Bir önceki yazımda, internet kullanan okuyucuların anlayabileceği seviyede olduğunu düşündüğümden olaya ironik bir şekilde yaklaşmıştım. Ama konunun tüm detayını bilmeyen ve özellikle kablo internet kullanan okuyucular, hatlarını kaybetmenin üzüntüsü ile yazıma haklı olarak tepki duydular. Bu beni bir açıdan sevindirdi, bir açıdan üzdü. Tepkiler bence çok önemli. Okuyucunun yazarı sorgulaması ve tepki göstermesi yazara cesaret verir. Çünkü okunduğunun göstergesidir. Üstelik ona düşündüklerinin anlaşılamayan boyutlarını açma şansı verir. Tepkilerini belirten 12 kişiye teşekkür ederim. Hepsine tek tek şahsen cevap verdim ama tepkilerini belirtmeyen kişiler de olabileceğini düşünerek daha önce yazdıklarımı açmak istiyorum.
Gelen tepkilerden en çok bir öğrencinin yazdıklarından etkilendim. Bigisayar Mühendisliği ögrencisi olan bu genç Interneti yeni teknolojileri öğrenmek için kullandığını, bu hız düşümünden sonra grafik ağırlıklı bilgilere artık ulaşmakta zorlandığını, ödediği ücretin aynı hızdaki ADSL hizmetinden fazla olduğundan bahsediyordu.
Populist yaklaşımları hiç sevmem. Benim öğrencim, benim KOBİ’m… ile başlayan cümleleri inandırıcı bulmam. Ekonomik mucizelere hiç inanmam. Her şeyin çok çalışarak elde edileceğine inanırım. Ancak eğitimin bir şekilde desteklenmesi gerekir. 21. yüzyılda yetişmiş insan gücünün en büyük güç olduğunu düşünüyorum. Bu öğrenci arkadaşımıza ve onun gibi gerçek ihtyaç sahiplerine bir çözüm bulunmalı diye düşünüyorum.
Sayın okuyucularım, müsade ederseniz kendimi size daha iyi ifade etmek için biraz detaylı olarak Kablo TV ve Kablo Internet konularını işleyeyim
Kablo TV şebekesi önce Türk Telekom tarafından TV yayınları için deneme amaçlı olarak büyük şehirlerimizde başlatıldı. Daha sonra ülkemizin hemen hemen tamamında hizmet vermek hakkı “Gelir Ortaklığı” modeli ile Türk Telekom ile anlaşma yapan şirketlere verildi. Böylece birden fazla şirket Türk Telekom’un gelir ortağı oldu.
Gelir ortaklığı sisteminin çalışması ilginç. Gelir ortağı olan şirket tüm yatırımları yapar. Yaratılan şebeke (network) tamamen Türk Telekom’a aittir. Bu şebekede yayınlanacak TV kanallarını Türk Telekom seçer. Beğenmediği TV istasyonlarını sistemden çıkarır. Edinilen gelirin dağılımı ise şu anda kesin rakamlarını bilmemekle beraber sanırım, %85 Türk Telekom, %15 Gelir Ortağı Şirkete ait gibi bir modelle çalışıyor.
Zaten çok büyük bir yatırım gerektiren çift yönlü Kablo TV şebekesi giderleri Gelir Ortağı Şirketlerin edindikleri gelirle karşılanamadı. Bildiğimiz ve duyduğumuz kadarı ile Gelir Ortakları sürekli zarar etmek durumda kaldı. Bu durumda şebekelerinden yeni nesil hizmetleri de vermek ve gelirlerini biraz daha arttırmak isteyen Gelir Ortakları, Türk Telekom’u ancak Internet hizmeti verilmesi konusunda ikna edebildiler. Internet hizmetleri için satılacak donanım ve hizmeti ile yeni bir gelir yaratmak istediler. Böylece Kablo Internet hizmeti başladı. Türk Telekom bir tarife çıkarttı. Satışı Türk Telekom, uygulamayı Gelir Ortağı üstlendi.
Kablo Internet yeni hizmet girdiğinde bir promosyon olarak sözleşme yapılan hızdan yüksek hızlarla hizmet verilmeye başlandı. Yani abone 64 K parası ödedi ama 128 K hizmet aldı. Nisan 2001’de Türk Telekom, İnternet servislerinde agresif bir satış sistemini uygulamaya koyarak, yeni fiyat politikaları yürürlülüğe koyduğu andan başlayarak, Kablo Internet hizmetleri için tüm TTNET kullanıcılarından ayrı bir yurt dışı çıkışı tahsis etti. Böylece kablo internet hizmeti, diğet TTNET hizmetlerine göre öne çıkarılmaya çalışılmıştır.
