Startup- girişimcisi-yatırımcı ekosistemini analiz ettiğimiz bu söyleşiyi 5 bölüm halinde okuyorsunuz;
- İlk bölümde girişimci alanında yatırımcılar ne yapıyor onu konuştuk
- Bu bölümde Girişimci-Yatırımcı ekosisteminde Oyun Teorisinin kullanılması
- 3cü bölümde Yatırımcı alanındaki Durum
- 4cü bölümde devletin Yaklaşımı
- 5ci bölümde Genç bir Girişimci Adayı Ne yapmalıdır?
Son bölüm ile devam edelim;
turk-internet.com: Bütün bunlardan sonra, diyelim ki; Genç bir girişimci parlak bir fikri olduğunu düşünüyor. Bu arada sorumda şu da var. Aslında o parlak bir fikir olmayabilir de biliyorsunuz çoğu zaman öyle de.
Deniz Tunçalp : Tabii. Kendi kendime düşünüyor isem, olmayabilir.
turk-internet.com: Ne yapması lâzım bu arkadaşın? Ne tavsiye diyorsunuz siz?
Deniz Tunçalp : Bir kere, okuması lâzım. Bana mesela 2 gün önce arkadaşım, öğrencimiz İTÜ’de hazırlık okuyan bir öğrencimiz mail atmış. “Deniz Hocam, yıllardır üzerinde çalışıp geliştirdiğim çok güzel bir fikrim var, anlatmak istiyorum.” “İyi” dedim, “gel anlat!” Konuştuk. Baktım, o konuyla ilgili sadece düşünmüş, kendi kendine düşünmüş, bununla ilgili literatürü, yayınları, internet, Google’ı bile, bırakın ansiklopediyi, kütüphaneyi, Google’dan arama tarama yapmamış. Dünyada bununla ilgili denemeler var mı, başkası ne yapmış benzer, ya da yapmaya çalışıp batanı araştırmamış.
Bir fikir ilk defa benim aklıma gelmiş olabilir, belki benden önce de birileri denemiştir, geliştirmiştir. “ben yıllarca geliştirdim” diyor. Aslında geliştirmek ile kastettiği, sadece kendi kendine düşünmek. Kendi kendine düşünmek fikir geliştirmek değildir.
Ortaokul fen bilgisi derslerinde anlatılan bir bilimsel düşünce vardır. Hipotezinizi kurarsınız, deneyinizi yaparsınız, deneyden öğrenirsiniz yeni hipotez kurarsınız. Aynen bu mantıkta. Bir fikir varsa onunla ilgili başkaları ne yapmış iyi kavramak lazım. Bunun için arama motorlarından, internetten, kütüphanelerden, vs kaynaklardan araştırmak lazım… Üstüne de ufak tefek denemeler yapmak gerekiyor. Eğer fikir yazılım ile ilgili bir fikir ise zaten yazmaktan sizi geri tutan her şey yanlış. Yani, bir ufak örneğini yapacaksınız. Tamam dünyanın en büyük sitesini yapamazsın ama bir tane sayfa da mı yapamazsın? 5 kişiye mail de mi atamazsın? Müşteri ilgileniyor mu, ilgilenmiyor mu, bunu anlamak için ufak tefek denemeler, sokağa çıkıp 100 kişi ile konuşamaz mısın?
Yani o fikri denemek için maket, kâğıt bilgisayar, çeşitli şekillerde ufak tefek denemeler yapıp öğrenip fikri ilerletmek lâzım. Bizde İTÜ Çekirdek’e gelen fikirlere şöyle bakıyoruz: “bu fikri geliştirmek için ne emek verdin bugüne kadar?” Eğer sadece düşünmüş iseniz, bu yeterli değil. Mutlaka bunu düşünmenin ötesine taşımak lâzım. Bazen yazılımcı olmayan arkadaşlar yazılım fikirleri ile geliyor. Bir kere onların yapılabilirliği yok. Çünkü yazılımcı çalıştırmaya kalkarsanız, yazılımcı yapar, siz dışarıda kalırsınız.
turk-internet.com: Facebook’ta olduğu gibi.
Deniz Tunçalp : Ya yazılımcı ile ortak olacaksınız ama orada o zaman sizin de kattığınız bir katma değer olmalı. Fikir tek başına bir katma değer değil. Patentlenebilir fikir ancak bir katma değerdir. Patenti alınamıyor ise bir faydası yok. Ya da oturup yazılım yapmayı öğreneceksiniz.
Bugün eğer biraz temel matematik, bilgisayar okur-yazarlığınız var ise, en baba modeli bile 6 ay, 1 sene, 1 buçuk senede yıllarca gezip yazılımcı arayan girişimciler var. Oturup kendisi öğrense, yapardı şimdiye. Dolayısıyla günleri boşa geçirmemek lâzım, katma değerli bir fikre ulaşmak lâzım.
