Bir yılı aşkın bir süredir, Türkiye’de internet ile ilgili herkesin gündemine girmiş olan RTÜK yasa tasarısı, onca tepki almış olmasına rağmen, dün gece, Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosuna maruz kalmamak adına, yangından mal kaçırırcasına, son derece anti-demokratik bir tarzda, değiştirilmeden Meclis’ten geçirildi.
Gelişmekte olan bir ülke olarak, uluslararası toplumla aynı statüde yer almak ve bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerlemek, bu nedenle de bilgi toplumunu teşvik edici pozitif düzenlemelere öncelik vermek zorunda olan bir ülkede, bu tarz bir yaklaşım, hem ülke çıkarlarına doğrudan ters düşmekte, hem de hukuk devletinin temel ilke ve kurallarıyla çelişmektedir.
İvHP’nin de etkin katkı verdiği, tüm olumsuzluklarına rağmen, sivil toplum kuruluşlarının katılımcı desteğiyle ilerici bir yaklaşımın sergilendiği, 10-12 Mayıs 2002 tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Bilişim Şûrası’nın sonuç bildirgesinde hukuk ile ilgili olarak şu ilkesel yaklaşım benimsenmiştir: “Bilgi toplumuna geçiş sürecinde ülkemizin hukuk alanındaki vizyonu, toplumsal ve bireysel yaşamın her alanında belirleyicilik işlevi üstlenen bilginin, fikri emeğin ve yaratıcılığın değerinin tanındığı, saygı gösterildiği ve korunduğu, sayısal uçurumu engelleyen dinamik bir hukuki altyapının, düşünce, ifade, bilgiye erişim özgürlüğü ve kişisel verilerin korunması başta olmak üzere, hukuk devleti temel ilke ve kuralları çerçevesinde gerçekleştirilmesi olarak belirlenmelidir.”
Şûra sırasında da dile getirdik, daha sonraki değerlendirmelerimizde de: Başbakan başta olmak üzere devletin çeşitli kademelerinin altına imza koyduğu bu yaklaşımın sergilenmesinden yalnızca iki gün sonra, RTÜK yasa tasarısı gibi bu ülkenin hak etmediği baskıcı bir yaklaşımı, hükümetin hiç de şeffaf olmayan bazı taktik amaçlarla yasalaştırmış olması, her şeyden önce derin bir çelişkiyi ortaya koymakta; en azından Şûra’da dile getirilen taahhütler konusunda haklı bir güvensizlik yaratmaktadır.
Şûra’da bazı milletvekillerinin verdiği, “biz bu yasayı çıkarmak zorundayız, ama merak etmeyin, internet ile ilgili maddeleri en kısa zamanda değiştireceğiz” türünde bir “güvence”yi ise ciddiye almamız mümkün değildir. Anayasal haklarımız ve ülkenin geleceği konusunda hepimizin “merak etmeye”, dahası “hesap sormaya” hakkı vardır. Bu yasayı, yalnızca internet ile ilgili baskıcı tutumundan dolayı değil, ülkenin iletişim sektörünün bağımsızlığına indireceği darbelerden ötürü de şiddetle kınıyorum.