Internet dünyasına 1994 yılında adım atan Enis Eryılmaz, beş yıllık bir süreçte internet indexi ‘Ara – Bul’u, ziyaretçi sayısı ve içerik açısından, Türkiye’nin en popüler sitelerden biri haline getirmeyi başardıklarını söylüyor. İçinde indexlenmiş 45 bin site bulunan ‘Ara – Bul’günlük 400 – 450 bin civarında “pageview” (Sayfa gosterimi)ne ulasmis durumda. Enis Eryılmaz, hedeflerinin yıl sonuna kadar 1600 alt kategoride 70 – 75 bin civarında siteye ulaşmak olduğunu söylüyor. Ara – Bul A.Ş. Genel Müdürü Enis Eryılmaz sorularımızı yanıtladı:
turk-internet.com : İşe nasıl başladınız?
Enis Eryılmaz: Internet işine 1994 yılının sonunda girdik. Türkiye’de bu işe ilk girenlerdeniz. Biz bu işe girdiğimizde İstanbul’da bir IBM vardı.TÜBİTAK üzerinden internet kullanılabiliyordu.1995 yılı başında TÜBİTAK’tan bir tane leaseline çektik Bu leaseline’dan modemler aracılığıyla hizmet vermeye başladık. İşe Ankara’da başladık ve büyük bir cesaretle kalkıp İstanbul’a geldik.Yavaş yavaş web sayfaları çoğalınca, insanlar aradıklarını bulabilsinler diye ‘internet index’i yapmaya karar verdik. Adını ne koyalım diye düşündük: ‘Ara-Bul dominet.com.tr’ ortaya çıktı. Başlangıçta destek hizmeti gibiydi. İnsanlara faydamız olsun diye amatörce başlamıştık. Yazılım işlerine ağırlık verdik. Ciddi anlamda bir yazılım şirketi olduk.
turk-internet.com : Ciddi bir patlama oldu sonra değil mi?
Eryılmaz: Ara-Bul’da yapmış olduğumuz program, teknoloji geliştikçe bizim için bir test platformu oldu. Yeni yeni versiyonlarını uyguladık. Sürekli olarak gelişti, ve ilgi gördü. Ara-Bul’daki editör sayısını arttırdık. 1998 yılı sonundan sonra ciddi bir patlama oldu. 1998 sonunda birinci sayfaya girenlerin günlük sayısı 10 bin iken bir yılda 80 bine çıktı. Birçok gelişmeler oldu. Yahoo! 1996’da başlamıştı. Biz de o zamanlar yapıyorduk, ama işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyorduk. Yatırım yapmaya devam ettik ve 1999 yılında da ilk kez para kazanmaya başladık. 3-5 bin dolarlık küçük reklamlar aldık. Aşağı yukarı 4,5-5 yıllık bir süreç içerisinde Ara-Bul, aylık 600 bin civarında unique ziyaretçi sayısına ulaştı. Günde 400-450 bin arasında değişen ‘pageview’ ile hem ziyaretçi sayısı anlamında, hem de içerik anlamında Türkiye’nin en popüler sitelerinden bir tanesi. İçinde 45 bin site indexlenmiş durumda. Hedefimiz yıl sonuna kadar 70-75 bin civarına ulaşmak. Bu siteleri 1600 alt kategoride sunuyoruz. Ara-Bul’un en önemli özelliği insan eline dayalı bir sistemle çalışması. Makinalarla, bilgisayarlarla, taramalarla elde edilen bir sonuç değil. Bulunup eklenen her site editörler tarafından çıplak gözle inceleniyor, alt kategorileri belirleniyor, sitenin içeriğine uygun anahtar kelimeler belirleniyor ve bunlar engine’e kaydediliyor. Sitelerin ömürleri her zaman çok uzun olmuyor. Bunları tarayıp ayıklamak çok ciddi bir operasyon.
turk-internet.com : Bu operasyonda hangi programı kullanıyorsunuz?
