2007-2023 arasında rakam olarak söylersek, nüfusumuzun 14,6 milyon artmasına karşılık, seçmen sayımız 21,4 milyon artmış. Yani 16 yılda 6,7 milyon fark var. Başka deyişle, toplam seçmen sayısının % 10,5’u. Bu yüksek farkın nedenini acaba bize YSK, partiler ya da nüfus işlerinden birileri açıklayabilir mi? Çok merak ettik ve çözemedik.
Ben konuyla ekim ayından bu yana ilgileniyorum. Bir analiz yaptım ve sonra bunu 2 uzmanla yaklaşık 1 ay çalıştık. Sonra yetmedi, bir kaç ilgili kişiyle daha konuştum. Sonuçta, aşağıda pek çok açıdan verilerini göreceğiniz bu çalışmanın özeti olarak şunları belirteyim;
- Adrese dayalı nüfus sayımının başladığı 2007’den bugün yani 2023’e kadar geçen 16 yılda –nereden geldiğini anlamlandıramadığım– seçmen sayısında 6,7 milyonluk bir fazlalık var. Bu zaman aralığında nüfus 15 milyon artmış, seçmen sayısı ise 21,4 milyon artmış. Bu 6,7 milyonluk seçmen artışı için YSK’nın açıklama yapması gerekli.
- Bu 6,7 milyonluk artışın arkasında ölüm, doğum ya da genç nüfusun yaşlanmasının etkisi gözükmüyor
- 2014’de itibaren seçmen sayısı verilirken yabancı ülkelerdekiler ayrı verilmeye başlanmış.
- Özellikle dikkat çeken bir durum : 2007-2010 aralığındaki nüfusun 3,1 milyon artışına karşın 6,7 milyon seçmen artışı oldukça tuhaf.
- 2023 seçiminde de tuhaflık var. Önceden gelen “seçmen x nüfus farkı” daha fazla açılmış. seçmen sayısındaki artış hızı, nüfusun artış hızının 2 katı olmuş. Yani 2018 seçimine göre nüfus 3,8 milyon artarken, seçmen sayısı 5,6 milyon artmış.
- Bir not da şu; 20 yıldır Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünün işlerini yapan Kale Yazılım’ın, işleri yazılımı 2023 ocak ayında (sadece 1 sene önce Turkcell altında kurulmuş olan) Global IT adlı firma tarafından satın alındı. Seçim öncesi bu değişikliğin anlamı nedir?
Ayrıca not edeyim, yeknesaklık olsun diye adrese dayalı nüfus sayımının başladığı 2007’den itibaren artışlara baktım ama 2007’de ve öncesinde de tuhaflıklar olabilir. Örneğin 2007 seçiminden sonra Mehmet Ali Birand‘ın yazısına bakarsanız, anketler AKP için % 26-29 aralığını verirken, sonuç % 46 olmuş. Anketlerin hata payının % 1-2 olabileceğini düşünürseniz, % 20’lik bir hata payı ne şekilde açıklanabilir, sormamız ve anlamamız lazım.
Şimdi yukarıda listelediğimiz sonuçların nereden geldiğini merak edenler için aşağıda detaylarını veriyorum.
Mustafa Pak’ın İddiaları
Önce bu hesapları neden yaptığımı da anlatayım. Bugünlerde herkes seçmen sayısındaki normal olmayan artış şüphelerini konuşuyor ama benim konuya ilgim bir söyleşiye dayanıyor. Ekim 2022 civarında, “Seçim (Sandık) Güvenliği” dosyamız için diğer partilerin yanısıra Bağımsız Türkiye Partisi’nin seçim işlerinden sorumlu olan Avukat Mustafa Pak ile yapmıştık. Pak bu söyleşide, diğer partilerin yetkililerinin YSK’dan gelen seçmen verilerine odaklandıklarını, kendisinin ise YSK’ya gelmeden önceki nüfus sayısına baktığını ve anormal bir durum gördüğünü söylemişti.
Genç Nüfus Yaşlandığı için mi Seçmen Sayısı Normalden Fazla Artmış?
Söyleşiden hemen sonra, bu “nüfus x seçmen” sayılarını incelemeye karar verdim.
Mustafa Pak’ın söylediği rakamlar son 10 yılı içeriyordu. Ben 1923’den itibaren hepsine baktım. Rakamları bir excelde topladım ve analiz ettiğimde son 20 yılda Mustafa Pak’ın bahsettiği sorunu farkettim.
Başka bir neden olabilir mi diye araştırmaya başladım. Nitekim, 4 gün önceki makalemde bu konuya sadece özet olarak değindiğimde, Marmara Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinden 3 akademisyen aynı şeyi düşünmüşlerdi. Onların düşündüğü neden; genç nüfusun yaşlanmış olması ihtimaliydi.
Yukarıya 2002 ve 2023 Türkiye’nin yaşa göre demografik grafiklerini koydum, İlkinde 2002 yılında 19 yaş altının % 40,1 ve ikincide 2023 yılında 19 yaş altının % 30,3 olduğunu görüyorsunuz.
