Bu makalenin ilk bölümünü burayı tıklayarak ve ikinci bölümünü burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
III. MÜSTEHCEN İNTERNET SİTELERİ ve ERİŞİM ENGELLEME KARARLARI
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, şiddet kullanılan cinsel davranışlar, hayvan veya insan cesedi üzerinde yapılan cinsel davranışlar ile eşcinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntü içeren ürünler ‘yasak müstehcenlik’ kapsamında olduğundan, bu ürünlerin internet içeriğinde de bulunmaması gerekir. Aksi halde, bu tür içeriği barındıran internet siteleri müstehcenlik suçu oluşturacağından hakkında erişim engelleme kararı verilebilecektir. İçeriğinde ‘yasak müstehcenlik’ kapsamına girmeyen müstehcenliğe yer veren internet sitelerini ise müstehcen içeriği ücretli mi yoksa ücretsiz mi sunduklarına göre ayırmak gerekir.
Sadece müstehcen içerik bulunduran ve tamamen müstehcen ürünlere ilişkin ücret karşılığı hizmet veren internet sitelerini, kanundaki ifadesiyle “müstehcen ürünlere mahsus alışveriş yeri” olarak kabul etmek gerekir. Zira, ücretli müstehcen içerikli internet sitelerinin içerik sağlayıcıları da müstehcen ürünleri belirli bir bedel karşılığı kullanıcılara sunmaktadır. Bu bakımdan, içeriğinde ‘yasak müstehcenlik’ bulundurmayan ve müstehcen içeriği sadece yetişkinlere sağlayan internet sitelerinin müstehcenlik suçu oluşturmayacağı ortadadır. Ücretli müstehcen internet siteleri, TCK’daki ifadesiyle “müstehcen ürünlere mahsus alışveriş yeri” sayılması gerektiğinden, bu tür siteler yasak müstehcenlik içermiyorsa ve çocuk yaştaki kullanıcıların siteye giremeyeceğine dair uyarı bulunduruyorsa müstehcenlik suçu kapsamında değerlendirilemeyecek ve bu anlamda erişim engelleme kararı verilemeyecektir. Ancak, internet siteleri, yapısı ve kullanım yöntemleri itibariyle, içerik sağlayıcıların hangi yaştaki kullanıcıların internet sitesine girebileceğini adeta gerçek hayattaki alışveriş yerleri sahipleri gibi seçme imkânı vermezler. İçerik sağlayıcının bu konudaki tek imkânı, sitesindeki içeriğin yetişkinlere yönelik olduğunu belirtmek ve çocukların giremeyeceğine dair sitesinde bir uyarı bulundurmaktır. Bu bakımdan, içerik sağlayıcının uygulayabileceği en iyi yöntem, bütün dünyada da kabul gören bir yöntem olarak, internet sitesinin giriş sayfasında hiçbir müstehcen içerik bulundurmaksızın, siteye 18 yaşından küçüklerin giremeyeceğine dair bir uyarı yazısı koymasıdır. Sonuç olarak içerik sağlayıcı, siteye çocukların giremeyeceğine dair bir uyarı yazısı bulundurmak ve yasak müstehcenliğe yer vermemek şartıyla müstehcen içeriği ücret karşılığı kullanıma sunması müstehcenlik suçu oluşturmayacağından erişime engelleme kararı verilemeyecektir.
Ücretsiz olarak müstehcen sayılabilecek içerik sunan internet sitelerinde ise, site içeriğinin gerçekten TCK 226’da yer alan “müstehcenlik” ifadesine uyması ve müstehcenlik suçunun oluştuğuna dair yeterli şüphe sebebi bulunması halinde adli mercilerce veya idari bir merci olarak TİB tarafından erişim engelleme kararı verilebilecektir. Sulh hâkimi, mahkeme veya gecikmesinde sakınca olan hallerce cumhuriyet savcısı, bir internet sitesini “müstehcen” olarak yorumlayıp müstehcenlik suçunun işlendiğine dair yeterli şüphe sebebinin bulunduğuna karar verirse erişim engelleme kararı alabilecektir. Yine aynı şekilde TİB, bir internet sitesinin müstehcenlik suçu oluşturduğuna dair yeterli şüphe sebebi bulunduğuna kanaat getirirse, hiçbir ihbar veya şikâyet olmasa dahi, kendiliğinden erişimi engelleme kararı alabilecektir. Eğer, içerik sağlayıcı yurt içindeyse TİB, aldığı erişim engelleme kararını 24 saat için hâkim onayına sunacaktır. Hâkim tarafından 24 saat için onaylanmayan erişim engelleme kararları TİB tarafından kaldırılacaktır. Eğer içerik sağlayıcı yurt dışında ise, hâkim onayı olmaksızın TİB erişim engelleme kararı alarak uygulayabilecektir. Dolayısıyla TİB, içerik itibariyle müstehcenlik suçu oluşturduğuna dair yeterli şüphe sebebi bulunduğuna kanaat getirdiği internet siteleri hakkında, eğer içerik sağlayıcı yurt dışında bulunuyorsa hâkim onayı veya bir başka denetim mekanizması olmaksızın kendiliğinden harekete geçip erişim engelleme kararı verip uygulayabilecektir.
“Müstehcenlik suçu” ve “yeterli şüphe” gibi hukuki kavramların yorumunun ve takdirinin idari bir kurum olan TİB’e bırakılması hukuk devleti ilkesi açısından doğru değildir. Adli merciler bile çoğu zaman bir ürünün müstehcen olup olmadığına, bu konuda uzman olan bilirkişiye sorduktan sonra karar verirken, idari bir kurum niteliğinde olan TİB’in müstehcenlik suçu bakımından takdir yetkisine sahip olması hatta yeterli suç şüphesinin bulunup bulunmadığına karar verebilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Erişim engelleme kararı, kişilerin iletişim özgürlüğünü kısıtladığından, hangi içeriğin müstehcen olup olmadığına TİB değil sadece adli merciler karar vermelidir.
Makalenin devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.