Eryılmaz: Kendi yazdığımız programlar var. Ara-Bul, ‘in – house’ programlardan oluşan bir platform oldu. Bu bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor. Kendi çözümlerini üretemedikleri için genellikle çok farklı çözümlerle bu işe giren şirketler havlu attılar. Pazar koşullarına adaptasyonda sorun yaşadılar, maliyetleri yüksek oldu, gelişmelere karşı zaman olarak tayinlerini ayarlayamadılar. En zengin içerikli kategorik dizini (arama motoru) oluşturduk. Arama motorları spesifik olarak aradığınız şeyleri size getiriyor yani, ‘full text search engineler’ var. Arama yapanın sorduğu konuyla ilgili olsun olmasın sorulan kelimenin geçtiği herşeyi önünüze getiriyorlar. Temel sıkıntılardan bir tanesi bu, kullanıcıların ‘advanced search’ dediğimiz gelişmiş ‘search’ yapmaması. Kullanıcıların yüzde 90’ı tek kelimeli arama yapıyor, iki kelimeyi bile yanyana yazmıyor. Kaldı ki, internet terminolojisini bilen de çok az. Bizim tarzımızda indexlerde, ‘user friendly’ bir yaklaşım söz konusu. Aramış olduğunuz kategorinin üzerini tıklayıp alt kategorilerine gittiğiniz zaman aradığınız yere kolay ulaşabiliyorsunuz. Daha amaca yönelik bir çalışma biçimi. Kaldı ki, zaten arama yapanlar içerisinde diğerlerine karşı bir avantaj sağlıyor. Biz bunu daha çok index tipi arama yapmasına bağlıyoruz. Altavista da sonradan bir indexleme yöntemi yapma ihtiyacı hissetti. Altavista’nın yeni versiyonlarında index yöntemi var.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Eryılmaz: Kullandığımız platformlar, kullandığımız yazılımın netliği, iş modellerinin doğruluğu gibi bir çok açıdan baktığımızda Ara-Bul Türkiye’de Türklerle ilgili dünya üzerinde oluşmuş en ciddi kaynaklardan bir tanesi. Ara-Bul’da sadece İngilizce olarak Türkiye ve Türkler’le ilgili link sayısı 8 binin üzerinde. Bu yabancılar için bir başvuru kaynağı. Bizim kısa vadede planlarımızdan bir tanesi İngilizce Ara-Bul’u da açacağız. Sadece İngilizce linklerden oluşan İngilizce kategorileri olan, ama Türkiye ve Türkler’le ilgili bir site olacak.Türkiye ve Türkler’le ilgili araştırma yapmak isteyenler buraya bakacaklar.
Hedeflerimizden bir diğeri çok hızlı bir şekilde özellikle Almanya’da yaşayan Türk komünitelerinde hizmet verir hale gelmek. Almanya’da bir Ara-Bul açmayı planlıyoruz, Almanca ve Türkçe olmak üzere. Uzun vadede dünya ölçeğinde, yani ‘World Wide Searching Portal by Turkish’ olacak Ara-Bul. Yavaş yavaş bir takım horizontal portal fonksiyonlarını ekliyoruz. Alış-veriş, müzayede, seri ilanlar gibi birçok yeni futurelar ekleniyor. Sürekli olarak büyüyor. Ara-Bul bir üründü önceleri. Şimdi, Ara-Bul’u ayırarak, Ara-Bul A.Ş. diye yeniden yapılandırıyoruz. Kısa bir süre içerisinde Ara-Bul A.Ş olarak var olacak. İnternet üzerindeki kullanıcılara hizmet verecek. Bizim Ara-Bul’da şöyle bir stratejimiz var. Ara-Bul A.Ş yi kurduktan sonra bir miktar ‘private acquity’ ekleyeceğiz. Yabancı olacak bu. Ara-Bul 4-5 yıl hiç para kazanmadan ayakta kaldı. Tamamen bizim desteklerimizle, cepten finanse edildi. Bugün itibarıyla Ara-Bul özellikle reklam gelirleriyle kara geçmiş durumda.
Ara – Bul’un pazar değeri nedir?
Eryılmaz: Pazar değeri yaklaşık 20-40 milyon dolar arasında. Bir IPO süreci başlattık. Hedefimiz 2001’in başında bir IPO yapmak. Değer de tahminime göre 30-40 seviyesinde bir değer olacak. Muhtemelen Aralık ayı içerisinde yabancı ortaklı bir ‘private acquity’ yapacağız.
Ara – Bul’un yüzde kaçını halka arz etmeyi düşünüyorsunuz?
Eryılmaz: Yüzde 15.
Ara – Bul’un altyapısından biraz bahsedebilir misiniz?
Eryılmaz: Altyapısındaki server’lar, tamamen Microsoft platformu. SQL database sistemi üzerinde çalışıyor, ‘visual basic’le geliştirilmiş. İşletim sistemi NT onu da Windows 2000’e geçirdik. Bu birçok sorunu çözdü. Üç katmanlı mimariyle geliştirilmiş, ölçeklenebilir bir yazılım. Kapasiteyi arttırmak istediğimizde hardware’e ilave yaparak çok hızlı bir şekilde sonuç alıyoruz.
