Bugün Prof.Dr.Yaman Akdeniz’in bir tweeti ile Facebook’un Türkiye’ye temsilci atamayacağını öğrenmiş olduk.
Hatırlayacaksınız, temmuz ayında sosyal medyada –Alman kanunundan örnek alındığı belirtilen– bazı değişiklikler getirilmiş ve bunlar hayli eleştiriye neden olmuştu. Eleştirenlerin başında da, özellikle erişim engelleme konularına özeni ile bildiğimiz Prof.Dr. Yaman Akdeniz geliyordu. Bu nedenle konuyu hemen Prof.Akdeniz’e sorduk :
Turk-internet.com: Son gelişmeler çerçevesinde Facebook’un temsilcilik açmayacağına dair bir tweet attınız. Ancak öncelikle şunu sormak isterim, İfade Özürlüğü Derneği (IFOD) nedir? Kurucularından biri olarak bundan bahseder misiniz?
Yaman Akdeniz: Ağustos 2017’de Türkiye’de olmayan bir şeyin, yani ifade özgürlüğünün derneğini kuralım dedik. Dernekler Masası’na gidip, dernek başvurusu yaptığınızda, Türkiye’de aynı isimde 2 dernek olmuyor, daha önce Türkiye’de ifade özgürlüğü derneğinin kurulmamış olduğunu öğrendik. Kemal Yurdatapan’ın kurmuş olduğu Düşünce Özgürlüğü Derneği var ve tabii ifade özgürlüğü alanında çalışan başka dernekler var ama 2017 Ağustos’una kadar Türkiye’de ifade özgürlüğü derneği adında bir dernek kurulmamış. Hem ismi hem kendisi zaten ne yaptığını açıklıyor. Faal bir şekilde Kasım 2018’den beridir çalışıyoruz, özellikle hukuki yardım ve destek yani atılan tweetler veya paylaşımlar veya yazdıkları yazılardan dolayı siyasi nitelikli yargılamalarla karşılaşanlara hukuki destek veriyoruz. Çok sayıda erişim engelleme kararına itiraz ettik, reddedilen itirazları Anayasa Mahkemesi’ne hatta Avrupa İnsan Hakları mahkemesine kadar taşıyoruz. Dernek kurulmadan önce de Kerem Altıparmak ile birlikte çeşitli başvurularda bulunuyorduk.
Turk-internet.com: En popüler olarak Anayasa Mahkemesinden Twitter’ı açtığınızı hatırlıyoruz.
Yaman Akdeniz: Kullanıcı haklarını destekler şekilde, Twitter, YouTube ve yakın tarihte Wikipedia kararlarında da varız. Ayrıca derneğin eğitim programları mevcut ama yaptığımız en önemli işlerden bir tanesi de araştırmacı uzman Ozan Güven ile birlikte hazırladığımız engelli web raporları oldu. Hükümet ve bilgi teknoloji kurumu, erişim sağlayıcıları birliği olsun, yıllardır resmi istatistikleri yayınlamıyorlar. Fakat biz kendi kurduğumuz sistem kapsamında bu rakamları tespit edip kamuoyuyla raporlarla karşılaştırıyoruz.
2019 sonu itibariyle engelli web raporunda açıkladığımız rakam 408 bindi, Mayıs 2020 itibariyle 415 bin oldu ve günümüz itibariyle 440binlere ulaştı. Keza URL adresleri, haber içerikleri veya sosyal medya içerikleri, sosyal medya hesapları, Facebook, Youtube içerikleri Türkiye’den sıklıkla engelleniyordu. Ve yaklaşık 13 senedir de bu sistem devam ediyordu.
Türkiye’de ki yaklaşım bununla da sınırlı değil, Temmuz 2020 yılında yeni bir yasa tasarısı çıktı karşımıza. Aslında daha da ileri giden yasa. İlk aşamada sadece hâkimlere erişim engelleme yetkisinin verildiğini görmüştük fakat yeni yapıda sadece erişim engelleme değil aynı zamanda içeriklerin yayından çıkartılması da artık söz konusu. Örneğin turk-internet.com ’da yazdığınız yazıyı artık size hâkim kararı tebliğ edilerek o yazıyı arşivlerinizden ve sistemlerinizden silmenizi, çıkartmanızı talep edecek ve bu taleplerde başladı. Dolayısıyla yeni bir düzen söz konusu ve tabii bugünün de konusu olan, sosyal medya platformlarıyla ilgili yeni bir düzenleme de karşımıza çıkmış durumuzda.
