Soğuk savaş döneminin casusluk filmlerinde –mesela James Bond ya da bizde “Tatlı Sert” adıyla oynayan “The Avengers” isimli dizi– Ruslara karşı savaşılırdı. Sonra Rusya’da “Glasnost ve Perestroyka” süreci başladı. Biz de o dönemden sonraki casusluk filmlerinde (yaklaşık 25 yıldır) ülkelere karşı değil, çok güçlenmiş şirketlere karşı savaşıldığını görür olduk. Örneğin Tatlı Sert TV dizisinin 1998’de çekilen sinema versiyonunda Emma Peel ve Mr.Steed (Uma Thurman ve Ralph Fiennes), iklimi değiştirmeye çalışan bir patrona (Sean Connery) karşı savaşırlar (nostaljik olsun, en altta 1970li yıllarda oynayan TV dizisinden bir parça koyduk). James Bond filmlerinde de benzer bir gelişme görüyoruz.
Ama bu sadece filmlerde değil, gerçek hayatta da benzer bir durum söz konusu. Nitekim GAFA adıyla anılan Google-Apple-Facebook-Amazon firmalarına karşı kendi ülkelerinde de başlayan çeşitli soruşturmalar var. Çünkü bu firmalar iyice büyümüş durumdalar, –Cambridge Analytica olayında görüldüğü gibi– seçimleri etkileyebiliyorlar ve bırakın diğer ülkeleri, kendi anavatanlarında bile yıllardır vergi vermiyorlar [1][2].
Hem ABD, hem AB (Avrupa Birliği) bu duruma karşı çeşitli çözümler üretmeye çalışıyorlar. Bunların başında ise Rekabet Kurumları vasıtasıyla alınan önlemler var[3][4]. Ülkemizde de geçtiğimiz günlerde benzer bir gelişme oldu. Google’un mobil telefonlardaki Android pazar liderliğini kullanım şekline itiraz eden Yandex’in şikayeti [5] 4 yıl sonra Rekabet Kurumu tarafından “yerli cihaz üreticilerle yapılan sözleşmelerin değiştirilmesi” kararı ile ortaya kondu [6]. Google bu karar uyar gibi yaptı. Rekabet Kurumu ise buna yeni bir önlem ve günlük ceza getirdi. Arkasından konuyu araştırmayan gazetecilerin “Android giderse ne yaparız” haberlerini gördük [7].
Konuyu, o kısa vakitte “tekel” yönüyle ve birkaç görüşme sonrası kısaca yayınlamıştık[7]. Ama aradan geçen sürede daha iyi inceledik. Konuyu bir Rekabet Uzmanı ile konuştuk. Eski Rekabet Kurumu uzmanı ve şimdilerde Yavuz Hukuk ve Danışmanlık kurucusu olan Av. Şahin Yavuz, bize olayın detayını anlattı.
Windows-Media Player Kararı Neydi?
Rekabet Uzmanı Av.Şahin Yavuz sözlerine, Google Android (işletim sistemi) kararının, önceki AB’deki Windows işletim sistemi kararı ile birçok açıdan benzeştiğini ama farklıları olduğunu söyleyerek başladı. Farkı anlatmak için önce Windows işletim sistemindeki rekabet ihlali kararlarını [8] [9] izah etti :
“Hakim durumdaki oyuncu, bir pazardaki hakim durumunu, diğer bir pazara taşıyamaz. Buna rekabet dilinde “leverage” deriz. Hatırlayın benzer bir karar yaklaşık 15 yıl kadar önce Windows İşletim sistemi ile ilgili olarak alınmıştı. Orada da Windows hakim durumunu kullanarak, işletim sistemi içine “media player” gömmüştü. Yani işletim sistemi pazarındaki hakim durumu ile başka bir pazar olan video oynatıcı pazarına taşıma çabası içindeydi. AB Komisyonu bunu engellemişti. Çünkü bu tür bir yaklaşımda rakip oyuncunun maliyetleri artar ya da pazar girmesi zorlaşır. Olası bir rekabet daha başlamadan önlenmiş olur.
Microsoft daha sonra tarayıcı yani Internet Explorer için de benzer ceza aldı.”
Google Android rekabet sorunu ise yine gömülü ya da ekli uygulamalarla ilgili ama durum biraz daha farklı.