Fikrin mülkiyeti yok, buluşun mülkiyeti var. Fikri mülkiyet deyince, insanlar fikir çok kıymetli zannediyorlar. O fikir bir buluşa döndüğü takdirde patenti alınabiliyor. Eğer patent alınabilir bir noktaya gelmemiş ise, fikriniz internetten meyve sebze satayım. E güzel, hiç kimse satmış mı daha önce? Ne gibi problemler yaşamış? Ne ise fikriniz, bununla ilgili olan biten her şeyi kavrayıp taş üstüne taş koymanız lâzım. Taş üstüne taş koyduysanız zaten bütün kuluçkalar, yatırımcılar sizi dinlemeye daha aç olacak çünkü o zaman müthiş bir deneyim oluyor.
Yani fikriniz varsa bunu geliştirmek için düşünmekten fazlasını yapmak, araştırmak, öğrenmek ve ufak tefek denemek, elde ne kadar kaynak varsa onunla yapılabilen ufak tefek bütün denemeleri yapıp ondan sonra da kapıları çalmak lâzım.
Anadolu’da nerede olursanız olun, mutlaka şehrinize yakın bir teknokent vardır. O teknokentin bir yönetimi vardır. Bunların hepsinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı düzenlemelerine göre girişimciye destek olma, kuluçka hizmeti verme gibi yükümlülüğü var. Programları da var çoğunun. İTÜ Çekirdek’in bütün Türkiye’de 10’dan fazla partneri var. Biz İTÜ Çekirdek’te ne danışmanlık, ne mentorluk, ne eğitim var ise, e-learning ile bu partner kuluçkalara açıyoruz. Siz Mersin’de, İzmir’de, Erzurum’da, Trabzon’da, Samsun’da çok farklı illerde olabilirsiniz. İstanbul’da İTÜ Çekirdek girişimcileri ne eğitim alıyor ise, ne mentorluk buluyorsa, hepsi oralarda da ki, onun dışında da birçok kuluçka ve kurum var. Yani biraz emek verip üstüne kapı çalmak ve daha da geliştirip sonra da yatırımcının kapısını çalmak lâzım. Dolayısıyla hani sadece düşünerek vakit kaybetmesinler. Araştırıp deneyimleyerek öğrenmek en doğrusu.
turk-internet.com: Son soru dedim ama bir sorum daha var. Birkaç sene önce Financial Times’ta bir 5 sene önce falan, yazar, “Türk girişimcileri sıktı artık, buradan bir halt çıkmaz” diye bir makale yazmıştı.
Deniz Tunçalp : Hiç görmedim.
turk-internet.com: Şunu soracağım. Siz girişimci ortamında gitgide daha iyi fikirler çıktığını düşünüyor musunuz?
Deniz Tunçalp : Muazzam! Türkiye girişim fikirleri… veya fikir demeyeyim, … Fikri çok kutsayınca fikirde bir keramet var zannediliyor. Fikirde keramet yok, emekte var keramet. Emek verip startup’unu kurmuş ve bir şeyler başarmaya çalışan gençler her yaştan gençler, BigBang daha ileri yaşta pek çok girişimcimiz de vardı. İTÜ Çekirdek’in de yaş ortalaması hızla yükseliyor. Her yaştan gençler yapıyor bu işleri. Bu genç, akıllı insanların fikirlerinin dönüştüğü şirketler açısından inanılmaz bir zenginlik var. Türkiye çok ilginç bir ülke. Türkiye çeşitliliği (diversity) olan bir ülke.
Çeşitlilik bir zenginlik, avantajı Türkiye’nin. Belki Avrupa’nın pek çok ülkesinde bize benzer nüfustaki ülkelerinde bile bulunmayan çeşitlilikte girişimci var Türkiye’de. Yani öyle konular var ki, dünyada 4 yerde var, beşincisi burada var.
Ben öyle işler sayarım ki size, emsali dünyada 3 ülkede var. Kanada’da, Amerika’da var, İngiltere’de var, Türkiye’de var. İsrail’de var, Fransa’da var, işte İngiltere’de var, Türkiye’de var. İşte Çin’de var, Türkiye’de var.
Bazı konularda eksik olduğumuz alanlar var; demem ki her alan Türkiye’de var ama Türkiye’de pek çok ülkede olmayan kadar zengin konularda girişimci görüyoruz. Hangi alanlarda az? Know-how derinleştikçe, atıyorum, AI-Yapay Zekâ ile ilgili basit kullanım kurguları değil de gerçekten deep-tech, derin teknoloji AI yapan. İşte efendim, blockchain’e bir coin çıkaran değil de teknolojisinin detayında blockchain’e bir şey eklemeye çalışan… Siber güvenlik uygulama değil de onun temel metotları, teknolojileri, yöntemleri yani derin teknolojide bazı eksik olduğumuz alanlar var ama onun dışında bazı derin teknoloji konularında da çok zengin işler var. Dolayısıyla, zenginlik, çeşitlilik bir hayli yüksek. Sanıyorum önümüzdeki yıllarda bunların hepsinde bir ileriye gidiş olacak ama hepsi başta anlattığım o yatırım merdiveni olursa ancak can suyu bulacak.
