Bilişim sektörü 1980’lerden itibaren dönüştürücü ve inovasyona zorlayan yapısıyla diğer endüstrileri peşinden sürüklüyor. Tüm dünya, teknolojinin getirdiği yeniliklerin yaşamı kolaylaştırdığını, refahı, verimliliği artırdığını görüyor, deneyimliyor ve daha fazlasını talep ediyor. Değeri trilyon doları aşan dev bilişim şirketlerinden (Amazon, Alphabet-Google, Apple, Microsoft) birkaç kişiden oluşan yenilikçi fikirleri olan startup’lara kadar sektörün tüm oyuncuları, daha iyi bir dünya için çalışıyorlar. “2020 yılında bu sektörden neler bekleniyor?”, “nelerle uğraşıyorlar?”, “nasıl kaynaklar kullanıyorlar?”, “hedefleri neler?” gibi soruların cevaplarını, 50 yılı aşkın tecrübesi ve dünya çapında 1100 analisti ile araştıran IDC (International Data Corporation) firması 14 Ocak’ta CIO’lar ve sektörün uzman ve yöneticileri ile paylaştı.
Devletin 2020 vizyonu
IDC Türkiye Müdürü Nevin Çizmecioğlu’nun liderlik ettiği ve bu yıl 6. gerçekleştirilen “IDC Directions 2020 “ adlı etkinlikte açılış konuşması Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcısı Mehmet Fatih Kaçır tarafından yapıldı. Bu konuşma devletin bu konudaki vizyonu, beklentileri ve öngörülerini anlamak açısından son derece değerliydi. M. Fatih Kaçır, Türkiye’deki genç nüfusun fazlalığının, yıllık ortalama %5,5’un üzerindeki büyüme hızının ve Türkiye’nin jeostratejik konumunun avantajlarını vurguladı. Tüm bu avantajların ise geliştirilen yerli ve milli ürünlerin dünyaya ulaştırılmasında kolaylıklar sağlayacağını belirtti. Milli Teknoloji hamlesi kapsamında yüksek teknoloji ürünlerini geliştirmeye öncelik verileceği ve bu ürünlerin de daha çok Savunma Sanayi ürünleri olduğundan bahsetti.
Diğer odak alanları ise finans, sağlık, enerji ve ulaştırmada yerli ve milli yüksek teknolojili ürünlerin geliştirilmek, imalat sanayinde dijital dönüşümle birlikte yüksek verimliliği hayata geçirmek ve ürünlerde katma değeri yükseltmek, ARGE’deki insan kaynağını artırmak, 2023’te yazılımcı sayısını 500.000’e çıkarmak, gerekli eğitimleri aldırmak, girişim sermayesi fonlarını artırmak. Ayrıca 2023’te 10 Turcorn (Değeri 1 milyar doları aşmış Türk girişimi) oluşturmak da önemli önceliklerden biri. Devletin odaklandığı bir başka alan ise iİHA – İnsansız Hava Araçları ki Türkiye bu alanda dünyada en başarılı 4 ülkeden biri. Türkiye’de üretilmek üzere seçilmiş 8 alandaki (Makine, deniz taşıtları, motorlu kara taşıtları, yarı iletkenler, elektrik- elektronik, havacılık ve uzay, kimya ve ilaç, raylı sistemler) 300’den fazla ürün grubunun da bilişim ile desteklenerek akıllı ürünler olarak üretilmesi planlanıyor. Tüm sektörlerde dijital dönüşüm desteklenerek, dijital olgunluk seviyesi ve toplumda dijital okur-yazarlığının artırılması, startup’lar için fonlamalar yapılması hedefleniyor. Bulut bilişim, siber güvenlik, yapay zekâ, blockchain, uzay teknolojileri, 5G ise diğer desteklenecek öncelikli alanlar olacak.
Türkiye’de 2020 Bilişim Sektörü Öngörüleri
Türkiye’nin 2020 yılında Bilişim alanında 7,8 milyar dolarlık bir kaynak kullanması öngörülüyor ki bu rakam bir önceki yıla göre %1,6 azalmış. Son 10 yıla bakıldığında ise ne büyümüş ne de küçülmüş gibi görünüyor. 2010-2014 yılları arasında bir büyüme trendi varsa da daha sonra inişe geçmiş. O zaman “bu sektörü yeterince önceliyor muyuz?”, “yoksa söylemenler hep lafta mı kalıyor?”, ya da “bir şeyler yapılıyorsa da doğru şeyler değil mi?”, gibi sorular akla geliyor.