Google Android Dünyada % 74, Türkiye’de % 90-95 Pazar Payına Sahip
Avukat Yavuz, Google kararındaki farklılığın 2 ana başlık altında toplandığını söyledi. Bunlardan birisi, üreticilerin katkılı (ticari) işletim sistemi yüklemesi durumundaki mecburiyetleri, diğeri de münhasırlık getiren gelir paylaşım anlaşması.
Bunları aşağıda anlatıyoruz ama anlatacaklarımızı daha iyi anlayabilmek için önce mobil işletim sistemi pazarındaki duruma bakalım;
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, mobil işletim pazarında 2019 sonu itibariyle 2 marka toplam % 99’u kapsıyor. Android (Google) % 73,83 ve İOS (Apple) % 24,95. Bunun dışında kalan % 1,22 içinde ise KaiOs, Windows mobile, Series 40, Nokia ve diğer işletim sistemleri var.
Stat Counter rakamlarında % 84 gibi bir rakam olmasına karşın, GfK’nın ağustos 2019 tarihli raporunda Android payı % 90-95 aralığında gözüküyor.
Aynı sayılara Türkiye açısından bakalım; ağustos 2019 GfK raporuna göre şöyle; burada Apple’ın payının % 5-10 aralığında olduğu görülüyor. Gerisi Android yani % 90-95 aralığında pazar payına sahip.
Cihaz Üreticileri Android’i Nasıl Kullanabilir?
Rekabet Uzmanı Şahin Yavuz’dan Android kararının boyutlarını dinlemeden önce cihaz üreticilerinin Android işletim sistemini kullanma koşullarına da bakalım. Yerli cihaz (cep telefonu) üreticileri Android’i 3 şekilde alıyorlar ;
- Android aslında “Açık Kaynak” ve ücretsiz bir yazılım, katkısız olarak alınabiliyor. Dolayısıyla cihaz üreticisi firma, herhangi bir şart olmadan da bunu ücretsiz bir şekilde kullanabiliyor. (Huawei firmasından aldığım bilgiye göre, Çin’de bir çok cihaz üreticisi bu tür yaklaşımla telefonlarına işletim sistemi yerleştiriyor. Gerisi “içerik üreticisi” denilen ve bildiğimiz ya da bilmediğimiz yazılımları arayüzlerle (API) biraraya toplayan start-upların işi. Bunları bir takım yazılımları paketleyebiliyor.)
- Ya da Android işletim sistemi, “katkılı” yani içinde diğer uygulamalar olacak şekilde alınabiliyor. Türkiye’de bütün cihaz üreticileri bu yolu tercih ediyorlar. Yani Android içinde “Arama”, “Harita”, “YouTube” gibi uygulamalar beraber geliyor. Bu sözleşmelerin bir şartı ise, bu uygulamaların ilk ekranda ve iyi bir yerde görülme mecburiyeti.
- Münhasırlık anlaşması ile gelir paylaşımı yapılabiliyor. Bu “gelir paylaşımı” yani Google’un elinde tuttuğu reklam pazarı yoluyla, cihazlarda gösterilen uygulamalarda eğer reklam gösterilirse, ondan gelir paylaşımı yapmak anlamına geliyor. Bu durumda ise Google, diğer firmaların uygulamalarının (mesela Yandex navigasyon) yüklenmesini imkansız hale getiriyor.
Google Arama Pazarındaki Reklamdan 100 milyar $’ın Üzerinde Kazanıyor
Şimdi rekabet Uzmanı Avukat Şahin Yavuz’un dediklerine kulak verelim;
“Google kararı, başta anlattığımız Windows-Media Player kararına benzer bir karar gibi görülse de tam olarak değil. Google mobil işletim sistemi ile Türk pazarında hakim durumda.
Üretici bunu ücretsiz indirilebiliyor. Yani, katkısız (yalın) işletim sistemini cihaz üreticisi kendi başına da kullanabilir. Ama o zaman destek alamıyor. Bir de uygulama mağazası yok. Sorun şurada. Open source veriyorsun ama telefon kullanıcısının bir markete ihtiyacı var. App store ya da Google Play gibi.
Google ile katkılı Android anlaşması yaptığında, Google uygulamalarının tamamını almak zorundasın. Google cihaz üreticileri ile MADA (mobil apps dağıtım anlaşması) yapıyor. Burada da getirdiği bir takım koşullar var. İşletim sistemini ticarileştirilmiş. Katkılı almak istediğinde kısıtlamalar getiriyor.
