Telekom, Türkiye’nin en önemli sektörü olan Bilişim Sektörünün lokomotifi konumunda. Yazımızda, Telekom’un özelleştirilmesi konusunda bugün gelinen noktayı, geçmişte neler olduğuyla birlikte incelemeye çalışacağız.
Türk Telekom özelleştirmesinin gerçekleşebilmesi için kanun değişikliği yanı sıra, siyasi irade gerekliliği bulunuyor. Türkiye’nin telekomun özelleştirmesi ile ilgili çok zaman kaybettiğini belirten konunun uzmanları, kanunun ve özelleştirme stratejisini belirleyecek olan Bakanlar Kurulu Kararının olabildiğince esnek hazırlanması ve özelleştirme sürecinde, geçen iki ihalede yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekliliği üzerinde önemle duruyorlar.
Türkiye’nin büyük bir eksikliğinin “telekomünikasyon politikasının” olmaması tespitini yapan uzmanlar, Türk Telekom’un özelleştirmesine ilişkin yol haritasının hazır olduğunu, ancak seçim sonrası hükümet değişikliğinin bu planı etkilememesi gerektiğini kaydediyorlar.
Türk Telekom’un 8 ayrı şirkete bölünmesinin, özelleştirmede “esneklik” açısından önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar, “Yabancı sermayeyi yüzde 45 ile sınırlayan ve altın hissenin tanımını oldukça geniş tutan 4673 sayılı kanunun ilgili maddeleri değiştirilmeli” görüşünü savunuyorlar. Uzmanlar, serbestleşme aşamasındaki bir şirketin yabancı mülkiyeti yüzde 45 ile sınırlamanın doğruluğunun ve etkinliğinin tartışılması gerektiğini belirtiyorlar.
Türk Telekom özelleştirmesinin sektöre dinamizm getireceğinden kuşku duymayan uzmanlar, telekom sektöründe “daimi iyilik” için tüm sektör aktörlerinin (Ulaştırma Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu ve Rekabet Kurumu gibi…) etkin işbirliği içinde bulunmaları gerektiği görüşündeler.
Telekom 2003 Yılında Özelleştirilecek (mi?)
Dünya Ticaret Örgütü anlaşması çerçevesinde Türkiye, telekomünikasyon sektörünü 31 Aralık 2005 tarihinde tam rekabete açmayı taahhüt etti. Ancak 2000 yılında çıkarılan 4502 sayılı Kanun , Türk Telekom’un (TTAŞ) sabit hat ve altyapı üzerindeki tekelini 31 Aralık 2003 tarihiyle sınırladı. Yani Türkiye kendi isteğiyle serbestleşme tarihini 2 yıl öne çekti. Daha sonra 2001 yılında çıkan 4673 sayılı Kanun bu konuda ek bir düzenleme getirerek, Türk Telekom’un yüzde 50’den fazla hissesinin satışı durumunda tekel durumunun 31 Aralık 2003’ten önce olsa bile o tarihten itibaren sona ereceğini hükme bağladı.
30 Kasım 2000 tarihinde çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı ile stratejik ortağa bazı yönetsel haklar tanınmış ve satışa sunulan hisse oranı yüzde 20’den yüzde 33.5 ‘a çıkarılmıştır. Bu Karar bağlamında ihaleye çıkılmış ancak söz konusu kararnameye dayalı bağlı olarak çıkartılan Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararına ilişkin yürütmenin durdurulması ve iptaline ilişkin dava nedeniyle hukuki yöndeki sorunlar ve talep eksikliği nedeniyle daha sonra ihale iptal edilmiştir.
Bugün gelinen noktada, piyasa ve şirket koşulları çerçevesinde, Türk Telekom bünyesinde ciddi bir yeniden yapılandırma çalışması sürdürülüyor. Dünya Telekom piyasalarında süregelen olumsuz koşullar ve ülkemizdeki olumsuz ekonomik ortam sebebiyle özelleştirme stratejisinin hassas bir şekilde yeniden oluşturulması gerekiyor. Bunun için Türk Telekom AŞ, bir holding çatısı altında, faaliyet alanları bazında ayrı şirketlere ayrılması planlanıyor.
