Teknolojinin insan hayatına etkisi çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Kadınların da Bilgi ve İletişim sektöründe iş gücüne daha fazla katılımları ve STEM alanındaki temsiliyetleri oldukça önemli hale gelmektedir.
Bugün teknolojideki gelişmelere baktığımızda, Tim Berners Lee tarafından internetin icat edilmesini, Windows işletim sisteminin Bill Gates tarafından geliştirilmesini, Apple’ın Steve Jobs tarafından kurulduğunu konuşuyoruz.
Oysa teknolojinin temelinde Kadınlar da vardır.
1960’lı yıllarda Mary Allen Wilkes, Linc bilgiyarlarla yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Evinde kullanmak için kendisine bilgisayar yapmıştır.
1980’lerde geliştirdiği ağ protokolleri ile internetin temellerini atan Radia Perlman ‘İnternetin Annesi’ olarak adlandırılmaktadır.
Grace Hopper makineden bağımsız programlama dilleri teorisini geliştiren ilk kişidir. 1950’li yıllarda Cobol Programlama dilinin geliştirilmesine öncülük etmiştir.
Ada Lovelace yaklaşık 200 yıl önce algoritmalar yazmıştır. Bu nedenle dünyanın ilk ‘Bilgisayar Programcısı’ olarak bilinmektedir.
Bu örnekler de gösteriyor ki, her ne kadar teknoloji erkek egemen bir sektör olsa da bu konudaki ilk gelişmeler kadınlar tarafından yapılmıştır. Kurumlar başarılı olmak istiyorlarsa, teknolojide cinsiyet çeşitliliğine önem vermelidirler. Kadınların özellikleri bunu kanıtlamaktadır.
Kadınlar güçlü iletişim becerilerine sahiptirler. Birlikte çalıştıkları kişilerle empati kurmak, karşısındakilerin ihtiyaç duydukları desteği vermek, iş yerindeki çatışmaları duygusal zekaları ile yönetebilmek gibi yetenekleri vardır. Özellikle pandemiden sonra teknoloji sektöründe hibrit çalışma düzenine geçilmesi bu özellikleri daha da önemli kılmaktadır.
Harvard Business Review tarafından yayınlanan bir araştırma, kadınların başkalarına ilham verme ve motive etme konusunda erkeklere göre çok daha iyi olduklarını göstermektedir. Araştırmada belirlenmiş olan 19 özelliğin 17’sinde kadınların erkeklerden daha yüksek puan aldığı ortaya çıkmıştır. Örneğin inisiyatif almada kadınların oranı yaklaşık yüzde 55 iken, erkeklerin oranı yüzde 48’dir. Kadınlar erkeklere oranla daha etik davranmaktadırlar. Araştırmada doğruluk ve dürüst davranma oranı kadınlarda yüzde 54 iken erkeklerde bu oran yüzde 49’dur.
Kadınlar teknoloji tüketicisi olarak da öne çıkmakta olup, küresel tüketici harcamalarının yaklaşık yüzde 85’ini oluşturmakta ve yılda 31 trilyon doların üzerinde bir harcama yapmaktadırlar. Yani, tüketici harcamalarında kadınlar önemli bir paya sahiptir. Sosyal ağ siteleri kullanımında erkeklerden daha aktiftirler. Bu açılardan bakıldığında dijitalde oldukça etkili oldukları görülmektedir. Bu nedenle teknolojik ürünlerin tasarımında ve geliştirilmesinde kadınların yer alması sektörün şekillendirilmesi açısından da önemli olacaktır. Bunu sağlayan şirketler rekabet avantajı elde edebilecek, sürdürülebilir bir büyüme sağlayacaktır. Deloitte tarafından yürütülen bir araştırmaya göre dünya genelinde kadınlar Fintek iş gücünün yüzde 30’undan azını oluşturmaktadır ve yalnızca yüzde 8’i liderlik rollerine sahiptir.
Özet olarak, Bilişim çağında teknoloji alanında daha fazla kadın istihdamının sağlanması, kadınlara sorumluluk verilmesi ve kadın liderlerin artması, ülkelerin kalkınması ve ekonomik geleceği açısından kritik önem taşımaktadır.
Not : Gülara Tırpançeker, bu yazıdaki düşüncelerini 8 martta katıldığı video söyleşide de aşağıdaki şekilde ifade etmişti.