Burada akılda tutulması ereken husus şu; katkılı da, katkısız da ücretsiz.
Katkılı aldığınızda, uygulama zenginliği ile Google Play hizmetlerini alabiliyorsunuz. Cihaz üreticisi de ürünü daha rahat satabileceği için bu hizmeti entegre etmek istiyor. Bunu kabul ettiğinde, Google şöyle diyor; “Sen o zaman benim arama motorumu –ki başlı başına ayrı bir pazar– varsayılan yapacaksın. Widget’i de ön sayfaya (ekrana) yerleştireceksin.”
Yani 2 şart birden; hem varsayılan yapacaksın diyor, hem ekrandaki yerine karışıyor. Başka uygulamalarda o kadar ısrar etmiyor. Esas sorun gördüğü “Arama (search)” fonksiyonu. Çünkü Google’un gelirinin % 90’ı arama bazlı reklamdan geliyor. Toplamda 100 milyar $’ın üzerinde reklam geliri var.
Gelir Paylaşımı Anlaşması Münhasırlık Getiriyor, Tamamen Rekabeti Engelleyici
Diğer yandan, bazı cihaz üreticileri ile “Gelir Paylaşımı (revenue sharing aggrement -RSA)” yapılıyor. Bu anlaşmada Google şöyle diyor;
“Eğer sen rakip arama motorunu yüklemeyi engellersen, benim bu uygulama üzerinden gelen reklam gelirinin şu kadarını veririm”
Bu da münhasırlık kısmı. Rakip uygulama yüklenmesi engellenirse reklam gelirinden bir pay veriyor. Gerçi Google’un bu reklam paylaşımı işlemi sorunlu. Biliyorsunuz web sitelerine de gelir paylaşımı veriyor ve güya bu oran % 68 ama şeffaf olmadığı için, ne kazanıyor, ne kadarını paylaşıyor bilinmiyor. Ama Rekabet Kurumu olayın bu tarafı (yani gelirinden ne oranda paylaşım yapıyor konusu) ile ilgilenmiyor.
Yerli cihaz üreticilerinin bir kısmı bu anlaşmayı da yapıyor. Dolayısıyla Google rakiplerinin o platformda bulunmasına kısıtlama gelebiliyor. Rekabet Kurumunun ilgilendiği 2nci husus bu. Cihaz üreticisi ile revenue sharing anlaşması (RSA) yaptıysa rakip arama motoru o cihaza yüklenemiyor.
Rekabet Kurumu Kararında 2 Boyut Var
Avukat Şahin Yavuz, Rekabet Kurulu kararında bu 2 husustaki sorunun adreslendiğini açıklıyor;
“Ya hep ya hiç” politikasıyla rakiplerin girme imkanlarını daraltılıyor. Katkılı işletim sistemi alan üretici Google Play hizmetlerini yüklemek ve Google uygulamalarına öncelik vermek zorunda. Varsayılan olarak yüklüyor. Rakiplerin faaliyetini engelliyor
Revenue sharing ile bu işlem bir adım daha ileriye götürülüyor ve münhasırlık getiriliyor. Rakipler engelleniyor.
Avukat Yavuz bunu şöyle açıklıyor ;
“Rekabet Kurumu bu iki konuda sorun gördü ve ceza uyguladı. Google benzer bir cezayı AB’de de yedi [3][4]. Aslında Kurul çok daha yüksek ceza uygulayabilirdi, yetkisi var. Hatta global gelir olan 100 milyar $’ı dikkate alıp bu rakamın % 10’una kadar ceza verilebilirdi. Ama Türkiye geliri esas alındı ve 93 milyon TL’lik bir ceza uygulandı. Bu rakam sanırım Google Türkiye cirosunun % 3’üne denk geliyor. Yani Google cezası aslında “yumuşak” denebilecek bir ceza.
Mesele aslında meblağdan ziyade, Google’un iş yapış şeklinin düzeltilmesi ile ilgili. Kurul geçtiğimiz Ağustos ayına kadar 6 aylık süre verdi; “6. ayın sonuna kadar tüm sözleşmelerinde endişe duyduğum maddeleri değiştireceksin” dedi. Bunlar
- Ana ekran ayrıcalıklı olmasın
- Arama varsayılan olmasın
- Google arama mecbur olmasın
Kurul Google’a “bu konularda değişiklik yap” dedi..
