CHP’li Kılıçdaroğlu’nun soru önergesinde “Türk Telekom’un Hazine’ye borçlandırılarak hisse değerinin düşürülmesini isteyen ve bu isteğini 2 yıl önce Ulaştırma Bakanlığı’na “gizli” ibaresiyle ileten bakanın kim olduğu” soruldu. Dönemin özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener’in, ismi sorulan bakan olduğu bildiriliyor.
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, soru önergesinde şu ifadelere yer verdi:
“Özelleştirme kapsamına alınmış bir kamu şirketinin, özelleştirilmeden önce borçlandırılarak, hisse değerinin düşürülmesinin amacı nedir?
Bu amaca katılıyor musunuz?
Bu strateji, hükümetiniz döneminde diğer kamu kurumlarının özelleştirilmesinde de izlenmiş midir?
Bu şekilde özelleştirme yapan başka ülkeler de var mı?”
Bir yandan Türk Telekom’un özelleştirmesine yönelik olarak Ak Parti hükümetinin stratejisinin, “borçlandırarak değerinin düşürülmesi” yönünde olup olmadığı tartışılırken, diğer yanda Bakan Şener’in 2 yıl önce yazdığı yazının “nasıl” ortaya çıktığı ve “zamanlama”sının 2 yıl önce yerine, neden tam ihalenin son günlerine denk geldiği de merak konusu.
Şener’in “gizli” başlığı ile gönderdiği yazıda şu ifadelere yer verdiği belirtiliyor:
- Devletin TTAŞ özelleştirmesinden hedeflediği gelirin bir kısmının garanti altına alınmasına,
- TTAŞ’a talip olacak potansiyel yatırımcıların muhtemel finansman problemlerinin azaltılmasına yardımcı olacağı dünüşülmektedir. Bu çerçevede, şirket ile Hazine arasında yapılandırılacak veya doğrudan şirket ile piyasalar arasında yapılandırılıp Hazine’ye aktarılacak bir borç ilişkisi, devletin sermaye payının bir kısmını, belirlenecek vadede nakde çekmesine imkân sağlayacak.
- Diğer taraftan borç yükü artmış TTAŞ’ın hisse değeri düşeceğinden, bu durum özelleştirme çerçevesinde yatırım yapacak yatırımcıların şirkete kabul edilebilir oranda ortak olmasının önündeki finansman probleminin azaltılmasına olanak sağlayacaktır.
- Buradan hareketle, benzer uluslararası telekom şirketleri ile gerçekleştirilen karşılaştırmalar ve sektör ortalamaları incelendiğinde, TTAŞ’ın mevcut mali yapısının 2-3 milyar dolarlık bir borcu, şirketin yatırımlarını sekteye uğratmayacak şekilde kaldırabileceği düşünülmektedir.”
“TTAŞ’ın mevcut mali durumu incelendiğinde atıl borçlanma kapasitesi olduğu görülmektedir. Bu durumda şirketin yatırımlarını sekteye uğratmayacak şekilde makul ölçüde borçlandırılmasının…
AVEA’nın borçları Türk Telekom’a
Bakan Şener’in bu “projeyi” yürütemediği ancak Aycell-Aria birleşmesi ile Türk Telekom’un ciddi bir borç yükü altında kaldığı biliniyor.
Birleşme operasyonun tüm masrafların Türk Telekom tarafından üstlenildiği ve hatta sermaye katkısı yanında borçların ödemelerinin de Türk Telekom tarafından sağlandığı belirtiliyor.
Mevcut borç yükünün miktarı konusunda çeşitli spekülasyonlar bulunmasına rağmen, yaklaşık 1.3 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Telekom Sektörü Ne Diyor?
Telekom sektörü, Abdullatif Şener ile ilgili gelişmenin, Türk Telekom özelleştirilmesi öncesi bir spekülasyon yaratmak ve “acaba ucuza mı gidiyor?” düşüncesini kamuoyuna şırınga etmek olduğunu düşünüyor. Bir uzman konuyla ilgili olarak;
Şener’in ilgili yazısı 2 yıl öncesinin tarihini taşıyor ama bugün yani tam ihalenin yapılacağı ay içinde basına elden veriliyor. Bunda bir şüphe duymak gerekir. Bana göre bu şüphe, bürokrasinin ya da hükümetin Türk Telekom özelleştirmesinin yönünü değiştirmek istediği için ilginç bir yol izliyor şeklinde.
Önce Ulaştırma Bakanının “bu iş yargıya gider” açıklamaları, sonra kasada 2,5 katrilyon TL var şeklinde “sektörün ve özelleştirmeye giren firmaların ciddiye almayacağı ama halka mesaj vermeye yönelik spekülatif bir açıklama, arkasından Abdüllatif Şener adı kullanılarak “ucuza satılmak için az daha borçlandırılacaktı” fikri. Hepsini altalta toplandığınızda, Özelleştirmede bir yol değişikliği olduğu ortaya çıkıyor. Üstelik bu fikir yeni de değil, Bakanın açıklamasını düşünürseniz 1 yılı buluyor bu değişiklik.
Bana göre görülen o ki, şirket blok halde satış yerine, halka açılmaya doğru yönlendirilmeye çalışıyor.
Belki Belgacom, Telefonica da, Telecom Italia da bunu söylemeye çalışıyorlar. Ya da özelleştirmenin yönünü değiştireceğini, gördükleri tavır değişikliği ile farkına vardılar. Buna tepki gösteriyorlar.
Şirketin durumu ortada. Verdiği hizmet, uyguladığı fiyatlar ortada. ISS ve UMTH sektörüne yaptığı zorlama ve engellemeler ortada. Vizyonsuzluktan sadece iç pazarla kavgaya tutuştuğu, mahkemelere gittiği ama bu arada dış pazarlarda varlık gösteremediği ortada. Yunan Telekom OTE bile 11 ülkede faaliyet gösterirken, CIS ülkelerine bile gidip iş yaparken, Türk Telekom’un ülke içine sıkışıp kaldığını da görebiliyorsunuz.
Bu şirketin Türk toplumunun, telekomdaki gelişmesinin önüne engel olarak dikilmesini önlemek için yönetim anlayışının değişmesi gerekli. Bu da halka açılma ile değil, ancak blok halde satış ile olur. Ama bu son günlerin taktiklerine bakılınca, görülen o ki, bu iş halka açılmaya doğru yöneldi.