Oysa dünyadaki Bilişim yatırımlarının son 10 yıldaki gelişimlerine bakarsak Çin’in %138, Hindistanın %99, İsrail’in %58, Amerkanın %55 büyüdüğünü görüyoruz.
Peki biz bu kaynakları nerelerde harcıyoruz diye bakarsak, en büyük payın yüksek katma değeri olmayan cep telefonlarına gittiğini görebiliriz.
Her ne kadar sorunlu bir alanda olduğumuzu kabul etsek de umutsuz olmayıp geleceğe bakarak 2020 ve sonrasında bilişim dünyasındaki öngörüleri sıralayalım:
İnovasyon hayati öneme sahip olmaya devam edecek
Dijital dönüşüm ve inovasyon 2023 yılına kadar en önemli öncelik olmakta devam edecek ve dijital dönüşüme harcanan kaynaklar %50’ye kadar çıkacak. Tüm sektörlerde gerçekleşmesi beklenen dijitale geçiş, bu alandaki harcamaların da artmasını gerektirecek. Teknoloji sağlayıcı firmaların da bu dönüşüme hazır olup gerekli desteği vermeleri önem kazanacak.
Bulut sistemleri birbirine bağlanacak
İşletmeler, bugüne kadar özel bulutta (private cloud) ya da genel bulutta (public cloud) tuttukları sistemlerini entegre edecekler ve karma bulut (hybrid/multicloud) yapıları önce çıkacak. Bulut yönetimin ise kritik bir öneme sahip olması ve gerekli yetkinlikte uzmanların yetiştiriliyor olması beklenecek.
Artık herkes yazılım şirketi olacak
Dijital dönüşümün de bir sonucu olarak 2025 yılına kadar tüm sektörlerdeki işletmelerin %60’ı kendi yazılımlarını üretir hale gelecekler. Eski sistemlerden bir şekilde vazgeçip yeni dijital iş modellerine geçmek gerekecek.
Her şey Yapay zekâ kullanacak
Yapay zekâ, elektrik gibi her yerde olacak. 2025 yılına kadar yeni kurumsal uygulamaların en az %80’i yapay zekâ kullanacak, ara yüzlerin en az %50’si yapay zekâ destekli görme, konuşma, doğal dil işleme (NLP- Natural Language Processing) ve artırılmış/Sanal gerçeklik AR/VR teknolojilerini kullanacaklar.
Güvenlik Yönetim Kurulu seviyesinde takip edilecek
2023 ortalarında, en büyük 500 Avrupalı şirkette bir Güvenlikten sorumlu Başkan (CTO- Chief Trust Officer) olacak. Bu görev dijital, fiziksel güvenlikle beraber, finans, insan kaynakları, satış, üretim, hukukta güvenliği ve risk yönetimini kapsayacak.
Her işletme bir Bilişim Platformu olacak
Dijital dönüşümle beraber her kurumda bir yazılımcı ekosistemi oluşacak ve bu yapı aynı zamanda kurumun dijital servislerden gelir elde edilmesinde de yardımcı olacak. Bu kurumların yarısı dijital gelirlerinin %20’sini sahip oldukları bu dijital platformdan sağlayacaklar.
Bilişim sektörü tüm ekonomiler için sürükleyici (driver) bir sektördür. Hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler geride kalmayı affetmeyeceklerdir. Bugüne kadar mobil teknolojiler, internet ve bilgisayar sistemlerindeki yenilikler hayatımızı kökten değiştirdiyse de yeni gelen yapay zekâ, IoT – nesnelerin interneti, AR/VR Artırımmış/Sanal gerçeklik, 5G (6G ve ötesi de var) gibi teknolojilerin yaratacağı dönüşümü öngörmek ve hazır olmak gerekiyor. Aksi takdirde aramızdaki uçurum bizi adeta taş devrinde bırakır.