Harita uygulamaları ve konum bilgileri günümüzde en çok kullanılan dijital uygulamalar içinde. Haritaların doğru olması da çok önemli. Bu nedenle harita bilgilerinin sürekli güncellenmesi lazım. Bunu yapan firmalardan birisi Başarsoft.
Geçtiğimiz günlerde Başarsoft’un dünya devi araba firmalarını mahkemeye verdiğini gördük. Çok ilginç çünkü, Telif haklarına dikkat edilmeyen ülke olarak hep Türkiye suçlanır. Avrupa Birliği üyeliğinde de önümüze koydukları ev ödevlerinin başında telif hakları geliyordu. Ama anlaşılan kendileri de dikkat etmiyorlar.
Konuyu CEO Alim Küçükpehlivan’a sorduk;
Füsun Sarp Nebil: Hoşgeldiniz Alim Bey. Doğrusu beni çok güldürdünüz, sahte sokak yaratmışsınız, ona çok güldüm. Lütfen anlatır mısınız, ne oluyor, otomotiv firmaları sizi nasıl kullanıyor?
Alim Küçükpehlivan: Hoşbulduk. Biz, harita işi yapıyoruz. Harita, dışarıda gördüğümüz dünyanın bilgisayara modelleme işi aslında. Bunu siz de modellesiniz, başkası da modellese, yollar aynı. Çift şeritli yola herkes çift şeritli, tek şeritli yolu herkes tek şeritli çizecek. Dolayısıyla, biz şirket olarak yaptığımız bütün bu eforları bir türlü koruma ve bunun başkası tarafından izinsiz kullanılması konusunda bir çıkar yol bulamadık.
24 yıldır dijital, akıllı haritalar üretiyoruz. Bu haritaları korumak için yıllar önce başka bir hukuki süreçte, bunu “Dünya nasıl yapıyor, başka insanlar nasıl yapıyorlar?” diye baktık.
Bu şöyle bir teknikle yapılıyormuş, Watermarking denilen, yani gizli bir iz denilen, 2012 yılında o zamanlar çalıştığımız Google firmaları haritaları bizden tedarik ediyorlardı, oraya verdiğimiz haritaların içerisine, Türkiye’nin bütün ilçelerinde, ücra, girilmeyen bazı sokaklarına çalışanlarımızın Adı, Soyadı verdik. Mesela bizim “Necmettin”in adı Kızılcahamam’da bir sokakta, yandaki diğer sokakta soyadı var.
Dolayısıyla eğer bir rakibimiz Kızılcahamam’a gitmeden ekranı açıp Google’daki isimleri kendi haritasına eklerse o “Necmettin’i” de alacak. Çünkü orada Necmettin’in gerçekten olduğunu zannediyor.
Biz bu süreçte, tabiri yerindeyse “mayınları” döşedik ve bekledik. Yıllarca bekledik ve pandemiden önce tedarik zincirinde Dünya’daki bütün bu arabaların çoğuna harita üreten firmaların ürettikleri haritaların içinde bizim bu “mayınlar” ortaya çıktı. Kendilerini uyardık, hukuki süreç başlatacağımızı ilettik ve bir anlaşma yolu aradık ama çok hızlı ilerlemeyince de hukuki süreci başlattık.
Şu an hem yurtdışında hem yurtiçinde olabildiğince çok kişiyi etkileyecek şekilde bu haritalarda bizim mayınların noter tespitiyle sağladık.
Füsun Sarp Nebil: Nasıl tespit ediyorsunuz?
Alim Küçükpehlivan: Diyoruz ki; “Şu koordinattaki sokağın normalde adı yoktur, biz buna 2012 yılında “Necmettin” adını verdik, bu sokağa “Filiz” adını verdik” diye notere götürüp yüzlerce, binlerce “mayını” notere tescillettik.
Böylece, 2012 tarihinde gerçekten o sokakların bizim tarafımızdan verildiği ve resmi kayıtlara girilmiş oldu, böyle bir süreç.
Füsun Sarp Nebil: Yurtdışında da dava açtık dediniz, yurtiçindeki noterin kuralları geçerli oluyor mu peki?
Alim Küçükpehlivan: Evet. Zaten yurtdışındaki sürecin biraz uzun sürmesi de bu yüzden oluşuyor. Çünkü Türkiye’deki telif kanunlarıyla, Avrupa’daki telif kanunları çok farklı olmasa da benzer temellere oturuyor. Öncelikle haritayı gerçekten sizin üretip üretmediğinizi öğrenmek istiyor mahkeme. Türkiye’de biz bunu geçmişte yaşadığımız için, Türkiye’de bu süreci çok hızlı elde ettik ve o sorgulamayı geçtik ve hemen ilk kararlar ortaya çıktı, şimdi süreç devam ediyor ama Avrupa’da ilk önce diyor ki; “Başarsoft acaba hukuken bu haritayı kendi mi üretti diye bizden kanıt istedi?”.
Kanıtlar dosyaya sunuldu, şimdi onun devamı gelecek, ondan sonra da bütün kanıtlarımızı koyacağız. Yüzlerce sokakta bizim mayınlara basmışlar ki geçmişte Türkiye’de çok büyük iki yayın şirketi bir tek Çanakkale’nin bir ilçesinden başka yayın şirketinin dergisini kapattırdı. Yani bir hata bile aslında bunun için çok yeterli bir şey.
Çünkü insanoğlunun böyle bir hatayı tekrar etmesi mümkün değil. Oraya gittiyseniz, o parayı harcadıysanız, o sokağın adının “Necmettin” olmadığını siz doğru düzgün olarak girersiniz. Zaten kanıtlarımızda da, onu düzgün girmiş üçüncü bir partiden de örnek koyduk.
Füsun Sarp Nebil: 2012 yılında yaptık diyorsunuz, aradan 9 sene geçti. Milyonlarca araba satıldı. Çok büyük bir zarara uğramış değil misiniz?
Alim Küçükpehlivan: Aslında çok önemli bir nokta. Biz ciddi zarar etmiş olduğumuzu görebiliriz. Burada yalnız şuna dikkat etmek gerekiyor; bu firmalar hiçbir şekilde sahaya çıkmamış veya sadece ofiste oturup bizim haritaları toplamış, oradan yapmış değiller. Zaten öyle olsaydı çok ciddi anlamda şuan çok zengin biriyle konuşuyor olurdunuz. Ama öyle değil. Dolayısıyla burada bir bilirkişi süreci olur ve oluşan zararı bu konuda uzman kişiler tarafından incelenir diye düşünüyorum. Birkaç çeşit zarar var; Gerçekten kaybettiğimiz, bizim yaşadığımız maliyeti yaşamadan daha ucuza üretip bizden daha ucuza ürün sattıkları için pazarda bizim işlerimizi engelleme durumu var. Dolayısıyla sadece maddi kayıp birincil anlamda, direkt müşteri satışında değil, Pazar payında da kayıplar söz konusu.
Türk hukuku bu konuda çok sıkıntılı değil, Avrupa’yı da yavaş yavaş göreceğiz diye söyleyebilirim.
Füsun Sarp Nebil: Peki, hangi firmalar bu şekilde kullanıyor bu haritaları, isim verebiliyor musunuz? Ya da global araba diye mi geçeceğiz?
Alim Küçükpehlivan: Şöyle diyebiliriz, Alman, bildiğimiz, büyük, Avrupa haritalarının arabalarının çoğunun tedarikçisi bu firma.
Füsun Sarp Nebil: Bir de şunu sormak istiyorum, bu tür firmalar bu haritaları kullanınca, ne yarar sağlıyorlar?
Alim Küçükpehlivan: Hakikaten kentleşmenin çok arttığı günümüzde, insanların ve malların A noktasından B noktasına intikal etmesi bir mühendislik sorun ve özellikle trafik gibi bilgileri de dikkate aldığınızda çok bilinmeyenli bir denklemi her gün çözmek zorundasınız.