Google Açısından Sorun, Ceza Değil, Kararın Uygulanması
Rekabet Uzmanı Avukat Yavuz, Google açısından bakıldığında sorunun ödeyeceği cezanın meblağdan çok kararın içeriği olduğunu belirtiyor. Gerçi yerli üretici pazarı da pek güçlü değil. Zaten bu yıl Çin’de üretilen telefonlara Türk markası konularak yapılan üretimler ağırlıklı. Hacim olarak bakıldığında, yerli cihazların pazar payı geçen yıl % 10’un biraz üstünde iken, şimdilerde % 5’in bile altına düşmüş gözüküyor. Çünkü pazara çok sayıda uygun fiyatlı Çinli marka girdi bile. Bu açıdan Google’un yerli üreticilerle didişmesi de gerekmiyor.
Ama daha önce AB’de alınan karar, Türkiye’de uygulandıkça, “arama” pazarına rakipleri girebiliyor olacak. Bu da reklam gelirlerinin etkilenmesi anlamına geliyor. Daha da ilerisi, benzer kararlar diğer ülkelere de sirayet edebilir olacak. Yavuz da buna işaret ediyor;
Google açısından sorun ödeyeceği ceza değil, sözleşmelerin değiştirilmesi. Google AB’de bu kurallara uydu. Ama şimdi aynı kurallar konusunda Türkiye’yi test etmek istiyor gibi gözüküyor. Dünya devi olduğu için gücü sonuna kadar kullanarak yapması gerekenleri asgariye indirmeye çalışıyor..
Bizim bazı cihaz üreticileri ile yaptığımız görüşmeye göre, Google “güç gösterisinde” ve üreticilere “Android vermeyeceği” gibi bilgiler veriyor. Bu nedenle üretimi durdurmuş olan firmalar var. Sonrasında da, geçtiğimiz günlerde gördüğünüz gibi, birden gazeteler “Androidsiz kalacağız” manşetleri ile doldu. Bu haberler de Rekabet Kurumuna bir çeşit baskı olarak kullanıldı.
Rekabet Kurumu Neden Tatmin Olmadı?
Google aslında Rekabet Kurumunun talebine karşı bir şeyler yaptığını raporladı. Peki Rekabet Kurumu neden tatmin olmadı da, kasım ayında günlük ceza açıkladı?
Kurul MADA ve RSA anlaşmalarında yukarıda bahsettiğimiz düzeltmeleri istedi. Google ise bu değişiklikleri “zeyilname” ile yaptı. Yani MADA ve RSA sözleşmelerini düzeltmedi. Zeyilname ile üreticilere “varsayılan yapma zorunluluğu yoktur” türü açıklamalar gönderdi.
Ama Rekabet Kurumu diyor ki;
“Adından bağımsız olarak tüm sözleşmelerde değişiklik istiyorum”.
Avukat Yavuz’a göre, bunu demesinin nedeni şu;
“Bugün MADA olan anlaşma, yarın adını değiştirip bilmem ne anlaşması olabilir. Zeyilname MADA için geçerli olur ama başka bir anlaşma ile yine aynı şeyler yapılabilir. Google aramanın tüm arama noktalarında mecbur olmadığına dair hatırlatma gönderiyor. Olmadığına dair bir şey gönderiyorsunuz ama sözleşme hükmü orada duruyorsa sözleşme maddesi geçerlidir. Tadil etmek lazım..
Yani Google “Şark Kurnazlığı” yapmış. “Aydınlatıcı metin gönderdim” diyor ama sözleşme hükümleri yerinde duruyorsa, uygulama belirsiz oluyor.
Rekabet Uzmanı Avukat Şahin Yavuz şöyle ekliyor;
“Rekabet Kurulunun ikna olması lazım. Yani rekabeti engelleyici eylemin sonuna kadar düzeltilmiş olduğundan emin olması lazım. Bunun sorumluluğu ise teşebbüstedir. Kurul diyor ki, “kaldırdığını söylüyorsun ama layıkıyla dökümante edemiyorsun”. Sınırlandırıcı eylemin sonuçlandırdığı konusunda sorun var. Kurul da “ben sona erdirildi diyemem” demiş.
