002’de internet kafeler oldu. 2003’te tek dileğimiz, internet’in erişilebildiği her noktanın bir internet kafe olduğunun anlaşılması ve fikir alışverişleri yapılmadan karar verilmemesi.
Saygılar…
Yusuf Andiç
T. İnternet Evleri Derneği (TieV) Başkanı
İnternet Kurulu Üyesi – Türkiye İnternet Evleri Temsilcisi
Bağdan Cad. No:182/3 Maltepe/İstanbul
0 216 442 75 00
0 216 459 60 77
[email protected]
http://www.tiev.net
2002’yi işletmeler açısından TieV 2. Başkanı A. N. Serdar Akyay tarafından şu şekilde değerlendirildi;
İnternet evi (cafe) işletmeciliği 2002 yılında ticari anlamda ekonomik verimliliğini kaybetme dönemine girmiştir. Her ne kadar yeni işletmeler açılsa da, kişilerin ekonomik kriterleri tam olarak değerlendirememeleri fiyat rekebetini beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, zaten yüksek maliyetler kıskacında çalışan işletmeler, özellikle amortisman hesapları yapmamanın acısını, sistemlerini yenileme durumunda kaldıklarında yeniden finans arayışına girmekte ve büyük çoğunlukta yeniden borçlanma yolunu seçmek zorunda kalıyorlar. Tüm bu hareketler bir kısır döngüye dönüşüyor ve çok müşteri tutma amacıyla fiyat düşürmeye yönelmeyi getiriyor. Girilen bu verimsizleşme dönemi hem hesabını-kitabını inceden yapan işletmeciye zarar veriyor, hem de Türkiye İnternet’ine zarar veriyor. Kendini geliştiremeyen işletmeci İnternet Evlerininde adını lekeliyebilecek hareketlere meydan verecek sonuçlara yönlenebiliyor. Nedeni tabiki kazanç yetersizliği.
Bunların yanında İnternet Erişimlerinin pahalı ve hızlı erişim teknolojisinin henüz yaygınlaşamaması, internet üzerinden işlem yapan müşteri grubunun internetten uzaklaşmasına neden oluyor ve işletmelerin zarar etmelerine mesnet oluşturuyor.
İnternet evlerinin tabii olduğu işletilebilme kanun ve kararnameleri ise işletme sahiplerinin işsiz kalmalarında başka bir neden olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Emniyet birimlerinin elinde oyuncak olan işletmeler her an ne olacağı belli olmayan bu durum karşısında kendilerini geliştirme riskine girmeden iş yapmaya çalışıyor ve hizmet ağarlıklı çalışmaktan kaçınıyor. Kendini geliştiremeyen işletmeler ise geri kalmış teknolojileri ile piyasa kirliliğine neden oluyor ve bu kirlilik gelişmeyi engelliyor.
Yurdumuzda bilişim teknolojisi dövize bağlı olduğu için çok pahalıya satın alınıyor. İşletme girdilerinin sürekli arttığı, ekonomik dalgalanmaların acımasızca yaşatıldığı ülkemizde, bu sektörde iş yapabilmek ve gelişmeyi sürdürebilmek gün geçtikçe zorlaşmaktadır.
İnternet Evi işletmecilerini ekonomik yönden çok parlak geleceğin beklediğini söylemek bu veriler ışığında pek mümkün olmayacaktır.