Eczacıbaşı Sanal Müzesi, mimar ve fotoğraf sanatçısı Cemal Emden’in Viyana ve Chicago şehirlerinin mimari yapılarına odaklanan 30 fotoğrafını sanatseverlerle buluşturuyor.
1990 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitiren Emden, profesyonel fotoğraf çalışmalarını mimari, içmimari, grafik, endüstri ürünleri ve peyzaj tasarımı alanlarında sürdürmektedir. Sanatçı, adı geçen alanlardaki çalışmalarının yanısıra Ortadoğu, Kuzey Amerika, Avrupa ve Rusya’daki çalışmalarını içeren zengin bir fotoğraf arşivinin de sahibidir. Sergiyi www.sanalmuze.org internet adresinde “Fotoğraf” bölümünde gezebilirsiniz.
Sergideki fotoğraflara farklı yazarların yorum metinleri de eşlik ediyor. İhsan Bilgin Viyana’nın geçmişine değinerek şehri şu sözlerle anlatıyor: “Ortaçağ Viyanası: Modernleşmeye öncülük edecek batı Avrupa’nın doğu sınırı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun, Habsburg’ların başşehri. Ticaret ve zanaat kadar, kıta ölçeğindeki siyasetin de merkezi. Tüm Avrupa ortaçağı gibi zaman içinde kurulmuşluğun izlerini taşıyor. Projenin değil, zamanın şehri. 19.yy’daki büyük projeler de nüfuz etmiyor agresif imar hamleleri sonucunda şehrin “çekirdeğine” dönüşecek ortaçağ bölgesine. Ortaçağın boşluk-doluluk deseni değişmiyor. Sokaklar, meydanlar, avlular yerlerini ve şekillerini koruyor.”
Sibel Bozdoğan ise Chicago’yu şöyle tarif ediyor: “Bir modern sanat eseri olarak metropol…Yan yana, iç içe, üst üste yığılmış cam, çelik, granit kaplama, pişmiş tuğla cephelerin geometrik kompozisyonundan oluşan, doğadan, insandan, mimesis kavramından tümüyle kopmuş mekanik bir tablo. Strüktürel grid’in rasyonelliğinden yepyeni ve tümüyle endüstri çağına ait bir modern estetik yaratan bu cephelerdeki tektonik çeşitlilikler, yansımalar, ışık oyunları, renk ve malzeme varyasyonları, metropoldeki insanı tam da modernite filozofu Georg Simmel’in sözünü ettiği türden bir duyumlar bombardımanına (sensory overstimuli) tutup, sonunda bir var olabilme stratejisi olarak etrafa karşı duyarlılıklarını köreltmesine (blasé attitude), onun yerine kendi bireyselliğini ve iç dünyasını geliştirmesine yol açıyor.”