Yani önceden neydi, bir rotayı biliyorsanız her gün o rotadan gidip gelebilirdiniz. Ama bugün daha kompleks bir Dünya ile karşı karşıyayız ve haritalar bu sorunu çözmede birincil adresimiz. Yani, herhangi bir yere giderken, en iyi bildiğimiz yere bile giderken haritaları kullanıyoruz ve dakikalarca kullanıyoruz, bundan elde ettiğimiz değer hakikaten çok yüksek.
Her bir kişinin hayatına kim bilir kaç dakikalar ekliyoruz ve Dünya’nın en üretilemez şeyi zaman biliyorsunuz, dolayısıyla insanlara zaman ve hayatında doğrudan fayda sağlayan önemli katkı. Başarsoft’da Türkiye’de bunu katalize eden lider firmalardan birisi.
Füsun Sarp Nebil: Peki, bir de orman yangınlarına karşı projeniz var? O nedir, bahseder misiniz?
Alim Küçükpehlivan: Başta dediğim gibi, biz coğrafyayı, yani araziyi ve tüm Dünya’yı modelleme kaygısı içinde olan bir şirketiz ve onu bilgisayara attığımızda, üzerinde yapabileceğimiz işlerin aslında haddi hesabı yok. Artık yazılımcılığınızla ve bilgisayarınızın gücüyle bunu yönetebilirsiniz.
Ormanla ilgili çalışmamız, Orman Bakanlığıyla, maalesef bu yangın sezonundan önce imzaladığımız ancak teslimat süreci 1-1.5 yıl süreceği için henüz bitmemiş, bu Aralık ayında teslim edeceğimiz bir projede, gelen bir yangın ihbarından; arazinin durumu, oradaki ormanın yapısı, yani sıklığı, yaprak durumu gibi diğer bilgilerle, hangi ağaç türü gibi bilgilerle, meteorojiden gelen canlı bilgilerle, üniversiteden hocaların verdiği bir model ile o yangının 10-20-30 dakika sonra ne yöne gideceğini modelleyip, oradaki yangın müdahale ekiplerine doğru bir müdahale planını sunan bir uygulamayı bitirmek üzereyiz.
Füsun Sarp Nebil: Alim Bey, bu haritalar nasıl yapılıyor? Şirketiniz başka türlü hizmetle veriyordu. Bir şeyi de çok merak ediyorum, 25 yıl önce bu alana ne oldu da, neyi akıl edip de, geleceği görerek mi hareket ettiniz?
Alim Küçükpehlivan: Evet, 25 yıl önce biz bunu gördük. Bir boşluk ve bir sorun gördük. Ben bilgisayar mühendisiyim, kardeşim elektrik mühendisi. O ODTÜ’de okurken ben askerliğimi yapıyordum ve Ankara’yı gözlemlediğimizde, altyapı şirketlerinin durmadan bir yeri kazıp ama bütün şebekeye zarar verdiği yılları hatırlarsınız. Dolayısıyla, biz o zaman bu bilgilerin, yani kimin nerede ne altyapı yatırımı olduğunu bilgisinin artık harmonize bir şekilde, tekil bir ortamda ve bilgisayarda yönetilebilir hale gelmesi gerektiğini gördük.
1997 yılında şirketi bunun için kurduk. Sonra baktık ki, herkesin ihtiyacı olan bir şeye de bir cevap lazım ve dolayısıyla şu an biz bu stüdyoda oturup sohbet ederken bizim araçlarımız Türkiye’de sokakları hala tarıyorlar düzenli olarak, kapanan açılan yerleri topluyorlar, 13 milyon binanın bizde kapı numarası var, bugün Türkiye’deki 10 kargodan 9unun adresini, eve söylenen 5 pizzadan da 4ünün hangi pizzacıdan gideceğini biz söylüyoruz. O kadar arka planda varız.
Füsun Sarp Nebil: Yemek şirketlerinden biz pizza istediğimizde arka planda bir yazılım mı çalışıyor?
