IBM düzenlediği yıllık Think konferansında yapay zeka, hibrit bulut ve kuantum bilişim alanında gerçekleştirdiği gelişmeleri duyurdu. IBM’in sunduğu inovasyonlar dijital dönüşümlerini hızlandırma, iş ortamına akıllı bir şekilde dönme ve daha iyi ticari sonuçlar elde etmeyi amaçlayan müşterilerine ve çözüm ortaklarına yardımcı olma açısından firmanın oynadığı rolü vurguluyor.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan IBM Başkanı ve CEO’su Arvind Krishna şunları söyledi:
“Geriye dönüp baktığımızda 2020 ve 2021, dünyanın bütün gücüyle dijital yüzyıla girdiği dönem olacak. Geçen yüzyılda fabrikalarda ve makinelerde elektrik kullanmaya başladık. Bu yüzyılda da yapay zekanın yazılımlara ve sistemlere yayılmasını sağlamak için, hibrit bulutu kullanacağız.
Emin olduğumuz tek bir şey var: geleceği sektörde kapsamlı iş birliğini temel alarak inşa edeceğiz. Bunu hiç kimse IBM’den daha iyi kavrayamaz. Ortak ekosistemlerimizdeki yatırımları artırmamızın sebeplerinden biri de bu. Think 2021’de, iş dünyasına yönelik yeni BT yazılımlarının yapıtaşını oluşturan teknolojiler olan hibrit bulut ve yapay zeka inovasyonlarımızı da gözler önüne seriyoruz.”
IBM, hibrit bulut ve yapay zeka alanına odaklanıyor. IBM’in hazırladığı yapay zekanın benimsenmesine ilişkin araştırma,yapay zekanın iş süreçlerine dahil edilmesinin pandemi döneminde daha acil bir hale geldiğini gösteriyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden BT çalışanlarının katıldığı ankete göre, BT çalışanlarının yüzde 43’ü şirketlerinin yapay zeka kullanımını başlatmaya hız verdiğini ifade etti. Ayrıca ankete katılan BT çalışanlarının neredeyse yarısı, yapay zeka sağlayıcılarını çoğunlukla süreçlerini otomatikleştirme yeteneklerine göre değerlendirdiklerini belirtiyor. IBM; işe yönelik yapay zeka yetenekleri konusundaki yatırımlara ağırlık vermesini bu sebeplere bağlıyor.
Hibrit bulut ve yapay zekanın gücüyle, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalara destek sağlayan IBM, Think etkinliğinde müşterilerinin dönüşümlerini daha zahmetsiz hale getirmek için tasarladığı çözümleri paylaştı.
Veri ve yapay zeka bir araya geliyor
Cloud Pak for Data sayesinde her yerden veri erişimini ve yönetimini otomatikleştiren yapay zeka: Cloud Pak for Data müşterilerindağıtılmış sorgulara; diğer veri depolarına oranla yarı maliyetle vesekiz kat daha hızlıcevap almalarına yardımcı olmak için, yapay zekadan yaralanıyor. AutoSQL; verilerin nerede bulunduğuna ya da nasıl depolandığına bakılmaksızın ve taşınmasını da gerektirmeden müşterilerin verilere erişme, verileri birleştirme ve yönetme biçimlerini otomatikleştiriyor. AutoSQL, hem yapay zekaya dayalı doğru tahminlerde bulunmak için gizli içgörüleri ortaya çıkarıyor hem de müşterilerin veri düzenleme karmaşıklığını azaltma ve yüksek veri taşıma maliyetini ortadan kaldırma konusundaki kritik sorunlara çözüm getiriyor.
IBM Cloud Pak for Data, SQL’in pazara sunulmasıyla birlikte tüm bulut platformları hibrit çoklu bulut ortamlarında sorunsuzca çalışabiliyor ve pazardaki en yüksek performanslı bulut veri deposunu da içeriyor. AutoSQL Cloud Pak for Data içerisindeki yeni bir veri yönetme yapısına işlenen çeşitli yeni teknolojilerden biri olacak. Yeni veri yönetme yapısı bir yandan ortak bir veri temelindeki bambaşka veri kaynaklarını birleştirirken; diğer taraftan yapay zekadan yararlanarak karmaşık veri yönetimi görevlerini otomatikleştirecek.
Watson Orchestrate üretkenliği artırmak için çalışan işlerinin otomatikleşmesine yardımcı oluyor: Watson Orchestrate satış, insan kaynakları, operasyon ve daha birçok alandaki bütün çalışanların kişisel üretkenliğini artırmak için tasarlandı. Yeni bir interaktif yapay zeka yeteneği olan Watson Orchestra, çalışanların zamanlarının yüzde 50’sini daha stratejik işlere yoğunlaşmak üzere geri kazanmalarına yardım ediyor. Çalışanlar, herhangi bir BT becerisi gerektirmeyen Watson Orchestrate çözümünü kullanarak ve Slack gibi iş birliği araçlarıyla doğal dilde e-postadan yararlanarak; işleri insana özgü yöntemlerle başlatabiliyorlar. Watson Orchestrate ayrıca Salesforce, SAP ve Workday gibi popüler iş uygulamalarına da bağlanıyor. Bir görevi yerine getirmek için ihtiyaç duyulan becerileri otomatik olarak seçip sıralıyor. Watson Orchestra uygulamalarla, araçlarla, verilerle ve geçmişle bağlantı kuran, güçlü bir yapay zeka motoru kullanıyor. Bu, çalışanların toplantı planlamak ya da onay almak gibi rutin görevleri ya da teklif veya iş planı hazırlamak gibi daha kritik misyonlu işleri daha hızlı bir şekilde yürütebilmelerine destek sağlıyor. IBM Research tarafından geliştirilen Watson Orchestrate, çözümünün bu yıl içerisinde pazara sunulması bekleniyor.
