Şu BSA’dan çektiğimiz nedir, bilmem ki? Krizler, yüksek SSK, vergi vs problemlerle savaşan KOBİ’lerimize yaptıkları baskınlar bir yana, ikide bir kerameti kendinden menkul rakamsal açıklamalar yapıp duruyorlar. Neymiş, şimdi de BSA Dünya Başkanı Robert Holleyman gelmiş ve demiş ki, Korsan Yazılımın Türk Ekonomisine verdiği zarar 5 yılda % 40 arttı. Vay canına bunu nasıl hesaplamışlar dersiniz?
Türk yazılımı yıllardır sahipsiz. Bu nedenle önüne gelen, yukarıda da dediğimiz gibi kendinden menkul açıklamalar yapıyor[1]. Bunların bir tanesi, BSA’nın açıkladığı araştırmalar. Bu nasıl hesaplandığı belirsiz ve resmi kurumları yurtdiçinden ve dışından baskı altına almaya yönelik olduğunu düşündüğümüz araştırmaların doğruluğunun araştırılması ve Türk yazılımının korunması ve yükselmesi konusunda BTK’ya görevler düşüyor.
Türk Yazılımı, Zengin Yabancı Yazılım Şirketlerinin Baskılaması ile Geride Kaldı
BSA’nın bu yılın başında yaptığı diğer bir açıklaması, hatırlayacaksınız, korsan yazılımın % 64[2] olduğu şeklindeydi. Bütün bu araştırmaları nasıl yapıyorlar (aslında yapmadan masa başından bir takım orantılarla oluşturuyorlar[3]) daha önceki bir yazımızda açıklamıştık ama biz size görünmeyeni ifade edelim, bu rakamın büyük bir kısmı BSA’nın yani başka bir deyişle Microsoft’un Türkiye cirosunun gördüğü zarar ya da satamadıklarını düşündükleri sayı için öngörülen rakam[4] olarak telafuz ediliyor.
Neden derseniz, birincisi, Allah aşkına söyleyin, Türkiye’de “paket” olarak satılan ne kadar “Türk” yazılımı var?
Türk yazılımı, 1990’larda tüm Anadolu’da kurulan bilgisayar satış kanalı (bayiler) uzantısında, ülkemizde o yıllarda giren bir sürü zengin yabancı yazılım firmasının baskısı altında “YOK” durumunda. Bugün kendinizi zorlarsanız, birkaç Türk yazılımı dışında aklınıza gelen olmaz.
Çünkü, o zamanların hükümetleri, bu konuda Hint hükümetinin gösterdiği basireti gösterememiş durumda. Hint’lilerin kendi pazarlarına girmek isteyen yabancı firmalara ne diyor ; “tamam gelin bu pazarı size açıyoruz, kullanabilirsiniz, ama bu pazardan elde ettiğiniz cironun % 25’ini bu ülkede bırakmak şartıyla”. Bunu Türk hükümetleri o zamanlar dememiş durumda, bugüne gelindiğinde hala da denilmemiş durumda.
İşte bu nedenle TK’nın adının BTK’ya dönüştürülmesini çok önemsiyoruz. BTK Başkanı Tayfun Acarer ve Kurul üyeleri, kendilerinin ifadesi ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın desteğini de alarak, 3G konusunda büyük bir çaba gösterdiler ve yabancı firmalardan ve bu firmaların politik figürlerinden gelen tüm baskılara rağmen ARGE ve 500 mühendis mecburiyeti koydular.
Aynı çabayı, şimdi “Yazılım“ alanında bekliyoruz. Hala çok geç değil. BTK çok uzun zamandır beklenen bir konuya ne zaman el atacak? Sektör şunu söylüyor : “Sayın Acarer sizi buraya da bekliyoruz, Telekom sektöründe yaptıklarınızı takdir ediyoruz ama yazılımcıların da ilgiye ihtiyacı var”.
Şimdi artık bu Türk yazılımını da desteklemenin zamanıdır. Bu destek sadece ARGE kanunu ya da Teknopark yapmakla, ya da ileride beklenen vergi avantajları ile bitmiyor. “Türkiye’nin korsan yazılım” kullandığı” şöhretine bir bakmak lazım. Acaba başka ülkelere nazaran nasıldır? Bunu böyle masa başından, benchmarklarla yapılan tahminler yerine, gerçek araştırmalarla belirlenmesi mümkün müdür?
Diğer yandan 1990’larda gelen bu yabancı yazılım firmaları, ülkemizin kamu kurumlarının başını da öylesine döndürdüler ki, örneğin bir üniversite, “bilgisayar mühendisliği eğitiminiz?” sorusuna “biz çok güçlüyüz, Microsoft “.NET” enstitüsü var bizde” diye cevap verebiliyor.
Eğitim alanındaki sapmaları düzeltmek ve “tarafsız” olmak ya da daha ilerisi “serbest yazılıma taraf” olmak ve Türk yazılımına destek vermek lazım.
Ya da, bir ihale sonrası, soru sorduğunuz devlet yetkilisi “Ama Türk yazılım firmasından alsak, yarın bu firma kalmayacak, biz de yazılımı sürdüremeyeceğiz” cevabı verebiliyor. Beyni öylesine bu yabancı firmaların kerameti kendinden menkul palavraları ile doldurulmuş durumda ki, baştan o Türk firmasının uzun süre yaşayamayacağı fikri-sabitine takılmış durumda ve “Peki ama, kendi hükümetince desteklenmeyen bir yazılım sektörü nasıl ayakta kalır ki” ironisini bile farkına varmıyor bu sözleri sarfederken.
Diğer yandan bu kamu yöneticileri hep bu ülkeyi kendilerinin düşündüklerini, özel sektör firmalarının ise para kazanmak herşeyi yapabildiklerini savunurlar. Bunu da tarihe not düşelim.
Bütün dünya hükümetleri (özellikle Avrupa’dakiler), devlet kurumlarında serbest yazılıma geçerken, biz hala ihalelerimizi 1,5 milyon $’a fiyat verdiği firmada rekabet görünce 900 bin $’a inen firmalardan alabiliyoruz[5].
Bunu yaparken, o yazılımların içlerini görememeye, “acaba o işi yaparken, başka ne tür işler yapıyor”u bilmemeye de aldırmıyoruz.
Oysa Pardus’umuz var. Mutlaka hataları vardır ama kullanmazsak, şans tanımazsak, nasıl gelişecek !!!
Bir sonraki bölümde, korsan yazılım diye basbas bağıran BSA’ya karşı Microsoft’un yaptırdığı baskınları ve MEB’le başlayan “öğretmene”, “sağlık mensubuna” hatta “imama” bilgisayar kampanyalarındaki Microsoft lisans fiyatlarını inceleyeceğiz. Bu bölümü BSA Baskınları, Bilgisayar Tamir Servislerini Gereksizken, Lisans Almaya mı Zorluyor? – 2 başlığı altında okuyabilirsiniz.
[1] BSA, 2009 İlk Çeyrekte Lisanssız Yazılım Kullanan Firmaların Ödediği Tazminat Arttı
[2] BSA Yine Bir Kopya Yazılım %’si Söylüyor ama Ne Kadar Doğru Acaba?
[3] BSA; Türkiye’de Yazılım Korsanlığı % 66 – 1
[4] Bu Korsan Yazılım Kayıp Rakamları Nerden Bulunuyor?
[5] Microsoft’tan Rekor İhale İndirimi; 550.000 $