Beşiktaş JK’nın Vodafone Park içerisinde yer alan müzesi hem tarihi bir anlam taşıyor, hem de Beşiktaşlıların kültürünü ortaya koyuyor. Örneğin 25 yıl önce Milli Takımı temsil etmesi için görevlendirilen Beşiktaş, sadece kendisini düşünmüyor, Fenerbahçeliler ve Galatasaraylıları da davet ediyor. Yani Süleyman Seba ile de hatırladığım, böylesine alçak gönüllü ve hoş bir tarih temsil ediyorlar.
Beşiktaş JK’nın Vodafone Park’ta yer alan müzesini gezmek için davet aldığımızda, Bakırköylü Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Korkut Güvenç ile birlikte gittik. Söyleşinin ilk bölümünü tıklayarak okuyabilirsiniz.
Canan Cürgen : Fenerbahçeliler de, Galatasaraylılar da Atatürk Bizim Takımı Tutuyordu Derler Ama Biz Belgeliyoruz
Dün ilk bölümünü yayınladığımız röportaj için müzeye gittiğimizde, öncesinde müzeyi gezdik. Bu gezme sırasında, turk-internet.com okuyucuları için bazı ilginç hususları kayda aldık. Bu bölümde onları izliyorsunuz.
Canan Cürgen : Merhaba! Hoşgeldiniz! Beşiktaş Jimnastik Kulübü’müzün hem tarihsel, kronolojik olarak sunumuyla hem de dijital uygulamalarıyla, yeni medya uygulamalarıyla birlikte anlatacağım kronoloji alanının önündeyiz.
1903 kulübümüzün kuruluş tarihi ve tarihinin başladığı yerden, Serencebey’deki Osmanpaşa Konağı’ndan itibaren serüven başlıyor. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Serencebey’de kurulduğu yerin haritada işaretlendiği konumlamayla başladık ve evin bir fotoğrafı var ama bugün ne yazık ki bu ev yerinde değil.
Burada Kulübün kurucuları olan Osman Paşa’nın oğulları, Balkan ve Şahaplı aileleri başta olmak üzere Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün kurucuları tanımlanıyor ve jimnastik takımının ilk kadrosu, ilk mensupları bu fotoğrafta görülebilir. Adından da anlaşılacağı gibi, Beşiktaş Jimnastik Kulübü olarak kuruluyor; futbol branşının kurulması bundan 10 sene sonra.
Öncelikle jimnastik, halter, atletizm, güreş, eskrim gibi branşlar kuruluyor, onlar ile ilgili karşılaşmalar, müsabakalar düzenleniyor, onlara katılıyorlar Beşiktaşlı oyuncular. Daha sonra 1910, Kulüp için çok önemli bir isim: Ahmet Şerafettin Bey ya da diğer adıyla Şeref Bey, futbol takımını kurmak üzere çalışmalara başlıyor. Beşiktaş Jimnastik Kulübü adıyla Türkiye’nin tescil edilen ilk spor kulübü oluyor 1911 yılında. Burada (müzede) resimlerimiz ile görebilirsiniz.
Kulüp 1903’te kuruluyor ama tescilini 1911 yılında alıyor futbol takımının kurucusu ve başkanı Ahmet Şerafettin Bey. Daha sonra Bereket futbol takımının da katılmasıyla birlikte Beşiktaş Jimnastik Kulübü futbol branşı kurulmuş oluyor. Tabii futbol branşından önce özellikle eskrim adı altında ve atletizm gibi branşlarda oldukça büyük başarılar elde ediyorlar; güreş branşı da aynı şekilde.
Sonra tabii savaş: Balkan Savaşı. Türkiye’nin pek çok parlak gencinin, pek çok oyuncusunun, pek çok sporcusunun şehit olduğu, Beşiktaş’ın da çok fazla şehit verdiği Balkan Savaşı başlıyor. Balkan Savaşı sonrasında Kulübün tekrar toparlanması uzun zaman alıyor. Fakat hem futbolda, hem de özellikle atletizmde başarılı çalışmalar devam ediyor.
