Bu söyleşinin ilk bölümünü Tolga Yarman : Japonya’daki Patlamaları Hafife Almak Alaturka Nükleer Yaklaşımlardır ve ikinci bölümünü Prof.Dr.Tolga Yarman : Çernobil’de Deney Yaparken, Reaktörü Elden Kaçırdılardı – 2 ve üçüncü bölümünü Prof.Dr.Tolga Yarman : Fukişima’nın Önceki Kazalardan Farkı, İnsan Hatasından Değil Doğal Afet Sonucunda Olması – 3 başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Tolga Hoca dünkü bölümün sonunda, “Three Miles Island’da olmayan bir şey oldu burada. Hidrojen patladı.” demişti. Buradan devam ediyoruz.
turk-internet.com : Bunu da açalım mı, nedir hidrojen patlaması?
Prof.Dr.Tolga Yarman : Soğutma suyu normalde geçerken –belli sıcaklıkta girer, belli sıcaklıkta çıkar–. Bu kaynar sulu reaktör (Boiling water reactor), su kaynayarak çıkar, 100 derece civarındadır. Biraz basınç altındadır, verimi arttırmak için.
Yakıt elemanlarının etrafında, zirkonyum zarflar vardır. Fisyon ürünlerinin –atom çekirdekleri parçalanınca, fevkalade radyoaktif olurlar– dışarıya kaçmasını, suya karışmasına mani olmak için konulmuşlardır. Zaten devre kapalı devredir. Radyoaktivite mini minnacık olsun, o sebebten, bu sebebten suya karışırsa, devre kapalı olduğu için, dışarıya katiyen erişmez.
Ama soğutma suyu çok ısınırsa, yüksek sıcaklıkta buhar olursa, Zirkonyumu kimyasal olarak yer. Bu Three Miles Island’da oldu. Ama Amerikalılar bunu hapsetmeyi başardılar. Yahut biraz kader de öyle yardım etti.
Zirkonyum zarfı yer, Zirkonyum okside döner. Hidrojen gazı, su buharından arta kalır. Hidrojen gazı oksijen bulursa, o zaman karışır, hidrojen gazı ile oksijen gazının buluşmasından büyük bir sıcaklık ortaya çıkar, Three Miles Island’da bu olmamıştır.
Ama benim teknik olarak anlayabildiğim kadarıyla, Fukişima’da bu 2.ci reaktörde bu olmuştur, yani patlama oldu. Deniz suyu getiriyorlarmış vs ama hayır içerde, reaktör kalbinde bu oldu.
Japon mühendisler çarnaçar, denizden su aldılar, içeriye, tüm santrala su vermek suretiyle 4 parmak kalınlığındaki zırhı dışarıdan soğutmaya çalışıyorlar. Termodinamik olarak dışarıdan ne kadar soğutabilirsiniz. Dışarıdan taşıdığın soğuk kaynak, içeriye termodinamik olarak ne kadar etkide bulunacak.
Demek ki, böyle bir manzara ile karşı karşıya kaldık. Patladı ve bundan sonraki evre, yani Three Miles Island ile Çernobil arasındaki fark, birisinde dış güvenlik kabuğunun mapus tutmayı başarması, diğerinde 1986’da ise Rusların kendilerine çok güvenip, maliyeti arttırmamak için, dış güvenlik kabuğunu yeterince muhkem tutmamaları nedeniyle parçalanmasıydı.
Şimdi Fukişima reaktöründe ise, bir defa zırh yırtıldı öyle anlıyorum. O zaten başlı başına bir felaket. O yırtılınca, reaktör binası içine büyük bir radyasyon yayılmaya başladı. Kaçınılmaz sonuç olarak.
Dış güvenlik kabuğu, Japonların teknolojileri itibariyle fevkalade muhkem. Çünkü ada küçük, büyük nüfus yaşıyor. Dış güvenlik kabuğuna kamikaze düşcek olsa, tutar, o kadar muhkem.
