İsveç telekomünikasyon üreticisi Ericsson, FWA alanında tüketici tercihlerini ve algılarını sunan ConsumerLab Raporu’nun detaylarını 13 Mayıs Pazartesi günü, Ericsson Türkiye Ofisi’nde gerçekleştirilecek roundtable basın buluşmasında paylaştı. Bu trendleri şöyle özetleyebiliriz;
- Duyuların interneti (sensörlü hayat)
- RedCap cihazlar
- Network dilimleme (slicing). Bu hem operatörün müşteriye özel bir dilim satabilmesi, hem de bir kurumun aldığı networkü dilimlemesi anlamına gelebilir.
- Telekom operatörlerinin ilave para kazanabilecekleri uygulamalar
- OpenRAN (şebekede farklı donanımın aynı anda kullanılabilmesi)
Duyuların (Yıkanabilir) İnternet
Teknolojinin geldiği ve gitmekte olduğu yönün anlatıldığı bu toplantıdan ilginç kelimeler çıktı. Örneğin günümüzde “IoT” yani “Nesnelerin İnterneti“nden bahsederken, 6G ile birlikte “Duyuların İnterneti”nden ya da “Yıkanabilir İnternet”ten mi bahsedeceğiz?
Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın, aşağıda izleyeceğiniz röportajda bunu daha geniş anlattı ama merak edenler için söyleyeyim; önümüzdeki yıllarda artık önüm, arkam, sağım, solum SOBE değil SENSÖR olacak. Çok çeşitli, hayatı çok kolaylaştıran örneklerden bahsediliyor. Elektrikli araba ile yola çıktığınızda, hava durumunu otomatik analiz edip, bataryanızın nerede biteceğini tahmin ederek, bir önceki şarj istasyonunda size randevu alan uygulamalar gibi.
Bugün 15.release*’inde bulunduğumuz 5G teknolojilerinde, 20-21.release dönemlerinde ve muhtemelen 2026-2027 yıllarında 6G’nin ilk örneklerinin dünya yüzeyinde gözükmeye başlayacağı tahmin ediliyor. 6G denildiğinde “sensör” ağırlıklı bir internetten bahsetmeye başlayacağız. Hatta Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın bunu, “Milyonlarca sensörün olduğu kumaşı dünyanın üzerine örtülmesi” gibi tanımlıyor. Bu kadar gömülü (embedded) sensörle yukarıda yazdığımız “duyuların interneti” ya da “yıkanabilir internet”ten bahsetmeye başlayacağız gibi gözüküyor.
Dünyada 49 Tanesi Standalone Olmak Üzere 308 Tane 5G Network Var
Mevcut durumda, dünyada 308 networkün 5G olduğu görülüyor. Bunların 49 tanesi standalone olarak adlandırılan (yani doğrudan 5G olarak kurulan) network. Geride kalanlar ise 3G, 4G şebekelerin üzerine kurulan non-standalone denilen şebekeler. Bildiğiniz gibi Türkiye’de henüz ticari bir 5G şebekesi yok.
Yılın ikinci yarısında pazara çıkacak olan “RedCap (reduced capability)” cihazlardan bahsedildi. 20-30 $’lık bu cihazlar 5G’nin kapasite ve hız imkanı ile gündemde. Bir telefon kadar masrafı olmasın ama 4G’den hızlı haberleşsin denilen işlerde mesela standalone kameralar, giyilebilir teknolojiler, drone üzerinde olabilir. 5G’de kilometrekareye 1 milyon sensör koymak mümkün, 6G’de bu kilometrekareye 100 milyon sensöre kadar çıkabilir. RedCap ile şebekelerin genişbant kullanıcılarından başka bir yöne evrileceği kaydediliyor.
Diğer yandan Ericsson’un GNP adı verilen platformunda 1,3 milyon kadar geliştiricinin operatörlere yönelik uygulamalar geliştirdiği görülüyor. Bunlar telekom operatörlerinin fazladan para kazanabilceği uygulamalar olabilir mi? Örneğin, lokasyon isimli bir uygulamadan bahsedildi. Örneğin, bu uygulama sayesinde, bankalar ile telekom operatörlerinin işbirliği ve kullanıcının rızası ile (Kişisel veriler), “bir kullanıcı ATM’den yüklü para çekerken, acaba aynı anda potansiyel olarak bir dolandırıcı ile uzun bir telefon konuşması yapıyor mu?” kontrolü yapılabilir.
Anlatılan diğer bir konu; “Slicing” yani “dilimleme”. Müşteriler 5G ile kendi alacağı bağlantının özelliklerini –indirme, yükleme, ping vs) tanımlayabiliyor. Tabii ki dilimleme bir kurumun içinde de kullanılabilir ; networkün hastanede idari personel, doktor ve hastalara dilimlenmesi gibi.
* Release, geliştirmeler yani yeni versiyonlar anlamına geliyor. Telekom dilinde “Release” olarak kullanıldığı için böyle kullandık.