Bazen Türkiye’de unicorn ne zaman çıktı ne zaman çıkacak çok konuşuluyor. Ben bunu biraz abes de buluyorum.
Şimdi bakıyorsunuz, demin anlattığım merdivenden dolayı, bir ülkede unicorn çıkması, o ülkede o unicorn’un yakacağı yatırım kaynağı bulabilmesi, finans o ülkenin finansal derinliği ile alakalı bir şey. Yani ülkede finansal derinlik, yatırımcı kaynağı var ise girişimci o merdivende büyüyor.
Şimdi bakıyorsunuz Amerika’nın borsa derinliği- unicorn sayısı, orantıladığınız zaman Türkiye’de yarım unicorn çıkması gerekiyor eğer Amerika’nın borsa derinliği ile, Borsa İstanbul’un borsa derinliğini unicorn cinsinden doğru orantı yaparsanız –ki, çok kaba bir bakış ama piyasanın derinliği açısından güzel bir gösterge- yarım unicorn çıkması gerekiyor. Kaç tane yarım unicorn’umuz var, 0.75 unicorn’lar da var.
Çeşit çeşit firma var, Trendyol var, Yemek Sepeti var. Dolayısıyla bunların hepsi ekonomiden çıkıyor ama bunlar hakikaten iman gücüyle çıkıyor. Yani finansal derinlik bunun çok gerisinde. Onun için finansal derinliği ve olan derinliği de doğru kullanmaya ihtiyacımız var ki daha çok büyük zenginlik bütün topluma ülke için, dünya için problemleri çözen bir zenginlik üretilebilsin.
turk-internet.com: Geçen sene siz İtalya’da ders verdiniz. Neydi? Ne ders verdiniz?
Politecnico Milano ki, İtalya’nın en önde gelen teknik üniversitesi, girişimcilik dersi vermem için beni davet etti ve 2 dönem 3 ayrı sınıfa çeşitli seviyelerde girişimcilik dersi verdim. Milano’nun da girişimcilik ortamını inceleme imkânım oldu.
turk-internet.com:… Nasıl buldunuz oradaki girişimci-yatırımcı ortamını?
Deniz Tuncalp : Valla, değişik. Bir kere Milano, kuzey İtalya, bayağı İsviçre’ye benziyor. İtalyanca konuşan İsviçreliler var diyelim yani çok tıkır tıkır çalışan… kafalarımızdaki İtalya klişesine hiç benzemeyen bir düzenlilik ve medeniyet hali vardı. Çok iyi, güzel bir şehirdi. Çok zengin bir ekonomi. Avrupa’nın en zengin yerlerinden birisi Milano. Modası ayrı, lüks tüketimi ayrı. Çok zengin insanlar. Dolayısıyla melek yatırımcı bulmak dünyanın en kolay işi; her yerden para damlıyor ama o nedenle de biraz toklar. Yani ben mesela kuluçka merkezlerinde akşamları insanların mesai bitince 6’da, 7’de güle oynaya çıktıklarını gördüm. Yani çok agresif hani şu “stay hungry, stay foolish (Aç kal, budala kal)”lık durumun pek olmadığını gördüm çünkü zaten zenginlik çok, yatırımcı bulmak kolay.
Hızlı büyümeye o kadar odaklanmış değiller. Yani biraz rahat tempoda, biraz siesta temposuyla çalışıyor girişimciler ama orada da ekonomi çok büyük. Milano büyük bir ekonomi. Küçük bir şehir ama çok zengin bir şehir. Onun için bizde daha çok koşturan, daha çok ter döken var. Orada startup değil KOBİ kafasıyla çok grup var. Büyümeyi düşünenler de ama bizden daha çok Avrupa çapında konuşup düşünebiliyorlar. Biz biraz Türkiye odaklı sınırlar ile düşünmeye daha alışığız. Daha yavaş tempoda çalışıyor, daha dünyayı ve Avrupa’yı düşünüyor, daha kolay melek yatırım buluyor diyebiliriz Milano’da gördüğüm girişimcilik ortamı.
turk-internet.com : Peki, sizi başta tebrik etmedik ama İTÜ ARI Teknokent’e genel müdür olarak yeni atandınız. Artık bu tür yabancı ülkelere eğitim veremeye gitmeyecek misiniz?
Deniz Tunçalp : Bir dönem ders vermeye gidemem herhangi bir yere. Ama İtalya’da da pek çok şeyi görüp öğrenme imkânımız oldu Türkiye’deki ekosistemi zenginleştirmek adına.
turk-internet.com: Benim sorularım bu kadar; sizin ekleyeceğiniz bir şey var mı?
Deniz Tunçalp : Çok teşekkür ederim! Çok sağ olun! Özellikle bu yatırımcıları bilgilendirmeye biz devam edeceğiz. Onunla ilgili içerikleri sizin sitenizde de görmek isteriz.
turk-internet.com:… Tamamdır!