Bu yazının önceki bölümlerini
- İnternet Yayıncılığında 2 Olay ve 2 Mahkumiyet
- İnternet Yayıncılığında 2 Olayın Savunmaları
- Çoşkun Ak’ın Savunması ve Mahkumiyet
- İnternet Yayıncılığında Yasasızlık
- İnternet’te Gazetecilik ve Hukuk
- İnternet Yayınlarında Suç İşlenen Yer Neresi?
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
2.8-Web Sayfasında Gazetelerde Olduğu Gibi Bir Kişiyi “SORUMLU MÜDÜR” Göstersek Bile; Hukuki ve Cezai Sorumluluğu İnternet Yayını Bakımından Nasıl Uygulanacaktır?
Basın Yasasının 16.maddesinde “sorumlu müdür”ün hukuki ve cezai sorumluluğu gösterilmiştir. Bu maddeye göre süreli yayında (mevkute/ günlük gazete, dergi, bülten gibi)sorumlu müdür yazıyı, haberi yazan ve karikatüri çizenle birlikte sorumludur. Ancak sorumlu müdürler için verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar sürelerine bakılmaksızın para cezasına çevrilir.
Sorumlu müdür, gazete, dergi veya bülten gibi süreli yayınlarda müstear adla veya imzasız yayınlanan yazı veya haber veya resim veya karikatür sahiplerinin adlarını bildirmek zorunda değildir. Sahibi belli olmayan veya sorumlu müdür tarafından açılan davanın görüldüğü mahkemece yapılacak birinci sorgusu sırasında sahibini açıklayabilir. Mahkeme önündeki ilk sorgusunda sahibinin kim olduğu açıklanmaz veya sorumlu müdür tarafından yazı veya haber sahibinin kimliği doğru olarak açıklanmazsa; sorumlu müdür yazıyı veya haberi veya karikatüri yapan kimse gibi sorumlu olur. Madde devamında diğer sorumluluk halleri düzenlenmiştir.
Basın Yasasının “sorumluluk” açısından en tartışmalı maddesi 16. maddedir. Basın yoluyla işlenen suçlarda özel bir sorumluluk düzenlemiştir. Öncelikle “basılmış eserin varlığı” ve “ neşir” unsurları olmadan sorumlu müdürün sorumluluğu yoktur.
Sadece birkaç önemli konuya değinerek sorunu WEB sayfasında birkaç örnek vererek neler olabileceğini açıklamaya çalışalım. Öncelikle yukarıda açıklandığı gibi, internet ortamında yayınlanan WEB sayfaları “basılmış eser” sayılamayacağından ve yapılan interaktif yayın ile “neşir” fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği tartışmalı olduğundan, Basın Kanununa göre sorumlu kabul edilmek istenen internet yayınındaki sorumlu müdürün hukuki sorumluluğu hukuken yok hükmündedir.
ABD’den veya İtalya’dan gönderilen bir haberin WEB sayfasında yer almasıyla eğer haberde basın yoluyla işlenmiş bir suç varsa; Türkiye’de ve İstanbul’da bulunan “sorumlu müdür” hakkında dava açılabilir iken; eser sahibi sıfatıyla aynı davada yargılanması gereken ABD’den veya İtalya’dan haberi gönderen kişi hakkında ülkemizde dava açılamıyor ise ne olacaktır?
Sorumlu Müdür, eser sahibinin kimliğini açıklamayıp hakkında dava açıldığı zaman birinci oturumdaki sorgusunda kimlik açıklarsa ve WEB sayfasında yer alan yazı veya haberin Çin’den gönderildiğini ve kimin gönderdiğini kimlik ve adresi ile bildirdiği zaman; eser sahibi hakkında dava açabilmek olanaklı mıdır? Aksi takdirde sorumlu müdür eser sahibi kabul edilerek yargılama sürecek midir ?
Basın Yasasına göre sorumlu müdür belli olmadığı zaman; yayınlatan da belli değilse “basan” hakkında dava açılacağına göre; İnternet ortamındaki WEB sayfasının “basanı”nın kim olduğu Basın Yasasına göre tanımlanamadığına göre ve basının kim olduğu belli değil iken kim hakkında dava açılacaktır?
2.9-Cevap ve Düzeltme Hakkı Nasıl Kullanılacak
Cevap ve Düzeltme hakkını düzenleyen Basın Yasasının 19.maddesinin ise internet ortamındaki yayınlar bakımından uygulanabilme olanağı hiç yoktur. Tekzip müessesinde “süreler” önemlidir.
Örneğin tekzip talebinde bulunacak olan kişi yayının yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde sorumlu müdüre başvuru yapar. İnternet ortamında “yayının yapıldığı” tarihin kanıtlanması zordur.
