15 temmuz Darbe Girişimi ve sonrasında başlatılan FETÖ / PDY soruşturmaları ile ilgilenilen bugünlerde, ülkece gözden kaçırılmaması ve acilen çözülmesi gereken bir sorunumuz daha var; o da Türk Telekom’un ta kendisi.
Neden “bizim sorunumuz” ya da neden “Turkcell – Vodafone sorunumuz değil de, Türk Telekom sorunumuz oluyor?” diye sorabilirsiniz. Cevabı şu; ülkenin haberleşme (ses + veri) altyapısı bu şirketin elinde. Çünkü ülke çapındaki altyapının yönetim imtiyazı 2026 yılına kadar bu firmaya verildi. İmtiyazı onda olan bu altyapının sahipliği ise ülkeye yani bizlere ait. Türk Telekom bu altyapı üzerinde sadece 2026’ya kadar imtiyaz almış durumda [1]. Dolayısıyla yakından izlenmesi gereken bir durum.
Şirketin çalışanları ise, özelleştirmeden bu yana ilk defa bu kadar toplu halde huzursuz. O dönemde “devlette kalma / özelleşmiş şirkete geçme” hengamesi vardı [2] ve insanların gelecekleri söz konusuydu. Bugün yine gelecekleri söz konusu ama farklı bir şekilde. İşten çıkarılan ya da gözaltına alınanlar bir yana, kalanların çok huzursuz oldukları bilgisi alıyoruz. İşten çıkarılan / gözaltına alınanlar içinde de FETÖ dolayısıyla haklı olduğu kadar “kurunun yanındaki yaş” durumuna düşenleri de duyuyoruz.
Ama bunlardan daha önemlisi, şirketin geleceği ve bu geleceğin ülkemizi ve 78 milyon kişinin haberleşmesini nasıl etkileyeceği sorusu önümüzde…
Türk Telekom’da Sorunlar Nelerdir?
Türk Telekom’un geldiği noktaya baktığımızda özelleştirilmesinde bir sorun olduğu anlaşılıyor. Bunu “özelleştirilmemeliydi” anlamında söylemiyoruz. Aksine daha düzgün özelleştirilseydi bugün telekom sektörü ve hatta ekonomi farklı bir yerde olabilirdi şeklinde söylüyoruz.
Özelleştirilmeliydi; çünkü Türk Telekom özelleştirme öncesi 54.000 personeli ile çok hantaldı (hatta özelleştirmeden az önce 74.000 personelle) ve bu eleman fazlalalığı Türk Telekom’a ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyetine çok pahalıya mal oluyordu. Fazlalık elemanın sadece maaş ve sosyal ödemeleri yılda yaklaşık 1 milyar TL civarı fazla ödeme anlamına geliyordu diyebiliriz. Bunu da biz vatandaşlar “pahalı telefon hizmeti” şeklinde ödüyorduk. Bugün interet + ses yapan grubun personel sayısı 30’binlerde ve sadece Türk Telekom olarak 20.000 civarı elemanı var.
Özelleştirme öncesinde yaptığımız telefon görüşmelerinin fiyatları bazı ülkelere göre 2, bazılarına göre 3 kat pahalıydı [3]. Çünkü bu şirket (diğer kamu şirketleri Tekel, THY vs gibi) bir yandan bütçe açıklarını kapatma yeri olarak görülürken (o nedenle devamlı zam yaparlardı), diğer yandan iktidarların yandaşlarına iş bulma yeri olarak kullanılırdı. İçlerinde çalışanlar, devlet memuru ve dolayısıyla iş garantileri olduklarından vatandaşın ya da şirketin iyiliğinden önce, kendilerini düşünebilirlerdi. Yani yapılan hatalar ya da verimsiz hareketler herhangi bir şekilde cezalandırılmazdı ama bedelini halk ve ekonomi öderdi.
