Bu yazının ilk bölümünü İnternet Yayıncılığında 2 Olay ve 2 Mahkumiyet başlığı altında okuyabilirsiniz.
2.2-İddianame Düzenlenmesi ve İddia
İstanbul C.Başsavcılığı Basın Bürosunun 1999/280 Esas, 1999/348 iddia numaralı ve 28.07.1999 günlü iddianame ile Çoşkun Ak hakkında dava açılmıştır.
İddianame ile yüklenen suç dört defa TCK’nin 159.maddesinin ihlalidir.
İddianame Çoşkun Ak’ı suçlar ve sorumluluğunu şöyle açıklar:
“… ancak sanık Coşkun AK, yazılanlarda suç unsuru bulunmadığını düşünerek ikaza rağmen internetteki sahifeyi iptal etmemiş yukarıda arz edilen bir haftalık sürenin bitmesini beklemiş ve bu süre içerisinde Anayasal kuruluşları tahkir ve tezyif eden sözler içeren İnternet sahifesi İnternet kullanıcılarının istifadelerine açık tutulmakla suçun unsurları gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Ülkemizde internetle işlenen suçlar bakımından yasal bir düzenleme olmamakla birlikte sanığın durumu, yazı sahibinin kimliğini açıklamayan mevkute sorumlu müdürü veya yayınlatan durumuna benzemekte olup suça konu İnternet sahifesinin düzenlenmesine önayak olan, ikaza rağmen bu sahifede yayınlanan mesajları İnternet ortamında silmeyen ve İnternet kullanıcılarının hizmetine sunan Coşkun Ak’ın bu sahifede yer alan aşağıdaki sözlerle müsnet suçları işlediği kanaatına varılmıştır.”
İddianamenin sonraki bölümünde ise; gönderilen mesajda yazılı bazı bölümler yer almıştır. Mesajda yer alan bu bölümler iddianamede özetle verilmiş ve bu sözlere yer verilmiş olmakla Cumhuriyetin, Askeri Kuvvetlerin, Emniyet Muhafaza kuvvetlerinin, Adliyenin manevi şahsiyetinin tahkir ve tezyif edildiği görüşüyle TCK’nin 159.maddesinin dört kere uygulanarak cezalandırma istenir.
2.3-İnteraktif Yayın Koordinatörünün Savunması
6.7.2000 günlü Çoşkun Ak Savunması aynen şöyledir:
“İnternet, birden fazla haberleşme ağının (Networks), birlikte meydana getirdikleri bir iletişim ortamıdır. Bu iletişim ağları, bilgisayarlar ile oluşturulmaktadır. Diğer bir deyişle, İnternet bilgisayarlar arasında kurulmuş bulunan bir haberleşme ağıdır. Temel amaç, iletişim olduğu için, ağı meydana getiren bilgisayarların arasında bağlantı kurulması gerekmektedir. Bunun sağlanması için de “ortak bir dil” kullanılmaktadır = Internet Protokolü ( TCP/IP -Transmission Control Protocol / Internet Protocol). TCP/IP kullanımı ile, bilgisayarlar birbirleri ile iletişim kurarak “konuşabilmekte”, karşılıklı olarak bilgi aktarabilmektedirler. Bilgisayar başındaki kişiler bu yöntemden yararlanarak, birbirleri ile iletişim kurmakta ve bilgi alış-verişinde bulunabilmektedirler. Fiili iletişim ise, yüksek kapasiteli telefon hatları üzerinden yapılmaktadır. İnternet, kişilerin dünya üzerinde birbirleri ile adeta sınırsız amaç ve içerikte iletişim kurmalarını, bilgi alıp vermelerini sağlayan bir ortak haberleşme altyapısıdır. Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi bir kararında İnternet’i şöyle tarif etmiştir: “İnternet birbirleri ile bağlı bulunan bilgisayarlardan oluşan uluslararası ağdır… Internet, bireylerin dünya çapında haberleşmesi için tamamen yeni ve benzeri olmayan bir ortamdır…” . TCP/IP uyumlu olması koşulu ile, dünyanın herhangi bir yerindeki bilgisayar ağı İnternet’e katılabileceği gibi, haberleşme menzili elverdiği nispette, uzaydaki bir bilgisayardan da İnternet’e bağlanmak mümkündür. Bu altyapının yani İnternet’in bir sahibi yoktur; onu işleten, idare eden, denetleyen bir merkezî otorite söz konusu değildir.
İnternet’e girmek için birinci koşul olarak bir bilgisayara sahip olmak gerekiyor. Bu bir kişisel bilgisayar (PC) de olabilir, hatta sadece bir “diz üstü (lap top)” de yeterlidir .
İkinci olarak, bu bilgisayara “modem” takılması gerekmektedir.
Modem, bilgisayarın haberleşme kanalları ( telefon hatları gibi ) üzerinden bilgi iletişimi yapmasını sağlayan basit bir teknik cihazdır.
