Konuyla ilgili olarak Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı (BYS) Genel Müdürü Sakıp Kurt ile görüştük..
Sakıp Kurt öncellikle üstüne basabasa “Biz Türk Telekom’un özelleştirilmesine karşıyız” diyor.
Kurt neden karşı oldukları sorusuna şöyle cevap veriyor;
Türk Telekomun satılmak istenmesindeki asıl amaç,piyasada rekabet oluşturmak ise, Üst Kurulun sattığı Lisanslar ile bu rekabet ortamı yaratılabilinir.
Ekonomik açıdan baktığımız da Bu şirket devletin sırtında bir kambur değil ki! Aksine 1,1 milyar $ karı olan ve kasasında halihazırda hatırı sayılır miktarda nakiti bulunan bir şirket. Şirket çalışanlarının tepesinden özelleştirme kılıcını çekin,yönetim kademesinide daha bir profesyonelleştirelim,fazla dediğimiz elemanların başka kurumlara geçişini başkasına verince değil şimdi yapalım bakın ozaman nasıl bir sinerji ve dinamizm oluşturursunuz.
ADSL alanında yaptığı hizmete. Fiyatları ne güzel aşağıya doğru çektiler. Aslında fiyatların daha da aşağıya çekilmesi ve hat kapasitesinin arttırılması yönünde çalışmalar içerde sürüyor ama istenilen abone sayısına ulaşılamadığı ve maliyetler düşürülemediği için henüz yapılamadı. Ama bunun için abone sayısının artması bekleniyor
Kurt, Türk Telekom Personeli Birikim ve Yardımlaşma Sandığı ile ilgili olarak şunları ifade ediyor;
”Biz özel kanunla kurulmuş bir sandığız. (www.telekom-bys.org.tr) Bankacılık yönümüz yani kredi ve finans sağlama yönümüz,ticari yönümüz (e-vitrin) , daha da önemlisi sosyal yönümüz var. 3 adet fonumuz ve her üyeye ayrılmış bir rezervimiz bulunuyor. İhtiyacı olan personelimize 3 aydan, 18 aya kadar geri dönüşümü olmak kaydıyla finansman sağlıyoruz.
Çok özel ama resmi bir kuruluşuz. “Yaşam Destek Fon”umuz, her ay Türk Telekom çalışanlarının maaşlarından kesilen paralarla oluşur.
Ayrıca isteğe bağlı “Yaşam Destek Fon”umuz da bir nevi bireysel emeklilik fonu gibi çalışır. Tabi BES sayılmaz ama bizim kendi kanunumuzda yer alan şekliyle çalışıyor. Bu fona giriş 500 YTL’dir. Ondan sonra isteyenin maaşında (istediği kadar), ya da toplu ödemelerle bu fonu da biriktiririz. Emeklilikte de geri öderiz.
Üçüncü fonumuz ise “Türk Telekom Özelleştirme Hisse Alım Fonu (TTÖHAF)”. Bu fonda şu ana kadar 1.5 milyon $ birikti. Fona katılmak için alt limit 2 milyar TL. üstlimit yok. Şu ana kadar 150 kişi katıldı.
Genel Müdür Sakıp Kurt, Türk Telekom özelleştirme içinde yer alma isteklerini şu şekilde açıklıyor;
Telekom’da çalışan, dağında,taşrasında bu ülkeye hizmet etmiş olan ve Türk Telekom’un bu hale gelmesine katkıda bulunan kişilerin bu satışta söz sahibi olmaları lazım. Üstelik biz bunu parasıyla istiyoruz.
Fonumuzda biriken paranın dışında, rezervlerimizde 80 Milyon $ kadar bir para var. Eğer özelleştirmeye gireresek, 56.000 Türk Telekom elemanının herbirinden keseceğimiz (hepsi istekli olacaktir diye dusunuyoruz) 10 YTL ile 560 Trilyon TL yani 400 Milyon $ paramız olması gerektiğini hesaplıyoruz. Yani toplam 500 M $ potansiyel paramız var. Türk Telekom’un alımında ilk etapta % 20’si ödeneceğine göre, 10-12 milyar $ gibi bir fiyat varsa -ki böyle konuşuluyor- biz bunun ilk etapta ödenecek % 25’ini bulabiliyoruz. Ama talebimiz % 10-15’lik bir pay almak şeklinde..
Nisan 2005 verilerine göre 14,000 üyesi bulunan sandığın Genel Müdürü Sakıp Kurt, bu konudaki çalışmalarının yanlış yansıltılması sonucu katılımın az olduğunu da belirtiyor.
Biz bu fonu çıkardığımızda maalesef iyi anlatamadık. Kurum içinde işçi sendikaları, memur sendikaları var. Bunların da aynen bizim gibi özelleştirmeye karşı bir tutumları var. Bunların frenlemesi ve yanlış tanıtımları oldu. Bizi özelleştirme taraftarı gibi lanse ettiler.