Bir Başka Şark Kurnazlığı, Rekabet Kurumu Kararı Sonrasında, “Varsayılan Koymadan Android Konulursa Ücret Ödersin” Diyor
Google, katkılı işletim sisteminde, sözleşmesel yükümlülüğü kaldırdığına dair de bir açıklama yapmış. Yani varsayılan olarak “Arama” koyma için sözleşmesel yükümlülüğü kaldırıyor. Ama bir teşvik mekanizması koymuş. Katkılı işletim sistemi için sözleşme olduğunda lisansa ücret ödemezken, “şimdi öderseniz” diyor.
Yukarıda belirttik; katkılı ya da katkısız Android normalde ücretsiz sunuluyor.Kurul da “ayrıştırma yapamazsın” diyor. Yavuz şöyle belirtiyor;
“Burada karar Microsoft Windows kararına benziyor. Explorer’le ya da Explorer’sız da verebilirsin. Ama ikisi de aynı ücretle olmalı. Yani birisini daha avantajlı yapamazsın.”
Kurul, bir takım ek maddeler getirilmesini ayak direme ve engel görüyor. Çünkü Google’un yaptığı savunmalar çelişik. Ne zamanki sözleşmeleri değiştirir ve dökümante eder. O zaman günlük ceza durdurulur.
Bir de kurul kararında nelere karışılıyor, nelere karışılmıyor bakalım;
- Cihaz üretici tarafından seçimlik olanlar; Drive, Weather, News, Translate, Blogger
- Sözleşmede değiştirilmesi gerekenler; Gmail, Chrome, Google+, Arama, Google Play, Map, YouTube, Books, Music
Türklerin Çoğu Google’un Cezayı Hakettiği Düşüncesinde
Google’un Türkiye’de ayak diremesinin bir nedeni de, kullanıcılar. Görüldüğü gibi dünyadaki pazar payından 20 puan daha fazla neredeyse pazarın tamamını kaplamış durumda. Bu nedenle de kendisini güçlü görüyor ve yerli cihaz üreticilerine baskı yapıyor.
Ancak bu hafta açıklanan bir araştırmaya göre, tüketicilerin yarıdan fazlası Google’a eskisi kadar güvenmediğini belirtiyor[10].
Bundan Sonra Ne Olur? Bu Bir Fırsat Mıdır?
Google belirttiğimiz üzere, durumunu değiştirmemeye ya da Rekabet Kurumu’ndan bir şeyler koparmaya çalışacağını öngörmek yanlış olmaz.
Ancak ufukta Çin-ABD savaşı sonucunda üretilecek yeni işletim sistemleri gözüküyor. Dolayısıyla hemen değilse bile Google açısından uzun vadede pazarın küçülmesi söz konusu. Şimdiden önlem almaya çalışıyor bile olsa.
Ayrıca bu Türk startupları için bir fırsat da olabilir. Yukarıda belirttim; Huawei’den bir arkadaş ile sohbet ediyorduk. Çin’de içerik servisi üreten bazı startuplar olduğunu söyledi. Bunlar aynen Google Play ya da App Store gibi kendi içerik platformlarını oluşturuyorlarmış. Bunlar yine aynı uygulamalar olabiliyor. Çünkü gidip arayüzleri ile benzer uygulamaları alabiliyorlar. Ama kendilerinin tasarladığı ve bağımsız platformlar oluyor.
Buna karşılık Çin pazarındaki bazı cihaz üreticileri cep telefonlarını sadece işletim sistemi olarak üretiyor. Bunların üzerine de bahsettiğimiz startup platformları eklenebiliyor.
Belki de Türkiye’de de bazı startuplar ya da cihaz üreticileri bu konuya el atarlar. Yeni bir pazar oluşur. Kimbilir?
[1] ABD’deki Facebook Soruşturması 47 Eyalete Genişledi
[2] Google’un Vergi Cenneti Bermuda’ya 23 Milyar $ Aktardığı Görüldü
[3] Avrupa Birliği Google’a Android Sözleşmeleri Nedeniyle Antitöst Cezası Veriyor
[4] AB, Google’a 2ci Rekor Rekabet Cezası Vermeye Hazırlanıyor
[5] Rekabet Kurumu, Yandex’in Şikayeti ile Google Hakkında Soruşturma Açtı
[6] Rekabet Kurumu, Google’a 93 milyon TL Ceza Kesti
[7] Rekabet Kurumu’nun Doğru Kararı ve Gazetecilerin “Android Krizi” Çığırtkanlığı
[8] Microsoft Kaybedince, Kazanan AB Oldu
[9] AB Microsoft ile Anlaştı; Microsoft Windows ile Diğer Tarayıcıları da Verecek