Bilişim Etiği’nden önce etik kavramının tanımını yapacak olursak; Etik, ahlak üzerine yapılan çalışmalar alanıdır, kısaca Ahlak Felsefesi’dir. Ahlak ise bir toplum içinde kişilerine rehber olacak davranış biçim ve kuralları ile bu kuralları değerlendiren ilkelerden oluşan bir sistemdir.
Davranış kuralları toplumdaki değerlerden türerken değerlendirme ilkeleri ise din, hukuk ve felsefeye dayanır.
Bilişim etiği ise; Bilgi ve İletişim Teknolojisi ile ilgili ahlaki, yasal ve sosyal konuları içerir. Bu teknolojinin sahip olduğumuz ahlaki, sosyal ve yasal sistemler üzerindeki etkisini inceler. Ayrıca bu teknolojinin kullanımından ve gelişmesinden doğan durumlar karşısında ortaya çıkan sosyal politikaları ve kanunları değerlendirir.
Bilişim etiği yeni bir alan olup 1950’lerden itibaren gündeme gelmeye başladı. Bu dönemlerde anabilgisayarlar (mainframe) vardı. 1960’lara kadar etik sorunların başında veritabanının gizliliği (database privacy) geldi .1970-1980’lerde kişisel ağlar vasıtası ile bağlantı kurmuş mini ve kişisel bilgisayarlar devreye girdi. Bu dönemde etik sorunlar, fikri mülkiyet ve yazılım korsanlığı, mahremiyet, bilişim suçları, gizlilik ile ilgili kaygılar olarak ortaya çıktı. 1990’lardan itibaren internet ile birlikte bütün bu konulara ilaveten ifade özgürlüğü, anonimlik, yargılama, sanal topluluklar, vb. ile ilgili kaygıları konuşmaya başladık. Yapay Zeka (Artificial Intelligence), Arttırılmış Gerçeklik (Augmented Reality), Makina Öğrenimi (Machine Learning), Derin Öğrenme (Deep Learning) gibi teknolojilerle birlikte giderek artan etik sorunlarını incelemeye devam edeceğiz. Üstelik, çoğu zaman da bir kaç etik sorununu aynı anda yaşıyacağız. Verizon ile RIAA (Recording Industry Association of America) örneğinde olduğu gibi.
RIAA, Columbia mahkemesi aracılığıyla Verizon’dan telif hakkına tabi 600’den fazla müzik dosyasını izinsiz olarak kullanan iki üyesinin bilgilerini talep etmiştir. Verizon, kişisel verilerin gizliliği nedeniyle bu isteği red etmiştir ve mahkeme kararı ile ilgili temyize başvurmuştur. Temyiz mahkemesi kararı bozmuştur. Bu olayda telif hakları ihlali ve kişisel verilerin korunması ile ilgili sorun aynı anda yaşanmıştır.
Bilişim etiği uygulamalı etiğin alt disiplinidir. Uygulamalı etik, teorik etiğin aksine pratikteki etik konularını inceler, etik kuramlarını tartışmalı güncel sorunlara uygular. Üç farklı bakış açısı vardır. Profesyonel etik, Felsefi etik ve Tanımlayıcı etik.
Profesyonel etik bir yazılımın analizinde, tasarımında, geliştirilmesinde, testinde, sertifikasyonunda, bakımında ve güncellenmesinde çalışan herkesi ilgilendirir. Bu kişilerin sorumluluklarını ve davranış kurallarını inceler.
Bilişim profesyonelerinden de; herkes için geçerli olan T.C. Anayasası’na, yasalarına, tüm ulusal mevzuata ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu bütün uluslararası anlaşmalar ve düzenlemelere uygun haraket etmeleri ve başta insan hakları olmak üzere evrensel beyannamelerin ilkelerini benimsemeleri beklenir. Tabi ki toplumun tüm kesimlerinin haklarına saygı duymalı ve güvenilirlik, dürüstlük, şeffaflık, sorumluluk, adil olma gibi ilkelere bağlı kalmalıdırlar. Ayrıca bunların dışında mesleklerine özel sorumlukları ve davranış kuralları vardır.
Bir yazılım mühendisi için ahlaki, ekonomik, kültürel, yasal ve çevresel sorunlardan arındırılmış projeler geliştirmesi davranış kurallarından bir tanesidir. Örneğin, işe alım süreçleri ile ilgili bir yapay zeka projesinde yer alan bir yazılımcının bu kurala göre algoritma geliştirmesi projede ön yargısız, adil sonuçların elde edilebilmesi açısından son derece önemlidir.
Felsefi etik ise bilgisayar kullanmayan kişiler dahil olmak üzere, toplumun her kesimini ilgilendirir. İfade özgürlüğü, mahremiyet, telif hakları gibi konular incelenir.
Günümüzde hepimizin digital kimlikleri var. Telefon kayıtlarımız, mesajlarımız, elektronik postalarımız, tarayıcı geçmişimiz, konum bilgilerimiz gibi işlemlerle arkamızda digital bir iz bırakıyoruz. Bu digital izler sektörler için çok değerli ve önemlidir. Bu toplanan veriler ile ilgili kaygılarımız özel hayatımızın gizliliği ve güvenlik açısından doğal olarak giderek artıyor.
Facebook’un, CambridgeAnalytica skandalını düşünürsek, etiğin hem kurumlar hem de bireyler açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görürüz. Bu skandaldan sonra Facebook’un hisse değeri düştü ve dünyanın en büyük veri ihlali cezası ile karşı karşıya kaldı. Cambridge Analytica şirketi, 87 milyon Facebook kullanıcısının kişisel verilerini, kişilerin bilgileri dışında kullanmış ve mahremiyetlerini ihlal etmiştir. Hangi verilerimiz toplanıyor, güvenliği sağlanıyor mu ve bu kişisel verilerimizi rızamız dışında nasıl işliyorlar, kimler ile paylaşıyorlar, süresi sonunda siliyorlar mı. Bunların hepsi önemli birer sorun.
Tanımlayıcı etik ise sosyolojinin ilgi alanında olup Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin kamusal, finansal, eğitim kurumlarına ve sosyo-demografik gruplara etkisini araştırır.
Profesyonel etik, Felsefi etik ve Tanımlayıcı etik konularını örneklerle daha detaylı yazmaya devam edeceğim.