1915 yılında şurada gördüğünüz Mustafa Kemal’in Akaretler’deki evinin arkası, Beşiktaş Kulübü’nün idman sahası. Bugün Beşiktaş Plaza’nın mevcut olduğu yer burası. 1918’de Mustafa Kemal, Akaretler’deki bu evinden hareket ederken, kız kardeşini ve annesini Beşiktaşlı futbolculara emanet ediyor. Hatta bu emaneti kayıtlara geçiren bir konuşması da var. Bunu da alt kattaki sergilememizde görebilirsiniz.
turk-internet.com: Fenerbahçeliler Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunu söylüyorlar…
Canan Cürgen : Fenerbahçeliler Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunu söylüyorlar. Galatasaraylılar Galatasaraylı olduğunu söylüyorlar. Biz de Beşiktaşlı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz belgeliyoruz.
1919-20’li yıllardan itibaren Beşiktaş’ın futboldaki başarıları artık gözler önüne serilmeye başlanıyor. Tabii, ligler var kuruluşundan itibaren. Beşiktaş için liglerdeki başarı son derece önemli. 1923 yılında Türkiye Futbol Federasyonu kurulduktan sonra Cuma Ligi, Pazar Ligi ve Türk İdman Ligi şeklinde İstanbul takımları İstanbul Ligi adı altında oynamaya, yer almaya başlıyorlar. 1924’te kurulan bu Lig’de ilk şampiyon Beşiktaş Jimnastik Kulübü oluyor. Yani bu yeni ligin ilk şampiyonu da Beşiktaş Kulübü oluyor.
Başlangıçta da söyledim: ilk branşlardan eskrim bizim için çok önemli. Pek çok kulüpte de olmayan bir branş. Bizde niye var? Çünkü Balkan ve Şhaplı aileleri asker kökenli aileler. Askeri okullarda, askeri eğitimin bünyesinde zaten eskrim sporu var ve bu nedenle Külübe de taşınan bir spor. Eskrim branşında 8. Olimpiyat’ta ilk galibiyetini ve madalyasını alıyor Beşiktaş Spor Kulübü. Onu da şurada size gösterebiliriz. Burada da 1936 yılında Suat Fetgeri Hanım’ın Halet Çambel ile birlikte katıldıkları Berlin Yaz Olimpiyatları’nda aldıkları madalyalar mevcut. Bunlar da bizim için son derece gurur verici.
Korkut Güvenç : Ahmet Fetgeri’nin hanımı, değil mi?
Canan Cürgen : Hayır, kızı. Hemen şurada yerinden bakabileceğimiz bizim için son derece önemli bir obje var: Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Beylerbeyi ile yaptığı maçta elde ettiği, kazandığı kupa bu. Bu kupanın tarihi de 1924. Tabii çok daha eski kupalar mevcut ancak yaşanan savaşlar, yıkımlar, yağmalar ve benzeri nedenler ile bizim elimizde kalan, erişebildiğimiz en eski tarihli kupa…
Beşiktaş’ın futboldaki başarıları artarak sürüyor. Bu sırada da Beşiktaş 1932 yılında bir sahaya kavuşuyor. Kendisine tahsis edilen bu saha, Çırağan’da. Çırağan’da Beşiktaş Jimnastik Kulübü çok uzun süre hem idmanlarını yapıyor hem de müsabakaları burada gerçekleştiriyor. Bu alanın Beşiktaş’a tahsis edildiğini gösteren, altında Gazi Mustafa Kemal’in imzası olan bir tahsis kararnamesi de orjinali arşivimizde olmak üzere şu an sergilemede yer alıyor.