Üçüncü olarak, modem kullanılarak bilgi aktarılacak haberleşme kanallarına ihtiyaç vardır. Bu kanallar, prensip olarak belli bir kamusal yetkiye dayanarak faaliyet gösteren posta idareleri tarafından kurulmakta ve yönetilmektedir. Son olarak da, bilgisayarı başında bulunan kişinin, modem aracılığı ile ve haberleşme kanalları üzerinden, İnternet ağına dahil olmasını sağlayacak bir kuruluşun varlığı -tavassutu- gerekmektedir. Çünkü, haberleşme kanalları, sadece klasik, genel-geçer iletişimi sağlayan bir ortamdır. İnternet ağı ise, bunlardan ayrı ve farklı bir ortamdır. Bu nedenle, bilgisayarların, İnternet ortamına girmelerini sağlayan, onlara İnternet kapısını açan kuruluşlar vardır. Bunlara İnternet Servis Sağlayıcısı (ISS) (Internet Access Provider – IAP / Internet Service Provider – ISP) ismi verilmektedir.
Yukarıda özet olarak sıralanan işlemler ve söz konusu edilen araçlara bakınca, İnternet’e ulaşmanın ve İnternet’te aktif veya pasif olarak yer almanın ne kadar kolay bir işlem olduğu görülmektedir. Bu da esasen İnternet’in esas amacı paralelinde olan bir uygulamadır. Herhangi bir kişi, içinde modem bulunan bir diz üstü bilgisayarından, mobil telefon cihazını (cep telefonu) kullanarak İnternet’e erişmek olanağına sahiptir. Bu üç maddî öğe (bilgisayar, modem, telefon), dünyanın her tarafında ve son derece makul fiyatlar ile satın alınabilen araçlardır. Mobil telefonların ulusal sınırlar ile kısıtlı olmadan bağlantı sağlayabildiği ve yine dünyanın herhangi bir noktasından yine bambaşka bir yerde bulunan İSS’na ve oradan da İnternet’e erişmenin sorun olmaktan çıktığı dikkate alınacak olursa, İnternet’in sınır tanımayan, uluslararası, açık bir iletişim ağı olarak tanımlanmasındaki sebep de kendiliğinden ortaya çıkar. Daha da doğru ve İnternet’in niteliğine de uygun bir ifade ile, İnternet’e erişmenin bu kadar kolay olması onun karakteristik vasfını yansıtmaktadır.
İnternet Türkiye’de de baş döndürücü bir hızla gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Devlet kuruluşları, üniversiteler, şirketler, medya kuruluşları ve akla gelebilecek diğer kurumlar İnternet üzerinden de hizmet vermeye başlamıştır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım gibi internete bağlanabilmek için bir bilgisayar, modem, telefon hattı ve İnternet Servis Sağlayıcılarından alınmış bir erişim gerekmektedir. Evinden, işyerinden, okulundan ya da herhangi bir yerden internete bağlanan herkes bu hizmetlerden faydalanabilmektedir.
Bu özet bilgiden sonra şu anda yargılanmama sebep olan olaya gelmek istiyorum:
Superonline A.Ş., Türkiye’de İnternet erişimi sunan, İnternet ortamında yayıncılık yapan ve interneti yaygınlaştırmaya çalışan bir kuruluştur. Superonline A.Ş.’nin yayın bölümünde İnteraktif Bölümler Koordinatörü olarak görev yapmaktaydım. Super Meydan, Anket, Referandum, VIP ve Super Chat bölümlerinin koordinatörü olarak görev yaptım. Bu sayfaları kısaca tanıtmak istiyorum.
Super Meydan forumların yer aldığı sayfadır. Burada haber, müzik, sinema, spor, edebiyat gibi başlıklar altında açılan forumlar yer alır. Ve İnternet kullanıcıları ilgilerini çeken bir konuda bilgi ve düşüncelerini diğer kullanıcılarla paylaşmak amacıyla bu forumlara yazarlar.
Anket bölümünde her hafta güncellenen bir anket sorusu yer alır. Örnek olarak, “Sizce en iyi gazete hangisi, en başarılı futbolcu kim, enflasyonla mücadelede en önemli sorun nedir?” türünden sorulardır bunlar ve İnternet kullanıcıları adaylara oy vermek suretiyle eğilimlerini ortaya koyarlar.
Referandum bölümü de anket bölümüne benzer. Haftanın güncel bir sorunu işlenir ve İnternet kullanıcılarının düşüncesi öğrenilir.
VIP olarak adlandırdığımız bölümde ise, başarısıyla gündeme gelmiş kamuoyu önündeki bir kişi seçilir ve İnternet kullanıcılarının bu kişiye göndereceği mesajlar toplanır, daha sonra bu mesajlar bir dosya halinde ilgili kişiye teslim edilir.
Super Chat sayfaları ise yine ünlü kişilerle yapılan İnternet sohbetlerinin yer aldığı sayfalardır. İnternet kullanıcıları bilgisayarları aracılığıyla canlı sohbeti izler, konuğa sorular yöneltir, sohbet konuğu da bu soruları yanıtlar.