Yani 2002 yılında 65,99 milyonun % 40’ı olan 26,4 milyon 19 yaş altı insan varken, 2023 yılında 85,8 milyonun % 30,3’ü olan 26 milyon 19 yaş altı varmış. 18 yaş üzerinden grafik bulamadık ama yine de bu rakamlar aynı şeyi anlatır. Buradan bakıldığında ANCAK yarım milyon kadar seçmen artışına işaret eder.
Yani 2002-2023 arası 5 milyon seçmen artışı varsa, bu genç nüfusun yaşlanması ile açıklanacak bir durum değil.
Ölüm ve Doğum Sayılarında, Seçmen Sayısını Etkiler mi?
Bir de doğum ve ölüm sayılarına bakalım. Önce doğum sayısı; yukarıda gençliğin son 20 yılda % 10 yaşlanmasından da anlayacağınız üzere, doğum oranı düşüyor. Yani burada seçmen sayısını anormal arttıracak bir veri yok. Tam tersine doğum oranı da düşüyor. 2000 yılında 1,4 milyon civarı olan yıllık doğum sayısı, 2023’de 1,3 milyon düşmüş.
Ölüm sayısına gelince, aşağıdaki grafikten görebileceğiniz üzere, 2000’den beri ölüm sayısı da sabit bir hat (Her 1.000 kişide 5-6 kişi) olarak gidiyor. Yani seçmen sayısını % 10 arttıracak bir görüntü yok (Yıllık 450-500 bin gibi ölüm). Hatta son yıllarda ölüm de artmış (Covid kaynaklı da olabilir). Dolayısıyla da nüfusumuz yıllık 1 milyon civarı artıyor.
Anlayacağınız, gençlerin yaşlanması, ölüm ya da doğum sayılarında, son 16 yılda seçmen sayısını % 10,5 arttıracak bir veri yok. Üstelik bunun dışında; aşağıdaki grafikte de göreceksiniz; seçmen sayıları yıllara göre zigzag çiziyor. Bunu anlatmadan önce birlikte çalıştığım uzmanlardan bahsetmem lazım.
Rakamları 2 Uzmanla Kontrol Ettik
Devamlı okurlarım bilir, bir şey yazdığımda kontrol etmeden ve kaynaksız yazmam ve eğer uzmanı olduğunu bildiğim birileri varsa, yazdıklarımı da bu kişilerle kontrol ederim. Bazen bu uzmanların isimlerini yazılarımda görmezsiniz çünkü çeşitli nedenlerle ortaya çıkmak istemezler (mesela siber güvenlikçiler). Bu çalışmadaki uzmanlar isimlerini vermekte de bir sakınca görmediler. Zaten işin göbeğinden gelen insanlar.
2 kişiyle çalıştım, Hacettepeli Prof.Dr.Turhan Menteş –ki Mernis projesi ve nüfus planlamalarda çalışmış–, bir önceki Bilgisayar Mühendisler Odası başkanı ve Gençlik ve Spor Bakanlığından emekli Bilgisayar Mühendisi Ali Rıza Atasoy.
Aşağıda göreceğiniz tabloları, ekim ayından itibaren enine, boyuna tartıştık. Ali Rıza Atasoy sağolsun, hataları düzeltti (benim tablolarda, 2014’den sonra ayrıldığını farketmediğim yurtdışı rakamları yoktu). Turhan Hoca ile T.C.kimlik projelerinin başlangıcını konuştuk. Bu arada 2014’den itibaren o yıl 2,8 milyon olan yurtdışı seçmen rakamının, bu yıl rakam 3,2 milyon olduğunu not edelim. Yani 9 yılda kendi içinde % 14 artmış.
Bu arada önemli; Atasoy ve Menteş ile en altta özetini yazacağım başka bir projeyi de epeyce tartıştık. En sonundaki projeyi mutlaka okuyun.
O zamandan bu yana bu rakamları ve analizi bir kaç kişi ile konuştuk ve beklettik. Bugünlerde çok tartışıldığı için yayınlıyoruz.
“Yetmez ama Evet” Referandumu Öncesi Seçmen Sayısının Artışının Nedeni Nedir?
Çalıştığımız tabloyu 2007 yani adrese dayalı kayıt sistemi ile yıllık nüfus rakamları verilmeye başlanmasından sonraki dönem olarak aldık (yeknesaklık açısından).
En çok dikkatimizi çeken aralık 2007 ve 2010 arası. Yani “Yetmez ama Evet” sloganı ile işaretlenen Anayasa Referandumunun olduğu 2010 seçimi. Türkiye nüfusu yıllık ortalama 1 milyon artıyor. Yani 2007-2010 arasında ortalama 3 milyon artması lazım. Buna karşılık, seçmen sayısının da aşağı yukarı bu civarda olması beklenir. Aşağıdaki tabloda dikkat ederseniz, 2007-2010 aralığında nüfus 3,1 milyon artarken, seçmen sayısı 6,7 milyon artmış.
Bu artış başka türlü bir “yeni seçmen”den mi kaynaklanıyor diye baktık. Yani, 18-20 yıl geriye gidip ani bir doğum patlaması mı, göç mü, başka bir şey mi olmuş diye inceledik.
