AB regülasyonlarına uyum sürecinde çıkartılan 4502 sayılı yasanın bize göre getirdiği en önemli prensip ; şeffaflık, eşit kullanıcılar arasında ayrım gözetilmemesidir. Yasanın bu açık hükmüne rağmen, ana telekomünikasyon operatörünün yılların getirdiği alışkanlıkla olsa gerek, tüm işletmecilerle masaya oturur oturmaz bir gizlilik sözleşmesi imzalaması ilgi çekicidir. Oysa yasal anlamda erişim yükümlüsü olan işletmecinin, zaten koşulları belirlerken ayrım yapmaması mecburiyeti bulunmaktadır.
Bu doğrultuda; Erişim ve Arabağlantı Sözleşmelerinin talep ve/veya talep tahminleri ile üçüncü kişilerce bilinmesi halinde bu kişilere avantaj sağlayabilecek hükümleri dışındaki tüm koşullarının aleni olması, ilgili arabağlantı yönetmeliğinin 22. maddesi gereğidir. Kaldı ki; aynı maddenin son fıkrası, arabağlantı yükümlüsü operatör dışında, tüm işletmecilerin imzaladıkları sözleşmelerin üçüncü kişiler tarafından incelenmesine imkan dahi tanımaktadır.
Bu sebeple; ana operatörün gizlilik anlaşmaları imzalatması, dedikodu üretmekten başka bir işe yaramamaktadır.
İşletmeciler T. Telekomun Şartlarını Kabul Etmek Zorunda mıdır ?
Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nin 24. maddesinin açık hükmüne rağmen, işletmecilere yön gösterecek, T. Telekom Referans Arabağlantı Teklifi halen yayınlanmamış ve işletmecilerden gizlenmeye devam edilmektedir. Telekomünikasyon Kurumu bu teklif hakkında işletmecilerin görüşünü almadığı gibi, tartışma ortamı dahi yaratmamıştır. Bu rahat ve keyfi koşullar altında ana telekomünikasyon operatörünün, lisanslı işletmecinin piyasaya girişini engelleyen keyfi düzenlemeleri yapma cesaretini gösterebilmesi enteresandır. Hatta bir adım daha ileri gidilerek, arabağlantı sözleşmelerine kabul edilmesi mümkün olmayan teknik ve ekonomik imkansızlık içeren koşular konularak, adeta “kurumun belirlediği lisans koşulları beni bağlamaz, asıl kuralları ben koyarım” denebilmiştir.
Bütün bu olumsuz koşullar altında Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nin 8. maddesinin*** bir işletmeci tarafından harekete geçirilerek, Telekomünikasyon Kurumu’nun, teknik ve mali açıdan makul olmayan şartlar ile rekabet ortamının oluşumunu engelleyen ana operatöre müdahale etmesi ve yine aynı madde gereğince ana operatöre, diğer işletmecilerin erişim taleplerini (gerekirse geçici tedbirle) karşılama yükümlülüğünün getirilmesi beklenmelidir.
Aksi sonucun kabulü halinde, işletmecilerin lisans koşullarından daha ağır erişim ve arabağlantı koşulları ile Pazar dışında kalması kaçınılmazdır. Bu sonucu doğuracak uygulamaya en başta Telekomünikasyon Kurumunun izin vermeyeceği, Rekabet Kurumunun dahi olaya müdahale ederek pazara giriş engeli niteliğindeki bu koşullara müdahale edeceği açıktır.
Arabağlantı Sözleşmesinin İmzalanması halinde…
Bizim de dahil olduğumuz Kara Avrupası hukuk sisteminde ve AB uygulamalarında arabağlantı anlaşmaları özel hukuk sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir. Bir başka deyişle; tarafların koşullarında anlaşmaya vardıkları bu tip sözleşmelerin daha sonra tek yanlı irade beyanları ile feshedilmesi ya da sözleşmenin koşullarının değiştirilmesinin talep edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle; takip edilmesi gereken en doğru politika, sözleşmenin imzalanmasından önce bütün imkanların kullanılması ve en elverişli koşulların oluştuğunun bilinmesinden sonra bu tip sözleşmelerin imzalanmasıdır. Bu sebeple, öncelikle Telekomünikasyon Kurumu’ndan T. Telekomun haksız ve piyasaya giriş engeli niteliğindeki taleplerine müdahalesinin istenmesi, arabağlantı anlaşmaları imzalanmadan önce gelişmelerin yakından takip edilerek, yasa ve yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında ısrarcı olunması son derece önemlidir. Aksi takdirde; sözleşme imzalamada aceleci davranan yöneticilerin, attıkları imzadan dönemeyeceklerini ve daha iyi koşullarda sözleşme imzalama imkanına sahip olmuş işletmeciler karşısında güç duruma düşeceklerini bilmelerinde fayda bulunmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; 4502 sayılı yasanın 10. maddesi ile Telekomünikasyon Kurumuna verilen yetki, tarafların arabağlantı sözleşme koşullarında anlaşamaması halinde söz konusudur. Serbest iradeleri ile sözleşme imzalamış işletmelerin, kurumun daha sonra yaptığı iyileştirmelerden yararlanması imkanı bulunmamaktadır. Gerçektende; ana operatör ile GSM şirketleri arasında imzalanan arabağlantı sözleşmelerine sonradan müdahale edilmesi istemi daha önce kurum tarafından reddedilmiştir.
Son olarak bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; arabağlantı, UMTH işletmecisinin en önemli maliyet kalemidir. Arabağlantı anlaşmalarının, ana operatörün belirlediği koşullar altında Telekomünikasyon ve Rekabet Kurumu tarafından yapılabilecek olası iyileştirmeler beklenilmeden imzalanması halinde, ilgili işletmecinin büyük zararlara uğraması kuvvetle olasıdır.
Sözleşme serbestisi ilkesinin hakim olduğu arabağlantı anlaşmalarına daha sonradan müdahale edilmesinin istenmesi halinde, bu müdahalenin gerçekleşmesinin hukuken mümkün olmayacağı, Telekomünikasyon Kurumunun bu tür başvuruları red edeceği bilinmelidir.
***
Kısa Not : Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nin 8. maddesi Kuruma derhal müdahale imkanı tanımıştır. Aynı yönetmeliğin “ arabağlantı uzlaşmazlıklarının çözümü ile ilgili 21. maddesi ise daha uzun bir süreci gerektirmektedir.