Örneğin, 1997 yılında Genel Müdürü olduğum Alnet (ISS) firması, ABD’deki merkezden ve ABD’deki Türklere yönelik TV yayını başlatmış ve daha ilerisi için YouTV.net isimli bir web adresi satın almıştı. Bugünün YouTube düşüncesini o zaman oluşturmuş olan Alnet, yayını Türkiye’den yapıyorlar iddiası ile –ki o zaman Türkiye’de multicasting denilen altyapı henüz yoktu yani bu yayın yapaılamazdı– Türk Telekom tarafından 256 KB internet hattına 130 bin $ fatura yollanarak engellendi. Açtığımız dava şirketi kapattığımızdan çok sonra yani 7 yıl sonra 2004 yılında lehimize sonuçlandı ama kim kaybetti? Sadece Alnet değil, Türkiye de kaybetti. O zamanın yöneticileri için “görevi kötüye kullanma” davası açmak istediğimizde, mevcut kurallarla bunu yapamadığımızı gördük.
Her neyse; özet olarak ekonomiden anlayanlar, bu nedenle bu firmaların özelleştirilmesinin uygun olacağı düşüncesindeydiler.
Ancak geldiğimiz noktada, Türk Telekom özelleştirilmesine bakıldığında, değişen bir şey yok ve üstelik ortada daha büyük bir garabet var. Buna özetle bakalım;
Türk Telekom ile ilgili Ülkece Sorunlarımız ise şu şekilde özetlenebilir;
- Teknik Sorunlar
- Bugüne dek altyapının Tekel Kalması, Türk Telekom’un bir başka firmalar tarafından yapılmak istenen altyapıya da TIKAÇ olarak davranması ve şu ya da bu nedenle Türk Telekom’un bunu yapmasına müsade edilmesi ya da engel olunmaması.
- Diğer firmalar büyük bir çaba hatta bir olgunlukla –rekabeti bir kenara itip– Ortak Altyapı Şirketi kurmaya yönelmişken, Türk Telekom’un ülkeye ait olan altyapıyı bu projeye dahil etmeyişi, uzaktan bakması [4].
- – Ülkenin telekom alanında DOĞU-BATI arasında bir kavşak olması için 20 yıldan bu yana TRAFİK DEĞİŞİM NOKTASI oluşturmasının da önüne geçmesi. Bu tür noktalar hem ülkeye para kazandırır, hem de haberleşmenin geçtiği ülke olduğu için siyasal güç anlamına gelir [5].
- İdari Sorunlar
- Türk Telekom içinde bilinen ama ancak bugünlerde su yüzüne çıkan FETÖ / PDY yapılanması (acaba nasıl bir işlevi oldu? şirkete ne zararları oldu?)
- Türk Telekom’un çok büyük düzeye varan borç yükü
- Türk Telekom’un dolaylı ortağı Saudi Oger’in yaratacağı riskler (yüksek borçluluk)
Bu sorunların, mevcut Türk Telekom / UDH Bakanlığı / BTK ekibiyle değil, daha geniş bir konsensusla çözülmesinin vaktidir. Çünkü Türk Telekom bugünkü tekel hali ile sadece ticari olarak değil, güvenlik olarak da hepimizin sorunu haline gelmiş durumda.
Hatta belki yerli arabada arandığı gibi, bir babayiğit aramanın da vaktidir. Çünkü daha önce bu işe soyunan yerli firmalar vardı pekala.
175 Yılda Kurulan Ve Türkiye’ye Ait Altyapı Neden Son 10 Yılda Geliştirilmedi? Hükümet Türk Telekomu Neden Yatırıma Zorlamadı? Tekel Hala Neden Var?
Ama bu şirketin yarattığı sorunların incelenmesi kadar, telekom sektörünün de incelenmesi ve bir strateji geliştirilmesinin vaktidir. Otonom arabalar, uzaktan kumandalı savaş, IoT gibi gelişmeler bir yana dünya drone’larla, balonlarla, alçak uydularla internet erişimini konuşuyor. Google, Facebook, Twitter gibi internet firmaları önce içeriğe el koydular, bugün de internet erişimini de vermeye hazırlanıyorlar. Eğer yerli çözümlerimiz bir an önce gelişmez ise, eğer altyapı böyle kalırsa, rekabet kurulamaz ise, bakmışsınız ülkenin internet kullanıcılarını da bu firmalara kaptırıvermişsiniz.