1933 yılında da Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne Şeref Bey’in adından Şeref Stadı adı veriliyor ve aynı yıl basketbol branşı kuruluyor. Tabii bugün artık ne yazık ki gerçekleştirilemiyor ama yurdumuz için önemli bayramların kutlamalarını – 23 Nisan gibi, 19 Mayıs gibi; özellikle gençliğin ve sporun ön planda olduğu ulusal bayramların kutlamaları İnönü Stadı’nda yapılıyordu. Bununla ilgili bizim Kulüp arşivimizde pek çok fotoğraf da mevcut. Sergilemede yer yer onları da kullandık. Onunla ilgili basında yer alan haberler, kutlamalara ilişkin. Gençliğin ve genç Cumhuriyet’in o yıllardaki dinamizmini ve coşkusunu Atatürk’ün düstur olarak kabul ettiği ve etkilediği gençliğin spor ile gelişeceğini ve sağlam kafanın ancak sağlam vücut ile bir arada olduğu zaman olacağını vurgulayan genç Cumhuriyet’in önemli hareket noktalarından biriydi. Onunla ilgili belgelere de sergilememizde yer veriyoruz.
Şimdi burada Süleyman Seba ile de karşılaşıyoruz. Sizin de çok iyi bildiğiniz üzere, yakından tanıdığınız gibi, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün hem oyuncularından hem çok uzun yıllar çok değerli katkılarıyla yöneticilerinden sembol ve efsane ismi Süleyman Seba. İnönü Stadı’nın ilk golünü atan kişi aynı zamanda. 1939-1943 yılları arasında da İstanbul Ligi’nde 5 kez şampiyon oluyor Beşiktaş Kulübü, Süleyman Seba’lı yıllarda. Sizin var mı kendisine dair anekdotlarınız?
Korkut Güvenç : Evet Seba ile sohbet ederdim. Zaten 1989’da onun zamanında Kulüp’e üyeydim…
Canan Cürgen Hem sporcu olarak hem de yönetici olarak çok değerli katkıları var ve taraftarlar tarafından da çok sevilen, çok saygı ile anılan bir isimdi Süleyman Bey. Yıllar ilerledikçe Beşiktaş’ın özellikle futbol branşındaki başarıları artarak devam ediyor. Şimdi burada uzun bir liste var; Beşiktaş’ın İstanbul Ligi şampiyonluğu: 1939-40, Milli Küme Şampiyonluğu, akabinde yine iki yıl üst üste İstanbul Ligi Şampiyonluğu ve bir Milli Küme Şampiyonluğu var. Sonrasında 1944’te Başbakanlık kupası var. Akabinde 4 yıl üst üste yine İstanbul Kupası ve yine bir Milli Küme Şampiyonluğu. 1947’de bir Başbakanlık kupası daha…
1950 yılı Kulüp için önemli bir yıl. Beşiktaş Jimnastik Kulübü İstanbul şampiyonu olduktan sonra özel bir turnuvaya katılmak için Amerika’ya giderek, okyanus ötesi seyahatini gerçekleştiriyor ve bu bakımdan da okyanus ötesi seyahat eden ilk kulüp. 1951-52 yıllarında ilk gol kralı Şevket Yorulmaz’ı görüyoruz…
Yusuf Tunaoğlu ve Sabri Dino gibi efsane futbolcularımızın kramponlarını da görebilirsiniz. Tabii o zamanın kramponları ile şimdikilerin arasındaki fark hepimizin malum ama bunu gözleriniz ile de görüp elleriniz ile dokunabileceğiniz bir hale getirdik burada.
Canan Cürgen : Beşiktaş Müzesi Çocuk ve Engelli Dostu
Canan Cürgen : Özellikle görme engelli ziyaretçilerimiz için dokunulabilir pek çok obje var müzede: krampon gibi, eldiven gibi, forma gibi ama sadece onların dokunması için değil, dokunarak algılayabilmek bütün ziyaretçiler için önemli bir deneyim. Bunu göz önünde bulundurmaya çalıştık bu müzede. Arşivimizde yer alan yüzlerce fotoğraf var. Bunları da müze içindeki çeşitli alanlarda bu tanburların üzerine yerleştirerek, daha kolay izlenebilir hale getirmeye çalıştık.