1989-94 aralığında Bulgaristan Türkleri ülkeye gelmiş. Sayılar şöyle
- 1989’da 321.800 (150 bini daha sonra geri dönmüş)
- 1991-92’de 50.000
- 1993-94’de 70.000
olmak üzere toplam 370 bin civarı. Yani Bulgar göçmenleri ile 6,7 milyonu açıklayacak bir durum gözükmüyor. O dönemde bu konu tartışılmış da.
Artış Hızlarının Grafiğine Baktık
Aşağıdaki tabloya dikkatle bakarsanız, yıl sayısına bölünmüş seçmen sayısı zigzag yapıyor. Demin bahsettiğimiz 2010’da patlama yapıyor ama hemen arkasından bu patlama 2011’de normal olması gereken yere düşüyor. Yani seçmen sayısı olması gerektiği kadar artıyor. 2014’de yeni bir artış görülüyor. 2018’de yeniden az miktarda çıkıyor ve en son 2023 seçimlerinde nüfusa oranla seçmen sayısının artışı 2 katı buluyor.
Bu olayı düz rakamlar ile anlamlandırmak zor. Ancak her birinin yıllık artış hızını yani türevini alarak analiz edebiliriz. 2007’den itibaren Adrese dayalı sayım yapıldığı için, verilerde yine yeknesaklık açısından başlangıcı 2007 aldık.
Gördüğünüz gibi, 2007’den 2010’a gelirken,
- nüfusun artış hızı sabit kalırken, seçmenin artışı hızı % 5,3’e fırlamış (o da nüfus gibi % 1,5 civarı olmalıydı yani 3,5-4 kata yakın hızlı artmış)
- 2011’de nüfusun hızı % 1,4, seçmen sayısının hızı % 1,5 artmış. Normal bir seyir.
- 2014’de nüfusun hızı % 1,3 iken, seçmen sayısı hızı yeniden yıllık bazda % 3,7’lik artış göstermiş
- 2015’de % nüfus 1,3 ve seçmen % 1,7 olmuş. Normalden % 30 kadar yüksek.
- 2017’de nüfus % 1,3 ve seçmen % 1,2 olmuş. Normal bir seyir.
- 2018’de nüfus % 1,5 artmış, seçmen ise % 1,8 olmuş. Normalden % 20 kadar yüksek.
- 2023 seçimlerinde ise nüfus % 0,8 artarken, seçmen sayısı hızı 2 kat yani % 1,6 olmuş.
Şimdi bu grafiğin üstüne kullanılan oy ve geçerli oy artış hızlarını da ekleyelim; o da hayli ilginç zigzaglar çiziyor. Oy kullanım oranlarındaki artışlar da patlama yaratmış. 2023 seçimlerine bakarsanız bir hayli yüksek.
YSK’nın bu rakamların neden böyle yüksek olduğunu açıklaması gerektiği düşüncesindeyiz.
Aslında partiler de 2009’dan itibaren ellerinde olduğu bildirilen seçim sonuçlarını, yıl yıl TC Kimlik bazında incelerlerse (yani bir önceki yıl kim oy kullanmadığı halde, bu seçimde var gibi) nerede ne hata olduğu bulunabilir diye düşünüyoruz.
2023’de Neden Seçmen Sayısındaki Artış Nüfus Artışından 1,8 milyon Fazla
Geçmişin yanında, 2023 seçmen sayılarının artışında da bir anormallik gözüküyor. Hatta 2007’den bu yana gelen 6,7 milyonluk farkın % 27’si tek başına 2023 seçimlerinden geliyor.
Seçmen sayısındaki 2018’e nazaran artış, nüfustaki 2018’e göre artışın 2 katı olmuş nedense. Böylece önceden gelen “seçmen x nüfus farkı” daha fazla açılmış. Yani 2018 seçimine göre nüfus 3,8 milyon artarken, seçmen sayısı 5,6 milyon artmış. Seçmen sayısında fazladan 1,8 milyon artış var.
YSK’nın 28 mayıs öncesi buna bir açıklık getirmesi şart. Çünkü iki aday arasındaki fark zaten 2,3 milyondu.
Diğer Proje
Bu arada Turhan Menteş ve Ali Rıza Atasoy bana başka bir proje anlattılar. Detaylı ama ben çok özet ve anlaşılabilir şekilde anlatacağım; Şöyle ki; 2009’dan beri her sandıkta çıkan oy oranları belli. Yapay zeka ile sandıkları çok yıllı analiz ile takip ederek, oranları extrapole ettiğinizde (verilerden hareketle bilinmeyeni bulmak), seçim sonuçlarını (anketlere bile gerek kalmadan) bulmak mümkün. Bu aynı zamanda bir parti için hangi sandıklara eğilmesi gerektiğini gösteren bir çıktı verebilir.
Özetle, bilgisayarcılar aslında bu seçim problemlerini çözmeye hazırlar. Ali Rıza Atasoy bu proje konusunda çok iddialı. Projeyi denemedim ve görmedim ama anlatılanın mantığını anladım ve beğendim.