Söyleşinin ilk bölümünü Acarer : Mevcut Uygulamaları MVNO Değil, GSM Firmalarının Pazarlama Faaliyeti İçinde Değerlendiriyoruz – 1 ve ikinci bölümünü Acarer : Şu Ana Kadar Ülkemizde Ticari Faaliyete Başlamış bir Sanal Mobil İşletmeci Bulunmuyor – 2 başlıkları altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com : Yurtdışı bazı örneklerde olduğu gibi, rekabetçi bir MVNO pazarı oluşana kadar, MVNO ile MNO ilişkisinde MNO’ya MVNO’nun arabağlantı taleplerini karşılamada süre sınırı ve bu sürenin aşılması durumunda MNO’nun cirosundan belli oranda ceza uygulanması, MVNO sektörünün son 3 yılda başlayabilmesi açısından faydalı olmaz mıydı?
Dr.Tayfun Acarer : Daha önce de bahsettiğim gibi Aralık 2009’da alınan Kurul Kararı ile; Turkcell mobil şebekelere erişim ve çağrı başlatma piyasasında Etkin Piyasa Gücüne sahip işletmeci olarak belirlenmiş ve erişim/arabağlantı sağlama yükümlülüğüne tabi kılınmıştır. Böylelikle Turkcell, MVNO İşletmecilerinin erişim/arabağlantı taleplerini ilgili mevzuat kapsamında karşılamakla yükümlü hale gelmiştir. Yükümlülük getirilen işletmecinin, yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde söz konusu işletmeciye idari para cezası uygulanabilmektedir.
turk-internet.com : MVNO işletmecisine başta yürürlükte olan, sonra yürürlüğüne son verilen, şimdilerde ise yeniden torba yasa ile gündeme getirildiği konuşulan çifte vergilendirme (hazine payının hem MVNO hem MNO işletmecisinden ayrı ayrı alınması, mahsup edilememesi) muhasebe temaüllerine göre yanlış ve rekabeti bozan bir durum olarak algılanmakta. Çifte vergilendirmenin olduğu durumda, “sürdürülebilir bir MVNO işletmesi”nin varlığı mümkün müdür?
Dr.Tayfun Acarer : MVNO işletmecilerinin ödeyecekleri hazine payı meselesi aslında 2005 yılından beri gündemdedir. Her ne kadar sektörle ilgili sorunlar ve etkin rekabetin tesis edilmesi Kurumumuzun esas görevleri arasında yer alıyor olsa da vergilendirme ve hazine payına ilişkin konularda esasen görüş bildirme haricinde bir yükümlülüğümüz bulunmamaktadır. Yani bu hususta son söz Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı ve diğer ilgili devlet kurumlarıdır.
Kurumumuz 2004 yılı başlarında Sanal Mobil Şebeke İşletmecilerinin yetkilendirilmeleri için çalışmalara başlamış ve o sıralar mobil pastadan pay almak isteyen yerli ve yabancı birçok işletmeci adayı da söz konusu yetkilendirmenin bir an önce çıkarılması gerektiği hususunda Kurumumuza şifahi görüş belirtmişlerdir. Bu görüşmelerde hiçbir MVNO adayı hazine payı veya diğer vergiyle alakalı olabilecek konular üzerinde görüş bildirmemişlerdir.
Hazine Müsteşarlığının 2005 yılında Kurumumuza verdiği yazılı bir görüşünde; “MVNO hizmetinin mobil telefon ve katma değerli telekomünikasyon hizmetlerinin sunulmasını kapsaması nedeniyle, MVNO işletmecilerinin gelirlerinden hazine payı alınması ve söz konusu paya ilişkin olarak GSM işletmecilerinden alınan hazine payının hesaplanmasında geçerli olan tanımın kullanılması gerektiği düşünülmektedir.” ifadesine yer verilmiştir.
Bu minvalde ve işletmeci adaylarından gelen talepler doğrultusunda işletmecilerin bir an önce pazara girebilmelerini teminen Kurumumuz görüşleri de alınarak Hazine Müsteşarlığınca bir kanun çalışması yapılmış ve 6/8/2008 tarihli ve 26959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5793 sayılı Kanun ile değişik 406 sayılı Kanunun Ek 37’nci maddesi ile MVNO işletmecilerinden de brüt satışları üzerinden hazine payı alınacağı hüküm altına alınmış idi.
Ancak bu sefer de, söz konusu Kanun tasarısı gündemdeyken hazine payı dâhil diğer koşullara da razı olduklarını beyan eden, yeter ki bir an önce yetkilendirmelere başlansın diyen mezkur işletmeci adayları ağırlayan işletmecilerce (GSM işletmecileri) zaten hazine payının ödendiğinden bahisle, ayrıca MVNO işletmecilerinin de hazine payına tabi tutulacak olmalarının mükerrer hazine payı uygulamasına sebep olacağını iddia etmişler ve bu durumu pazara girişte en önemli engel olarak göstermişlerdir.
İşletmeci adaylarından gelen reaksiyon üzerine hazine payındaki örtüşmenin bertaraf edilebilmesini teminen; Kurumumuz bir çalışma başlatmış ve MVNO işletmecilerinin brüt satışlardan elde ettiği gelirden şebekesini kullandıkları ağırlayan işletmeciye ödenecek ücretin çıkartılarak geri kalan miktarın yüzde 15’nin hazine payı olarak ödenmesi formülünün işletmeci adaylarının şikâyet ettikleri örtüşmeyi önleyebileceği düşünülmüştür.
MVNO işletmecilerinin şikâyetleri ve talepleri üzerine Maliye Bakanlığı, Kurumumuz görüşlerini de şifahi olarak alarak konuyla ilgili olarak bir kanun taslağı hazırlatmıştır.
Söz konusu Kanun çalışmaları neticesinde; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 37’nci maddesinde değişiklik yapan 01/08/2010 tarihli ve 27659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanun ile MVNO işletmecilerinin şikayetçi oldukları bahse konu örtüşme bertaraf edilmiştir.
Ne var ki MVNO işletmecilerinin istediği yasal düzenleme olmasına rağmen hiçbir MVNO’nun ticari olarak faaliyete başlayamamış olması asıl meselenin hazine payındaki örtüşme olmadığına işaret etmiştir.
6009 sayılı Kanunun yasalaşmasından sonra geçen süre zarfında Hazine Müsteşarlığının konuya ilişkin bir takım sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Hazine Payı zaten GSM işletmecilerince tartışmalı bir kavrammış gibi gösterilerek bu hususta GSM işletmecileri tarafından BTK ve Hazine Müsteşarlığı aleyhine uluslararası mahkemelerde açılmış davalar bulunması ve daha önce de bahsettiğim üzere MVNO’ların üzerinde çokça şikâyet ettikleri hazine payı örtüşmesinin 6009 sayılı kanun ile bertaraf edilmesine rağmen hala piyasaya girmemeleri Hazine Müsteşarlığını yeni bir yasal düzenlemeye yöneltmiş olmalıdır diye düşünüyorum.
Tahmin ediyorum ki bu sebeplerden ötürü, 25/2/2011 tarih ve 27846 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 6111 sayılı Kanun’un 192’inci maddesi ile Hazine payına ilişkin yeni bir düzenlemeye gidildi.