Yine çocuklar için burada bir oyunumuz var: “Ne, nerede?”oyunu. Bu eşleştirmeyi yapmayı istiyoruz kendilerinden. Mıknatıslı bir yüzeyde hareket ediyor bu objeler. Ve yine onlar için tasarlanmış, futbol topunun tarihini anlatan mekanik bir oyun daha var burada. Üzerlerindeki görseller ile futbolun antik çağdan bu yana hangi kültürlerde nasıl bir gelişim gösterdiğini, değişim gösterdiğini anlatıyoruz ve futbol toplarına ait pek çok değişik görsel materyal söz konusu.
Beşiktaş’ın 75. yıl kutlamalarından ve Amerika seyahatinden bahsetmiştik üst katta. Onunla ilgili bilgi, belge ve dokümanı burada bir dijital kiosk üzerinde izlemeniz mümkün. O ziyaretler ile ilgili gazete küpürlerini, haberleri burada izlemeniz mümkün. Size yukarıda sözünü ettiğim Beşiktaş’ın milli takımı temsil etmek üzere Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nce davet edilmesini gösteren orijinal belge de yine burada sergileniyor.
Beşiktaş aldığı bu davet üzerine Galatasaray’a ve Fenerbahçe’ye davet göndererek, “mili takımı birlikte temsil edelim” çağrısıyla takım kadrosunu oluşturuyor ve o takımda Beşiktaş’tan Süleyman Seba, Recep Adanır, Şevket Yorulmaz, Vedii Tosuncuk, Eşref Özmenç, Ali İhsan Karayiğit, Nusret Ülük, Coşkun Taş; Fenerbahçe’den Mehmet Ali Nas, Galatasaray’dan Naci Özkaya ve Turgay Şener yer alıyor. Bu takımımz adına gurur verici bir centilmenlik ve dayanışma örneği!
Beşiktaş JK Müzesi engelsiz bir müze. Görme engelli bir ziyaretçimiz müzeyi yardım almadan tek başına gezebilir. Girişten itibaren yönlendiren “hissedilebilir” bir yüzey var. Bu yüzey ile müze içerisindeki yönelimini gerçekleştiriyor ve size anlattığım bilgileri de– buradaki Braille metinlere dokunarak– algılayarak, okuyabiliyor. Bu yol onu müzenin alt katındaki sergilemeye de yönlendiriyor.
Aynı biçimde orayı da bu hissedilebilir yüzey ve Braille alfabeleriyle gezip inceleme şansına sahip. Sadece görme engelliler için değil elbette. Fiziksel engelli ziyaretçilerimiz için de erişilebilir bir müze tasarladık biz. Müzenin içinde katlar arası bağlantı sağlayan bir asansör mevcut. Tüm müze vitrinleri, sergileme alanları ziyaretçilerimizin tekerlekli sandalye boyları göz önünde bulundurularak tasarlandı.
Bu aynı zamanda çocukların da erişilebilirliğini sağlayan bir durum. Biz aynı zamanda çocuk dostu bir müzeyiz. Çocukların bu müzenin bütün alanlarını bir öğrenme alanı olarak görmeleri için tasarladık. Sadece eğitim etkinlikleri atölyesinde değil, müzenin her yerine dağıtılmış vaziyette, onların yaş gruplarına göre erişebilecekleri, dokunabilecekleri mekanik ve dijital oyunlar mevcut.
Canan Cürgen : Müzede Dijital ile Mekaniği Bir Arada Tutmak İstiyoruz
Daha önce de bahsettiğim gibi bu müze çocuk dostu bir müze. Şimdi, sizinle beraber gezerken gösterdiğim, gördüğünüz uygulamalardan bahsedelim: bunlar mesela çocukların küçük yaş grupları için puzzle’lar. Tüm müzeyi bir öğrene alanı oalrak tasarladık çocuklar için. Müzede bizim için önemli olan, dijital ile mekaniği bir arada tutabilmek.
