Mesleğe yeni başlayan genç bilim adamları için örnek bilim adamı Prof. Dr. Mahmut Sayın’a atfen
ÖZET
Uzun zamandır ülkemizin eğitim sorunlarını yurttaş bilinci ile bütünsel olarak işlemeye çalışıyorum. Bu süreçte, değişik üniversitelerden çok sayıda öğretim üyesi ve Lisans üstü öğrencilerin bana en çok sordukları soru, bilim insanını tanımlar mısınız? Bilim insanı kimdir?
Ülkemiz yüksek öğretimin temel sorunlarından biri de nitelikli bilim adamı sorunudur. Bugün üniversitelerdeki ciddi verimsizliğin temel nedeni bilim adamı yetiştirme ve belirleme yönteminin ciddi ölçütlerinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen şekilde kendi çiftliğinden başka hiçbir üniversite atmosferini teneffüs etmeyen, diğer bir ifade ile adam sendeci bir yaklaşımla alınan öğretim üyelerinin kendini aşamamsı veya bulunduğu ortamın psikolojik baskısına maruz kalması nedeniyle pasif (çekingen) bir bilim adamlığı (boynuz kulağı aşamaz) oluşmaktadır. Bütün bunların sonucunda bilimin ülkemizde istenilen şekilde yeşerememesinin temelinde akademisyenlik bilincinin yani bilim felsefesi, bilim kültürü ve tarihi bilinci yetersizliğinin her geçen gün kendini ciddi şekilde hissettirmesidir. Ülkemizi temsilen yaklaşık 30 ülkede öğrencilik ve araştırmacılık yaptım ve konferanslara katıldım. Açıkçası gelişmiş üniversitelerde gördüğüm bilim adamı portresi ile bizimkisini karşılaştırdığım zaman bağlantı kurmakta zorlandığımı söylemek zorundayım.
Üniversite kavramı yeterince tanımlanmadığı için üniversitelerin normal okullardan farkının ne olduğu, üniversitelerde artı değerin ne oluğu, bu kurumlarda nelerin öğretildiği, bu kurumlara kimlerin öğrenci olarak kabul edilebileceği, kimlerin hoca olabileceği veya hocalarının niteliği nasıl olması gerektiği şeklindeki soruların cevapları tam anlaşılmamaktadır. Önce üniversiteyi tanıyalım; adı ütünde evrensel kurumalar olarak üniversiteler; felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır. Bu ortamlarda her türlü düşünce otoriteye, tabulara ve kişilere bağlı olmaksızın tartışılmaktadır. Bu bağlamda üniversitede hocalık yapanların da, bilgi sahibi, bilim insanı kimliği ile biraz aykırı ve muhalif yapısı yanında düzgün, erdemli ve ilkeli bir duruş sergileyen kişilikte olması beklenilmektedir.
Hocaların bilinen bilginin ötesinde, olaylara yeni ve alternatif yaklaşımlar ile olaylara derinlemesine tarihi ve felsefi tartışma boyutu kazandıran aydın kimliğinin oluşması gerekir. Bu anlamda yetişmiş aydın kimlikli bilim adamı veya öğretim üyesi, içinde yaşadığı toplumun veya daha geniş anlamda dünyanın sorunlarını izlemek, tahlil etmek ve bilimsel bakış açısı içerisinde sorumluluk bilinci ile kendi görüşlerini oluşturmak durumundadır. Bir yaşam biçimi olarak bilim insanı, her şeyden önce yetişkin birey davranışı ile hoşgörülü, alçak gönüllü, kendini demetleyebilen, sabırlı ve paylaşımcı yapısı ile tezlerine karşı yapılan bütün eleştirilerden ders çıkaran ve bildikleri ile değil, bilmedikleri ile kendisini özeleştiriye tabi tutan evrenselleşmiş kişidir. Ülke, dil, din, coğrafi bölge sınırlarını aşan, yer yüzünün her noktasında meydana gelen olayların kendisini de ilgilendirdiği konusunda herkesten fazla sorumluluk duyan ve düşünen kişidir. Bilim insanı olayları ve olguları olduğu gibi kabul eden, gerçeğe saygılı ve ahlaki değerleri yüksek kişidir.
Bilim insanı Bertrand Russell’ın belirttiği gibi ‘ben varsam her şey iyi, ben yoksam kötü diyen, ben merkezli, aç gözlü, çıkarı için kural tanımayan ve amaca ulaşmada her türlü yol mubahtır diyen kişi hiç değildir’. Esen rüzgarın yönüne veya gücüne göre fikir değiştiren veya anlayışını güçlü olana göre belirleyen kişi değildir. Kendinden zayıfı ezmeyen ve kendinden güçlünün önünde diz çökmeyen, sağlıklı iç gelişmesini tamamlamış, olgun yapısıyla insanı insan olarak gören ve insan olduğu için saygı duyan ahlaklı ve erdemli kişidir.
Bilim adamı kısaca; Evrensel düşünen, hoca sorumluluğu taşıyan, objektif, ahlaki sorumluluğu yüksek, aydınlanmış, öngörüsü yüksek, tüm insanlığa ve doğaya karşı sorumlu, eleştiriye açıktır ve gerçeği söyleme cesaretine sahip kişiliktir.
Umarım ülkemiz batılı anlamda akademisyen ve bilim adamı seçimi kriterlerini belirler ve geleceğin bilim insanları ülkemizi bilim üreten bir seviyeye çıkarılar. Üniversiteler olarak en kısa zamanda çağına yakışır bir yüksek öğretim yasası çıkarmaz ve gereği gibi yetişkin bilim insanları üniversitelerde yetişmezse, bugün siyasetin kaybettiği zemini korkarım üniversiteler de yaşayabilir. Bu çok ciddi bir tehlikedir ve hepimiz batacak olan bu gemiden sorumluyuz. İbni Sina “Bilim ve sanat taktir edilmediği yerden göç eder” diyor.
Yukarıdaki niteliklere uygun bilim adamlarının bulunduğu bir ortamda üniversitelilik bilincimin gelişmesine katkısı olan ve 24 Ocak 1990 tarihinde trafik kazasında kaybettiğimiz örnek bilim adamı Prof. Dr. Mahmut SAYIN hocamın anısına geçen sene yazdığım “Örnek Bilim Adamı” ile yeni kaleme aldığım “Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir” başlıklı yazılarımı ilişikte bilginize sunuyorum.
Bu yazının devamını Öğretim Üyesi ya da Bilim İnsanı Kimdir?-2 başlığı altında okuyabilirsiniz.
* Çukurova Üniversitesi