Yeni yapay zeka, şirketlerin BT geliştirme ve modernleştirme biçimini dönüştürüyor
Project CodeNet Veri Kümesi, yapay zekanın kodu daha iyi anlamasını ve çevirmesini sağlıyor: IBM Research; yapay zekanın kodu daha iyi anlamasını ve çevirmesini sağlamak için, 14 milyon kod örneği, 500 milyon kod satırı ve 55 programlama dilinden oluşan, geniş ölçekli, açık kaynaklı veri kümesi Project CodeNet’i pazara sunuyor. Şu anda sınıfının en geniş, en farklılaştırılmış veri kümesi olan Project CodeNet, bugün kodlamadaki başlıca üç kullanım senaryosunu ele alıyor:
- Kod arama (COBOL gibi eski diller de dahil olmak üzere, bir kodu otomatik olarak başka bir koda çevirmek)
- Kod benzerliği (farklı kodlar arasındaki örtüşmeleri ve benzerlikleri belirlemek)
- Kod kısıtlamaları (geliştiricinin belirli ihtiyaçları ve parametrelerine göre kısıtlamaları özelleştirmek).
IBM, Project CodeNet’in, kaynaktan kaynağa çeviri ve eski kod tabanlarının modern kod dillerine geçirme becerileri ile işletmelerin yapay zeka uygulamalarını hızlandırmalarına yardımcı olacağına inanıyor.
Mono2Micro, buluta geçişte yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırıyor: IBM, WebSphere Hybrid Edition’a, işletmelerin uygulamalarını hibrit buluta göre optimize etmelerini ve modernleştirmelerini sağlayan yeni bir yetenek ekledi. IBM Mono2Micro, büyük kurumsal uygulamaları analiz etmek ve bunların buluta taşınması için en iyi şekilde nasıl uyarlanacağı konusunda önerilerde bulunmak amacıyla; IBM Research tarafından geliştirilen yapay zekayı kullanıyor. Bu çözüm, hataya açık bir süreci basitleştirip hızlandırarak maliyetleri düşürebiliyor ve yatırım getirisini en üst düzeye çıkarabiliyor.
IBM, ortak ekosistemine yatırımlarını sürdürüyor
Ortakların başarılarını artırmaya yönelik yeni avantajlar: IBM, ortak ekosistemini desteklemek için gerçekleştirdiği 1 milyar dolarlık yatırımlarının bir parçası olarak; ortaklarının gittikçe daha rekabetçi hale gelen pazarda başarılı olmalarını sağlamak üzere sunduğu yeni yetkinlikler, beceri eğitimleri ve avantajları açıkladı. Firma; ekosistem ortaklarıyla ilgili yatırımlarını artırmak için Cloud Engagement Fund (CEF – Bulut Katılım Fonu) adıyle bir fon kurdu. Bu fon, müşteri iş yüklerini hibrit bulut ortamlarına geçirmeye yardımcı olmak amacıyla ortaklar için önemli teknik kaynaklar ve bulut kredileri yoluyla yatırım sağlıyor.
CEF’in ortakların ölçeklenmesine nasıl yardımcı olduğuna örnek olarak IBM’in Siemens Digital Industries Softwareile yaptığı iş birliğinigöstermek mümkün. Bu ortak girişim sayesinde IBM Siemens’e; endüstriyel hizmet olarak sunulan MindSphere’in esnekliğini artırmak için, Red Hat OpenShift üzerine kurulu açık hibrit bulut yaklaşımını uygulayacak.
IBM, Kuantum Bilişimi Günlük Hayata Bir Adım Daha Yaklaştırıyor
Qiskit Runtime yazılımı, kuantum devre işleme hızını 120 kat artırıyor: IBM, Qiskit Runtime sayesinde geliştiricilerin kuantum yazılımlarını daha hızlı ve daha kolay kullanmalarını sağlıyor. Bu yazılım kodun büyük bir bölümünü kullanıcı bilgisayarında çalıştırmak yerine, hibrit bulutta tutuyor. Bu özellik, yazılım ve işlemci performansındaki iyileştirmelerle birlikte Qiskit Runtime; kuantum devre hızlarının 120 kat artmasını sağlıyor. IBM tarafından geliştirilen ve açık kaynaklı bir kuantum bilişim çerçevesi olan Qiskit, kuantum bilişimi herkes için erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor. IBM, Qiskit Runtime yazılımını kullanıma sunarak kuantum sistemlerinin, kimyasal modelleme ve finansal risk analizi gibi karmaşık hesaplamaları birkaç hafta yerine saatler içinde yürütebilmesine olanak tanıyor.
IBM, yazılımın gücünü ortaya koymak amacıyla kısa bir süre önce lityum hidrür molekülünün, bir kuantum cihazı üzerinde nasıl modellendiğini gösterdi. 45 gün süren bu işlem yeni gelişmelerle 9 saate indirgendi. Bu tür bir ilerleme, kuantum hesaplamasının yeni kullanım senaryoları için ölçeklenebilmesi açısından büyük önem taşıyor.