Ortaklıklarınızdan söz eder misiniz?
Eryılmaz: Ara-Bul olarak search konusunda bizim çok zengin bir veri tabanımız var. Biz bu veri tabanını başkalarıyla paylaşmak istedik. Sadece kendimiz için bir avantaj olarak kullanmak istemiyoruz. Bunu pazarın büyümesinde bir araç olarak kullanmak istiyoruz. Pazarla birlikte büyüme stratejisi oluşturmak istiyoruz. Portallara ya da ISP’lere search hizmeti veren bir yapılanma içerisine gitmeye karar verdik. Bu amaçla da Garanti Bankası’yla 1 Kasım’dan itibaren bir anlaşmaya gidiyoruz. Garanti Bankası müşterileri, Ara-Bul veri tabanından arama yapmaya başlıyorlar. Superonline’la, Vestel’le görüşmelerimiz sürüyor. Bizim hedefimiz Türkiye’deki pazarı domine eden büyük şirketlerin search ihtiyaçlarını karşılamak. Onların büyümesine paralel olarak biz de operasyonlarımızı büyütmeyi hedefliyoruz.
İnternet yatırımları, sizce karlılığı yüksek yatırımlar mı?
Eryılmaz: Bunlar çok değişken tabii. Yurtdışında internet şirketlerine bakış açısında çok ciddi bir değişiklik var.Yatırımcılar daha çok ‘Şirket kar ediyor mu, ya da kar potansiyeli var mı?’diye bakıyorlar. Bilinç kriterleri artık bu. Para kazanamayan şirketlerin, artık internette yaşama şansı yok. Projelerin kar amaçlı olma zorunlulukları var. Eskiden öyle değildi. İnternette zarar yok, gelecek internet diye düşünülüp nasıl olsa kazanılır mantığıyla paralar yatırılıyordu.Yıllarca süren kronik zararlar ve çok hızlı büyümenin getirdiği sürekli finans açıkları yatırımcıları bu şirketlerden uzaklaştırdı ve fiyatlar da sürekli olarak düşüyor.
Dünyadaki search engine’lerle kıyaslarsak Türkiye’deki durum nedir?
Eryılmaz: Türkiye’de spesifik olarak index konusunda bizim çok fazla rakibimiz yok. Net-Bul örneğin, pratik gibi gözükmesine karşın onlar daha çok ‘horizontal focused’ ağırlıklı gidiyor. Bizim gibi indeks tarafına çok ağırlık vermiyorlar. Bizim focusumuz index business’la. Bu nedenle orada da çok fazla bir rakibimiz yok. Spesifik ziyaretçi sayısına baktığımızda Ara-Bul hakikaten şu anda Türkiye’de kendi konumunun lideri durumunda. Dünyadaki örneklerine baktığımız zaman search algoridmalar konusunda ciddi gelişmeler var. Bu, ‘full text search’lerde bile doğru sonuçlar verilebileceğini aslında gösteriyor. Ama bunlar çok complex algoridmalar. Onların yapılması ve geliştirilmesi oldukça zor, zaman alan şeyler. Zaman içerisinde internet daha verimli kullanılabilir. Hiçbir zaman index’lerin ve search engine’lerin önemi azalmayacaktır.
Zaten internet şirketinin uzun vadede survive edebilmesi gelir kalemlerin çeşitlendirilmesiyle çok bağlı. Tek bir gelir kalemi ya da bir iki gelir kalemine bağlı şirketler riskli şirketler sayılıyor. Bunun için gelirlerin mutlaka farklılaştırılması lazım. Biz de bu konuda ‘simplication’ dediğimiz bir yöntemle para kazanmaya çalışıyoruz. Ara-Bul alışveriş yoluyla ilerde Ara-Bul üzerinden yönlendireceğimiz trafikten yapılan alış-verişlerde komisyon almamız sözkonusu olacak.
turk-internet.com : Küçük şirketler kapanacak, büyük şirketler kalacak deniyor. Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Eryılmaz: Batı’daki internet yatırımcısı profiliyle Türkiye’deki farklı. Batı’da sermaye piyasaları çok gelişmiş ve bir takım özel düzenlemelere ihtiyaç olmadığı için internet şirketleri kolaylıkla borsaya açılmışlar. Borsada ciddi bir talep görmüşler, hisseleri kapış kapış gitmiş. Bir süre pazara beklentiler hakim olmuş, bu beklentilerin gerçekleşme durumu netleşene kadar da sürekli olarak piyasalar yukarıya hareket etmiş. Çok büyük paralar el değiştirmiş, çok büyük şirketler ortaya çıkmış, bu şirketlere çok büyük fonlar akmış. Zaman içerisinde beklentilerin en azından kısa vadede gerçekleşmediği görülünce, insanlar ‘acaba mı’ diye sormaya başlamışlar.