Diğer yandan Türk Telekom’un özelleştirme sırasında kullanma imtiyazını aldığı altyapı 175 yılda ülkemizin vergileri ve kullanım ücretleri sayesinde oluşturulmuş ve değeri sadece bakır olarak bile bazılarına göre 80-90 milyar TL, bazılarına göre 200-300 milyar TL olduğu tahmin edilen Türkiye çapında bir altyapı. Ses ve veri iletişimini bu altyapı üzerinden gerçekleştiriyoruz. Yani konuşmalarımız ve internetimiz hep bu altyapı üzerinde.
Hatta diğer operatörler üzerinden servis alırken de bu altyapıyı kullanıyoruz. Çünkü belirttiğimiz üzere, diğer altyapıların önü kesildi. Sadece üstüne saplamalar şeklinde şebekeler var ama bu omurga dışında 2ci bir omurga yok. Hatta bütün dünya bakırdan fibere geçerken bile, yani yepyeni bir altyapı yapabilecekken bile bu yapılamadı.
Aslında 2004 yılında ilan edilen serbestleşme kapsamında başka altyapılar da kurulmalıydı ama BTK’nın bu konuda motivasyon gösterdiğini ya da ortaya vizyon koyduğunu göremedik. Ya da belki başka nedenlerle olamadı. Dolayısıyla bu altyapı hala ve ne yazık ki tek. Bu yazıda o nedenle bu konuyu işlemek durumundayız[6].
2005’de BTK ile Türk Telekom arasında imzalanan bir İMTİYAZ SÖZLEŞMESİ çerçevesinde bu altyapının yönetimi ve üzerine yapılacak yatırımlar 2026 yılına kadar Türk Telekom firmasının sorumluluğunda. Yani bu altyapı verilirken “aynen kalsın” denilmedi, üzerine yatırım yapılması zorunluluğu da var ama bu zorunluluğun miktarı maalesef şeffaf değil. Hiç açıklanmadı nedense gizli. Yani neden yapılamadı bilemiyoruz.
Bu altyapı ülkemizin ticari açıdan verimliliği için önemli olduğu kadar, güvenliği açısından, sağlık ve eğitim uygulamaları gibi pek çok açıdan HAYATİ bir altyapıdır.
Üstelik dediğimiz gibi bu altyapı “bize ait”. Yani Türkiye’ye ait. Yani altyapı özelleştirme sırasında satılmış değil. Satılan Türk Telekom isimli firmadır. Ama 175 yılda kurulmuş olan telekom altyapısı ülkeye aittir. İmtiyazı 2026 yılında yeniden değerlendirilecektir [1].
O zaman sorumuz şu; Türk Telekom neden bu altyapıyı geliştirmedi? Neden hükümet ve ilgili organları bu firmayı yatırım yapması için zorlamadı? Buradaki cevap FETÖ konusu muydu, bilemiyoruz.
Yeniden baştaki soruya dönersek; neden Turkcell ya da Vodafone ya da başka bir firma sorunumuz değil; Çünkü 2004 yılında ilan edilen “Telekom Sektöründe Serbestleşme”ye rağmen, maalesef telekom sektörünün önü tıkalı. Bu 2 firma ya da diğer daha küçük işletmeciler yatırım yapmak istediklerinde önleri hep Türk Telekom lehine kapatıldı. Türk Telekom bu altyapıda maalesef hala TEKEL. Yani biz hala Türk Telekom’a mahkumuz.
Bu da “NEDEN?” diye sorulması gereken 3cü sorudur.. Ya da en azında “Hadi artık bu sorunu çözün” demenin vaktidir.
Saudi Oger Durumu
Yukarıda yazdığımız sorunları 1 değil 10 değil, 100 kere tekrarladık, telekom sektörü içindeki ya da dışındaki konuya yakın herkes de tekrarlıyor. Altyapının zayıflığının ya da tekel olmasının getireceği sıkıntı ve geride kalmalar [7]. Trafikten 2 kere para alacağım diye engellenen “Trafik değişim noktası”nın ülkeye getireceği faydalar [8]..
Bunları burada tekrarlamayalım ve diğer bir duruma hızlıca bakalım; Türk Telekom’un dolaylı ortağı Saudi Oger bağıra bağıra iflas ediyor ve son haberlere bakılırsa Suudi Hükümeti bu şirketi satın alıyor[9]. Türk Telekom’dan KAP’a yapılan açıklamaya baktığımızda “bir şey olmaz” denilmiş ama pek de öyle gözükmüyor.
