İnternet bir balon gibi şişti, patladı, yeniden toparlandı tartışmaları bir yana ülkemizde internetin altyapı ve telekom tekeline rağmen getirdiği verimlilik ayrıca iletişim ve işlem maliyetlerini aşağılara çekmesi firmalarda internete olan ilgi ve internet kullanımı kararlı ve düzenli olarak artıyor. Elbette ki internette var olmanın ilk şartı domain yani internette firma yada ürün isminin tescil edilmesi. Bu konuda iki değişik yöntem izlenebiliyor; Birincisi uluslararası isim tescili (firmanız.com, .net, .org, .biz gibi) ikincisi isse yerel tescil yetkililerince isim tescili (firmanız.com.tr)
Uluslararası isim tescili fiyatlarının daha uygun olması, yurtdışındaki internet kullanıcılarınca da yakından bilinmesi ve firma internet adresinizi daha rahat tahmin etmelerini sağlaması nedeniyle elbette ki birinci olarak tercih ediliyor. Ancak bu konuda eksik yada yanlış düzenlemelerle işleme başlayan yetkili organizasyon ICANN yeni bir fırsatçılık sahası daha yarattı; domain hırsızlığı (Cybersquatting).
Domain hırsızlarının ya da daha uygun bir ifadeyle fırsatçılarının, ICANN adlı organizasyonca isim tescili konusunda yetkili kılınan firmaların “ilk gelen ismi alır” prensibi yüzünden firmalara ne sıkıntılar yaşatacağını öngörememiş olmalı ki ulusal haberlerde yer alan “falanca.com 3 milyon dolara satıldı” gibi haberler bir ara oldukça sıradan hale geldi. Yüzlerce domain fırsatçısı “ilk gelen ismi alır” şeklindeki düzensizlik ve kaosa kapılarını ardına kadar açan kuralı en iyi(!) şekilde değerlendirdiler.
Ülkemizde ise 1996 yılında Amerika’da yaşayan bir Türk’ün birçok ünlü holding ve firmanın isimlerini üzerine geçirerek yüzbinlerce dolar talep etmesiyle “domain fırsatçılığı” gündemimize girdi. Çaresiz kalan firmalar ya bu fahiş fiyatlara boyun eğdi yada ismi almak yerine inatla sitelerinde ziyaretçi ve prestij kaybı pahasına bir alternatif olan yerel isim tesciline gitti.
Firmaların ve hukukçuların yoğun eleştirilerine maruz kalan ICANN nihayet beklenen düzenlemeyi 1999 yılında yaparak firmaların, bazı şartları yerine getirmesi ve bir takım koşullara uygunluk sağlanması karşılığında çeşitli uluslararası kuruluşlar ve jüri sistemiyle isimlerini geri kazanmalarına olanak verdi.
Ülkemizde hala tam anlamıyla bilinmeyen bu büyük fırsat uzmanlarca hazırlanmış şikayet ve UDRP olarak adlandırılan şartlara uygunluğun ispat edilmesi karşılığında firmaların sadece kendi adları veya markalarını değil bunları çağrıştıran isimleri dahi domain fırsatçılarından hak sahibine verilmesine olanak sağlıyor. Örneğin dünyaca ünlü el bilgisayarları üreticisi palm firması sadece palm değil palmshop.com palmcenter.com gibi kendi adını içeren ve şartları sağlayan tüm isimleri geri almıştı.
Bu büyük fırsat isim hırsızları yüzünden zor duruma düşmüş tüm firmalara rahat bir soluk aldırıyor. Ancak uygun yapılmayan başvurular yada hatalı yaklaşımlar işlemin başarısızlıkla sonuçlanmasınada neden olabiliyor bu yüzden bu tür işlemler için uluslararası fikri haklar organizasyonlarıyla çalışma konusunda deneyimli Destek Patent’in internet tescil uzmanlarından yardım almanız çok daha uygun olacaktır. Zira Türkiye’den koc.com için Koç Holding tarafından yapılan ilk başvuru hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştı ancak kocbank.com için yapılan başvuru haklı görüldü ve Koç Holding’e iade edildi. Aynı şekilde uygun bir başvuru ve yöntem izleyen Vestel ve Sabancı’da isimlerini başarıyla kurtararak domain fırsatçılarına boyun eğmeyeceklerini ve hukuksal gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiklerini aynı zamanda tüm ulusal basına haber olarak gösterdiler.
Yüzeysel olarak internette isminizi geri kazanmak için gerekli şartlar; ismin firmanız tarafından kullanılıyor olması, marka tescili olması, ismi alan fırsatçının kötü niyetinin yani size veya bir rakibinize kötü niyetle ismi satma, saklama veya kullanma amacı taşıması. Bu şartları taşıyan durumlarda firmanızın adı, bir markanız veya bunlara son derece benzer diğer domainleri tekrar almak için gerekli başvuruları Destek Patent A.Ş. gibi bu konuda uzman fikri mülkiyet bir firmaya yaptırabilirsiniz.
Domain, interneti hayatın bir parçası ve firmaların sinir ağı olarak gören yeni dünya düzeninde prestijinizin en büyük göstergesi. Mevcut kanuni boşluklardan yararlananıp bunu çalanlara göz açtırmamak ise hem gücünüzü hemde güncel gelişmeleri takibinizi tüm kamuoyuna bir kez daha duyurmak için bulunmaz bir fırsat.