Türkiye’de durum farklı. Türkiye’de sermaye piyasasıyla hareket etme şansımız olmamış, dolayısıyla küçük bir teşebbüs derken düşüncelerini kendi imkanlarıyla değerlendirmek durumunda kalmışlar ya da çevrelerinden yakın gördükleri finansörlerle birleşerek bu işleri yapmaya çalışmışlar. Ama internet işi uzun vadeli, uzun soluklu bir iş; kısa vadede çok büyük karlar elde edemiyorsunuz. Böyle olunca da Türkiye’deki pazar büyüklüğüne baktığımızda internet işiyle ilgilenen firma sayısı oldukça düşük. Başarılı olan şirket sayısı daha da düşük.
turk-internet.com : Neden?
Eryılmaz: Çünkü Türkiye’de finansman pahalı, kredilerle iş yapamıyorsunuz. Sermaye piyasaları bunun için uygun zemin hazırlamıyor ve Türkiye maalesef bu treni de kaçırma noktasına gelmiş durumda. O kadar az firma var ki özellikle yazılım geliştirme ayağında çok az firma var. Bu konuda çok zayıfız, çok eksiklerimiz var. İnternet platformları konusunda da kendi teknolojimizi geliştiremediğimiz için yabancıların çözümlerine mahkum kalmışız. Olaylar pek istediğimiz gibi gitmemiş. SPK’da yapılması gereken düzenlemelerde gecikme var. İnternet işi büyüklerin işi olduktan sonra onlar çok fazla kar peşinde olmadılar. Pazar payını arttırmayı amaçladılar. Dolayısıyla rekabet ortamında fiyatlar çok düştü. Küçüklerin hiçbir şekilde yaşama şansı kalmadı. Fiyatlar o kadar aşağı indi ki bu fiyatlara ancak zarar ederek iş yapabiliyorsunuz. Küçük şirketlerin finansman güçleri olmadığı için zarar eden şirketler de kapanmak ya da el değiştirmek zorunda kalıyor.
turk-internet.com : Neler yapılabilir?
Eryılmaz: Yabancıların Türkiye’ye getirilmesi lazım. Yabancıların Türkiye’ye gelmesi için bağımsız rating kuruluşlarının, denetleme, danışmanlık kuruluşlarının oluşması lazım. Türkiye’nin ciddi alt yapı sorunları var. Türkiye her konuda olduğu gibi bu konuda da bir geçiş noktasında. Çok dinamik bir pazar olmasına rağmen, çok iyi bir beyin gücüne, insan gücüne sahip olmasına rağmen henüz gereken gelişmeyi gösteremedi. Bunun nedenlerinden bir tanesi henüz yasal düzenlemelerin eksik olması. Yeterince teşvik sağlanmaması. Özellikle bilgisayarlaşma oranında çok ciddi bir düşüklük var. Bunlara bir takım destekler gerek KDV muafiyeti, yazılımcılardan gelir vergisi alınmaması gibi bir takım destekleri gerektiriyor. Bunlar dünyada böyle. Kendi dinamikleriyle ve bugünkü mevcut klasik ekonomi kurallarıyla yapılacak internet piyasasının Türkiye’de uzun vadede yaşama şansı yok. Bu bir tercih meselesi, yani kaynak sorunu yok da öncelikler sorunu var. Bu önceliklerle, bu sektör herhangi bir şekilde ayakta kalamaz diye düşünüyorum. Kalan bir kaç tane firma istisna olarak kalır. Biz kendimizi şanslı azınlıkta görüyoruz, çok uzun yıllar bu işe çok emek verdik Bir takım konularda daha rahat hareket edebiliyoruz. Şirketlerimiz kara geçiyor, yatırımlar yapıyoruz. Zaman içerisinde, büyük yatırımcılar, müteşebbisler ve bilgi sahibi insanlarla bu işi yapmak zorunda olduklarını öğrenecekler diye düşünüyorum. Yatırımcıların tek başına böyle bir işe girerse parasını kaybetmeye mahkum. Kısacası, bu iş parayla da, parasız da olmuyor. Parayla bilginin bir araya gelip birlikte hareket etmesi gerekli. Parasal desteğin ötesinde alt yapı desteklerinin de olduğu bir takım modeller geliştirilebilir. Bu modellerle daha sağlıklı sonuçlar elde edilebilir.