Sayfada gösterilen tarihin esas alınmasının olanaklı olduğu ileri sürülebilir. Böyle olsa bile sonraki aşamalarda, tekzip metninin yayınlanmaması halinde uyulması gereken sürelerdeki “yayınların” dakika dakika değiştiği düşünülecek olursa, tekzip metninin yayınlanması gereken günde yayınlanmadığını kanıtlamak için, dakika dakika değişen binlerce web sayfasının printer çıkışlarını “kanıt” olarak dosyaya sunmanın nasıl gerçekleşeceğini düşünmek gerekir. Uygulanamaz hükümlerle yasa yapılamaz.
2.10- İLK SONUÇ :
Basın Yasasının İnternet Yayınlarına Uygulanması Zordur
Basın Yasasının 1.maddesinde açıklandığı gibi “ Basılmış eserlerle bunların neşri bu kanunda yazılı hükümlere tabidir.” Bu durumda amacı 1.maddede belirtilen basılmış eserlerle ve neşir fiilleriyle ilgili bu yasaya “Ek Madde 9” şeklinde ekleme yapılması ve internet ortamındaki yayınları Basın Yasasına bağlı kılmak, Basın Yasasını yamalı bohçaya çevirir.
Hatta yasanın içerik ve amacına uygun olmayan ve Basın Yasasında tanımlanmayan “İnternet ortamındaki WEB sayfası” ile yazılı basının kuralları çatışır. Bu kez başka kaoslarla karşılaşılır. İnternetin “özel yasası” çıkmış olur ama uygulanma kabiliyeti yoktur. Bu yasa yapma gereksinimine aykırı bir durumdur. Hukuk kaos üretmez. Aksine toplumun gereksinmelerine yanıt verir.
Uygulamada beklenmeyen sonuçlar doğuracak nitelikteki bu Ek Madde mantığı Basın Yasası içeriğine ve hükümlerine de aykırı düşmektedir. Basın Yasası tarafından düzenlenen yayın, neşir ve basılmış eser kavramı ile bağdaşmayan WEB sayfasının oluşum ve yayın biçimi, İnternet Servis Sağlayıcılarının ve İçerik sağlayıcılarının teknik ve hukuksal duruşu, internet ortamında yayınlanan sayfanın sahipliği gibi konular gözönünde bulundurulucak olursa İnternet Ortamında Yayın bakımından ayrı bir yasa yapılması zorunludur.
O nedenle, olsun da nasıl olursa olsun ama yasa olsun mantığı internet ortamındaki yayıncılık bakımından geçerli değildir. Türkiye bunun örneğini radyo ve televizyon yayınlarındaki yasa yapma çalışmaları sırasında yaşamıştır. 3984 sayılı yasa en kötü yasa yasasızlıktan daha iyidir mantığıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu gün gelinen nokta bellidir.
İnternet Servis Sağlayıcılarının hukuksal sorumlulukları ile içerik sağlayıcıların hukuksal konumu yapılacak yasada açıkca gösterilmelidir. Yayından sorumlu olanların kimler olduğu belirlendiğinde, Basın Yasasında olduğu gibi düzenlenecek bir beyanname verilmek suretiyle “kimin neden sorumlu olduğu” Açıklığa kavuşturulabilir. Aksi takdirde denetim “müdahaleyi” ve müdahale biçimleri de sansür kapılarını açar.
“Suç duyurusunda” bulunmak isteyen kişilerde herhangi bir başvuru yaptığında kimi şikayet ettiğini ve savcılık kurumuda kimin hakkında hangi davayı açacağını bilir hale gelir. Devletin kendi sitesinde adres göstererek internet ortamında yapılan yayınlarda yasaya aykırılık veya kişilik haklarına saldırı görüldüğünde “ihbar” edilmesini istemesine gerek kalmaz. Aksi takdirde kimin kimi ihbar ettiği belli olmayan ve yapılan ihbarlardan kaynaklanan başka kaoslar yaşanır.
İnternet konusunda “fikir” sahibi olmak yeterli değildir. Yasa üretmek için internetin ne olduğunu ve ne olmadığını bilmemizi gerektiriyor. Yani “bilgi sahibi” olmak gerekir. Basın Yasasına Ek madde ile sorunu çözmek isteyenler internet konusunda bilgi sahibi olmadıklarını Taslak metinleriyle kanıtlamışlardır. Anayasa Komisyonundaki önerinin tercümesi budur.
TBMM’de bu maddenin görüşülmesi sırasında Basın Yasasına Ek madde olarak getirilen internet yayınları ile ilgili olan Ek Madde 9’u değiştirmiş ve değişiklikle kabul etmiştir.
Bu yazının devamını İnternet Yayıncılığı ve RTÜK? başlığı altında okuyabilirsiniz.