Dış güvenlik kabuğunun da esas itibariyle, bir şekilde sızdırma noktasına geldiğini, –yırtıldı diyemeyeceğim ama çatladı vs– düşündürtecek bir resimle karşı karşıya olduğumuzu anlıyorum.
Yani dışarıya ciddi olarak radyasyon sızmaya başladı. 200.000 insanın tahliye edilmek istenmesi başlı başına ciddi bir sorun.
Böyle bir nükleer kazanın, Tsunami olmaksızın, göğüslenecek zorluklara oranla, Tsunami olması durumunda, aşılması imkansız zorlukları yanında getirdi. 200.000 kişiyi tahliye edilmenin zorluğu.
Dün 6’ya yükselttiler. Çernobil’e yaklaştık demektir. Three Miles Island’dan iyice uzaklaştık. 10 kat-20 kat-50 kat daha fazla tehlike ile karşı karşıyayız. Dışarıya radyasyon sızdı. Henüz Çernobil kadar radyasyon sızdığını düşünmüyoruz ama 200.000 kişiyi tahliye edildi. Ciddi bir operasyon, 200.000 kişiyi yerlerinden yurtlarından, ellerinde o da alabilmişlerse bir çanta, arkalarında bıraktıkları insanlar, bir de soğuk var. Gidecekleri yerler belli değil. Orada sefalet yaşanıyor. Acıklı bir durum.
Japon insanların Tokyo’dan bile daha güneye gitmelerini teşvik edecek önlemler aldı.
Kardeşim Faruk pazar sabahı, benim dikkatime şuna çekti. Hani reaktörlerden kullanıldıktan sonra yakıt çubukları çıkarılır ya, çok muhkem tutulur. Nükleer meftalar, nükleer morglara alınır.
Bu nükleer meftalar, morgtalar ama etraftaki gemileri 10 katın üzerine taşımış Tsunami –bilmem nasıl bir güç– etkisiyle, basınçlı suyun bu hücrelere hulul etmemesi düşünülemez. Öyle olunca ne oluyor, bu nükleer meftaları hortlatıyor. Alıyor saçıyor dışarıya, inşallah öyle değildir ama bunun böyle olmadığına emin olmadığımız bir resim var ortada.
O zaman ne oluyor, etrafta nükleer lağım meydana geliyor. Su alıp bunları taşımış, önüne katmış, aşındırmış, hırpalamış olabilir. İnşallah değildir ama böyle bir ilave tehlike, çünkü radyasyon nasıl artıyor, nerden sızıyor, nerden kaçıyor. Şimdi biliyoruz kalp zırhı yırtılmış ama ..
turk-internet.com : Ama ilk baştan itibaren sızıntıdan bahsediliyor..
Prof.Dr.Tolga Yarman : Daha önceden de bir radyasyon sızıntısı vardı. 2 kat daha fazla. Bu da hiç şimdiye kadar yaşanmamış, hiç akla gelmemiş, benim bir Nükleer hoca olarak, Nükleer Mühendis, Nükleer Güvenlik Uzmanı olarak, nükleer güvenlik alanında doktoralar yaptırmış bir hoca olarak, kaza senaryosu çalışmış arkadaşların hocaların, arkadaşların, teknik uzmanların aklına gelmemiş bir durum olarak düşünüyorum.
Şimdi bu reaktörler battal oldu. Ama burada Japon teknolojisini de kutlamak lazım. Öteki reaktörler sağlam çıktı. 50 küsur reaktörün hepsi durdurulmuş. –tedbiren durduruluyor–. Onlar da tsunami sonrasında da olumsuz bir etki olmadı. Demek ki, 50’de 3 reaktör yuvarlak hesap, % 6 fire verdi, yuvarlayarak söylüyorum % 95 Japon mühendisliği alnının akı ile çıktı, onu da söyleyeyim.
Bu söyleşinin devamında Akkuyu Santralı’nın durumunu konuşacağız..