Turk-internet.com: “Arama sonucuna engellenmiştir” yazısını bugüne kadar görmemiştik. Bu nedir?
Yaman Akdeniz: Temmuz ayındaki değişikliklerin bir sonucu. Daha önce yasada olmayan ve kişilik haklarının ihlal edildiğini düşünen kişiler eğer hâkimler kişilik haklarının ihlal edildiğine karar verirlerse, sadece içeriği engelleme veya içeriğin yayından çıkarılması değil, aynı zamanda bu içeriklerin linklerine arama motorlarında ulaşılmamasını sağlamak için yeni ve daha önce mevzuatta yer almayan bir yaptırım eklediler. Bu durum onunla ilgili. “Zaten içeriğe erişim engellenmiş veya içerik yayından çıkartılmış, buna ne gerek vardı?” diyebilirsiniz. Fakat bazı haber siteleri yurtdışında olduğu için bunların da içeriklerini kaldırmak veya https protokolünü kullandıkları için Türkiye’den erişim engellenmesi mümkün olmadığı için, bu içeriklere ulaşımı zorlaştırmak için yeni yaptırımı da yasaya eklediler.
Turk-internet.com: Temmuz ayında gelen sosyal düzenleme ile ilgili gelen yenilikler arasında Alman sistemi de denilerek temsilci atama, temsilcilik açma, kullanıcıların verilerine erişim hakkı, içerik kalkmazsa eğer para cezası gibi eklemeler var. Bugün Facebook’un Türkiye’de temsilcilik açmayacağına dair tweet attınız. Anladığımız kadarıyla sosyal medya firmalarıyla da görüşmeler yapıyorsunuz. Siz ne düşünüyorsunuz? Neler olacak bundan sonra? Yalnızca Facebook mu açmayacak? Veya para cezaları ortaya çıkınca durum ne olacak?
Yaman Akdeniz: 1 Ekim, yani geçen hafta sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilci belirlemesi için son gündü. Dolayısıyla bu yasanın sosyal medya platformlarıyla ilgili kısmı artık yürürlüğe girdi. 1 Ekim tarihi itibariyle hiçbir sosyal medya devi açıklama yapmadı.
Bugün ilk açıklamayı aslında sosyal medyadan ben yapmış oldum. Facebook yöneticileriyle yaptığım görüşme sonrasında Türkiye’ye temsilci atamayacaklarını bana bildirdiler. Ben de kendilerinin izniyle bunu kamuoyuyla paylaştım.
Dolayısıyla ilk açıklama dolaylı yoldan da olsa Facebook’tan gelmiş oldu. Bundan sonraki süreçte Twitter’in, Google’nin, Tiktok’un ve sosyal medya tanımı içine girecek olan dünya devlerinin ne tavır alacağı muamma. Fakat sessizlik devam ederse bu ay içinde bilgi teknolojileri kurumu tarafından kendilerine resmi uyarı mesajı gönderilecek.
Bu uyarıya Ekim ayı içerisinde uyulmazsa, Kasım ayında 10 Milyon TL idari para cezası ile karşılaşacaklar. Aralık ayında bu duruma 30 Milyon TL daha eklenecek. Yani sene sonunda 40 Milyon TL idari para cezası kesilmiş olacak. Burada kurulmamış olan sosyal medya platformlarının cezaları ödemesi gerekecek mi diye bir soru işareti oluşuyor. Durum Ocak 2021 yılında biraz daha ciddileşecek çünkü platformlara Türkiye’den reklam yasağı cezası gelecek fakat hiç kimse Türkiye’den gelecek reklam yasağı cezasını şu anda nasıl uygulanacağını bilmiyor.
Türkiye’deki KOBİlerin, şirketlerin veya kişilerin Facebook’a, Instagram’a, YouTube’a, Twitter’a reklam vermesi nasıl engellenecek? Kaldı ki reklam yasağında Türkiye de kaybedecek, çünkü platformlar Türkiye’de ki şirketlere fatura kesiyorlar, dijital platform vergisi, KDV hatta stopaj ödüyorlar. Dolasıyla devlet de gelir kaybına uğrayacak.