Türk Telekom’un özelleştirmeye çıkarılan % 55’ini, 2005 yılında Türkiye’de kurulan Ojer Telekomünikasyon isimli firma 6,55 milyar $ karşılığında satın aldı. Bu firmanın % 99’u merkezi 2005 yılında Dubai’ye taşınan Lübnan’lı Oger Telecom firmasına ait. Oger Telecom’un % 50’sine ise Saudi Oger sahip [10].
Yani Saudi Oger büyük bir borçla –ki Suudi yetkililer 4.5 milyar $ borçtan ve 1,5 milyar $ varlıktan bahsediyor—iflas ederse, bunun uzantısında dolaylı Türk Telekom hisselerine kadar uzanan bir durum söz konusu olabilir.
O zaman bir an önce bu durumun çözülmesi lazım. Yani Türk Telekom’a etkisi azaltılacak önlemler alınmalıdır.
Eğer Suudi Arabistan hükümeti bu firmayı satın alıyorsa –ki alma nedeni, firmanın iflasına bir anlamda neden olması. Petrol fiyatlarının düşük olmasıyla tasarruf yönelen Suudi Arabistan’ın inşaat işlerini azalttığı ve ödemeleri de zamanında yapmadığı kaydediliyor– hala bu borçlar mevcut. Üstelik Suudi Arabistan da tasarruf yapmaya ve para harcamamaya bakıyor.
Ayrıca Türk Telekom’un zaten kendi borçları yeterince büyük. Son bilançosuna dikkatle bakıldığında, kısa vadeli yükümlülüklerinin 9,2 milyar TL ve uzun vadeli 12,7 milyar TL olmak üzere toplam yaklaşık 22 milyar TL yükümlülüğü olduğu anlaşılıyor.
Bu rakamlarla Türk Telekom rasyolarına yaklaşık baktığımızda; örneğin ideali 2 olması gereken Cari Oran’ın (duran varlıklar/kısa vadeli yabancı kaynaklar) 1 olduğunu görüyoruz. Diğer rasyolarda da sapmalar var.
Ayrıca, Türk Telekom’un Ojer Telekomünikasyon borçlarına teminat verdiğine dair kanaatimiz ve duyumlarımız var. Bu konuda Türk Telekom’a yazılı sual gönderdik ama cevap veremeyeceklerini bildirdiler.
Bizim tespit edebildiğimiz durum şu; 2013 mayısında 4,5 milyar $ ve 211 milyon euro karşılığı (o zaman 10 milyar TL’ye karşılık, bugün 15 milyar TL’ye tırmanan bir borç) borç alındığı ve Türk Telekom tahtasına açıklama yapıldığı görülüyor. 2014 yılında ise üst limiti 750 milyon euro’ya varan bir borç için yine Türk Telekom tahtasına açıklama yapılıyor.
Altyapı Ayrılabilir mi?
Türk Telekom’un özelleştirilmesi ile ilgili olarak 2000’in başında verilen bir raporda, altyapının ayrılması düşünülmüştü. Bu konuda AB çapında fonksiyonel ayrım olarak gündeme gelmişti.
Türk Telekom’un içinde bulunduğu durumdan bu tür bir çözümle kurtarılması yani altyapının ayrılması söz konusu olabilir mi? Hazır bir ortak altyapı şirketi (OAŞ) oluşturulurken [4], bu altyapının dahil edilmesi hem ülkemizin altyapı sorununun çözülmesi anlamına gelebilir. Hem de yatırımların engellenmesinin önüne geçilebilir.
Durumu değerlendirmeye çalışan varsa, bu konuyu da hesaba alır inşallah.. O zaman ülke için yararlı bir şey oluşabilir.
[1] TT Altyapısı 21 Yıl Sonra Geri Verilecek
[2] Özelleşen Türk Telekom’da Personelin Durumu
[3] Ses’te 2-3 Kat Pahalı Olan Türk Telekom İnternet’te Haksız Rekabet mi Yapıyor?