Alim Küçükpehlivan: Tabii ki, diğer türlü o firmalar, o pizza franchise’ları birbirlerine girer eğer siz onun bölgesinde diğer franchise’dan sipariş gönderirseniz. Bunun yanında, bugün aradığımız, -inşallah hiç kimsenin ihtiyacı olmaz- 112’yi aradığımızda, arka planda çalışan adres harita altyapısı da bizim ve Ambulansların içerisine yerleştirilmiş olan navigasyon sistemleri de bildiğimiz ticari navigasyonlar değil, tamamen bizim geliştirdiğimiz, çok daha hızlı güncellenen, canlı trafik verisiyle de beslenen bir altyapıyla çalışıyor ve biz 300 civarında çalışanı olan, Ankara, İstanbul ve San Francisco’da ofisleri olan iyi bir yazılım şirketiyiz.
Füsun Sarp Nebil: Peki, siz sadece Türkiye’ye mi hizmet veriyorsunuz?
Alim Küçükpehlivan: Biz yurtdışına da hizmet veriyoruz ama o gittiğimiz ülkelerde yerel harita üreticileriyle birlikte çalışıyoruz. Mesela Arnavutluk Telekom bizim müşterimiz, şuan Afrika’da 2 ülkede tekliflerimiz var, Amerika’da enerji dağıtım ile ilgili kırsaldaki sorunlarını çözmeye çalışan bir partnerimizle Amerika pazarına da çözümler üretiyoruz.
Füsun Sarp Nebil: Peki Google’ın bazı arabalarını görüyoruz, Google’ın haritası nasıl oluşuyor peki?
Alim Küçükpehlivan: Evet ama şöyle, harita akıllı ve katman katman, biz bazı kısımlarını devamlı düzenli üretip veriyoruz, bazı kısımlarını Google kendisi alıyor. Mesela “bir yere gittim, yanlış yerdeymiş” dediğiniz şey aslında işletmenin adını girdiğinizde Google’da, Google onu bütün kullanıcılara açtığı için, o işletmenin, mesela bugün biz T24’deyiz, aslında 3-4 yıl önce Sıraselviler’deki yeriniz var, Google’da orası duruyor olabilir ve bilmeyen birisi oraya gidebilir. Sonra da Google’ı suçlayabilir ama aslında öyle değil, oranın kapatılması ve bunun da buraya net bir şekilde güncellenmesi gerekiyor, Google’da bunu kullanıcılara açıyor. Burada adresin daha çok tercih edilmesi bu tür hataları da engeller. Google’ın araçları veya otonom araçlar ise aslında her biri harita üreticisi. Kendi kullanacakları haritaları, üzerindeki o sensörler ve bilgisayarlar aracılığıyla o arabayı siz kullanırken veya kendisi giderken canlı olarak üretiliyorlar, alttaki daha genel haritayla birleştirip, navigasyon sistemini ona göre çalıştırıyorlar.
Füsun Sarp Nebil: Yandex, siz yolda giderken, sizin telefonunuzdan da aldığı verilerle düzeltiyor.
Alim Küçükpehlivan: Sadece Yandex değil, Apple, Google, hepsi. Bu, daha fazla sensörle daha doğru veri üretmenin bir metodolojisi. Dolayısıyla cebimizde taşıdığımız telefonlar aslında birer verici sensör ve o verileri harmanlayarak arka tarafta yine kullanıcıların ihtiyacını görecek sistemler geliştiriyor yazılım şirketleri.
Füsun Sarp Nebil: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Alim Küçükpehlivan: Evet, şöyle söyleyeyim, haritayı biz cebimizde kullanıyoruz ama aslında arka planda bize ulaşan mal ve hizmetlerde de ciddi anlamda bir katkı var. Bazı yerlerde bu dijital dönüşüm çok hızlı gelişmediği için bazı aksamalarla karşılaşabiliyoruz. Hatırlayın, pandemide kargo şirketleri ciddi anlamda şaşkınlığa girdiler. Dijital dönüşümünü tamamlamış işletmeler daha hızlı yönetebildiler, daha hızlı adapte olabildiler. Dolayısıyla, herhangi bir işletmenin konum ve coğrafya boyutunu düşünmeden bir operasyon yapmasını tavsiye etmiyorum.