Ocak 2021 sonu itibariyle hala Türkiye’de yasal temsilci bulundurmamışlarsa, Nisan 2021 yılından itibaren, medyada, kamuoyunda çok gündeme gelen bant genişliğinin daratılması söz konusu olabilecek. Tam anlamıyla bir engelleme olmayacak ama önce %50 –ki %90’a kadar artış gösterebilir- ve Mayıs ayında yaptırımlar söz konusu olursa, bu platformları kullanamaz hale geleceğiz demek doğru olabilir.
Turk-internet.com: Peki sizce bunlar uygulanabilecek mi?
Yaman Akdeniz: Nasıl uygulayacaklar veya bu cezalar etkili bir yaptırım olacak mı? Bunu tabii önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ben para cezalarının pek caydırıcı olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki, diyelim ki Ocak veya Şubat’ta baskılara dayanamadılar ve Türkiye’ye gelmeye karar verdiler, cezalar zaten ortadan kalkacaktır fakat Facebook’un yaptığı açıklamayı hafife almamak gerek. Çünkü dolaylı yoldan şunu söylüyor Facebook; “Türkiye’de çok kısıtlayıcı ve temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliğinde bir yasa var. Biz uluslararası bir şirket olarak, bu yasayı kabul etmiyoruz. Bu aşamada biz bu sistemin bir parçası olmayacağız.” Mesajını göndermiş oldular. Hükümet nasıl tepki gösterecek, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz fakat Twitter’ın da benzer bir karar alacağını açıkçası bekliyorum. Bunun sinyallerini zaten gerek Twitter’ın gerek Facebook’un 6 ayda 1 yayınladığı şeffaflık raporlarında –ki biz bu şeffaflık raporlarını engelli web raporlarında da değerlendiriyoruz- uygulanmadığını görüyoruz.
Aynısı YouTube ve Google için de söylenebilir. Dolayısıyla, birden bire Türkiye’den gelen taleplerin neredeyse tamamını uygulamak zorunda kalacakları bir yapının parçası olmayı kolay kolay kabul etmeyeceklerdir diyordum ve Facebook’ta aynı görüşte olduğunu bugün açıklamış oldu.
Turk-internet.com: Google Türkiye’de var, YouTube veya diğer konularda demek ki uymak zorunda kalacak, böyle mi düşünüyorsunuz?
Yaman Akdeniz: Burada varlıkları mevcut, buradalar, Google için bu söyleniyor fakat 5651 sayılı kanunun kanunun gereğini yerine getirmek için bir temsilcileri var mı, yok mu onu şu anda açıklamadılar. Dolayısıyla hala o konunun net olmadığını düşünüyorum. Facebook’un almış olduğu karar da yine diğer sosyal medya platformları açısından yol gösterici olacaktır ve Türkiye’nin taleplerinin kabul edilmemesinin söz konusu olabileceğinin göstergesidir. Dolayısıyla YouTube, Google’i bilemem ama Twitter’in alacağı kararı etkileyeceğini düşünüyorum. Ben tersi olacak, yani Twitter ilk açıklamayı yapar, Facebook ondan cesaret alıp benzer açıklama sunar derken, Facebook beni de açıkçası şaşırttı ama almış olduğu kararların ben şahsen doğru olduğunu düşünüyorum. Doğru karar verdiler. Kabul edilebilir bir uygulama ve mevzuat söz konusu değil şu anda.
Turk-internet.com: Son olarak, temsilcilik açma veya temsilci atama, kullanıcı verilerine ulaşma, para cezaları bunların hepsi Alman sosyal medya kanununda var. Neden orada öyle davranıyorlar da burada böyle davranıyorlar?
Yaman Akdeniz: Almanya’da benzer NetzDG adında bir yasa var ama benzerlik aslında yasanın varlığı ve bizdeki yasanın varlığında pek de ileri gitmiyor. Çünkü orada ilk aşamada Almanya’da ki kanunda da kullanıcılarla sosyal medya platformlarını muhatap eden bir yapı var. Kullanıcılardan gelen taleplerin orada da sosyal medya platformları tarafından karşılanması ve değerlendirilmesi zorunlu fakat orada ki kanun burada duruyor.
