Hemen hemen her depremden sonra haberleşme konusunda konuşulan 2 soru var:
- Cep telefonu şebekesi nasıl olur da çalışmaz?
- Sabit hatlar neden kısmen kullanılabilir durumdadır?
2 sorunun da çok kısa bir cevabı var: “Bunlar tüketici seviyesi (consumer grade) hizmetlerdir”.
Aslında 1 de teknik ve uzun cevabı mevcut; buna ilerleyen kısımda değineceğim.
Bir başka tanımla her 2 hizmetin sağlanmasının ana amacı kar etmektir.
Dolayısıyla her tüketici odaklı ticari yaklaşım hedef kullanıcı sayısı ve dağılımı üzerinden hareketle bir sınıra sahiptir.
Örneğin İstanbul’da 3 cep telefonu operatörünün aynı anda hizmet sağlayacağı toplam hedef abone sayısının en çok 300 bin civarında olduğu tahmin edilmekte.
Bu nedenle son yaşadığımız hissedilen depremde hizmet almaya çalışan abone sayısının 10’lu mertebelerde ifade edilen katlara çıkması ve sonucunda tüm şebekenin tıkanması olağan sayılabilecek bir durum.
Buna çözüm olarak özellikle sosyal medyada ortaya atılan önerilerden biri olan seyyar baz istasyonlarının devreye sokulması ise aslında bir çözüm değil.
Bunların özellikle işletme maliyeti sabit istasyonlara oranla çok yüksek olmakla birlikte acil durum anında besleme ve iklimlendirme için kullanılması gereken enerji nedeniyle de teknik olarak dar boğaz yaratabilecek unsurlar.
Cep telefonlarının aslında bir tekrarlayıcı (röle/repeater) sistemine, yani “baz istasyonuna” bağlı olarak çalışan kısa mesafe etkiye sahip modernleştirilmiş el telsizleri olduklarından bahsetmek de yanlış olmaz.
Diğer bir husus da baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların elektirksel alan etki değerlerinin sınırlı olması. Bu nedenle baz istasyonlarının sıklığını ve sayısını 10’lu mertebe katlarında arttırmak da özellikle şehir içinde bulunan bölgelerde çok mümkün gözükmüyor.
Farkındaysanız yazının başından beri bir şebekeden yani bir veya birkaç merkez tarafından işletilen dağılmış bir yapıdan bahsediyoruz.
Acil durum haberleşmesinde aslında sorunun kendisi bir merkeze bağımlılıktan kaynaklı!
O merkeze bağlı çalışan unsurlardan biri çalışamaz hale geldiğinde de tüm sistemin toplam başarımının kritik derecede etkileneceği de şüphe götürmez bir gerçek.
Yani baz istasyonlarını isterseniz kamyonla gezdirin isterseniz dronla uçurun, bunlar acil durumda etkin ve kesintisiz çözüm sağlayamaz.
Çözüm: Merkezsizleşme / Kendi kendine yeten sistemler
Burada “mesh-network” gibi karmaşık bir yapının ayrıntılarını düşünmektense, eski olması nedeniyle denenmiş ve oturmuş bir sistem olan telsizleri hatırlatmak istiyorum.
Geçmişte yaşanan acil durum haberleşme ihtiyaçlarında telsiz sistemleri sorunsuz olarak çalışmış ve hayat kurtarmıştır.
Teknolojik ilerlemeler sonucunda telsiz cihazlarının ve özellikle taşınabilir cihazların bataryalarının kabiliyet olarak gelişmesi sonucunda temin edilebilirlikleri kolaylaşmış ve boyutları da küçülmüştür.
Ülkemizde uzun yıllardır faaliyet gösteren yüzlerce amatör telsizci ve bu amatör telsizcilerin kurdukları bir avuç dernek mevcuttur.
Amatör telsizciler gündelik hayatta kurulu sistemlerini sohbet etmek için kullanırlar. Fakat bu sohbet faaliyetinin bir test amacı vardır; “Ne kadar uzak mesafeye ulaşabiliyorum?” , “Kurulu sistemim doğru çalışıyor mu?”
Gündelik amatör telsiz faaliyeti bu 2 sorunun daimi testini otomatik olarak karşılar.
Daha önceden haber verilerek yapılan yarışmalar (contest) ve saha günleri (field day) de bu testleri teşvik eden uygulamalardır.
Amatör telsizde yer verisi aktarımı (APRS) ve yazı iletimi (RTTY) bile mümkündür.
Kısa dalga (HF) frekanslarında SSB modunda çalışan bir telsizin kıtalar aşırı mesafelerle iletişim kurması işten bile değil…
Esas sorun bu kurulu sistemlerin kamu yararına çalışmasını koordine etmek…
Geçmişte Sivil Savunma il ve ilçe müdürlükleri amatör telsizcilerle ve derneklerle koordinasyon halinde çalışarak başarılı afet yönetimi örnekleri sergilemişti.
Hatta bizzat içinde yer aldığım oldukça başarılı tatbikatlar da zaman zaman yapılmaktaydı.
Ancak afet haberleşmesi konusu AFAD’a geçtikten sonra şahsen ne bir tatbikat duyurusu ne de amatörlerle koordinasyon faaliyeti duymuş değilim maalesef.
AFAD’ın gönüllü aramak için mahalle muhtarlıklarına astığı ilanları görmüşsünüzdür.
Yaşadığım mahallede bu ilanı görmem üzerine muhtarımıza iletişim bilgilerimi vererek kurulu sistemimden bahsettim ve ilgilenen mahalleliye gerekli eğitimi verebileceğimi de ilettim. Kendisi bunu AFAD’a ilettiğini de söyledi. Ancak aradan geçen 4 yıla rağmen hala geri dönüş almadım.
AFAD’ın yapması gereken en önemli şey kamuya katma değerli yarar sağlayabilecek bilgi ve sistem açısından donanımlı gönüllüler aramak olmalıdır.
Bu adımdan sonra da muhtarlık, kaymakamlık ve valilik aracılığıyla bu insanları bir araya getirmek ve koordinasyonunu sağlamak.
Demeye çalıştığımın özeti afet haberleşmesinin eşi dostu arayıp “iyi misin?” diye sormaktan farklı bir olgu olduğu ve bu konunun amacı kar etmek olan ticari firmalara bırakılamayacak olduğudur.