Çünkü bugün dijital çağın içine doğan çocuklar dijital bir dünyada yaşıyorlar ve motor beceriler gerilemeye başlıyor. Dokunarak algılamadıkları, mekanik hareketlere artık çok fazla ihtiyaç duymadıkları için. Bu ve benzeri oyunlar bunu desteklemek üzerine kuruldu. Yani her şeyi ekran üzerinde görüp tasarlayıp anlamak dışında elleriyle de bir şey algılasınlar hatta onları elleriyle üretmeye sevk eden eğitim uygulamalarımız var müze kapsamında; bizim için son derece önemli.
Planlı, programlı, çeşitli zamanlarda, çeşitli yaş gruplarına yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz eğitim etkinliklerimiz var. Müzeyi, bir öğrenme alanı olarak bütünüyle tasarladık ama bunun yanı sıra burada birlikte oyun oynayarak öğrenebileceğimiz, eğlenerek öğrenebileceğimiz… Ne öğreniyoruz? Tabii Beşiktaş ile ilgili değerleri öğreniyoruz. Fair-play ile ilgili değerleri öğreniyoruz, iyi bir taraftar olmayı öğreniyoruz her şeyden önce. İyi bir taraftarın olma gereklilikleri neler, onları öğreniyoruz. Bir taraftan da sanat ile sporu birleştirerek eğitim aktiviteleri gerçekleştiriyoruz. İşte onları burada eğitim uzmanlarımız ve rehberlerimiz eşliğinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz çocuklar ile birlikte.
“Efsane Karakartal yetiştirmeye hazır mısınız?” diye sorduğumuz bir oyunumuz var burada. Hedef kitlemiz 3-7 yaş grubu. Dijital ekranlarda birer kartal yavrusu yumurtamız var. Yumurtamıza dokunarak, onu sevgiyle besliyoruz önce. Sonra bir kayıt ekranı geliyor ve çocukların adı, soyadı gibi temel bilgileri kayıt ediliyor. Bu kayıt ile birlikte 4 hafta sürecek bir eylem gerçekleştirmek üzere müzeye geliyorlar. Bu eylemde neler var? Yavru kartalı yumurtadan çıkarıp 4 hafta boyunca besleyip -neyle besleyip? Önce sevgiyle, sonra Beşiktaşlılık değerleriyle, sonra taraftar değerleriyle, sonra fair-play değerleriyle bu yavru kartalı besleyip- 4 hafta sonunda yumurtadan çıkarıp büyütüp uçuşa hazırlıyoruz ve sonra burada uçmaya bırakıyoruz.
Canan Gürgen : Beşiktaş Müzesinin Tasarımından Kuruluşuna 14 Kadın Görev Aldı
turk-internet.com: Bir kadın olarak çok hoşuma gitti ama biraz şaşırtıcı.. Beşiktaş Müzesi’nin bir kadın tarafından yönetilmesi! Nasıl oldu? Bu bir hayli hoş ve ilerici bir durum bence.
Canan Cürgen : Beşiktaş JK Müzesinin bugünkü müze yöneticisi benim. 2001 yılında açılan eski müzeyi de yine bir kadın yönetiyordu: Sayın Zülâl Gök. Bugün Müze’nin tarih danışmanı olarak görev yapıyor. 47 yılını bu kulübe hizmet ederek geçirmiş, bizim için son derece kıymetli ve önemli bir isimdir. Ondan bayrağı ben devraldım. Müzenin kadrosu da ağırlıklı olarak kadınlardan oluşuyor ve güzel bir şey daha var aslında bu kadın dayanışmasını ve üretkenliğini vurgulamak adına ifade edebileceğim: müzeyi yapan ekiplerdekiler de ağırlıklı olarak kadın. Müzeolojik ve müzeografik tasarımını gerçekleştirenler, grafik uygulamaları, tasarımları gerçekleştiren ekip. müzenin küratoryal tasarımını gerçekleştiren ekip de öyle: velhasıl 14 tane kadın, Başkanımız Sayın Fikret Orman’ın, değerli yönetim kurulu üyelerimizin, genel müdürümüz Sayın Gökhan Sarı’nın ve pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcımız Sayın Umut Kutlu’nun vizyonu ve desteği ile bu müzeyi hayata geçirmek üzere görevlendirildik. Umarım başarılı olmuşuzdur.