Başta da dedğim gibi biz de Türk Telekom özelleştirilmesine karşıyız ama eğer özelleştirilecekse de hazır olmalı ve söz sahibi olmalıyız diye düşünüyoruz. Aynen Erdemir ya da Karabük demir çelikte olduğu gibi. Üstelik Karabük’teki gibi 1 TL’ye almak değil, neyse ücreti onu ödemek istiyoruz.
Ancak bu yanlış tanıtım nedeniyle fona katılım sınırlı oldu. Bence en az 100 M $ toplardık.
Sakıp Kurt, bu amaçla daha önceden çalışmaya başladıkları ve Ziraat Bankası ile Nema’ların kredi olarak ödenmesi projesi yaptıklarını da açıkladı.
Ziraat Bankası’nın nema projesi bizim bu özelleştirmede, “çalışanın cebinden bir şey çıkmadan, ek bir külfet gelmeden, acaba Türk Telekom özelleşmesine katılabilir miyiz” düşüncesi ile oluşturduğumuz bir çalışmaydı. Yaptığımız hesaplara göre nemada Türk Telekom çalışanlarının 240 trilyon gibi parası birikmişti. BYS yönetim kurulu bir çalışma yaptı. Ancak Ziraat bankasi ile faiz ve masraflar konusunda anlaşamadık.
Biz çalışamadık ama Ziraat bankası o projeyi genele açtı. Millete bu projeyi yaratarak da bir kredi olanağı sağlayarak katkıda bulunduğumuz için mutluyuz.
Ellerindeki para ve toparlayabilecekleri diğer kalemlerle şirketin tamamını alma güçleri olmadığını belirten Sakıp Kurt, “bu şirket özelleşecekse, alacak olan konsorsiyumun içinde olmak bile önemli” diyor. Ancak hükümetten özelleştirmeye yönelik sinyallerin yeterince net ve güçlü verilmediğine de dikkati çekiyor. Kurt, “Gördüğümüz kadarıyla Türk Telekom’un özelleştirilemeyeceğni düşünüyoruz” diyor ve ekliyor;
Eğer bu sinyaller yeterince net verilseydi, bugün bizim fonumuza da daha çok talep olurdu. Fon’un beklenen seviyesine ulaşmama nedenilerinden en önemlisi, özelleştirmeyi yapmayacakları sinyallerinin görülmesidir.
Buna karşın Sakıp Kurt Türk Telekom üst yönetiminin özelleştirmeden yana tavır aldıklarını düşünüyor. “Üst yönetim sadece Kablo TV ile ilgili konuda duraksadı ama zaten bu tür konuların ve sıkıntıların öncden çözülmesi gerekirdi. Herşeyi hazır hale getirip satmazsanız böyle olur. Yarı yolda yanımıza ekmek almamışız deyip şaşarsınız” diyor.
Sakıp Kurt buna karşın Avea konusunda sıkıntı olmadığına inanıyor; “Avea 3-4 milyar $’lık bir kurum. Türk Telekom’un oraya aktarmış olduğu kaynakların döünüşü olacaktır. Şu anda bilançosu zarer olsa bile zaman içinde Türk Telekom’a artı olarak yazılacaktır” diyor. Kurt Aycell zamanından gelen bazı üyeleri de olduğunu belirtiyor.
Hükümetin çalışanlara ayırdığı % 5’lik payı az bulan Kurt bazı firmalarla görüşmeler yaptıklarını da aktarıyor;
Yönetim Kurulu olarak özelleştirmeye talip olan bazı şirketlerle yaptığımız ufak tefek görüşmeler var. Bize olumlu yanaşanlar da var.
Zaten olumlu yanaşmaları lazım. İşletmeci olarak, kim TT’yi alırsa alsın, Türk Telekom çalışanını bir şekilde bu grubun içine alması kendi yararına olacaktır.
Dağda çalışan, taşrada çalışan insanlar harcayacakları en ufak kablolara bile daha dikkatli davranacaktır. Amiyane ifadeyle söyleyeyim “el elin eşeğini ıslık çalarak ararmış”. Bizim işin içinde olmamız, personelin işine daha çok sahip çıkması anlamına gelecektir. Daha aşkla, şevkle çalışılacaktır.
Belki işletme tabirleri ile de söylemem lazım. Bu tür bir işbirliği sinerji oluşturacak ve toplam kalite olarak da yönetime yansıyacaktır. Bu da verimliliğin artmasına katkıda bulunacaktır.
Gördüğünüz gibi Türk Telekom özelleştirmesinde firmalar ve gruplar arasında dirsek teması sürüyor. Özelleştirmeye talip firmalar, birlikte çalışacakları, konsorsiyuma dahil edecekleri şirket ya da gruplar ile görüşmeler sürdürüyorlar. Sonuçları da yakında duymaya başlayacağız.