Tüm TTNET ve TT’den yurtdışı hat alan ISS’lerin kullanıcılarının aleyhine ve Kablo Internet kullanıcılarının lehine olan bu durum yine TT tarafından 14/06/2002 tarihinde alınan kararla son buldu. Bu durumun diğer kullanıcıları ne kadar olumsuz etkilediği, aynı durum Kablo Internet kullanıcılarının başına gelince anlaşılır oldu. Artık hemen bütün gün boyunca dolu olan TTNET yurt dışı çıkışlarını eşit derecede zorlukla kullanıyoruz.
Bu arada TTnet dış hatlarının satüre durumda olduğunu yani dış hatlarda zorluk olduğunu da not düşelim. TT bunu 622’lik yeni bir hatla takviye edecek ama henüz anlaşma imzalanmamış durumda. Bu anlaşmanın bugünlerde imzalanması bekleniyor. Ondan sonra da hattın tesisinin 1.5 ay kadar sürebileceği sanılıyor. Bunu konunun önemini daha iyi anlatabilmek için belirtiyorum.
BroadBand Internet (yüksek hız Internet) hizmetinin ucuz ve herkese sunulabilir olmasına hiç bir şekilde karşı çıkmam tabi ki. Bu hizmetin yaygınlaşması, herkese ulaşabilir olması ve Türk Halkının gelir seviyesine göre edinilebilir fiyatlarda olması Internet ile ilgilenen herkesin amacı olmalıdır.
Sahte Cennette Haksız Rekabet Bitti ! başlıklı yazımda ironik bir tarzda Kablo Internet’te hız düşüren Türk Telekom’u onaylamış olmam, tamamen Türk Telekom’un yaptığı hatayı düzeltmesi ile ilgiliydi ve Türk Telekom’a bir mesajdı. Bu aslında kablo dışı kullanıcıların hakları ile de ilgili bir konuydu. Fiyatlama ile ilgili hiç bir şey söylemedim. Bence eşit hıza eşit fiyat uygulanmalı. Yani bir ev kullanıcısının dial-up, kablo Internet yada ADSL gibi teknolojilere bakılmadan edindiği hız ile orantılı bir fiyatlama yapılmasından yanayım. Şirketlerin ise birden çok bilgisayarı bağladıkları hatların ev kullanıcılarına göre daha yüksek bedelle ücretlendirilmesinden yanayım.
Önce promosyon yapıp (bunun bir promosyon olduğunu söylemeden) sonra hiç haber vermeden sözleşme hızlarına geçmek bir haksızlıktır. Türk Telekom bu haksızlığı yapmıştır. Ancak bu güne kadar uyguladığı da bir başka haksızlıktı. Bir Carrier tüm kullanıcılarına eşit davranmak zorundadır. Özellikle Internet çıkışlarında bir guruba öncelik sağlamak haksızlıktır. Çünkü sisteme bağlanan herkes bağlantı hızlarına gore ücretlendirilmektedir. Birinden alıp diğerine vermek gibi bir hakkın hiç bir ISS’te özellikle TTNET gibi bir ISS’te olmaması gerekir.
Bu olay bir Tekelin neler yapacağının en iyi örneğidir. Önce fazla verir, sonra azaltır. Nedenini sorunca zaten sizin sözleşmeniz böyle der. İstediği zaman, istediği gibi zam yapar yada fiyat düşürür. Bir hizmetini çok ucuz satar ancak çok kullanılan ve insanların kullanılmak zorunda olduğu diğer ürününü çok pahalıya satar. Okurlarımın itiraz ettiği fiyatlama ile ilgili durum budur.
Batı Avrupa ve ABD’de artık 2 Mbs ve yukardaki hızlardan söz edilirken ve bu hizmetler ülkemize göre inanılmaz ucuz satılırken, bizim bu fiyatlara mahkum olamamızı sağlayan şey Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin Tekel olmasıdır. Hiç bir şirket (ISS’ler dahil) ucuz yüksek hızlı karasal hatlara sahip olamaz. Çünkü Türk Telekom bu konuda Tekeldir ve hizmet vermek isteyen şirketleri engellemektedir. 01/01/2004 yılından başlayarak, bilinmeyen bir zamana kadar bekleyerek liberasyonun yani rekabetin gelmesi ile fiyat ve bağlantı hızı sorunu çözülecektir. O zamana kadar bizde bu tür yazılar yazmaya devam edeceğiz. Ne dersiniz yazmayalım mı??
Bu arada siz de düşüncelerinizi yeni devreye alınan turk-internet.com tartışma listesinde ifade edebilirsiniz. Tartışma Grubuna üyelik için burayı tıklayarak boş bir mail atınız. Listede turk-internet.com’da yayınlanan ya da yayınlanmayan, ICT yani Bilişim-İnternet ve telekomünikasyon konularında tartışabilirsiniz.