Türkiye’de ki yapıda, kullanıcı taleplerinin reddedildiği durumda kullanıcıların –ki kullanıcıların büyük bir kısmı siyasi nitelikli kullanıcı- gündelik olarak engelli web Twitter hesabından Berat Albayrak’ın almış olduğu erişim engelleme, içerik çıkartma kararlarını paylaşıyoruz. Yani Türkiye’de ki yapıda vatandaş eğer Twitter’dan bir içeriğin çıkarılması talebinin reddedildiği durumda sulh ceza hâkimlerine gidip karar aldırtacak. İçerik engelleme ve içerik engelleme kararı bu sefer sosyal medya platformları tarafından uygulanmak zorunda kalacak. Eğer uygulamazlarsa bu kararları, o zaman kaldırmadıkları veya engellemedikleri içeriklerden sorumlu tutulacaklar.
Almanya’da böyle bir yapı yok. Almanya’da bulunan yapıdan Merkel’in, basın organlarının web sitelerinin engelletilmesini, Twitter hesaplarının kapatılmaya çalıştığını veya içerikleri kaldırtmaya veya onları yazan gazetecileri ve muhalif görüşlü kişileri dava ettiğini görmüyorsunuz. Almanya’da yargının bağımsız ve adil olduğunu, demokratik kurumların işlediğini söylerken, burada aynısını söylemek mümkün değil.
Yani burada, önünüze gelen erişim engelleme veya içerik çıkartma kararıyla mücadele etmeniz neredeyse mümkün değil. Kazanma şansı verilmiyor. Erişim engelleme kararına itiraz ediyorsunuz, itiraz ettiğiniz kararı bir başka sulh ceza hâkimi değerlendiriyor ve eş derecedeki hâkim tarafından itirazınız reddediliyor, ne yapacaksınız? Tek yapabileceğiniz şey Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak. Mahkemeye başvurunca 5 sene bekliyorsunuz.
Sendika.org Ağustos 2015 yılında erişime engellenmişti, 2015 Eylül ayı içerisinde bir başvuru yaptılar, Şubat 2020’de Anayasa Mahkeme’si ifade ve basın özgürlüğü ihlali kararı verdi. Şimdi Ekim ayındayız, Sendika.org hala kapalı. Çünkü Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği bir türlü Anayasa Mahkemesi kararına uyup Sendika.org’u açmıyor. Keza siyasi yerler, Yüksekova güncel, geçen hafta sendika.org 64. defa açılmadan tekrar erişime engellendi.
Böyle bir yapıya Facebook’a Twitter’a Google’a gelin ofis açın diyoruz. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bunun Almanya ile karşılaştırılması, mukayese edilmesi hiç mümkün değil.
Turk-internet.com: Bizim sorularımız bu kadar, teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Yaman Akdeniz: Var, şunu söylemek lazım, geçen hafta içinde Cumhuriyet Halk Partisi itiraz yoluyla bu yasanın iptal edilmesi için, Anayasa Mahkemesine taşıdı. Burada ki beklenti özellikle Facebook ve ardından Twitter’da benzer açıklamalar yaparsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu başvuruyu çok çabuk şekilde değerlendirmeye alınmasıdır. Fakat öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, yarın Anayasa Mahkemesi’nin de kapatıldığını görebiliriz. Çünkü Anayasa Mahkemesi’de çok eleştiriliyor ve maalesef bu sadece iktidar dönemi ile ilgili bir eleştiri değil ama hep yasaklamak, kapatmak sansürlenmek üzere kurulmuş yapının, şimdi sosyal medya tarafını konuşuyoruz. Dolayısıyla atılması gerekilen adımların hepsi demokratikleşme yönünde olması gerek. Yoksa tabii ki sosyal medya ile ilgili problemler yok mu? Var. Bakıyorsunuz ABD başkanı Donald Trump bile şikâyetçi. Ama Twitter kapatılsın, erişime engellensin demiyor. Hatta Twitter ile ilgili eleştirini Twitter üzerinden paylaşıyor. Dolayısıyla bizim bu platformlara, sosyal medyaya, özellikle pandeminin devam ettiği süreçte daha fazla sahip çıkmamız gerek. Aksi takdirde herkes kaybedecek, Türkiye kaybedecek.