Financial Times’ın kullandığı ifadeler bizi özelleştirme arifesindeki Türk Telekom açısından ilgilendiriyor. Bu ifadeler yurtdışından görünüşü tanımlaması bir yana, özelleştirmeden iyi bir gelir bekleyen hükümet ve dış basının diline kadar düşmüş olan “ahlaksız bürokrasi, istikrarsız düzenleyici kurumlar ve dostane olmayan yatırım ortamı”ndan kurtulmak isteyenler için korkutucu.
Hatırlanacağı üzere Tekel’in sigara bölümünün değeri 3 milyar dolar gibi düşünülüyordu ama en yüksek teklif değeri 1.5 Milyar $’ı bile bulmadı. Oysa Tekel’in 2002 geliri 2.8 milyar $ ve pazar payı % 57. Beklenen 3 Milyar $ satış rakamının gerçekçi olmadığına dair yorumlar da yapılmakla birlikte, 2002’de 4.5 Milyar $ olarak tahmin edilen Türkiye sigara piyasası için Tekel’in aldığı teklifler umut kırıcı. Bu şartlarda özelleştirmeli mi soru işareti….
Devlet büyüklerimiz (Ör: Bakan Babacan) Financial Times’ın yorumlarına kızmış. Biz de yorumlara fazlasıyla üzüldük ama eğri oturup, doğru konuşalım. Sizce Financial Times’a yorum veren danışman haksız mı? Buna karar vermek için gelin günümüzün sıcak konusu “Telekomünikasyon sektörüne” bir göz atalım.
Yakınlaşan Türk Telekom özelleşmesi + serbestleşmesi ile Financial Times’ın yorumlarını karşılaştıralım; Ne demişler??
- Dostane Olmayan Yatırım Ortamı;
Hatırlarsanız, buna benzer bir ifadeyi, geçen hafta ülkemizde yaptığı bir konuşma sırasında Amerika’nın eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da “yatırımcı telekom şirketlerinin düştüğü zor durumlar” şeklinde kullandı. (Bkz : Telekom’un Özelleşme Stratejisi Gecikti)
Türk Telekom tarafından –bir bahar havası içinde– 1996-97 yıllarında verilen bir takım haklarla sektöre girip, yatırım yapmış özel girişimcileri 2000’den başlayarak zorlaması hakkında bir kaç örnekleme yapalım
- Özel sektörün geniş bant / DSL satışına izin verilmemesi (bu sadece girişimcileri değil, internetin gelişmesini bekleyen kullanıcıların da önünü tıkıyor. Üstelik bu konuda Rekabet Kurumu’nun uygulamanın durdurulması konusunda 2002 tarihli kararı var.)
- Rakibi olduğu ISS’lere yüksek fiyatla internet erişimi verirken, diğer yanda son kullanıcıya maliyet analizine dayanmayan ve ISS’lerin verdiğinin 10’da biri fiyat sunmak (Yani çapraz sübvansiyon – Bkz : Rekabet Kurulu Kararı Türkiye’de bir ilk)
- VoIP konusundaki belirsizlikler*. 3-4 yıldan buyana Türk Telekom tarafından açılmış 10’larca davaya rağmen, “VOIP yasaktır” şeklinde hiçbir mahkeme kararı çıkmadı. Ama Türk Telekom buna rağmen hala şirket basma ve hat kapamalarına devam etmekte. Hem sektörü önemli bir gelir kaynağından etmekte, hem merdiven altı denen şirketlere fırsat vermekte, hem de VoIP sayesinde ucuz telefon görüşmesi yapma şansına sahip olacak Türk halkını ve şirketlerini — özellikle de dış ticaret firmalarını– engellemekte. (Bkz : Türk Telekom İzmir’deki ISS Hatlarını Kapatıyor)
Bu ve benzeri işlemler sonucunda, telekom sektörüne yatırım yapmış 10’larca yatırımcı maalesef sektörden çıkmak zorunda kaldı. (Bkz : Açılan Bir Garip Dava Hakkında).
Yani, Telekom sektörü penceresinden bakıldığında Financial Times’ın “dostane olmayan yatırım ortamı” yorumu pek de haksız görünmüyor. Üstelik burda bahsettiğimiz konular sadece suyun üstünde kalan 3-5 konu. Size başka bir yazıda daha detaylı olaylar da anlatacağım.
- İstikrarsız Düzenleyici Kurumlar
Financial Times’ın bu tanımlama ile Telekom Sektörünün düzenleyici kurumu Telekomünikasyon Kurumu’nu anlatıyor adeta.
Özelleşme tarihi 4 yıl önce belirlendi, Kurum kurulalı 3 yılı geçti ama Kurumdan henüz sektörün sorunlarını çözecek regülasyonların pekçoğu yayınlanmış değil. Bugünlerde ardarda çıkarılan bazı yönetmelikler olmakla birlikte, asıl önemli konu es geçilmiş vaziyette. Yani lisanslar verilmemiş, hepsi adeta son ana bırakılmış ya da sallanmış durumda. Bir tek eski başkan zamanında verilen ISS lisansları var.
Kurum, bir sektör yetkilisinin dediği gibi, sektörü düzenleme yönünü, Türk Telekom’dan yana kullanarak, 500 kişilik eleman kadrosu ile aylardır hiçbir şey yapmadan bekledi. Bu nedenle özel sektör firmaları kayıplara uğradılar.
- Ahlaksız Bürokrasi
Eh bu konuda da yorumu size bırakıyorum.
Türk Telekom’un Özelleştirilmesi / Serbestleştirilmesinde Neler Yaşanacak
Şimdi en önemli sorulardan birisi bu. Türk Telekom’un özelleşme / serbestleşme zamanı. 90’lı yılların başında 30 Milyar $’lar değer biçilen Türk Telekom’un fiyatı hala belirlenmedi ama Tekel benzeri hayalkırıklığı yaşanması şaşırtıcı olmayacak.
Türk Telekom özelleşmesi için kulislerde çokça kullanılan bir ifade “askerin güvenlik nedeniyle özelleşme istemediği” şeklinde. Ancak yabancı uyduların Türkiye üzerinde fırıl fırıl döndüğü, her türlü uzaktan yakından dinleme aletinin yapıldığı, Echelon gibi dev kulakların Avrupa’nın tam ortasına oturtulduğu, Türk Telekom’un da diğer tüm Kamu kuruluşları gibi Türk yapımı olmayan bilgisayarlar, yazılımlar, firewall’larla donandığı bir çağda hangi güvenlikten bahsediliyor? Bu daha çok özelleşmenin önüne engel çıkarmaya çalışanların bir bahanesi gibi.
Öte yandan turk-internet.com’un geçen hafta yayınladığı haberde görüleceği üzere, Türk Telekom’un özelleştirme stratejisi hala belirlenemedi (Bkz : Türk Telekom’un Özelleştirme Stratejisi Gecikti). Çünkü, hem fiyatın düşük olmasından korkuluyor, hem de böylesine bir devin ve sektörün, devletin elinden ve tekelden çıktıktan sonraki işlemesinin yöntemi keşfedilmeye çalışılıyor.
* 4 yıldır sürmekte olan tüm davalara karşın, VoIP yasaktır diyen mahkeme kararı yok, sadece 1 dava “sözleşmeye uyulmamıştır” maddesi ile kapandı şeklinde özetleyebileceğimiz uygulamalar ciddi handikaplar doğuruyor.