Yüzde 33.5’luk Stratejik Ortaklık Satışı Kaldırıldı
Öte yandan, telekomünikasyon piyasalarında yaşanan köklü değişim ile Türk telekomünikasyon piyasasında ve Türk Telekom’da yaşanan gelişmeler şirket değerinin yeniden tespit edilmesi ihtiyacı ortaya çıkardı. Bu doğrultuda, Bakanlar Kurulu Mayıs 2002 tarihinde yeniden değer tespitine imkan verecek kararnameyi çıkardı. Aynı Bakanlar Kurulu kararı ile şirketin yüzde 33.5’unun stratejik ortaklığa, yüzde 5.5’unun ise çalışanlar ile küçük tasarruf sahiplerine satışını öngören satış stratejisini de ortadan kaldırdı.
Telekom Stratejisi Yeniden Belirlenecek
Türk Telekom özelleştirmesi ekonomik konjonktürün ve piyasa şartlarının elverdiği zamanda gerçekleştirilebileceği düşünülüyor. Bu kapsamda, tercih edilecek satış stratejisine göre değişik özelleştirme süreçleri söz konusu olacak. Özelleştirme stratejisi, Özelleştirme İdaresi görüşü, Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tespit edilerek gerçekleştirilecek. Değer tespiti bağımsız Değer Tespit Komisyonunca, satış stratejisi ise bağımsız İhale Komisyonunca, Özelleştirme İdaresi, Hazine Müsteşarlığı, Ulaştırma Bakanlığı temsilcilerinden oluşan 5 kişilik komisyon ile gerçekleştirilecek.
“ROTHSCHİLD/ERNST & YOUNG Konsorsiyumu” Danışman Firma
Türk Telekom’un değerinin yeniden tespit edilmesi ve özelleştirme stratejisinin
oluşturulmasına yönelik danışmanlık hizmeti alınabilmesine yönelik olarak 08 Temmuz 2002 tarihinde Danışmanlık İhalesi açıldı ve söz konusu ihaleyi Rothschild/Ernst & Young Konsorsiyumu kazandı. Danışman Konsorsiyum Eylül 2002 itibariyle çalışmalara başladı.
Rothschild/Ernst & Young Konsorsiyumu global telekomünikasyon sektörü ve özellikle telekom özelleştirmelerinde tecrübe sahibi uluslararası bir yatırım bankası ile yine uluslararası bir danışmanlık firmasından oluşuyor.
Özelleştirmede Önemli Olan Nedir?
Türkiye’de bir sembol haline gelen Türk telekom özelleştirmesi, öncelikli
olarak bir gelir kaynağı olarak algılamamak gerekiyor. Özelleştirmeyle hedeflenen Türk Telekom’u dünya standartlarında telekomünikasyon hizmeti veren ve rekabet edebilen bir şirket haline getirmektir. Türk Telekom özelleştirmesinde sorun, temelde özelleştirme gelirinin nerede kullanılacağından çok hukuksal baza oturuyor. Bilindiği gibi Türk Telekom’un özelleştirilmesinden elde edilen gelir kanun gereği Hazineye aktarılacak.
Türk Telekom’un serbestleştirilmesi ile rekabete açılacak telekomünikasyon sektörü, Türkiye’de istihdam, hizmette kalite artışı ve hizmetlerde çeşitlilik sağlayacağı açıktır.
Önemli Olan Bilişim Sektörünün Gelişmesi
2000 yılında çıkarılan 4502 sayılan kanunla, kamu hizmeti niteliğinde olan tüm telekomünikasyon hizmetlerinin, hizmetin niteliğine göre imtiyaz sözleşmesi imzalanması veya ruhsat alınması suretiyle yürütülmesi, bu çerçevede Türk Telekom’un da Ulaştırma Bakanlığı ile bir görev sözleşmesi imzalaması hükme bağlamıştır. Ancak Türk Telekom’un PSTN ve altyapı dışındaki alanlarda verdiği hizmetleri serbestleştirmesi 2000 yılından önceye gitmektedir (Turkcell & Telsim).
Türk Telekom özelleştirmesi sadece salt satıştan elde edilecek gelir odaklı olsa idi, o zaman bu serbestleşme de gündeme gelmeyecekti. Burada önemli olan bir taraftan devletin ticari faaliyetlerinden çekilmesinin sağlanması diğer taraftan da telekomünikasyon piyasasının gelişimine ve dünya standartlarına ulaşmasına katkıda bulunulmasıdır.
Telekomünikasyon Kurumu İşlevi Üzerine
Telekomünikasyon Kurumu, mevcut yasaların çizdiği görev ve yetki sorumlulukları içerisinde Özelleştirme İdaresi, Ulaştırma Bakanlığı ve sektördeki firmalarla uyumlu ilişkileri var. Ancak Telekomünikasyon Kurumu, çalışma prensiplerini belirlemeli, Türk Telekom’un özelleştirme sürecinde yerini almalı.