Bütün bunlar interaktif özellikler adı altında yer alır. İnternet kullanıcılarının interaktif özelliklerden yararlanması için ilgili sayfayı ziyaret etmeleri yeterlidir. Kullanıcılardan herhangi bir ücret, bir abonelik, üyelik, kimlik denetimi talep edilmez. İnternet erişimine sahip olan herkes bu hizmetlerden yararlanabilir. İnternet ortamında yayın yapan sitelerin başlıca hedefleri yapmış oldukları yayın faaliyetinin olabildiğince çok kullanıcı tarafından izlenmesidir.
Şimdi forumlar üzerinde biraz daha ayrıntılı durmak ve Superonline’daki işleyişi aktarmak istiyorum. Forumlar genel ya da özel bir başlık altında açılır. Foruma yazılarıyla katılmak isteyen İnternet kullanıcıları İnternet sayfasındaki ilgili alana yazılarını yazarlar. İnternet ortamında gerçek kimlikler değil, rumuzlar kullanılır. Yazısını yazan kullanıcı bir tuşa basarak, yazdığı yazıyı forum alanına eklemiş olur. Tuşa basıldığı anda yazı İnternet üzerinde yayınlanmaktadır. Kullanıcılar forumlarda düşüncelerini dile getirir ve diğer kullanıcılarla tartışabilme olanağını bulurlar. Kendi yazdıkları yazıya gelen cevapları okuyup, yine anında yanıt verebilirler. Bunlar da anında online olarak forum sayfasında yayınlanırlar.
Superonline’da forumlara gelen mesajlarda uyguladığımız yöntem, foruma gönderilen mesajların belli bir süre forumda kaldıktan sonra, daha fazla yer tutmamaları için silinmeleriydi. Zaten forum alanlarına gelen tüm mesajların okunması da, yukarıda anlatmaya çalıştığım görev yükü nedeniyle fiziki olarak imkansızdı.
Bu davada yargılanmama sebep olan yazıya gelmek istiyorum. “Tartışma Platformu” genel başlığı altındaki forum alanına 26 Mayıs 1999 tarihinde
Daha önce söylediğim gibi forumlarda asıl kimlikler değil, rumuzlar kullanılır ve yazı sahibinin kimliğini tespit etmek mümkün değildir. Forumlara yazı gönderenler de rumuz kullanır. İnternet bağlantısı olan her yerden, işyerlerinden, okullardan, İnternet cafelerden istenilen İnternet sayfasına herkes girebilir, ve sanal kimliğiyle forumlara yazı yazabilir. İnternet’in, buna elektronik medya da diyebiliriz, yazılı ve görsel basından çok farklı bir özelliği interaktif olmasıdır. Gazetede editörün önüne bir yazı gelir, ve editör yayımlamaya karar verirse, yazıyı gazetede yayımlar. İnternet ortamında editörlük görevinde bulunan benim gibi kişiler ise, yazıyı diğer İnternet kullanıcıları gibi yayınlandığında görebilirler. Yayın öncesi yazıların biriktiği herhangi bir yer, ya da uygulanabilecek herhangi bir filtre kullanılamaz ve bu internetin özelliğine aykırıdır. Örneğin uzun bayram tatillerinde tatilin ilk günü foruma konan bir yazı, tatil süresince yayında kalır, forum editörü bu yazıyı mesaisinin başladığı zaman diğer kullanıcılar gibi forum sayfasından okuyabilir. Benzer durum hafta sonu tatili için de geçerlidir. Cuma akşamı konan bir yazı pazartesi günü editör tarafından okunur. Hatta akşam konan bir yazı editör fark edene kadar yayında kalır. Genellikle İnternet ortamındaki diğer forum alanlarında da aynı yöntem geçerlidir. Bunları internetin yazılı basından farkının anlaşılabilmesi için anlatıyorum.
Ben forum alanına konan bu yazının içeriğine kesinlikle katılmıyorum. İçerdiği düşünceleri savunmuyorum. Forum editörlüğü görevim gereği, içeriğine katıldığım yazılara olduğu gibi içeriğine katılmadığım yazılara da aynı, eşit ve tarafsız bir mesafeden yaklaşmaya çalışıyordum. Söz konusu yazı, şu an İnternet üzerindeki yüzlerce forum sayfasında yayınlanıyor olabilir.
Sonuç olarak, yazarını tanımadığım, içeriğine hiçbir şekilde katılmadığım bu yazı nedeniyle yargılanmaktayım. Türkiye Cumhuriyeti ve onun değerlerini, cumhuriyetin kurumlarını tahkir, tezyif gibi bir amacım bugüne kadar olmadı. Yazının forum sayfasında yayınlanmasında herhangi bir kötü niyetim, kastım yoktur.
Saygılarımı sunarım.”
Bu yazının devamını Çoşkun Ak’ın Savunması ve Mahkumiyet başlığı altında okuyabilirsiniz.