Internet protokolü üzerinden ses nakli (VoIP) olarak adlandırılan teknolojinin kullanımına Türk Telekom A.Ş. nin izin vermediği bu siteyi takip edenlerce yakından bilinmekte. 4502 sayılı yasa ile ana operatöre tanınan “ses tekeli” hakkının ihlali olarak algılanan bu teknolojinin, aslında katma değerli bir hizmet olarak kabul edilmesi ve vatandaşların kullanımına bir an önce açılması ise sektör müteşebbislerinin ortak dileği.
Kullanımı bir türlü engellenemeyen teknolojinin merdiven altı firmalar tarafından sunulmaya başlanması nedeniyle ana operatörün kayıpları giderek artmakta, “bugün var yarın yok” işletmecilerin ödenmeyen hat ücretleri ne yazık ki T.Telekom A.Ş. ve dolayısıyla ülke ekonomisinin ciddi zararlar görmesine sebep olmaktadır.
Elbette ki yapılması gereken en doğru hareket, hizmetin verilmesinin engellenmesi yerine, ülke ekonomisinin bu işten en fazla faydayı elde etmesi gerekli birkaç basit düzenlemenin biran önce yapılması olmalıdır.
T.Telekom A.Ş. nin küçük/büyük, kayıtlı/kayıt dışı ayrımı yapmaksızın tüm sektör üzerinde kurduğu baskı ve fiili engellemeler eski yönetimin son günlerine kadar bütün hızıyla devam etmiştir. Bu kapsamda mahkeme tespit istemleri ile kurulmaya çalışılan baskı ise her zaman istenen sonucu vermemektedir.
Şimdi konu hakkında yorumlarımızı bir yana bırakarak, geçen hafta içerisinde öğrendiğimiz bir delil tespiti isteminin irdelenmesine geçelim.
Delil tespitini isteyen : T.Telekomünikasyon A.Ş.
Aleyhinde tespit istenen ise, IBM Türk Ltd.Şti.
Sulh Hukuk Hakimliği’nden talep edilen ise, ses tekeli hakkını ihlal eden şirketin PRI hatları üzerinde Levent C santralinde tespit işleminin yapılarak , ulusal haberleşmede güvenlik ve kontrolü ortadan kaldıran ve haksız kazanç elde edilen eylemlerin bilirkişi marifetiyle tespiti.
Bütün dünya tarafından son derece yüksek prestijiyle tanınan IBM Türk Ltd. hakkında haberleşmede ülke güvenliğini tehlikeye düşürdüğü iddiası elbette son derece ciddidir. T.Telekomünikasyon A.Ş.’nin tespit dilekçesindeki iddialar ayrıca, anılan şirketin haksız kazanç elde ettiği şeklinde devam etmektedir.
Durumu kendilerine ilettiğimiz IBM yetkililerinden henüz bir görüş alamadık. Ancak IBM gibi prestijli bir firmanın suçlandığı tarzda bir hareket tarzı olamayacağı açık. Bu yazıyı yazmamızın nedeni de zaten, olayın ne boyutta olduğunu IBM örneklemesi ile siz okuyucularımız ile Yeni Türk Telekomünikasyon A.Ş. Yönetiminin dikkatlerine sunmak. Çünkü bu şekilde, ISS olmayan, aslında asıl faaliyet alanında çalışırken, günün birinde TT tarafından basılmış ve mahmeye verilmiş firmalar da var listede. Bunların bir kısmını biliyoruz.
Yukarıda belirttiğimiz dudumda, T.Telekomünikasyon A.Ş.’ne ait iddiaların ispatının taraflar arasında bir hukuki uyuşmazlık konusu olup olmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacaktır. Ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli konu, VoIP konusunu ülke güvenliğiyle irtibatlandıran T.Telekomünikasyon A.Ş.nin somut olayda nasıl bir tutum izleyeceğidir. Aynı suçlamalarla ağır ceza mahkemelerinde yargılanan onlarca kişi için başvurulan savcılığa şikayet yolunun, IBM Turk Ltd. yöneticileri hakkında da yapılması halinde yaşanacak gelişmeler merakla beklenmektedir.
Her şeye rağmen, sektörün T.Telekomünikasyon A.Ş.’nin yeni yönetiminden beklentisi, yaşanan bu son derece sevimsiz gelişmelere artık bir son verilmesidir. GSM operatörleri de dahil olmak üzere tüm iletişim sektörü ile uyuşmazlık yaşayan ana operatörün, çözümü mahkeme koridorları yerine uzlaşma toplantıları içerisinde aramak olmalıdır.
Türk Telekom’un Yeni Yönetiminin bu konuya acilen bir çözüm bulmasını ve ülkenin önünü açmasını bekliyoruz. Pekçok şirket ve yönetici bu konuda uzun zamandır sorun yaşıyor ve sektör hergeçen gün biraz daha yaralanıyor. Üstelik Türk Telekom’un kasasına LİSANS PARASI olarak akabilecek paralar da maalesef merdivenaltı tabir edilen şirketlere akıyor. Bu rakamın 60-250 milyon $ arasında bir yerlerde olduğunun tahmin edildiğini söylersek durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz.